Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/995 E. 2021/272 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/995 Esas
KARAR NO: 2021/272
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2017
NUMARASI: 2015/406 Esas, 2017/1249 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatife 10.07.2001 tarihinde üye olan müvekkilinin uzun süre Genel Kurullara davet edilmediğini, durumu fark edince Kooperatif yöneticileri ile görüşüldüğünü, üyeliğinin istifa nedeniyle sona erdirildiğinin söylendiğini, müvekkilinin istifa konusunda dilekçe vermediğini, Kooperatife ihtarname çekerek üyelik durumunun sorulduğunu, müvekkilin 25.08.2002 tarihinde Y.K karan ile üyelikten çıkarıldığını ancak çıkarma prosedürlerinin tam olarak verine yetirmediğinden üyeliğinin devam ettiğinin bildirildiğini, Kooperatifin ihtarla müvekkilinden 37.600,00 TL ana para, 137.846,00 TL. faiz olmak üzere toplam 175.446,00 TL. Borcun 10 gün içinde ödenmesinin istendiğini, bu ihtar sebebi ile davalı aleyhinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/75 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtıklarını, mahkemece 06.01.2006 tarihine kadar 43.180,00 TL. faiz borcu olduğu yönünde karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı Kooperatife ihtarname göndererek, Kooperatif binasında ara katlarda bulunan bağımsız bölümler için ödenen aidat miktarının 62.470,00 TL, mahkeme kararıyla hükmedilen 43.180,71 TL. faiz ve mahkeme kararından sonra işlemiş 14.250,00 TL faiz olmak üzere toplam 120.000,71 TL’nin ödeneceği bir banka hesap numarasının talep edildiğini, ayrıca bu miktardan başka bir borcun bulunması halinde bu borcun da bildirilmesinin bu ihtarnamede belirtildiğini, kooperatifin cevap vermemesi üzerine Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müracaat edilerek tevdii veri tayini talep ettiklerini, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi ‘nin 2015/27 D. İş dosyası üzerinden belirlenen … Bankası Adliye Şubesine davalı Kooperatif adına 120.000,00 TL. yatırıldığını, kooperatifin üyelerine 9 yıl önce konut tahsis ettiğini, ancak üye olduğu halde müvekkiline konut tahsis edilmediğini, arsa bedeli için müvekkilinden alınan 3.600,00 TL’nin arsanın alındığı tarihteki arsa bedeline oranının ne olduğunun tespiti ile müvekkilinin yaptığı ödemenin arsanın bugünkü tarihteki bedeline göre reel değerinin hesaplanmasını, müvekkiline verilmesi gereken ara katlarda bulunan konutların rayiç değerinin hesaplanmasını, konut tahsis edilen üyelerin tahsis tarihinden itibaren konutta bizzat oturarak veya kiraya vererek kullanmış olmaları nedeniyle emsal kira bedelinin hesaplanmasını, müvekkilinin ödediği aidat ve faizlerin dava tarihi itibariyle güncel değerlerin hesaplanmasını, kooperatifin üyesi olmasına rağmen konut tahsis edilmeyen ve bu sebeple 9 yıldır tahsis edilecek konuttan yararlanamayan müvekkilinin zararının tazmini için 150.000.00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının istifası nedeni ile üyeliğinin sona erdirildiğini, Yönetim Kurulu kararının dosyada mevcut olduğunu, istifa dilekçesinin evraklar arasında bulunmaması nedeniyle üyeliğinin devam ettiğini, aidat borçlarını ödemesi gerektiğinin davacıya bildirilmiş olmasına rağmen ihtara olumlu cevap vermeden dava açtığını, davacının açtığı Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen ilam gereğince davacının ödemek zorunda olduğu aidat ve gecikme zammının ihtar tarihine kadar belirlendiğini, dava devam ederken yapılan proje değişikliği nedeniyle ortaya çıkan 3+1 dairenin teklif edilmiş olmasına rağmen, davacının bunu kabul etmediğini, bu dairenin başkasına satıldığını, davacının şimdiye kadar toplam 3.000,00 TL. ödediğini, bankaya yalınlan 120.000,00 TL’den sonradan bu davanın açılmasıyla öğrendiklerini, davacının dava dilekçesinin 10. maddesindeki hesaplamanın afaki olduğunu, Yargıtay’ca verilen kararlar incelendiğinde hesaplamanın nasıl yapılacağının açık olduğunu, davacının tamamen kötü niyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; tevdi mahalli tayini ile yatırılan paranın davalı adına açılan hesapta bulunduğu, davacının parayı çekmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple bilirkişi kurulu tarafından davacı tarafın ödediği güncel değer olan 40.802,00 TL’ye 120.000,00 TL’nin eklenmesi suretiyle davacıya ödenmesi gerekli tutarın 160.802,00 TL olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak açıldığını, kararın gerekçesinde yer alan davacıya ödenmesi gereken tazminatım 160.802,00 TL olduğuna dair tespitin hukuka aykırı olduğunu, davalının ihtara cevap vermemesi üzerine tevdi mahalli tayini yoluna gittiklerini, bilirkişi raporunda tevdi mahalline yatırılan bedelin hesaplamada dikkate alınmadığını, müvekkilinin konut isteme hakkının bulunmadığı belirtilirken konut isteme hakkına dayalı tazminat hesabı yapıldığını, bilirkişinin çelişkiye düştüğünü, çelişkinin giderilmesi konusunda yeni bilirkişi taleplerinin reddedildiğini, raporun yeterli olmadığını, müvekkilinin yaklaşık 9 yıl kira gelirinden mahrum kaldığını, bu miktarın hesaba katılmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının, kooperatifin kuruluşunda ödediği 3.600.00 TL. ile henüz o aşamada belirli bulunmayan ara katlardan 3+1 daire verilmesi gerektiğinden bahsettiğini, davacının para yatırdığı aşamada henüz inşaatların başlamadığını, projelerin bile çizilmediğini, davacı tarafından çekilen ihtarın muhtara tebliğ edildiğini, kooperatif yetkililerinin haberinin olmadığını, tevdi mahalli tayini ile yatırılan bedelden davanın açılmasından sonra haberdar olduklarını, bunun üzerine proje değişikliği sebebi ile ortaya çıkan 3+1 bir daireyi davacıya diğer üyelerin ödediği miktar üzerinden gecikme zammı hesaba katılmadan tamamı 70.000.00 TL. karşılığı tahsis etmek üzere teklif edildiğini, davacının kabul etmediğini, dairenin aynı bedel ile başka bir üyeye tahsis edildiğini, davacının tevdi mahalli tayini ile yatırdığı paranın kooperatifçe hiç bir şekilde kullanılmadığını ve paraya dokunulmadığını bildiği halde dava tarihinden itibaren dokunulmayan para üzerinden faiz, masraf ve ücreti vekalet ödetilmesini talep ettiğini, kötüniyetli olduğunu, bu miktar üzerinden yargılama giderlerine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının diğer üyelere göre çok düşük miktarda ödemesinin bulunduğunu, mahkemece davacı tarafından yatırılan 120.000.00 TL’nin diğer üyelerin yatırmış oldukları meblağa göre doğru olup olmadığının da hiç bir şekilde araştırılmadığını, davacının kendi hesaplamasına göre yatırmış olduğu 120.000.00 TL’nin nasıl hesaplandığının belirsiz olduğunu, davacı ile aynı seviyede bulunan bir üyenin toplam yatırdığı para miktarının 68.500.00 TL olduğunu, bu rakamın dahi doğru olarak hesaplanmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif ortağı olan davacıya teslim edilmeyen daireden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, davacıya konut tahsis edilmediği çekişmesizdir. Uyuşmazlık, kendisine konut tahsis edilmeyen davacının uğradığı zararın miktarı noktasında toplanmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 01.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya tahsisi gereken dairenin dava tarihi itibariyle değerinin 350.000,00 TL, dava tarihinden geriye doğru 9 yıllık kira bedelinin 97.596,48 TL olduğu, davacıya tahsis edilecek dairenin bulunmadığı, davacının kooperatifin kuruluş aşamasında (kuruluş işlemleri ve arsa alımı için ) ödediği 3.600,00 TL dışında bir ödemesinin bulunmadığı, yıllar sonra 2015’te tevdi mahalli tayin ettirerek topluca ödeme yaptığı, davacının kooperatife olan parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için, konut tahsisini istemeye hakkı olmadığı görüşünün doğal sonucu olarak, davacının kira kaybı olarak bir bedel isteyemeyeceği, davacının ödediği aidat vc faizlerin güncel bedellerini talep ettiği, Yargıtay içtihatlarına göre kooperatif ortaklarının yatırdıkları paranın güncel değerleri ile beraber, daire verilmemesi nedeniyle tazminat talep etmelerinin de mümkün olduğu, davacının isteminin bu yönde olduğu kabul edilerek değerlendirme ve hesaplama yapıldığı, davacının tevdi mahalli tayini ile yatırdığı bedelin davalıya ödenmediğini, hesapta dikkate alınamayacağını, düzenli ödeme yapan ortağın ödemesinin 62.830, 00 TL, dava tarihi itibari ile güncellenmiş değerinin 150.423.00 TL, daire tahsis edilen üyelerin yararlanma miktarının 199.577,00 TL, davacı ödemesinin güncel değerinin 17.536,00 TL, olduğu, bu miktarlar üzerinden yapılan hesabı göre davacı zararının 40.802,00 TL olduğu belirtilmiştir. İtirazların değerlendirildiği ek raporda bilirkişi heyeti kök raporu aynen tekrar etmişlerdir. 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK’nın 297/c maddesinde hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir, yine HMK’nun 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası’nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içerisinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. Somut davada, davacılar vekili dava dilekçesinde uğradığı zararlar için toplam 150.000,00 TL talep etmiştir. Her ne kadar dava dilekçesi ve istinaf dilekçe içeriğine göre davacının kira kaybı ve konut tahsis edilmemesinden kaynaklı zarar talep ettiği anlaşılsa da, dava dilekçesini açıklaması konusunda davacı vekiline süre verilmeli ve hangi zararlar için ne kadar talep ettiğine ilişkin maddi olgular somutlaştırılarak HMK md. 297’de belirtilen şartlara uygun hüküm tesis edilmesi gereklidir. Yukarıda açıklanan nedenler uyarınca, öncelikle davacı vekiline dava dilekçesinin açıklattırılmasından sonra gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle HMK md. 297’de belirtilen şartlara uygun hüküm tesis edilmesi gerektiğinden diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/406 Esas, 2017/1249 Karar, 11/12/2017 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11,20 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davalı tarafından peşin yatırılan 2.562,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.308,80 TL’nin istem halinde davalıya İADESİNE, 7-Taraflarca istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/02/2021