Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1062 E. 2019/2108 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1062 Esas
KARAR NO : 2019/2108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1084 Esas
ARA KARAR TAR.: 14/02/2019
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ve ortağı davacı gerçek kişi hakkında geçici üç aylık mühlet kararı ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve sonrasında bir yıllık kesin mühlet kararı ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 16/11/2018 tarihli tensip tutanağı ile bu tarihten itibaren 3 ay süreyle davacı şirket hakkında geçici mühlet kararı ile, borçlunun mal varlığının muhafazası için davacının banka hesapları üzerine bloke ve hapis hakkı uygulanmasının önlenmesine karar verilmiştir.Asli Müdahil … Bankası vekili 20/11/2018 tarihli dilekçesi ile, davacıların banka hesapları üzerine bloke ve hapis hakkının uygulanmasının önlenmesi kararına itiraz etmiş, ayrıca 14/02/2019 tarihli duruşmada, taraflar arasında dava arkadaşlığı olmadığından dosyanın tefrik edilmesini talep etmiş, mahkemece 14/02/2019 tarihli duruşmanın 15 nolu ara kararı ile asli müdahilin tedbire itirazı ile tefrik talebinin reddine karar vermiştir.Asli müdahil … Bankası vekili 14/02/2019 tarihli duruşmanın 15 nolu ara kararına karşı istinaf yoluna başvurmuş, istinaf nedenleri olarak; tarafların kredi sözleşmelerinde müvekkili bankanın rehin, mahsup ve hapis hakkını kullanmasını kabul ettiğini, maddi hukuka ilişkin haklara etki edebilecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, davacı şirketin konkordato talebinden kısa süre önce mali durumunu gizleyerek kötüniyetli olarak müvekkili bankadan kredi kullandığını, davacı şirket ile davacı gerçek kişi arasında dava arkadaşlığı bulunmadığından dosyanın ayrılması gerektiğini belirterek mahkemenin 14/02/2019 tarih ve 15 nolu ara kararının kaldırılmasını, tedbire itirazlarının kabulü ile davacıların banka hesaplarına üzerine bloke ve hapis hakkı uygulanmasının önlenmesine ilişkin 16/11/2018 tarihli tedbir kararının kaldırılmasını ve davacılar yönünden dosyanın tefrik edilmesini talep ve istinaf etmiştir. Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.Mahkemece, davacılar yararına verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, itiraz üzerine verilen karar istinaf edilmiştir.28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. İİK 287/son fıkrada “ Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz “ ifadelerine yer verilmiştir. Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrasında, itiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmişse de, 2004 sayılı İİK ‘daki ihtiyati tedbire karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair düzenleme özel yasaya ilişkin olduğu gibi, yasanın kabulü de sonraki tarihlidir. Bu durumda, davacı borçlu için mahkemece oluşturulan geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararına karşı yasa yoluna başvurulamayacağının kabulü gerekecektir.Bunun yanında mahkemece asli müdahilin tefrik talebinin de reddine karar verilmiş, asli müdahil bu karar yönünden de istinaf yoluna başvurmuştur.HMK 341. maddesi hükümlerinde ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabûlü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.Aynı Kanunun 168. maddesinde ise “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtay’da ise, bozma sebebi teşkil etmez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Kural olarak nihai karar niteliğinde bulunmayan ara kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz, davaların birleştirilmesi ve ayrılması ara kararı niteliğinde bulunduğundan tek başına istinafa götürülemez. Açıklanan nedenlerle, İİK 287/son fıkrası gereğince tedbir kararlarına karşı, HMK’nın 168. ve 341. maddeleri gereğince de tefrik talebinin reddi kararına karşı kanun yoluna başvurulamayacağından, ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Asli Müdahil vekilinin istinaf başvurusun, HMK’nın 352. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Asli Müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına;4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. Maddesi ve iik nun 287/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/11/2019