Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1078 E. 2019/2281 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1078 Esas
KARAR NO : 2019/2281
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/59 Esas
KARAR NO : 2018/1059
KARAR TARİHİ 07/11/2018
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin 2004 yılında faaliyetine başladığını, ürünlerinin hem yurt içinde hemde yurt dışında satışının yapıldığını, şirketin ödenmemiş sermayesi bulunmadığını, kuruluşundan bu yana fevkalade mühletten yararlanmadığını, son dönemlerde meydana gelen ülke ekonomisindeki dalgalanmalar, döviz kurlarının artması, piyasadaki talep düşüklüğü, artan ham madde fiyatları ve maliyetler nedeniyle finansal dar boğaza düştüğünü, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması ile borca batıklıktan kurtulma imkanının bulunduğunu bildirerek müvekkili şirketin iflasının ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan itirazlarını bildirmişlerdi.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı şirketin dava tarihinde rayiç değerlerle yapılan hesaplama sonucu borca batık durumda bulunduğu, ancak sunduğu iyileştirme projesinin ciddi, inandırıcı ve gerçekleştirilebilir olup, dava tarihinden hüküm tarihine kadar geçen süre içinde projedeki hedeflerin önemli ölçüde gerçekleştiği, olağanüstü hal döneminde Kanun Hükmündeki Kararname hükmü gereği davacının iflasının ertelenmesine karar verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle olağanüstü halin sona ermesine kadar davacı şirketin kayyım raporları ile izlenmesine devam edildiği, davacı şirketin dava tarihinden hüküm tarihine kadar iyileşmesinin artarak sürdüğü, iyi niyetle borca batıklıktan kurtulmak için faaliyetini sürdürerek üretim yaptığı, satış ve karlılığını artırarak son kayyım raporunun düzenlendiği tarihte şirketin öz varlığında %88,92 oranında iyileşmenin olduğu, şirket alacaklarının dava tarihine göre hüküm tarihinde daha iyi durumda bulundukları, kurumlara olan vergi ve benzeri borçlarını yapılandırdığı, seksen sekiz işçi çalıştırarak istihdama katkı sunduğu, hüküm tarihi itibariyle borca batıklığının sürdüğü ancak borçların ödenmesinde ve borca batıklıktan çıkılmasında gösterilen performansa göre finansal yönden sürdürülebilir bir iyileşme sağlanmasının mümkün bulunduğu bu duruma göre yasada ön görülen süreler içinde büyük bir ihtimalle borca batıklıktan çıkma ihtimalinin yüksek olduğu, bu nedenlerle iflas erteleme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahil … A.Ş vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; sadece borçlunun menfaatinin korunması ve alacaklı müvekkil bankanın alacağını alamaması nedeniyle zarara uğraması hukuken korunamayacağını, borçlu şirket ile defalarca görüşülmesine rağmen müvekkil bankaya herhangi bir ödemede bulunmadığını, müvekkil bankanın alacağının alması için tüm hukuki yollar tıkanmış olup 2016 yılından beri devam eden davada ilave olarak bir yıl süreyle iflasın ertelenmesi kararı verilmesinin herhangi bir hukuki yarara bulunmadığını, tüm dosya kapsamında, kayyım raporları, bilirkişi raporları, iyileştirme projeleri külli olarak incelendiğinden şirketin performansının iyi olduğu, mahkemece de tespit edilmiş olduğundan davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulu 14.01.2016 tarihli kararı ile şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirketin mal varlığı tespiti amacı ile keşfen mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak Makine Mühendisi Bilirkişi’sinden 17/03/2016 tarihli rapor alınmıştır. Ayrıca şirketin borca batık olup olmadığı, borca batık ise iyileştirme projesine göre davacı şirketin iflas erteleme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda üçlü bilirkişi kurulundan 23/03/2016 tarihli rapor alınmış, kayyım tarafından düzenli ve belirli aralıklarla dosyaya 33 adet kayyım raporu ibraz edilmiştir. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.).İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır. Şirketin aktifindeki taşınır ve ticari malların rayiç değerinin tespiti için mahalinde keşif yapılmış, Makine Mühendisi Bilirkişi’sinden 29/02/2016 ve 17/03/2016 tarihli raporlar alınmıştır. Alınan raporlarda, şirketin gayrimenkulü olmadığı, makine teçhizat, demirbaşlar ve taşıtların toplam kaydi değeri 240.313,94 TL, rayiç değeri 214.000,00 TL, ilk madde malzeme, mamul ve ticari malların toplam kaydi tutarı 6.671.761,43 TL, rayiç değeri 3.850.663,62 TL olduğu tespiti yapılmıştır.Şirketin borca batık olup olmadığı, borca batık ise iyileştirme projesine göre davacı şirketin iflas erteleme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda üçlü bilirkişi heyetinden alınan 23/03/2016 tarihli raporda, şirketin, 30/11/2015 tarihi itibariyle raporlanan kaydi değerler üzerinden öz kaynakları toplamının 3.092.302,76 TL olduğu, şirket aktiflerin satış değerleri esasından hareketle yapılan hesaplama sonuçlarına göre şirketin 30/11/2015 tarihi itibariyle öz kaynaklarının (-) 1.013.676,43 TL olduğu, davacı şirket ortaklarınca şirket sermayesinin 10/02/2016 tarihi itibariyle 250.000,00 TL artırıldığı, artırılan sermayenin 100.000,00 TL’sinin ortaklarca ödendiği, davacı şirketin sunulu iyileştirme projesi ile borca batıklıktan çıkma ümidinin mevcut göründüğü yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.13 nolu kayyım raporunda; şirketin kaydi değerlere göre iflas erteleme talebinde bulunduğu 30/11/2015 tarihli bilançosundaki öz kaynakların 3.092.302,76 TL iken 31/12/2015 tarihinde 3.391.230,25 TL, 31/12/2016 tarihi itibariyle 4.247.805,02 TL olduğu, şirketin SGK ve vergi borçları yapılandırıldığı, iyileştirme projesinde 2016 takvim yılı içinde şirket sermayesinin 250.000,00 TL artırılacağı öngörülmüş olup ilgili takvim yılında bu ödemenin gerçekleştirildiği, iyileştirme projesinde 2016 yılı net karı 234.000,00 TL olarak ön görülmüş olup 606.868,77 TL olarak gerçekleştirildiği, 25 nolu kayyım raporunda; 31/12/2017 tarihi itibariyle öz kaynaklarının 4.910.986,71 TL olduğu, 2017 dönem net karı iyileştirme projesinde 364.650,00 TL öngörülmüşken 663.181,19 TL olarak gerçekleştiği, şirket alacaklıların 31/12/2017 tarihine göre daha iyi durumda olduğu, iflas erteleme sürecinde iyi niyetle iş ve işlemlerine devam ettiği, son 33 nolu kayyım raporunda ise 31/08/2018 tarihi itibariyle öz kaynaklarının 5.842.213 TL olduğu, dönem net karı 931.226,00 TL olarak gerçekleştiği, şirket alacaklıların 31/08/2018 tarihine göre daha iyi durumda olduğu, iflas erteleme sürecinde iyi niyetle iş ve işlemlerine devam ettiği tespiti yapılmıştır. Dava, 18/01/2016 tarihinde açılmış, mahkemece dava tarihindeki rayiç değerlere göre yapılan hesaplama sonucu borca batık durumda bulunduğu, ancak sunduğu iyileştirme projesinin ciddi, inandırıcı ve gerçekleştirilebilir olup dava tarihinden hüküm tarihine kadar geçen süre içinde projedeki hedeflerin önemli ölçüde gerçekleştiği, borca batıklıktan çıkma ihtimali yüksek olduğundan iflas erteleme talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması ve son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece, borca batıklık durumu, 30/11/2015 tarihi itibariyle hesaplanan rayiç değer bilançosuna göre değerlendirilmiş, aradan geçen yaklaşık 3 yıllık süre dikkate alınarak şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığı kesin olarak tespit edilmemiştir. Nitekim şirketin kaydi değerlere iflas erteleme talebinde bulunduğu 30.11.2015 tarihinden 31/08/2018 dönemine kadar öz kaynaklarında 2.749.910,48 TL’lik bir artış meydana gelerek özkaynağı 5.842.213,00 TL olmuş, diğer yandan davacı şirketin sunmuş olduğu iyileştirme projesinde, 2015 yılı aralık dönemi, 2016 ve 2017 yılı için satışlardan elde edilecek 560.900,00 TL dönem karı ve 250.000,00 TL sermaye artışı ile şirketin borca batıklıktan çıkacağı ön görülmüş ise de, iyileştirme projesindeki öngörülen sürelerin sona erdiği, sermaye artışının gerçekleştiği bu sebeple karar tarihi itibariyle uygulanacak bir proje kalmadığı göz önüne alınarak projedeki hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği, şirketin borca batıklıktan kurtulup kurtulmadığı değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti ile borca batıklık durumunun, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak bilimsel şekilde değerlendirilmesi için alanında uzman bir bilirkişi heyetinden, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren, yargılama sürecindeki değişimin ve son kayyım raporları uyarınca şirketin durumunun da değerlendirildiği açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, kayyım raporlarının denetlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Sonuç olarak; müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, belirtilen eksik hususlar doğrultusunda dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Müdahil … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/59 E. 2018/1059 K. 07/11/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın müdahil tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 23,80 TL harcın müdahilden alınarak hazineye İRAT KAYDINA,5-Müdahil tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/12/2019