Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/886 E. 2021/119 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/886 Esas
KARAR NO: 2021/119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2015/556 Esas, 2017/1006 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline sigortalı işyerinde rögarın tıkanıp geri tepmesi nedeniyle hasar oluştuğunu, hasar bedeli olarak 28/03/2008 tarihinde sigortalıya 4.200,00 TL ödendiğini, hasarın davalı …’nin gerekli bakım ve onarımı yapmaması nedeniyle rogarın tıkanmasından kaynaklandığını, hasar bedelinin kat maliklerinden rücuen tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasında hasardan davalı …’nin sorumlu olduğunun ortaya çıktığını belirterek 4.200,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, olaydan itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığını, binanın iskanı bulunmadığı gibi atıksu bağlantısının idarenin onayını almadan yanlış hatta bağlandığını, … Deşarj Yönetmeliğinin 10. maddesi uyarınca atıksu parsel bacası ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan bağlantı kanalının bakım ve işletmesinin taşınmaz maliklerinin sorumluluğunda olduğunu, taşınmaz maliklerinin bağlantı kanalında meydana gelebilecek tıkanıklıkları açtırmakla yükümlü olduğunu, istenen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1355 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre hasardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf talebinde; hasarın taşınmaz malikinin sorumluluğunda olan kanalın tıkanmasından kaynaklı hasardan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, işyerine ait binanın iskanı olmayıp atıksu bağlantısı için idarenin onayının da alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf talebine cevabında; yasa gereği kullanılmış suların abonelerden başlayarak uzaklaştırılması için her türlü tesisin etüt ve projesini yapma görevinin davalıya olup, yönetmelikle bu görevin sınırlandırılamayacağını belirterek istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK.nun 1472. maddesine dayalı rücuan tazminat davasıdır. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Dosya kapsamından, davacı şirkete sigortalı işyerinde apartmana ait rögarın tıkanıp geri tepmesi ile dolan suların hasara neden olduğu, davacı şirketin hasar bedeli olarak 28/03/2008 tarihinde sigortalıya 4.200,00 TL ödediği, hasar bedelinin kat maliklerinden rücuen tahsili için yapılan takibe itiraz edilmesi üzerine İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1355 Esas, 2014/723 Karar sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasında, hasardan …’nin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 12/09/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1355 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; … Deşarj Yönetmeliğine göre parsel bağlantısından doğan hasardan malikin sorumlu olduğunu, ancak …’nin 2560 Sayılı Yasa’nın kendisine verdiği görevleri yönetmelikle parsel malikine yüklediğini, bu nedenle yönetmeliğin Yasa’ya aykırı olduğunu belirtilmiştir. Eldeki davada bilirkişi incelemesi yapılmayarak, sulh hukuk mahkemesinde alınan bu rapora dayanılmış ve hasardan davalı …’nin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Eksper raporu ve sulh hukuk mahkemesinde alınan bilirkişi raporuna göre, hasarın apartmana ait rögarın tıkanıp geri tepmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Hernekadar İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1355 Esas, 2014/723 Karar sayılı dosyasında davaya konu olayda …’nin sorumlu olduğu belirterek davalı malik yönünden davanın reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olsa da, anılan dosya ile işbu dosyadaki taraflar farklı olduğundan, İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1355 Esas, 2014/723 Karar sayılı dosyası eldeki dava açısından kesin delil teşkil etmeyecektir. … Deşarj Yönetmeliği gereği atıksu parsel bacası ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan bağlantı kanalının bakım ve işletmesinin taşınmaz maliklerinin sorumluluğunda olup, taşınmaz maliklerinin bağlantı kanalında meydana gelebilecek tıkanıkları açtırmakla yükümlüdürler. Zarar bina dâhilinde binaya ait atık su borusunun tıkanmasından meydana gelmişse bundan BK. m. 58 gereği bina sahibinin, …’nin sorumluluğundaki kanalda tıkanma meydana gelmişse bu halde de …’nin sorumluluğu söz konusu olacaktır (Yargıtay 11. HD’nin 2011/7572 Esas, 2012/14159 Karar sayılı kararı). Somut olayda, hasarın apartmana ait rögarın tıkanıp geri tepmesinden kaynaklandığı. … atık su borularındaki tıkanma nedeni ile oluşan bir hasar olmadığı anlaşılmasına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/556 Esas, 2017/1006 Karar, 05/12/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2a-Davanın REDDİNE, 2b-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin yatırılan 71,73-TL harçtan mahsubu ile bakiye 12,43-TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 2c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 2d-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile DAVALI TARAFA VERİLMESİNE, 2f-Hüküm tarihinde yürürlülükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin DAVACIDAN TAHSİLİ İLE DAVALIYA VERİLMESİNE, İstinaf Giderleri Yönünden 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 169,82-TL harçtan mahsubu ile bakiye 83,38-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafından peşin yatırılan 169,82-TL istinaf harçları ile 39,50-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE, 5-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.28/01/2021