Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/927 E. 2021/192 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/927 Esas
KARAR NO : 2021/192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2014/566 Esas, 2017/1045 Karar
DAVANIN KONUSU: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/359 E.2007/282 K.18.05.2007 sayılı kararı ile iflasına karar verilen Müflis … iflas işlemleinin İstanbul …. iflas müdürlüğünün … E. sayılı dosyasınında yürütüldüğünü, davalı …… A.Ş.nin müflis şirketten olan alacağının fiktif olmasına rağmen kayıt talebinin reddi gerekirken masaca tamamının kabul edildiğini, 12.05.2008 günlü sıra cetvellerinde 4. sıraya kayıt ile ilanı suretiyle masanın zararına sebebiyet verildiğini, 147 kayıt nolu ve tamamı kabul edilen 19.829,26 YTL alacak kaydı talep dilekçesi ekinde yer alan bir takım karşılıklı makbuz fatura ve cari hesap ekstrelerinin alacağın kabulüne yeterli olmadığını, müflis şirketin tek imza yetkilisi hakkında Gebze CBS’de müflis şirkette alacaklıları zarara uğratmak maksadıyla mal varlığını eksiltmek suçu ile hakkında iddianame ile açılan Gebze İcra Ceza Mahkemesinde 2005/885 E. sayılı dosyasında yargılanmasına devam edildiğini belirterek İstanbul …. İflas Müdürlüğünün 12.05.2008 günlü sıra cetveli ve 06.05.2008 günlü ilanın iptalini, Müflis ….San. A.Ş. İflas İdaresinin 147 nolu kayıtlı alacak iddialarının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan 12.05.2008 tarihli kararının iptalini, fiktif alacağın tamamının reddine, sıra cetveli ve iflas masasındaki kaydın terkinine, davalının ikinci alacaklılar toplantısına katılmamasının teminen ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıların sonradan tanzim edilmiş sahte ve bedelsiz bonolara dayalı alacak taleplerinin iflas idaresince haklı ve yerinde gerekçelerle red olunduğunu, davada, dava şartının bulunmadığını, davanın aktif dava ehliyeti ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müflis … tarafından davacı aleyhine bonoların sahte ve bedelsiz olması nedeniyle tespit davaları açıldığını, bu davaların bekletici mesele yapılmasını, müflis şirketin 1. Alacaklılar toplantısında müvekkilin alacağının tespit ve sıra cetveline kabul edildiğini belirterek öncelikle usulü itirazlarının kabulünü, yargılama neticesinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle ve esas bakımından reddine karar verilmesini istemiştir. Müflis şirket iflas idaresi cevap dilekçesinde özetle, İİK’nın 235. maddeye göre, alacağı sıra cetveline kaydolunan başka bir alacaklı aleyhine sıra cetveline itiraz davası açabilmesi için, davacının alacağının kısmen veya tamamen kabul edilmiş olması gerektiğini, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, yine aynı maddeye göre kayıt terkin davalarında husumetin alacak kaydının terkini istenen alacaklıya yöneltmesi gerektiğini, iflas idaresinin davalı sıfatının bulunmadığından davanın müvekkil iflas idaresi bakımından husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, alacaklının talebinin şirket kayıtları ile örtüştüğünün iflas idaresince tespit edildiğini, söz konusu alacağın 4. sırada sıra cetveline kaydedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, terkin davasının ancak alacağı kısmen de olsa kabul edilen alacaklılar tarafından açılabileceği, davacının masaya kayıtlı alacağının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davacı olduğu Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/191 Esas sayılı dosyada görülen tasarrufun iptali davalarının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, bu davanın akıbetinin, müvekkilinin iflas masasına kayıtlı alacağı bulunup/bulunmadığı, dolayısı ile müvekkilin sıra cetveline itiraz ve terkin davası açabilmesi için aktif husumet ehliyetinin kalıp kalmadığı hususunda önem teşkil ettiğini, bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İcra ve İflas Kanunun 235. maddesi gereğince açılan sıra cetveline itiraz ( kayıt terkin ) davasıdır.İnceleme HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Davacıların masaya kayıtlı alacaklarının bulunmadığı, ( alacak kayıt talebi masaca reddedilmiş, davacılar tarafından açılan kayıt-kabul davaları da retle sonuçlanıp, kesinleşmiştir.) bu durum davacıların kabulünde olduğu, uyuşmazlığın, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/191 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği, bu dava sonucunun davacının aktif dava ehliyetine etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/191 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; Esas ve birleştirilen davaların davacıları …, … ve … Tic.Ltd.Şti. vekilleri, davalı borçlu … Sanayi A.Ş aleyhinde takip başlattıkları, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 31.12.2003 tarihinde borçlu şirketin yönetim Kurulu Başkanı davalı … sattığı belirtilerek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmişlerler, esas davanın davacı vekili 19.10.2006 tarihli dilekçesi ile dava sebebini BK’nun 18 maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali tescil istemi olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 01.10.2009 tarih, 2009/9217 E. 2009/17695 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere İİK’nun 277 ve müteakip maddelerine göre alınmış tasarrufun iptaline ilişkin kararın amacı, yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağını tahsil olanağını sağlamaktan ibaret olup, konusu ayni değil, sırf şahsi hakka mütealliktir. Bu durumda anılan ilam, HUMK’nun 443/4. (HMK 367.) maddesinde sayılan nitelikte olmayıp, İİK’nun 283. maddesine göre infazı için kesinleşme şartı aranmaz. Tasarrufun iptali davası, hukuki yönüyle ayni dava olmayıp, şahsi davadır. Dava, borçlunun hukuki işlemlerini yok edici nitelikte bir hukuki sonuç yaratmaz ve iktisap edenin borçludan kazandığı iktisaba etkisi yoktur. Bir başka anlatımla bu nitelikteki dava sonunda taşınır yada taşınmaz mülkiyeti el değiştirmiş olmaz. Takip borçlusu ile şikayet eden 3. kişi arasındaki satış işleminin hükümsüzlüğü nedeniyle taşınmaz üzerindeki kaydın düzeltilmesine yer olmadan; takip alacaklısının, alacağını tahsil edebilmesini sağlayacak şekilde 3. kişi adına kayıtlı bulunan taşınmazın haciz ve satışını isteme yetkisi vardır.Yukarıdaki açıklama gözönüne alındığında, davacılar vekilinin bekletici mesele yapılmasını istediği davada, davacıların alacağını tahsil edebilmesini sağlayacak şekilde 3. kişi adına kayıtlı bulunan taşınmazın haciz ve satışını isteme yetkisi istediği, dava sonucunda davacılar lehine masaya kaydedilecek bir alacağa hükmedilemeyeceği, bekletici mesele yapılmasına yer olmadığı, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021