Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/102 E. 2019/696 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/102 Esas
KARAR NO : 2019/696
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/10/2018
NUMARASI : 2018/888 2018/815
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 349. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 25.07.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Kadıköy / İstanbul adresinde faaliyetine devam etmekte olduğunu, 11.06.2003 tarihinde kurulduğunu, şirketin tek ortaklı anonim şirket statüsüne haiz olduğunu, şirketin envanterinde kayıtlı Turizm Bakanlığından onaylı 3 yıldızlı otelin kuruluşundan itibaren kesintisiz konaklama hizmeti verdiğini, otelin 2017 yılına kadar doluluk oranının %90 seviyelerine ulaştığını, ancak ekonomik konjonktür ile beraber doluluk oranının %80 lere gerilediğini, vergi ve SGK borcunun bulunmadığını, 2016 yılında yaşanan hain darbe girişimi ve ardından ülkenin içine girdiği ekonomik ve finansal darboğaz sebebi ile müvekkilinin bahse konu otel yatırımının nakit geri dönüşlerini hemen realize olmamış olup piyasa koşullarından menfi manada etkilendiğini, öte yandan grup şirketlerinden …. şirketinin banka borçlarına karşı çapraz kefaletinin olması ve …. İnşaat şirketinin taahhüt işlerinden dolayı finansal krize girmesinin de iş bu konkordato sürecinin başlamasına neden olduğunu, Kadıköy’ün merkezinde tanınmış markası …. markası ile faaliyet gösteren şirketin yaşadığı darboğazdan kurtulmayı hedeflediğini, ekonomik ve finansal problemlerin çözülebilmesi için öncelikle otelin faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde devam ettirmesi gerektiğini bu bağlamda da alacaklılarla da sağlıklı bir borç tasfiye sözleşmesinin addedilebilmesi için konkordato ön projesinin tanzim edildiğini, büyük gider kalemi olan finansman giderleri yönünden ise müvekkili şirketin kullanmış olduğu banka kredilerine karşılık, otel binasının konkordato talep tarihinden itibaren ilk 12 aylık süre içinde satışının öngörüldüğünü, mevcut binanın satışının ancak içerisinde kiracı olarak kalmak koşulu ile yapılacağını, satış sonucu 12.500.000 TL ve 2019 yılında 500.000 TL sermaye artışı yapılacağını, envanterde bulunan gayrimenkullerin satılarak banka borçlarının tamamının ödenmesinin hedeflendiğini, konkordato tasdikinin iflasa nazaran alacaklılar lehine olacağını iddia ederek, öncelikle, İİK ‘nun 285. maddesi gereğince geçici 3 aylık mühlet kararı verilmesini ve akabinde davanın kabulü ile konkordato isteminin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Alacaklıların bir kısmı, davaya müdahale talebi ile birlikte yazılı beyanlarını dosyaya ibraz etmiş ve duruşmaya katılarak beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, ön proje değerlendirildiğinde, şirketin faaliyete devam edebilmesi için ve alacaklılara ödemeleri yapabilmesi için gerekli mali kaynağı sağlayamayacağı, yapısal bir iyileşmenin olmadığı, şirketin otel olarak kullandığı gayrimenkulden başka gelir yaratamadığı, konkordato sürecinde de taşınmazın satılarak içinde kiracı olarak kalmaya devam ederek ticari faaliyetin sürdürülmesinin planlandığı, gayrimenkul değerleme uzmanı, çevre ve bölge plancısı ve turizm otelcilik işletme uzmanı tarafından otel binası, demirbaş ve stokların rayiçlerinin hesaplattırıldığı, geçici mühletin devam ettiği dönemde hiç takip görmediği halde davacı şirketin öz varlığında sadece 158.555,84 TL artış olduğu, buna karşılık üç aylık dönemde 30.06.2018 tarihinde 1.204,627,98 TL ve 30.08.2018 tarihinde 1.046.072,14 TL zarar ettiği, elde edilmesi tahmin edilen karın borçlara oranına bakıldığında konkordato sürelerinin içinde borçların ödenmesinin imkan dahilinde görülmediği, bilirkişiler ve komiserler marifetiyle yapılan tespitlere göre davacı şirketin öz varlığı toplamının -3.726.713,00 TL olduğu, davacı şirketin sürdürülebilir mali bir yapıya kavuşacağını gösteren verilerinde olmadığı, bu nedenle konkordatoyu başarıya ulaştırmasının mümkün olmadığı, bu nedenle geçici mühletin kaldırılması gerektiği kanaatine varıldığı, davacı şirketin iflasa tabi sermaye şirketi olduğu, borca batık olduğu, İİK ‘nun 292. maddesi uyarınca borçlunun malvarlığının korunması için de iflasına karar verilmesi gerektiği, konkordato projesi başarıya ulaşamayacak olan borca batık durumda ki şirketin konkordato talebinin reddine, şirketin iflasına ,tüm tedbirlerin kaldırılmasına, konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, gerekçeli kararın tamamıyla geçici komiser heyetinin hatalı teknik değerlendirmelerine dayandığını, 3 kişilik komiser heyetinden sadece iki kişinin bir kez otele geldiğini, diğer komiserin ise şirket merkezine gelmeden raporu ve tutanakları imzaladığını, bu yönden öncelikle usul yönünden yeniden bir değerlendirme yapılması için dosyanın geri çevrilmesi kanaatinde olduklarını, otele dair gayrimenkul değerleme raporuna duruşmada muttali olunduğunu, herhangi bir itiraz ve beyanda bulunma haklarının usulü yönden sekteye uğratılarak karar verildiğini, komiser heyetinin eksik ve hatalı değerlendirme yaptığını, gayrimenkul değerleme uzmanına yaptırılan bilirkişi raporunda kıymet takdirinin 22.545.000 TL olarak belirlenmiş olduğunu, borca batıklık dahi olmadan böyle bir karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin sunmuş olduğu ön projenin bağımsız denetçi tarafından incelendiğini ve şirketin tüm borçlarını başvuru tarihinden itibaren 23 aylık sürede tasfiye edebileceğinin belirtildiğini, gerçekleşen ciro ve karlılık oranının ön proje ile %100 uyumlu olduğunu, tam aksine zarar etmeye devam ettiği gibi muhasebe mantığı ve tekniği ile uyumlu bulunmayan bir tespitte bulunduklarını, komiser heyeti raporlarının bu anlamda kendi içinde çeliştiğini, 2 aylık dönemde hiç işçi çıkarılmadığını, şirketin güncel ödemelerini zamanında yaptığını, gayrimenkul için tespit edilen tutarı kabul etmenin mümkün olmadığını, İflas tarihinden sonra en büyük alacaklı bankanın 9.667.733,28 TL üzerinden yasal takibe geçildiğini, ancak komiser heyet raporunda bu tutarın 14.115.595,36 TL olarak gösterildiğini, rayiç değer bilançosunda şirket borçlarının 5.413.733,28 TL olarak fazla hesaplandığını, değer tespitinin %56 eksik hesaplandığını, komiser heyeti raporunun denetimi yapılmadan , rapora itiraz etme imkanları dahi söz konusu olmadan, müvekkilinin müflis olmasından sonra yaptırılan iflasta ki kıymet takdirinin dahi heyetin rapor değerinin 2 katına çıkmışken çelişkinin düzeltilmesi gerektiğini, komiser heyet raporuna dayanak yapılan gayrimenkul kıymet takdirinin 10.060.000,00 TL, 2018/42 İflas dosyasında 11.12.2018 tarihli raporda kıymet takdirinin 22.545.000,00 TL hemen hemen iki kattan fazla bir farkın ciddi bir çelişki olduğunu, müvekkilinin borca batık olmadığını tevsik ettiğini, ayrıca projenin uygulama imkanının olmadığı beyanının fiili ve hukuki karşılığı olmadığını belirterek, İflas kararın kaldırılmasını, 2 aylık geçici mühlet kararı verilmesini ve dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.Dosya inceleme aşamasında iken, davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden tarihsiz dilekçe ile, istinaf kanun yolu başvurusundan gördükleri lüzum üzerine feragat ettiklerine dair dilekçenin dosya içerisine ibraz edildiği, 15.04.2019 tarihinde anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesi gereğince, davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller arasında, davadan veya kanun yollarından feragatte sayılmıştır. Bu nedenle, istinaf kanun yolu başvurusundan feragate dair dilekçeyi sunan Av. …. vekil tayin edildiği Kadıköy ….. Noterliğinin …. yevmiye nolu 03.05.2018 vekaletname örneği incelenmiş, feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür. HMK’nun 349. maddesinde başvurma hakkından feragat düzenlenmiştir. 349/2.fıkrasında, başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmeyeceği, kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verileceği, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvurunun feragat nedeniyle reddine karar verileceğine yer verilmiştir.Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler kapsamında davacı vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin, istinaf kanun yolu başvurusundan feragat etmesi nedeniyle, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/888 Esas, 2018/815 Karar ve 26.10.2018 tarihli kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 349/2. fıkrası gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 24,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/3.fıkrası yollaması ile aynı yasanın 164. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/04/2019