Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/893 E. 2021/185 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/893 Esas
KARAR NO : 2021/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI: 2015/176 Esas, 2017/952 Karar
DAVA: ALACAK (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, 03.02.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı … şirketi arasında Hendek / Sakarya adresinde bulunan fabrikadaki malvarlığını, poliçedeki rizikolara karşı sigortalanmak üzere sigorta sözleşmesi akdedildiğini, riziko adresinde 06.06.2014 tarihinde doğal afet ( sel ) sonucu hasar meydana geldiğini, davalı şirket tarafından tam olarak hasar tespitinin yapılmış olmadığını, 09.06.2014 tarihinde Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/4 D.İş sayılı dosyası ile hasar tespiti yaptırıldığını, yasada belirtilen gecikmeden dolayı müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlara uğradığını, olayın üzerinden yaklaşık 4 ay sonra tespit yapmaya gelindiğini, davalı şirketin işlemleri geciktirerek 5684 sayılı yasaya aykırı hareket ettiğini, eksper hakkında şikayette bulunulduğunu, 07.11.2014 tarihinde Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/12 D.İş sayılı dosyası ile hasar tespiti yaptırıldığını , keşif sırasında firmanın hala üretim sürecine geçememiş olduğu, firmanın maddi kayıplarının fabrikanın üretime alınacağı tarihe kadar devam edeceğinin anlaşıldığını, müvekkili firmanın tespiti yapılabilen ve sunulan fatura ve belgeler ile acil maddi zarar toplamının 4.462.867,91 TL olduğu, davalı şirkete 19.12.2014 tarihinde noter ihtarının tebliğ edildiğini, 10.000.000 TL zararın şirket hesabına ödenmesinin ihtar edildiğini, olaydan yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen henüz hasar raporunun tebliğ edilmediğini, davalı … şirketi ile yapılan sözleşmenin devam ettiğine ve teminat altına alınan rizikolar gerçekleştiğine göre sözleşme gereğince muaccel hale gelen tazminatın davalı … şirketince ödenmesi gerektiği iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin üretim tesisinde bulunan makinelerde, üretim tesisinde bulunan hammadde ve ürünlerde meydana gelen maddi zararın tespitini, iş gücü kaybının tespitini, eski hale getirmenin ne kadar zaman alacağını, bunun için gerekecek işçilik ve malzeme bedelinin tespitini, bu sürede üretim süresinin durması nedeniyle müvekkilinin ne kadar kazanç kaybı olacağının tespitini, zararın tespiti uzman bilirkişi raporu gerektirdiğinden şimdilik en az 310.000 TL tazminatın, rizikonun gerçekleşme tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 09.10.2017 tarihli dilekçe ile açmış olunan davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile HMK 107/2 gereği 19.02.2017 tarihli sunulan bilirkişi raporu ile belirlenen alacak miktarlarını arttırdıklarına dair dilekçe sunduklarını belirterek, toplam zararları 3.452.161,48 TL ‘den , müvekkilinin talebinin 1.832.161.48 TL artırılarak davalı tarafça ödenen 1.374.712,00 TL bedel düşülerek dava dilekçesinde talep edilen 310.000,00 TL tazminatla birlikte toplam 2.077.449,48 TL ‘nin HMK 107 ve 176. maddeleri gereğince bedel artırım mahiyetindeki iş bu dilekçenin ek bir dava mahiyeti taşıması sebebi ile ihtarname tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, 06.06.2014 tarihindeki yağışlar sebebiyle meydana gelen dere taşması ile sigortalı işyerinde sel hasarı meydana geldiğini, davacı tarafın müvekkilini kötü niyetli olmakla itham etmesini anlamadıklarını, sigortalının mağdur olmaması nedeniyle sel hadisesi üzerinden bir ay geçmeden 04.07.2014 tarihinde 500.000,00 TL akabinde 20.07.2014 tarihinde 500.000,00 TL olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, yani hasar tutarının tamamına yakınının henüz hasar tespiti yapılmadan avans olarak ödendiğini, olay tarihinden 25.11.2014 rapor tanzim tarihine kadar davacı sigortalı işyerindeki bütün gelişmelerin en ince ayrıntılarına kadar bütün tafsilatı ile an ve an yazıldığını, Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/6 D.İş sayılı dosyasında metalürji uzmanı raporları karşısında davacının sigorta teminatlarına giren toplam zararının 1.374.712,00 TL olduğunun tespit edildiğini bakiye 374.712,00 TL ise 28.11.2014 tarihinde sigortalıya ödenerek tüm hasarın en iyi şekilde karşılandığını, müvekkili şirketin kanunun kendisine tanıdığı süreye ilişkin hakkı bile kullanmadan derhal hasarın %75’i ödediğini, sigortacının yükümlülüğünün meydana gelen gerçek hasarı gidermek olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacının davasını fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 310.000 TL üzerinden açtığı, dava dilekçesinde belirlediği Eskişehir 1. Noterlikten keşide ettiği ihtarname ile talep ettiği tutar yönünden gerçek olduğunu iddia ettiği hasar tutarının 4.462.867,91 TL olduğu, bu nevi tazminat davalarının 6102 sayılı TTK 1420. madde gereğince 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı, davacının dava dilekçesinde de uğradığı gerçek zarar tutarını açıkladığı, ayrıca ıslahla artırdığı tutarın 2 yıllık zamanaşımına uğradığı, davanın belirsiz alacak davası olmadığından YHGK ‘da bu konudaki istikrar kazanmış görüşleri ile bunu teyit eden 17. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 gün, 2016/5646 Esas, 2017/8285 Karar sayılı ilamı vb mahiyette birçok kararlarında bu durumun kesinlikle tespit edildiği, davacının ihbar tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra bedel artırım adı altında harç ikmali yaparak dava açtığı gerekçesiyle, davanın 310.000,00 TL üzerinden kabulüne, bu tutara 02.10.2014 temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz yürütülmesine, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı , davacının davasını fazlaya İlişkin hakları saklı tutarak kısmı dava olarak açtığı ve davayı ıslah ettiği 11.10.2017 tarihi itibariyle fazlaya İlişkin hakları zamanaşımına uğramış bulunmuş olmakla davalının bu konudaki itirazıda dikkate alınarak fazlaya ilişkin dava ve talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili ve yasal süreden sonra davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, eksik inceleme sonucu karar verildiğini, belirsiz alacak davasının kısmı dava olarak algılanıp buna göre kısmi kabul kararı verildiğini, ancak davanın belirsiz alacak davası olduğunu, talep ettikleri iş gücü kaybı, maddi zarar, kazanç kaybı tespitlerinde de bunun anlaşıldığını, alınan raporlardaki tutarların dahi birbirini tutmadığını, emsal karardanda anlaşılacağı üzere açıkça HMK md 107 yazmasının gerekmediğini, taraflarınca fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak en az 310.000 TL ‘nin tahsilinin talep edildiğini, sadece talep ettikleri ölçüde asgari tutarın belirtildiğini, bu durumda da kanun gereğince belirsiz alacak davasında belirtilebileceğini, mahkemenin belirttiği ihtarnamede herhangi bir hasar tutarı belirtilmediğini, hasarın davalı tarafça belirtilmemiş olmasının da belirtildiğini, dava dilekçesinde taraflarınca belirtilen 4.462.867,91 TL ‘nin acil ödenmesi gereken tutar olarak belirtildiğini, taraflarınca acil ve şimdilik tespit edilipte yazılan tutarın mahkemece yanlış anlaşıldığını, zamanaşımı gerçekleştiği kabul edilse dahi davalının zamanaşımı definde bulunamayacağını, zaten alacağın zamanaşımına uğramadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını kabul etmedikleri gibi uğramış ise de bu durumun taraflarının kusuru İle değil mahkemede yapılan yargılamanın yavaşlığı ve zamanaşımı unsurunun göz ardı edilerek yapılmasından kaynaklandığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekiline karar ve istinaf dilekçesi, 09.03.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 05.04.2018 tarihli dilekçe ile 06.04.2018 tarihli harç makbuzu ile kararı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi gereğince yasal iki haftalık süre sonrasında istinaf etmiştir. Davacı vekilinin, davalı vekilinin istinaf süresi sonrasında kararı istinaf ettiğine dair itiraz dilekçesine davalı tarafça herhangi yazılı beyanda bulunulmamıştır. Davalı vekili süre sonrasında vermiş olduğu istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu , davacı zararının inanılmaz bir rakama çıkarıldığını, zamanaşımı red kararının yerinde ve doğru olduğunu belirterek kararın talepleri gibi kaldırılmasını ve davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, “ Geniş Kapsamlı Yangın Paket Sigorta Poliçesi “ kapsamında bakiye hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı ile davalı … şirketi arasında başlangıç tarihi 31.03.2014, bitiş tarihi 31.03.2015 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, risk adresinin Hendek / Sakarya ‘da bulunduğu, bina türünün fabrika binası olduğu, poliçe üzerinde dava dışı … Bankası A.Ş Adapazarı şubesinin dain ve mürtehin olarak yer aldığı, 06.06.2014 tarihinde, sigortalı mahal, 2. ‘nci Organize Sanayi Bölgesi … parsel No … Hendek / Sakarya adresinde, 50.000 metre kare arazi içerisinde işletme binası ile bu binaya bitişik iki katlı idari bina olmak yaklaşık 10.000 metrekare kapalı alan fabrika binasında faaliyet gösteren … kaplama Fabrikası olduğu, 06.06.2014 tarihinde gün boyu aşırı sağanak halinde yağan yağmur suları sigortalı tesisin bulunduğu ilçeden geçen Dilsiz Deresinin tesisin bulunduğu bölgeye yakın civardan geçen dere kollarının taşması sonucu bölgede birikerek sel haline dönüşüp sigortalı tesisin sahasına akıp, tesis sahasında ortalama 20 cm yüksekliğinde birikerek ve işletme binasına giren sel sularını hasar verdiği, 25.11.2014 tarihli ekspertiz raporunda, fiziki zarar tutarının 614.738,00 TL, toplam kar kaybı zarar tutarının 759.974,00 TL olmak üzere toplam zarar tutarının 1.374.712,00 TL olduğunun tespit edildiği, davacı şirket tarafından Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/4 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan tespit talebi sonucunda, fotoğraflı olarak tespit raporlarının sunulduğu, Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/12 D.İş sayılı tespit dosyasında yine davacı şirket tarafından tespit yaptırıldığı, 04.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tespit isteyen şirketin fırın tesisinin ve lojistiklerinin sel sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini, keşif tarihinde henüz üretim sürecine geçemediğini, maddi hesap zararlarının üretime geçiş tarihine kadar olan süredeki yeni ilave maddi kayıpların dikkate alınarak belirleneceğinin belirtildiği, davalı … şirketi tarafından Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/6 D.İş sayılı dosyasında 25.06.2014 tarihinde tespit talebinde bulunduğu, 30.10.2014 tarihli tespit bilirkişi raporunda, toplam 929.076,39 TL zarar ve hasar bedelinin belirlendiği, davalı şirket tarafından 20.07.2014 tarihli avans ödemesi ve protokol ile davacı şirkete 500.000,00 TL ödenmesi kararı alındığı, 04.07.2014 tarihli avans ödemesi ve protokol ile yine 500.000,00 TL ödenmesine karar verildiği davacının daha sonra iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konularının tespitinden ve işin esasından önce, sigorta poliçesi üzerindeki dava dışı K…Bankası A.Ş. Adapazarı şubesine ait dain-i mürtehin kaydı ile ilgili değerlendirme yapılması uygun görülmüştür. Dava ve poliçe tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 1453. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse, dain mürtehin sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1406. maddesi hükmü gereğince bir başkasınında rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi de mümkündür. Böyle bir durumda sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğuna göre, sigorta şirketinden tazminat talep hakkınında öncelikle ona ait olması gerekir. Davanın dayanağını oluşturan sigorta poliçesinde … Bankası A.Ş. Adapazarı Şubesi dain-i ve mürtehin olarak gösterilmiştir. Yargıtay Dairelerinin yerleşik uygulamaları uyarınca bu durumda adı geçenin rehin hakkı bulunduğundan sigortadan tazminat talep hakkı da öncelikle ona ait olup, sigortalı ancak lehine rehin verilen alacaklının açık muvafakatını almak şartıyla ve kendi menfaatide zedelendiği takdirde tazminat istemek hakkına sahip olur. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal 14.06.2010 gün, 2009/430-6814 E.K, 12.10.2012 gün, 2011/8534-16045 E.K, 08.03.2013 gün ve 2012 gün 2012/4175 -4580 E.K). Davacının aktif taraf sıfatının ( husumet) varlığına ilişkin re’ sen göz önünde bulundurulması gereken bu husus incelenmeksizin ve dikkate alınmaksızın işin esası hakkında karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, dava dışı bankanın dava konusu sigorta poliçesi üzerinde dain-i mürtehin sıfatıyla yer alması da dikkate alınarak, davacı tarafa açılan davaya ilgili bankanın muvafakat veya icazetleri olduğuna dair belgeyi sunmaları için süre verilmesi, verilen süre sonunda mevcut duruma göre hüküm tesis edilmesi gerekirken bu hususa dikkat edilmeksizin karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. Bu nedenle söz konusu eksiklik resen göz önünde bulundurulması gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulüne ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise, HMK 345.maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmamış olması nedeniyle başvurunun süreden reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345.maddesi gereğince iki haftalık süre içerisinde gerçekleştirmemiş olması nedeniyle aynı yasanın 352/1-c bendi uyarınca süreden REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle işin esası incelenmeksizin KABULÜNE,3-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/176 Esas, 2017/952 Karar ve 06/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,4-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu toplam 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harcın davalının peşin olarak yatırmış olduğu toplam 5.393,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.139,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,8-Taraflarca gerçekleştirilen istinaf yargılama giderlerinin mahkemece yeniden kurulacak hükümde değerlendirilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1a-4.bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/02/2021