Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1095 E. 2022/1011 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1095 Esas
KARAR NO: 2022/1011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2016/584 Esas, 2018/1051 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Trampa Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin, davalı ile kurduğu ticari ilişkide, davalının yüklendiği site yönetim işlerinden … ve … adlı projelerde alt yüklenici olarak güvenlik hizmeti sağladığını, söz konusu hizmet karşılığı tutarın bir kısmı ödenmediğinden müvekkilinin cari hesap borcunun kapatılması için 24/07/2015 tarihinde davalıya Beyoğlu … Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtirnameyi keşide ettiğini, davalı tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığından 11/08/2015 tarihi itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin … projesinden 338,26 TL ve … projesinden 12.975,69 TL olmak üzere toplam 13.313,95 TL asıl alacağının (faiz ve masraflar hariç) bulunduğunu, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin site ve toplu yapıların yönetim ve teknik işletim hizmetlerini sunduğunu, müvekkilinin ana işveren-site yönetimleri ile site yönetim hizmet sözleşmesi imzaladıktan sonra sözleşme kapsamındaki hizmetlerden sitenin yönetim, muhasebe ve teknik işletim hizmetlerini kendi personeli ile sunduğunu, bunun dışında kalan temizlik, güvenlik, peyzaj, resepsiyon, ilaçlama vs. hizmetleri konusunda uzman olan firmalarla altyüklenici sözleşmeleri imzalayarak ana işverene tüm hizmetleri sunduğunu, müvekkilinin mevcut site yönetim hizmet sözleşmeleri gereğince hizmet sunduğu sitelerin bir kısmının güvenlik hizmetlerinin bir dönem davacı tarafından verildiğini, alt yüklenicilerin, müvekkiline sitelerde sundukları hizmet için fatura kestiğini, müvekkilinin site yönetimlerine sitede gerek kendi personeli, gerekse alt yükleniciler tarafından sunulan hizmetler için tek bir fatura düzenlediğini, müvekkilinin, alt yüklenici faturalarında yer alan hizmet bedelini, faturasına birebir eklemekte olduğunu, fatura bedeli için ana işverenden ödeme alındığında alt yüklenicilere faturaların bedellerinin ödendiğini, davacının sunduğu hizmetlere ilişkin alacaklarının ödendiğini, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddi ile davacının alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; taraflar arasında güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığı ve davacının bu sözleşme gereği verdiği hizmetin bedelinden 13.313,94 TL’nin davalı tarafından ödenmediği hususunda bir ihtilaf olmadığı, ihtilafın davalının asıl işverene kaşı yüklendiği ve davalıya devrettiği güvenlik hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği iddia edilen hırsızlık olayı nedeniyle asıl işverenin kendisinden tahsil etmek üzere icra takibine konu ettiği bedelin davacıya yansıtılıp yansıtılamayacağı noktasında olduğu, davalının hırsızlık iddiasının ispatına yönelik hiçbir delil ibraz etmediği, davalı tarafından dava dışı asıl işverene ödediği bedelin davacıdan rücuan tahsili amacıyla başlatılan davada herhangi bir karar verilmediği, bu şekilde davacının tahsile hak kazandığı alacağından henüz kesinleşmemiş bir alacağın takas ve mahsubunun mümkün olmadığı, davalının asıl alacak yönünden itirazının haksız olduğu, bilirkişi ek raporunda işlemiş faiz hesabı yanlış yapılmış olduğundan yargılamanın sürümcemede kalmaması amacıyla hesabın resen yapıldığı gerekçelerine binaen itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı istinaf dilekçesinde; Sitede yaşanan hırsızlık olayından dalayı zarara uğramış olan … İnşaat Firmasının müvekkilinden çalınan inşaat malzemc bedellerinin ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin kabul etmemesi üzerine müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılarak 13.313,94 TL asıl alacak 2.124,85 TL işlemiş faiz olmak üzere 15.438,79 TL talep edildiğini, müvekkilinin 13.313,94 TL asıl alacak, 1.852,65 TL vekalet ücreti ve 147,35 TL icra açılış masrafını ödemek zorunda kaldığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davacının sebep olduğu zararların hak edişinden kesinti yapılarak ödenmesini kabul ettiğini, sözleşmenin 4.9 Maddesinde “Yüklenici, bu sözleşme kapsamında verilen Hizmet dolayısıyla kendi ve/veya çalışanlarının ihmal, kusur, hata veya yanlış hareket ve/veya yönlendirmelerinden dolayı ortaya çıkabilecek herhangi bir kanuna aykırılıktan bizzal sorumludur ve 3. kişilerin bu sözleşmede tanımlanan hizmetlere bağlı bir nedenle işveren’e karşı herhangi bir talepte bulunması yada yasal yollara başvurması halinde, aleyhteki kararlarda hükmedilen veya herhangi bir sulh anlaşmasında kararlaştırılan zararlar, masraflar ve avukatlık ücretleri nedeniyle işveren’in zararlarını tazmin etmeyi kabul ve taahhüt eder.”, sözleşmenin 6.3.2 maddesinde “işverenin, siteye verilen hizmetlere ilişkin kesinleşmiş alacakları, kendisinden kaynaklanmayan bir nedenle ana işveren’den tahsil edememesi ve yüklenici firmaya bir ödeme yapamaması durumunda yüklenici, işverenden her ne ad altında olursa olsun ödeme yapmasını talep edemez. Ancak işveren, ana işverenden olan alacağının fatura edilerek kesinleşmiş hizmet bedeli tutarındaki kısmını yükleniciye temlik edebilir. Yüklenici firma bu temliği kabul etmeyi şimdiden kabul ve taahhüt eder.” ve sözleşmenin 6.6 maddesinde “yüklenicinin kendisinin, sözleşmede belirtilen işler için istihdam edeceği personelin tamamının veya bir ya da bir kaçının, ifada yetersiz kalması, çeşitli nedenlerle işten ayrılması, işveren tarafından onaylanmaması, değiştirilmesi, hizmetlerin ifası amacı ile tesis edilen malzeme, vasıta, araç, gereç ve diğer ekipmanda meydana gelen eksiklik, arıza, bozukluk, aksaklık gibi yüklenici’nin kendisinden kaynaklanan sebeplerle hizmetlerin aksaması, kısmen bile verilememesi hallerinde, hizmet bedelinden ve -eğer varsa- ek ödemelerden, hizmetlerin aksatılan veya verilemeyen bölümüne ve/veya hizmetlerin kesintiye uğradığı süreye tekabül eden oranda bir kesinti ya da indirim yapılmasını ve sadece bakiye tutarın ödenmesini kabul etmektedir.” hükümlerinin düzenlendiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline yöneliktir.İlk davanın açıldığı İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1353 Esas 2016/139 Karar sayılı kararı ile verilen kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine dosyanın yargılamanın yapılarak kararın verildiği İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek gönderildiği anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde 13.313,95 TL asıl alacak, 923,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.237,08 TL üzerinden takip başlattığı, davalının yasal süresinde itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Bilirkişi tarafından sunulan 22/12/2016 tarihli raporda, her iki tarafın incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının incelenen ticari defterlerine göre davalıdan 13.313,26 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen ticari defterlerine göre … İnşaat AŞ’nin meydana gelen hırsızlık olayı sebebiyle 18.264,63 TL alacaklandırıldığı, hırsızlık olayı ile ilgili kendisine fatura edilen 13.313,94 TL’yi faturalandırarak davacıyı bu miktarda borçlandırdığı bildirilmiştir.Bilirkişi tarafından sunulan 18/04/2018 tarihli raporda, işletilmesi gereken faiz tutarının 1.397,96 TL olduğu bildirilmiştir.Bilirkişi tarafından sunulan ek raporda ara kararın gereğinin yerine getirilmediği, temerrüt faiz hesabının yapılmadığı, itirazların değerlendirilmemesi sebebiyle bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan 24/09/2018 teslim tarihli raporda, davacının, davalıdan 13.313,95 TL alacaklı olduğu, davalının hırsızlık olayı ile ilgili kendisine fatura edilen 13.313,94 TL’yi faturalandırarak davacıyı bu miktarda borçlandırdığı ve davacıya herhangi bir borcu olmadığı, Mahkemenin, davacının alacak tutarı için ticari temerrüt faizini uygun görmesi ve davacının alacağının bu şekilde ödenmesine hükmetmesi halinde borcun başlangıç tarlhi olan 15.12.2014 tarihinden 31.08.2018 tarihine kadar ticari temerrüt faiz oranı ile faiz işletilmesi sonucu çıkan faiz tutarının 5.027,84 TL olduğu, toplam ödenmesi gereken tutarın 18.341,79 TL olacağı, Mahkemenin, davanın açılmış olduğu 14.10.2016 tarihindeki Merkez Bankası tarafından uygulanan kök ve ek raporda hesaplanan reeskont faiz oranına hükmetmesi halinde faiz tutarının 1.397,96 TL olduğu ve toplam ödenmesi gereken tutarın 14.711,91 TL olacağı bildirilmiştir.Yargılama aşamasında davalı vekilinin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/374 Esas sayılı dosyasının işbu dosya ile birleştirilmesinin talep edilmesi üzerine celbedilen söz konusu dosyada davacının işbu davanın davalısı, davalının işbu davanın davacısı olduğu, davanın meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle davacı tarafından dava dışı şirkete yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsiline ilişkin olduğu, Mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 28/04/2014 tarihli ve 02/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren güvenlik hizmetleri sözleşmesinin imzalandığı, buna göre davacının alt yüklenici sıfatıyla … adlı siteye güvenlik hizmetleri sunacağı kararlaştırılmıştır. Davacının bu kapsamda edimini yerine getirdiği ve incelemeye sunulan kendi ticari defterlerine göre icra takibine konu edilen miktar kadar davalıdan alacaklı olduğu, ayrıca davacının sözleşme gereği edimini yerine getirdiği ve hakediş alacağına hak kazandığı hususu davalı tarafın meydana gelen hırsızlık olayından dolayı ödeme emrinde belirtilen miktarın davacının hakedişinden kesildiğine yönelik beyanlarından da anlaşılmaktadır. Davalı cevap dilekçesi ile davacının sunduğu hizmetlere ilişkin alacaklarının ödendiğini, alacağının bulunmadığını beyan etmiş ise de ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra 28/11/2016 tarihli beyan dilekçesi ile meydana gelen hırsızlık olayından dolayı davacının hizmet kusuru sebebiyle ödeme emrinde belirtilen miktarın hakedişinden kesildiğini beyan etmiş olup davacı vekilinin buna karşı sunduğu beyan dilekçesinde savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini bildirmiş olduğu dikkate alındığında HMK 141. maddesi uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, bu hususta ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati de bulunmadığından davalının savunmanın genişletilmesi kapsamındaki iddialarına itibar edilemeyeceği, davalının ödeme iddiasını genel hükümler dairesinde ispat etmesi gerektiği, bu iddiasının ispatı bakımından ise davalı ödemeye dair bir belge ibraz edemediği gibi incelemeye sunulan ticari defter ve belgeleri ile de bu hususu ispatlayamamıştır. Sonuç olarak davalının usulüne uygun delillerle ödeme iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla yerel Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ayrıca davalı vekili istinaf başvurusunu meydana gelen hırsızlık olayından dolayı davacının hizmet kusuru sebebiyle ödeme emrinde belirtilen miktarın hakedişinden kesilmesini davacının belirtilen sözleşme hükümleri uyarınca kabul ettiğine dayandırmış ise de yukarıda izah edildiği üzere davalının savunmanın genişletilmesi kapsamındaki bu iddialarına itibar edilemeyeceğinden Mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair r aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/584 Esas, 2018/1051 Karar ve 31/10/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1.bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 243,13 TL harçtan mahsubu ile bakiye 162,43 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22/09/2022