Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/907 E. 2021/236 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/907 Esas
KARAR NO : 2021/236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2014/1084 Esas, 2017/1175 Karar
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, iptalini talep ettiği genel kurulda eşi tarafından temsil edildiğini, 06/09/2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınan gündemin 6,7 ve 8. maddelerinin iptalini talep ettiklerini, genel kurulun 6. maddesinde toplam pay miktarının 20 olması ve pay dağılımın hazirun cetvelindeki gibi olmasının kararlaştırıldığını, yönetim kurulu tarafından hazırlanan hazirun cetvelinin hukuka aykırı olduğunu, alınan kararın iptali gerektiğini, daha önceki genel kurullarında hazirun cetvelleri incelendiğinde toplam 10 pay üzerinden her ortağın bir pay sahibi olduğunu, her üyenin eşit paya sahip olduğunu, alınan karar ile müvekkilinin payının toplam 20 pay üzerinden 1 pay olarak gösterildiğini; yine gündemin 7. maddesinde kooperatifin tasfiyesine ilişkin olarak yönetim kuruluna yetki verildiğini, eşitlik ilkesine aykırı olarak pay dağıtımı yapan yönetim kurulunun eşitlik ilkesine ve yasaya uygun tasfiye yapamayacağını; gündemin 8. maddesinde de eski vaziyet planında belirtilen hisse sahiplerinin paylarına ilişkin üyelerinin imza altına alınması önerisinin kabul edildiğini, 2010 yılından sonra yapılan tadil projesi ve buna ilişkin belediye nezdindeki tadil projesine uyulmadığından kararın yasalara ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek genel kurulca 6, 7 ve 8 maddeler ile alınan kararların iptalini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili süresinde davaya cevap vermemiş, 05/12/2014 tarihli dilekçesinde; davanın bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, her üyeye bağımsız bölüm tahsislerinin yapıldığını, 2005 yılında yapılan değişiklikle her üyeye tahsis edilen bağımsız bölüm üzerine 1 adet villa inşa edilecek iken, 2 adet villa inşa edilmesinin mümkün hale geldiğini, bu nedenle pay adetleri belirlenirken 1 yerine 2 rakamının esas alındığını, davacının o dönem yönetim kurulu üyesi olan eşi … payına ortak olmak üzere kooperatife üye kaydedildiğini, davacının eşinin inşa ettiği iki villanın birini … devrettiğini, diğer 1 payına tekabül eden kısmının ise kooperatif kayıtlarına göre davacı adına gözüktüğünü, bu nedenle genel kurulda toplam payının 20, davacının payının ise 1 olarak belirlenen pay oranının ana sözleşmeye uygun olduğunu, nitekim davacının, eşinin yaptığı ödeme ve yükümlülükler dışında kooperatife herhangi bir ödemesi bulunmadığını, davacının başka bir üyenin haklarını da devralmadığını, tasfiye memurlarının seçilmemesi halinde, tasfiyeyi yönetim kurulu yapacağından davacının bu yöndeki itirazının da yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davanın bir aylık hak düşürücü sürede açıldığı, iptali istenen 7. madde yönünden davacının muhalefet şerhini tutanağa geçirmediği, 6. madde ile belirlenen pay miktarı ve adetinin doğru olmayıp, davacının pay miktarında değişiklik olacağı, üyelerin ortaklıktan kaynaklanan haklarında kayba neden olan kararın kanuna aykırı olduğu; 8. madde ile alınan kararın mevcut vaziyet planına uymadığı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6 ve 8. maddelerinin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili istinaf talebinde; imar planındaki değişiklikle 2 adet villa yapılmasının mümkün hale gelmesi ile pay adetleri belirlenirken 1 yerine 2 rakamının esas alındığını ve her üyeye 2 pay verildiğini, davacının, eşinin üyeliğine dayanılarak ortak üye olarak kabul edildiğini, bu nedenle genel kurulda 1 paya sahip olduğunun belirlendiğini, davacıya üyelik devri sözkonusu olmadığı gibi kooperatifin de yeni alınacak üyeye tahsis edeceği bağımsız bölüm olmadığını, davacının kooperatife yaptığı bir ödeme de olmadığını, üyelere yapılan tahsis dışında kooperatifte yeni üyelere tahsis edilecek bir bağımsız bölümün bulunmadığını, bu hususun araştırılmadığını, davacının ne şekilde ortak yapıldığının belli olmadığını, davacının üyelik hakkını nasıl elde ettiği ve bu üyelik hakkı karşılığının ne orandaki paya tekabül ettiği belirlenmeksizin, diğer üyelerin haklarını ihlal eder nitelikte hüküm kurulduğunu belirterek davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Feri müdahil … vekili istinaf talebinde; davacının üye olduğuna dair hiçbir delil sunmamasına rağmen, mahkemece üye olduğunun kabul edildiğini, üyelik ve pay durumunun tapu kayıtları, vaziyet planları, villaların yapımında çalışanların tanıklıkları ile çözülebileceğini, ancak bu hususta gerekli inceleme yapılmadığını, davacının, kooperatifte yıllarca yöneticilik yapan eşinden bağımsız bir payı olduğunu iddia etmesine rağmen bu payı kimden ve nasıl elde ettiğine dair bir delil sunmadığını, kooperatifin baştan beri sınırlı sayıda üyesi bulunduğunu, 10 adet villa yapılması için anlaşıldığını, sonradan davacının eşinin 5 nolu villayı ikiz villaya dönüştürdüğünü ve tapu paylarının 1/10 yerine her bir villa için 12/120, ikiz villa için 6/120 olarak tayin edildiğini, fakat gerçekte tüm işlemlerin 10 adet villa var gibi yapıldığını, davacının eşinin sonradan ikiz villanın birini …, diğerini ise … sattığını, üye devri yapılan diğer işlemlerinde belli olduğunu, bunun dışında ve davacıya herhangi bir üyelik devri bulunmadığını, davacının kooperatife herhangi bir ödemesi de bulunmadığını, davacının eşinin hile ve aldatması ile davacının hazirun cetvelinde kaydedildiğini, davacının eşinin kooperatif üyeliğine ortak olmak üzere eşi tarafından kooperatife kaydı yapıldığını, davacının eşi de ikiz villalarını sattığından, davacının kooperatif üyeliğinden söz edilemeyeceğini, kalan bağımsız bölümlerin baştan itibaren kimlere ait olduğunun açıkça belli olduğunu, 2006 yılı vaziyet planının, hile, hata yolu ile 2010 yılı vaziyet planına dönüştürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, 06/09/2014 tarihli genel kurulda alınan 6 ve 7. maddeleri ile 8 maddede görüşülen vaziyet planına ilişkin kararların iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6. madde ile vaziyet planı kararına ilişkin 8. maddenin iptaline karar verilmiş, davalı ve feri müdahil karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı kooperatifin 06/09/2014 tarihli olağan genel kurulunun 6. maddesinde, kooperatifin toplam payının 20 pay olması ve dağılımın hazirun cetvelindeki gibi olması görüşülmüştür. Hazirun cetvelinde ise davacının payının 1 pay olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, daha önceki hazirun cetvellerinde toplam payın 10 olup, her bir üyenin payının da 1 olarak belirlendiğini, yeni pay oranının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu; gündemin 8. maddesinde de eski vaziyet planında belirtilen hisse sahiplerinin paylarına ilişkin yerlerinin imza altına alınması önerisinin kabul edildiğini, bu kararın 2010 yılından sonra yapılan tadil projesi ve buna ilişkin belediye nezdindeki tadil projesine uyulmadığından yasalara ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürmüştür. Davalı taraf, öncelikle davanın bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını savunmuşsa da, 6 maddede alınan kararın davacının kişisel hakları ile ilgili olduğu, 8 madde ile alınan kararın ise, imar mevzuatı ile ilgili olup, bu kararların her zaman geçersizliğinin ileri sürülebileceği görüldüğünden savunmaya değer verilmemiştir. Kaldı ki bir aylık sürenin son günü olan 07/10/2014 tarihinin resmi tatil olduğu gözetildiğinde, 08/10/2014 tarihinde dava açılmış olduğundan bu yönden de davalının savunması yerinde değildir.Davalı kooperatif, davacının, eşinin üyeliğine ortak olarak kooperatife üye olduğunu, bu nedenle genel kurulda 1 paya sahip olduğunun belirlendiğini, davacıya üyelik devri sözkonusu olmadığı gibi kooperatifin de yeni alınacak üyeye tahsis edeceği bağımsız bölüm olmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarda; davacının 30/09/2007 tarihinde üyeliğe giriş yaptığını, ancak davacının pay sahibi olduğuna dair sayfada, yapılan ödemeler veya payın kimden alındığı ve pay adetine ilişkin bir bilginin bulunmadığını, pay defterine kayıtlı diğer pay sahiplerinin de aynı durumda olduğunu, yine davacının ve diğer paydaşların ortaklığa kabul edilmesine dair yönetim kurulu kararı bulunmadığını, davacının 2006 yılında yapılan genel kuruldan itibaren hazirun cetvellerinde adının bulunduğunu, bazı hazirun cetvellerinde davacının adının karşılığında pay adetinin 1 olarak yazılı olduğunu, pay adetinin yazılı olduğu hazirun cetvellerindeki pay adeti toplamının 10 olduğunu, sözkonusu genel kurullarda ve hazirun cetvellerinde davacının 1/2 payı olduğuna dair ibare bulunmadığını, davacının eşinin payını … sattığını, buna göre davacının 2006 yılında kooperatiften pay aldığının kabulü gerekeceğini, kooperatifin 8 nolu kararının belediyenin idari işlem ile onaylanan plana aykırı karar alınması yönünde olduğundan kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.Ortağın genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran genel kurul kararları mutlak butlanla batıl kararlardır. Bir başka deyişle baştan beri yok hükmünde kararlardır. Somut olayda, davacının 2006 yılında yapılan genel kuruldan itibaren hazirun cetvellerinde adının bulunduğu, bazı hazirun cetvellerinde toplam payın 10 adet, davacının adının karşılığında pay adetinin 1 olarak yazılı olmasına rağmen, davaya konu genel kurulda ortakların pay adedi yeniden belirlenerek pay toplamının 20 adet, davacının payının ise 1 adet olarak belirlendiği görülmektedir. Anılan karar, davacının kişisel haklarını sınırlandırdığından iptaline karar verilmesi yerindedir. Davalı taraf, davacının, eşinin üyeliğine ortak olduğunu, bağımsız bir üyeliğinin bulunmadığını savunmuşsa da, davacının 30/09/2007 tarihinde üyeliğe giriş yapması, davacının eşinin payını … satmasına rağmen, davacının hazirun cevtellerinde toplam 10 payın 1 payına sahip olarak gösterilerek davalının savunması gibi 1/2 pay sahibi olduğunun da gösterilmemesi karşısında savunmaya değer verilmemiştir. Davacının pay sahibi olduğuna dair sayfada, yapılan ödemeler veya payın kimden alındığı ve pay adetine ilişkin bir bilgi bulunmamakta ise de, pay defterine kayıtlı diğer pay sahiplerinin de aynı durumda olduğu, yine davacının ve diğer paydaşların ortaklığa kabul edilmesine dair yönetim kurulu kararı bulunmadığı gözetildiğinde de, davalının davacının eşinden müstakil üyeliği bulunmadığı yönündeki savunması yerinde değildir. Öte yandan, kooperatif ortağına tahsis edilecek bağımsız bölüm bulunup bulunmaması da eldeki davanın konusu değildir.Kooperatifin davaya konu 8 nolu kararı ile de, eski vaziyet planında belirtilen hisse sahiplerinin paylarına ilişkin yerlerinin imza altına alınması önerisi kabul edilmişse de, bu kararın 2010 yılından sonra yapılan tadil projesi ve buna ilişkin belediye nezdindeki tadil projesine uymadığından ve kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından, mahkemece 8 nolu kararın bu yönden iptaline karar verilmesi de doğrudur.Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararından hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı ve feri müdahilin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı ve feri müdahilin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 134,00 harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, Feri Müdahil tarafından peşin yatırılan 134,00 harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın feri müdahilden tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/02/2021