Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/938 E. 2020/222 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/938 Esas
KARAR NO : 2020/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2015/268 Esas
KARAR NO : 2018/46
KARAR TARİHİ: 05/02/2018
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatif üyesi diğer davalı …’in kooperatifteki hak ve hisselerini hisse devir sözleşmesiyle devrettiğini, müvekkilinin davalı kooperatife müracaat ettiğini, devreden ve devralanın birlikte hazır olmadıklarından bahisle taleplerinin reddediliğini belirterek, davalı üyeye ait 20 nolu blok, 15 nolu bağımsız bölüme ait ortaklık payının müvekkiline ait olduğunun tespiti ile üyeliğinin tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Vasisi cevap dilekçesinde özetle; davacı ile üye davalının yaklaşık 8 sene gayri resmi birlikte yaşadıklarını, boş bir belgenin zorla imzalatıldığını, sonradan doldurulduğunu, hissenin devredilmediğini, kooperatife karşı mali yükümlülüklerin davalı tarafından yerine getirildiğini, davalının 28/11/2014 tarihinde beyin kanaması geçirdiğini, %93 özürlü olduğunu, davacının iyi niyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ortaklık hissesinin devrine ilişkin belgenin davalının iradesi dışında zorla alındığını, mali yükümlülüklerinin davalı üye tarafından yerine getirildiğini, davacının davalının rahatsızlandığı ana kadar beklediğini, konuşamaz hale geldikten sonra davanın açıldığından bahisle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili … dava konusu hissenin ilk sahibi olduğunu, üye davalı ile uzun bir arkadaşlık ilişkisi yaşadıklarını, bedel talep etmeden hissenin davalı üyeye devredildiğini, daha sonra hissenin davalı tarafından müvekkiline devredildiğini, hisse devir sözleşmesi gereğince kooperatife başvurduklarını, sözleşmeye rağmen üyelik başvurularının kabul edilmediğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda haklılıklarının tespit edildiğini, tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, buna rağmen tanık dinlendiğini, belgenin zorla alınması gibi bir olayın yaşanmadığını, davalı üyenin belgeyle ilgili yetkili mercilere herhangi bir müracaatının bulunmadığını, tanık … beyanlarının kendi iddialarını doğrular mahiyette olduğunu, dosyaya ibraz edilen ses kaydı dökümü incelendiğinde kooperatif üyeliğinin bizzat kooperatifin avukatı tarafından engellendiğinin belli olduğunu, kooperatifin ilk müracaatlarına cevap vermediğini, ikinci kez müracaat ettiklerini, olumsuz yanıtı alınca vakit kaybetmeden eldeki davanın açıldığını, her iki davalının birlikte hareket ederek müvekkilinin üyeliğini engellediklerini, gerekçenin hukuki olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, kooperatif ortaklığının tespiti istemine ilişkindir.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı kooperatifin merkez adresinin Arnavutköy/İstanbul olduğu anlaşılmıştır.Davalı, Beşiktaş …. Noterliğinin 17/11/2004 tarih … yevmiye numaralı sözleşme ile davalı kooperatifin ortağı olmuştur.Kooperatif Ana Sözleşmesinin ortaklığın devri başlıklı 17.maddesi ” ortaklık, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle, 10.maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir.Yönetim Kurulu bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz.Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, kooperatifçe bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmaları istenemez.” hükmünü düzenlemiştir.Davacının dayanağı haricen düzenlenmiş 20/02/2013 tarihli Kooperatif Ortaklık Hakkı Hisse Devir Sözleşmesi incelendiğinde; davalı üyenin 20 kapı no 15 no’lu bağımsız bölüme ait ortaklık hak ve hisselerinin tamamını davacıya devrettiği, anlatıma ilişkin ifadenin bittiği kısmın hemen altına devralan ve devredenin isim, soyisim, TC kimlik no, telefon numarasının belirtildiği, bu kısmın altında boşluk bırakılarak 20/02/2013 tarihinin atıldığı, boşluktan sonra sayfanın en alt kısmında tarafların el yazısıyla isim soy isim ve imzalarının bulunduğu görülmüştür.Davacı, belge gereğince 20/02/2013 tarihinde davalı kooperatife müracaat etmiş, davalı kooperatif devir işlemlerinin noter kanalıyla veya devir eden ve devir alanın müştereken hazır bulunacağı kooperatif yönetim kurulu huzurunda yapılması gerektiğinden bahisle davacının talebini reddetmiştir.Davacı, 23/01/2015 tarihinde kooperatife müracaat ederek kooperatife ibraz ettiği hisse devir sözleşmesinin iadesini talep etmiş, belge kendisine iade edilmiştir. Kooperatif mali yükümlülüklerinin dava tarihine kadar davalı üye tarafından yerine getirildiği konusunda yanlar arasında ihtilafın bulunmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık adi yazılı Hisse Devir Sözleşmesi gereğince davacının davalıya ait bağımsız bölüme ilişkin ortaklık hak ve hisselerinin devir alıp almadığı, bu belgenin tek başına davalı kooperatif nezdinde geçerli olup olmadığı noktasında toplanmıştır.Davalı kooperatif anasözleşmesinin 17.maddesi, “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de TBK’nın 184. maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (TBK 195 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir. Devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/3. maddeleri uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve anasözleşmenin 17.maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife ietilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz. (Bkz Yargıtay T.C. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2728 Karar No:2015/2508)Buna göre mahkemece, kooperatif üyeliğinin devrinin geçerliliğinin, devreden ve devralan tarafın birlikte kooperatife başvurmasına bağlanması yasal olarak mümkün değildir.Somut uyuşmazlıkta davalı boş bir belgenin zorla alınarak içeriğinin sonradan doldurulduğunu iddia etmiştir. Davalı üyenin haksız fiil hükümlerine dayanması sebebiyle yerel mahkemece tanık dinlenmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Ortaklık Hakkı Hisse Devir Sözleşmesinde, metnin bitiminden hemen sonra devralan ve devreden kişilerin isim, soyisim, T.C kimlik numarası, telefon numarası yazılmış olup imzaların bu kısma alınması gerekirken, arada bırakılan büyük boşluktan sonra isim ve imzaların bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, özellikle tanık …’ın ifadeleri göz önüne alındığında belgenin davalı üyenin iradesinin sakatlanarak elde edildiği, hukuken geçerli olmadığı, mali yükümlülüklerin dava tarihine kadar davalı üye tarafından yerine getirildiği, bu durumda davalının üyelik hakkının devrine dair belgeyi iradesi ile imzaladığı kabul edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi kararı usül ve yasaya uygun olduğundan başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/01/2020