Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1014 E. 2022/972 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1014 Esas
KARAR NO: 2022/972
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2013/369 Esas, 2018/965 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında, davalı şirketin tıbbi cihazlarının bakım ve onarım işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşmesel edimlerini gereği gibi ifa ettiğini, davalı şirketin ise verilen hizmete karşılık düzenlenen dava konusu faturalara ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını, söz konusu faturaların sözleşme kapsamında tanzim tarihlerinden itibaren 90 gün içerisinde müvekkili şirkete ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin ödeme yapmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, alacağın likit ve belirlenebilir nitelikte olduğunu, davalının borca yönelik itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça açılan davayı kabul etmediklerini, sözleşmenin, işin ifa edildiği yer ve müvekkili şirketin ikametgahının Konya olduğundan bahisle davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında girişilen icra takibinde gönderilen ödeme emrine müvekkili yönünden haklı gerekçeler ile itiraz edildiğini, müvekkili şirketin, davacı şirkete icra takibine konu edilen miktar kadar borcunun olmadığını, davacı tarafa defalarca bildirilmesine rağmen bu hususa ilişkin düzeltme yapılmadığını, davacı tarafından icra takibine konu edilen alacağın belirli ve ihtilafsız nitelikte olmadığını, davacının vermediği servis hizmetine karşılık müvekkili şirkete fatura kestiğini belirterek öncelikle yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine, haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; davacının, davalıdan 150.648,36 TL alacaklı olduğu, takipten önce davalının temerrüte düşürülmediği, bu nedenle davacının işlemiş faiz talep edilemeyeceği, benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilen 150.648,36 TL alacak miktarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği ve tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin yerinde olmadığından bahisle davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 150.648,36 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar yönünden talepnamedeki koşullarla devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 30.129,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; itirazın iptali taleplerinin müvekkili şirketin işlemiş faiz alacağı yönünden reddinin TTK 1530/2 ve TBK 117/2 maddelerine aykırı olduğunu ve Mahkeme kararının bu sebeple kaldırılması gerektiğini, takip dayanağı faturaların düzenlendiği, müvekkil ile davalı arasında akdedilen servis hizmetleri sözleşmesinin 5.4.1 maddesinde “Müşteri fatura tarihinden itibaren doksan(90) gün içinde … tarafından faturalanan dönemsel ödemelerin toplam tutarını, artı o zaman geçerli oranda katma değer vergisi tutarını Amerikan Doları olarak ödeyecektir. Söz konusu tutara, vadesinden …’ye ödeme yapılan tarihe kadar (herhangi mahkeme kararı öncesinde ve sonrasında), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının zaman içinde değişen ticari(avans) faiz oranında faiz işleyecektir.” hükmünün öngörüldüğünü, müvekkili şirketin takip konusu asıl alacağı için takip tarihi itibarıyla 16.530,06 TL işlemiş faiz alacağı talep edildiğini, sözleşme kapsamında servis ve onarım hizmetini ifa etmiş olan müvekkil şirket ile davalı şirketin kararlaştırdığı kesin vadenin her bir faturanın düzenlenmesinden itibaren 90 gün olarak belirlendiğini, müvekkil şirketçe düzenlenmiş olan takip konusu faturaların, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları çerçevesinde tespit edildiği üzere davalı şirketin ticari defterlerine kaydedilmiş olup faturaların davalıya gönderilmiş olduğunun sabit olduğunu, tacirler arasındaki mal ve hizmet tedarikine ilişkin olarak temerrüt ihtarına gerek olmaksızın temerrüdün gerçekleşeceği hususunun 6102 sayılı TTK 1530/2 maddesi hükmü ile kabul edilmiş olduğunu, somut olayda da işlemiş temerrüt faizinin tespitinde anılan hükmün öncelikle uygulanması gerektiğini, bu çerçevede takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanması bakımından bilirkişi incelemesi yerine getirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, ilk derece mahkemesinin kararının TBK 117/2 madde hükmüne de aykırı olduğunu, şöyle ki, ticari defterlerine borç olarak kaydettiği ve dolayısıyla takip konusu faturaların kendisine gönderildiği dosya kapsamıyla sabit olan davalı şirketin takip konusu her bir faturanın düzenlendiği tarihten itibaren 90 gün olarak sözleşmede açıkça belirlenen kesin vadenin geçmesi ile TBK md. 117/2 hükmü uyarınca temerrüde düştüğünü, takip konusu faturalar vade farkına ilişkin düzenlenmemişken ancak vade farkı alacağı bakımından geçerli olabilecek hatalı bir değerlendirme ile taraflar arasında faiz uygulamasına gidilmediğine yönelik ilk derece mahkemesince hükme esas alınan kök ve ek raporda bildirilen anılan tespitin hükme esas alınarak temerrüdün gerçekleşmediği sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, zira, takip öncesinde faiz uygulamasına gidilmemesinin faiz talebini ortadan kaldırmayacağının açık olduğunu, dolayısıyla, takip tarihi itibarıyla asıl alacak için müvekkil şirketçe 17.530,06 TL tutarında avans faizi talep edilmesinin TBK 117/2 madde hükmüne ve taraflar arasındaki sözleşmenin 5.4.1. maddesine uygun olduğunu, bu bakımdan ilk derece mahkemesince takibe konu faiz talebi yönünden verilen kararın hukuken isabet taşımayıp kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini dosyada mevcut 18.09.2013 tarihli, davalı şirketin kaşesini ve yetkilisinin imzasını içerir ödeme protokolünde davalı şirketin, müvekkili şirkete 149.771,00 TL tutarında muaccel borcunun bulunduğunu haricen ikrar ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, bu bakımdan da dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği ve temerrüdün gerçekleştiği açık olup ilk derece mahkemesince anılan protokol gözden kaçırılarak takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi taleplerinin reddine hükmedilmesinin gerek TTK 1530/2 madde hükmünün ve gerekse TBK 117/2 madde hükmünün açık lafzına aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, öncelikle, ilk derece mahkemesi ilamının davalı İehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmının icrasının İİK md. 36 hükmü uyarınca geri bırakılmasına, TTK 1530 madde hükmü de gözetilerek takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinin hesaplanması bakımından bilirkişi incelemesi yerine getirilmesine, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.10.2018 tarih ve 2013/369 E., 2018/965 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde, borca ve faize itirazının, müvekkil şirketin takibe konu toplam 168.178,42-TL alacağı üzerinden iptaline, takip konusu alacak likit ve davalının borca itirazı haksız olduğundan, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde; davalı vekilince sunulan istinaf sebeplerinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, şöyle ki; müvekkil şirketin takibe konu edilen miktar kadar bir borcunun söz konusu olmadığını, bu sebeple müvekkil şirketin haksızlığa uğradığını ve kendilerine ait olmayan bir borcun üzerlerine yüklenmeye çalışıldığını, ayrıca bilirkişi hesaplamasında müvekkil şirketin yapmış olduğu ödemelerin dikkate alınmadığını, müvekkiline sebepsiz zenginleşmeye neden olacak olan bir borç izafe edildiğini, davacı tarafın vermediği servis hizmetlerine karşı müvekkili şirkete fatura kestiğini, şöyle ki davacı tarafça verildiği iddia edilen servis hizmetlerine ilişkin olarak müvekkil şirket yetkililerinden imza alınması gerektiği halde bu hususa riayet edilmediğini, müvekkillerine denetimin sağlanamayacağı şekilde borç çıkarılmaya ve müvekkilinin müzayaka halinden yararlanılmaya çalışıldığını, bilirkişinin defterlerde müvekkilinin kabul etmediği, davacının kendisine göre kestiği faturaları dikkate almasının hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkilinin böyle bir hizmet almak istemediğini, almak istemediği ve almadığı bir hizmet için kendisine bu kadar borç çıkarılmasının kabul edilebilir olmadığını, izah edilmeye çalışılan hususlar çerçevesinde bilirkişi raporu ve yüksek yargıtay kararları ışığında davacı yanın haksız istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, Hizmet Sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde 06/11/2013 tarihinde 151.648,36 TL asıl alacak, 16.530,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 168.178,42 TL üzerinden takip başlattığı, davalı vekilinin takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafa ait ticari defterlerin incelenmesi için yazılan talimat uyarınca Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince aldırılan 09/02/2015 tarihli raporda bilirkişi özetle, davalının defter kayıtlarına göre davacı adına düzenlenen 2012 yılında 21 adet toplam 486.144,74 TL’lik faturalar ile 2013 yılında 15 adet toplam 95.807,30 TL’lik faturaların açık hesap olarak davacının alacaklı davalının borçlu olduğu şekilde kayıtlı bulunduğunu, 2013 yılında davalının, davacıya düzenlemiş olduğu, 2 adet toplam 7.905,55 TL’lik faturalarda davalının alacaklı davacının borçlu olduğu şekilde kayıtlı bulunduğunu, davacının, davalı aleyhine başlatmış olduğu takibe göre takip tarihi itibariyle davalının, davacıya 159.046,49 TL borçlu bulunduğunu, davalı şirketin defter kayıtlarında 17.145,40 TL alacağın mahsup edilmesi yönünde bir işlemin yapılmadığı, işlem görmüş olsaydı davalının, davacıya borcunun 141.901,09 TL olması gerektiğini, davalıya ait 2012-2013 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu bildirmiştir. İlk derece Mahkemesince aldırılan 20/05/2015 havale tarihli raporda bilirkişi özetle, incelenen davacıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 150.648,36 TL davalıdan alacaklı olduğunu, talimat Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda davalının, davacıya 141.901,09 TL borçlu olduğunun, işbu rapor ile de davalının, davacıya 150.648,36 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, aradaki farkın 8.747,27 TL olduğunu, davalının defter incelemesinde 19.768,39 TL’lik dönem başı açılış tutarının tespit edilemediğini, davacının tanzim ettiği 3.004,16 TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde tespit edilemediğini, davalının, davacıya yapmış olduğu 30.000,00 TL tutarlı çekle ödemenin davalının defterlerinde olmadığını, karşılıksız çıkması nedeniyle davalıya iade edilen 7.500,00 TL tutarlı 2 adet çekin iade kaydının karşılığının davalının defterlerinde tespit edilemediğini, 30/11/2012 tarihli kur farkı düzeltmesinin davalı defterlerinde olmadığını, 2013 yılında davalının tanzim ettiği 2 adet fatura toplamı 7.905,55 TL’nin davacı defterlerinde 7.908,49 TL olarak kayıtlı olduğunu, 2012 yılında davalı defterlerinde davacı faturalarının toplam tutarının 486.144,74 TL davacı defterlerinde ise bu faturaların toplamının 486.144,68 TL olduğunu, davacının netice itibariyle davalıdan 150.648,36 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.4 maddesine göre vade tarihi tanzim tarihinden itibaren 90 gün olduğundan her bir faturanın vade tarihinden itibaren takip tarihine kadar 10.433,63 TL işlemiş faiz hesaplandığını bildirmiştir. İlk derece Mahkemesince aldırılan 09/06/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından asıl raporda varılan sonuçtan başka bir görüş ve kanaat bildirilmemiştir. İlk derece Mahkemesince aldırılan 30/10/2017 havale tarihli raporda bilirkişi özetle, talimat Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda davalı defterlerindeki kaydi alacağın 159.046,49 TL olarak tespit edildiğini, davacı defterilerinde yer alan 13.04.2012 tarihli 30.000,00 TL tutarlı ödeme kaydı ile 01.08.2013 tarihli 17.145,40TL virman kaydı da dikkate alındığında davacı alacağının 111.901,09 TL hesaplandığını, bu miktar için takibe dayanak her bir fatura bazında takibe kadar (avans oranında) işlemiş faizin sözleşmenin 5.4 madde hükme de dikkate alındığında 5.454,82 TL olarak hesaplandığını bildirmiştir. İlk derece Mahkemesince davalı tarafın temerrüde düşürülmediğinden bahisle işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın istinafa konu ettiği husus da Mahkemece hüküm altına alınan alacak bakımından işlemiş faiz talep edilip edilemeyeceği, talep edilebilecekse miktarı noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 117/1 maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, ancak alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. TBK’nın 123. maddesi uyarınca karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere borçluya süre verilmesi alacaklının takdirinde olan bir husustur. Somut olayda taraflar arasında ki sözleşme her iki tarafa borç yükleyen bir nitelik taşımaktadır. Taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan bu sözleşmenin “Ödeme Koşulları” başlıklı 5.4 (ii) maddesinde söz konusu tutara, vadesinden …’ya ödeme yapılan tarihe kadar (herhangi mahkeme kararı öncesinde ve sonrasında), Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının zaman içinde değişen ticari (avans) faiz oranında faiz uygulanacağı kararlaştırılmıştır. O halde taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalının borcunun ifası bakımından kesin vade ve buna göre uygulanacak faizin belirlendiğinin ve alacaklı olan davacı bakımından 6098 sayılı TBK 123 maddesi uyarınca davalı borçluya, borcun ifa edilmesi için bir süre verilmediğinin anlaşılmasına göre temerrüt ihtarına gerek olmadan davalının sözleşmenin anılan hükmünde belirlenen vadenin bitimi ile temerrüde düştüğü ve bu tarihten itibaren hüküm altına alınan alacak bakımından işlemiş faize hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davalı tarafın temerrüde düşürülmediğinden bahisle işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı tarafın icra takibine konu edilen ve Yerel Mahkemece hüküm altına alınan asıl alacak miktarına yönelik bir istinaf başvurusunun bulunmadığı, davalı tarafın da istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmuş ise de istinaf talebinin olmadığı hususları dikkate alındığında Yerel Mahkemece hükmedilen ve artık kesinleşen 150.648,36 TL asıl alacak üzerinden 20/05/2015 havale tarihli SMMM … tarafından tanzim edilen dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli bilirkişi raporunda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Ödeme Koşulları” başlıklı 5.4 (ii) maddesine uygun olarak 10.433,63 TL işlemiş faizin hesaplandığı, davacı tarafın işlemiş faize ilişkin istinaf sebebi yerinde ise de bu miktarı aşan kısım bakımından itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle söz konusu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/369 Esas, 2018/965 Karar ve 04/10/2018 tarihli kararının HMK 353/1b-2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE, 3-a)Davanın KISMEN KABULÜ ile, b)Davalı borçlunun İstanbul …İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyasında 150.648,36 TL asıl alacak ve 10.433,63 TL işlemiş faize yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktarlar yönünden talepnamedeki koşullarla devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE, c)İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 30.129,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ÖDENMESİNE, d)Alınması gerekli 11.003,51 TL karar ve ilam harcından 2.031,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.972,21 TL harcın davalıdan alınıp HAZİNEYE GELİR KAYDINA, e)Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.031,30 TL harç ile 24,30 TL başvuru harcının toplamından oluşan 2.055,60 TL’nin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, f)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 25.162,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, g)Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 7.096,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE, h)Davacı tarafından yatırılan 1.281,50 TL bilirkişi ücreti ve tebligat posta giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.227,42 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, k)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcının davacı tarafından peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5- Davacının yapmış olduğu 37,80 TL istinaf yargılama giderinin kabul red oranına göre 22,49 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6- Davacı tarafından yatırılan165,70 TL istinaf harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.15/09/2022