Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1063 E. 2019/2101 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1063 Esas
KARAR NO : 2019/2101
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2019
NUMARASI : 2018/992 Esas, 2019/48 Karar
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacılar, …A.Ş, … A.Ş , … A.Ş ve … vekili 17.10.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili … A.Ş.’nin 2011 yılından beri faaliyet gösterdiğini, şirketi krizin büyük ölçüde etkilediğini, grup firmasının tekstil sektörüne yaptığı yatırımlara nazaran uzak doğuda yer alan ülkelerin vergi teşvikleri nedeniyle rekabetçi fiyatlardan her geçen gün uzaklaşılması neticesinde karlılık oranlarının düştüğünü ve döviz kurlarındaki aşırı hareketliliğin nakit dengesini olumsuz yönde etkilediğini, … A.Ş’nin konkordato projesinin temel felsefesinin konkordatoya tabi alacakları ile 5 yıl vade konusunda anlaşarak tasdik tarihinden başlayarak aylık taksitlerle garameten ödemek olduğunu, projenin vade projesi olduğunu, şirketin tasfiyesi halinde alacaklıların alacağına tam olarak kavuşmasının mümkün olmadığını, … A.Ş bakımından ve … A.Ş bakımından da , 5 yıllık vade konusunda anlaşarak konkordatonun tasdiki tarihinden itibaren başlayarak aylık taksitlerle garameten ödemek olduğunu, müvekkili … ise üç şirketinde yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, şirketin hakim ortağı olduğunu, şirket işlerinin yürümesi için bankalara şahsi kefalet verdiğini, müvekkillerinin birlikte konkordato talep etmesinde yasal engel olmadığını iddia ederek, geçici mühlet kararı ile birlikte gerekli İhtiyati tedbir kararlarının oluşturulmasını , şirketlerin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesini, alacaklı bankalardaki şirketlere ait hesaplarda bulunan kanuni dayanağı olmayan mevcut blokajların kaldırılmasına, mühlet kararı içinde alacaklılar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin engellenmesine , mühlet boyunca şirketler tarafından üçüncü kişilere verilen teminat mektuplarının nakde dönüştürülmesinin engellenmesine , şirketlerin ve …’ın malları üzerindeki muhafaza işlemlerinin hacizler baki kalmak kaydı ile kaldırılarak şirkete yedi emin olarak teslimine , şirketlerin borcuna müteselsil kefil olanlar hakkında İİK 303 maddesi gereğince işlem yapılmasına İhtiyati tedbir yoluyla karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Alacaklılar ve alacak iddiasında bulunanlar yargılamaya katılarak yazılı ve sözlü beyanda bulunmuşlardır.Mahkemece, 19.10.2018 tarihli karar ile davacı …A.Ş dışındaki diğer davacıların açmış olduğu davalıların tefrikine karar verilmiştir.Asıl dosyadan ayrılan dosyalar, 2018/992 Esas, 2018/993 Esas, 2018/994 Esas sayılı dosya numarasına kayıt edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 16/01/2019 tarihli celse ara kararının 14 nolu bendinde, müdahillerin, mahkemece verilen blokelerin kaldırılması taleplerinin, mühlet kararından sonra mahsup yapılamayacağı anlaşıldığı gerekçesiyle itirazlarının reddine ve her ne kadar dosyanın 2018/979 Esas sayılı dosyasından tefrik edilmiş ise de şirketlerin ortak ve yetkililerin aynı kişiler olması ve hepsinin tek dosyada değerlendirilmesinin usul ekonomisi bakımından daha uygun olduğu gerekçesi ile dosyanın 2018/979 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, birleştirmeye dair ara kararın 16/01/2019 tarihli gerekçeli karar haline getirildiği, kararda yargılamanın ve konkordato işlemlerinin 2018/979 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine dair hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ:Müdahil … Bankası A.Ş. vekili 16/01/2019 tarihli ara karara ilişkin istinaf talebinde bulunmuş ve heyet ara kararının kaldırılması ile tedbire itirazlarının kabulüne karar verilmesini istemiştir. Talep dilekçesinde, mahkemece, 19/10/2018 tarihli tefrik kararı ile açılan davaların HMK 167.maddesi uyarınca ayrıldığını, 24/10/2018 tarihli arar karar gereğince konkordato talep eden şirketin faaliyetlerine devam edebilmesi, çalışanlara ödemelerin yapılabilmesi, tedarikçilerden üretim için malzeme temini sağlanması için davacı şirketin banka hesaplarına gelen gelirlere bloke konulmamasına, konulmuş olan blokelerin kaldırılmasına karar verildiğini, iş bu ara karara 30/10/2018 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini, itirazlarının ise 16/01/2019 tarihli duruşmadaki 14 numaralı ara karar gereğince reddedildiğini, kararın haksız olduğunu, genel kredi sözleşmesi uyarınca işlem yapıldığını, hukuken geçerli bir menkul rehni sözleşmesi var iken bu ayni hak yokmuşçasına tedbir kararı verilmesinin haklı ve yasal dayanağının olmadığını ve aynı zamanda sorumluluk doğuracak bir tedbir kararının olduğunu, borçlu kadar alacaklılarında tedbir kararı alınırken menfaatlerinin gözetilmesi gerektiğini, maddi hukuka ilişkin haklara dair ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceğini iddia ederek, mahkemenin 16/01/2019 tarihli ara kararının ayrıca 24/10/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararlarının ve birleştirmeye ilişkin kararının kaldırılması ve davacı şirketler yönünden davanın tefrik edilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.Uyuşmazlık, konkordato talebi ve geçici mühlet kararı ile birlikte verilen, İhtiyati tedbir kararlarına itiraz üzerine oluşturulan kararların yerinde olup olmadığı, ne şekilde verilmesi gerektiği ve birleştirme kararına karşı istinaf yolunun mevcut olup olmadığıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/1. fıkrasında, istinaf yoluna başvurulabilen kararlar üst başlığı altında, ilk derece mahkemesinde verilen nihai kararlar ile İhtiyati tedbir , İhtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.Aynı yasanın 391/3. fıkrada , ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde , kanun yoluna başvurulabileceği , bu başvurunun öncelikle inceleneceği, kesin olarak karara bağlanacağı ifade edilmiştir. Müdahil vekilinin istinaf başvurularına gelince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrasında , itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş ise de ,2004 sayılı İİK ‘daki İhtiyati tedbire karşı kanun yoluna başvurulamayacağına ( m.287/ son )dair düzenleme özel yasaya İlişkin olduğu gibi , yasanın kabulüde sonraki tarihlidir. Bu durunda, davacı borçlular için mahkemece oluşturulan geçici hukuki koruma niteliğindeki İhtiyati tedbir kararına karşı yasa yoluna başvurulamayacağının kabulü gerektiğinden müdahil vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi uygun görülmüştür. Diğer yandan, 6100 sayılı HMK’nın 166.maddesinde, davaların birleştirilmesi düzenlenmiştir. 166/1.fıkrada aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar arasında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği, birleştirme kararının ikinci davanın açıldığı mahkemece verileceği, bu kararın diğer mahkemeyi bağlayacağı düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi kapsamında mahkemece verilen birleştirme kararı kesin olup, istinaf yargı yolu kapalıdır. Her ne kadar müdahil vekilinin ihtiyati tedbire dair istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiş ise de birleştirme kararına dair istinaf başvurusununda açıklanması uygun görülmüştür.Açıklanan nedenle ve özellikle konkordato ile ilgili İcra ve Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili hükümleri uyarınca, müdahil vekilinin ihtiyati tedbire itirazın reddine ve dosyaların birleştirilmesine dair ara karara ilişkin istinaf başvurularının reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Müdahil … Bankası A.Ş vekilinin, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/992 Esas, 2019/48 Karar ve 16/01/2019 tarihli gerekçeli kararına ve 14 nolu ara karara yapmış olduğu istinaf başvurusunun ayrı ayrı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352/1- b bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3- İstinaf yargılama giderlerinin müdahil üzerinde bırakılmasına ,4- İşin niteliği ve istinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/11/2019