Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/851 E. 2021/197 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/851 Esas
KARAR NO : 2021/197
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI : 2014/768 Esas, 2017/782 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/11/2017
BİRLEŞEN İSTANBUL 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/820 ESAS 2014/452 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA VE BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP Davacı-davalı vekili asıl dava dilekçesi ile birleşen davaya cevabında; taraflar arasında 20/05/2013 tarihli EFlow Fatura Kurulum Sistemi Kurulum Bakım ve Teknik Destek Sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme ile müvekkili şirketin davalı-davacı … tedarikçilerinden gelen faturaların, eFlow fatura yazılımı ile taranarak yazılım vasıtası ile otomatik tanınması ve oracle ERP sistemi ile entegrasyonunun yapılması hususunda anlaştıklarını, davalı-davacı Banvit’in lisans bedeli olarak 150.000 adet fatura/yıl ücreti 45.000 Euro+ KDV ödeyeceğini, sözleşmenin 3.2.4 maddesinde Türkçe faturaların en az % 70 ve yine elle yazılan faturaların %20 oranında tanınmasının projenin kabul şartı olarak kararlaştırıldığını, davalı-davacı Banvit’in belirlenen oranların sağlanmadığı iddiası üzerine 20/05/2014 tarihinde yapılan toplantıdaki testte, yazılımın başarı oranının, makine baskısı faturalarda % 75,04, el yazısı faturalarda % 30,26 olarak tespit edilerek başarı kriterinin sağlandığını, analize esas alınmayacak faturalar olmasına rağmen başarı oranı beklenenden yüksek çıktığından yazılımın başarıyı sağlamadığı yönündeki iddiaların yersiz olduğunu, 20/05/2014 tarihinde yapılan iş sadece sisteme fatura girişi olmayıp sistemin tanıtılmasını da içerdiğinden sürecin uzun sürdüğü itirazının da haksız olduğunu, davalı-davacının tedarikçilerle yapacağı görüşmelerle faturaların düzgün düzenlemesini sağlaması ve yazılımın aktif kullanımı ile başarı oranının artacağını, davalı-davacının tam olarak kullanmadığı sistemin beklenen başarıyı sağlamadığı yönündeki itirazının haksız olduğunu, sözleşme uyarınca davalı-davacı …’in lisans bedeli olarak 150.000 adet fatura/yıl ücreti 45.000 Euro+ KDV ödeyeceğini, sözleşme kapsamında müvekkiline 66.691,76 TL ödendiğini, bakiye 22.500 Euro + KDV lisans bedeli ile 5.000 Euro + KDV proje implemitasyon bedeli ödenmesi gerektiğini, ayrıca ek birim ve alt birim geliştirme hizmetleri kapsamında 22 gün personel ile hizmet verildiğini, sözleşmenin 2.5 maddesi uyarınca bir gün karşılığı 300 Euro olmak üzere 22 gün karşılığı 6.600 Euro + KDV ödenmesi gerektiğini belirterek şimdilik 500 Euro lisans bedeli, 250 Euro proje implemitasyon bedeli ve 250 Euro ek birim ve alt birim geliştirme hizmetleri bedelinin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ödediği 66.691,76 TL’nin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali hususunda birleşen davanın reddini savunmuştur.
CEVAP VE BİRLEŞEN DAVA Davalı-davacı vekili asıl davaya cevabı ile birleşen davasında; alacak belirlenebilir olduğundan asıl davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle asıl davanın reddi gerektiğini, davacı-davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiremediğini, sözleşmeye rağmen müvekkilinin sözleşme konusu işi manüel olarak yapmak zorunda kaldığını, davacı-davalının bir kısım faturaların başarı oranında nazara alınmaması gerektiği yönündeki talebinin kabulünün mümkün olmadığını, 20/05/2014 tarihinde yapılan testte 55 adet faturanın sisteme girilmesinin 3 saat gibi fahiş bir sürede sağlandığını, oysa 55 adet faturanın insan gücü ile bir saatte sisteme girilebileceğini, bu durumun müvekkili şirketin maliyeti düşürme ve iş gücü ve zaman kazanma amacı ile bağdaşmadığını, sözleşmenin 3.2.4 maddesinde davacı-davalının üstlendiği edimi, maddede belirtilen başarı oranında 180 gün içerisinde ifa edeceğini, aksi halde ödenen bedellerin iade edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bir yıl boyunca akdin gereği gibi ifası için tolerans göstermesine rağmen davacı-davalının edimini yerine getirmediğini, bu nedenle ödedikleri ücretin iadesi için takip yapmışlarsa da takibe haksız itiraz ettiğini belirterek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline ve davalının alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı-davalı … şirketin edimini yerine getiremediği ve davalı-davacı … yazılımdan beklenen faydayı sağlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise asıl alacak yönünden kabulü ile davacı-davalının takibe itirazının iptaline ve %20 oranında icra tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı-davalı vekili istinaf talebinde; tarafların birlikte yaptığı test toplantısında sözlemede belirlenen başarı oranının sağlandığını, testin tek amacı başarı oranının tespit edilmesi olduğundan, uzun sürmesinin yazılımın yavaş çalışmasını göstermeyeceğini, bilirkişi raporunda yazılımın başarı oranı tespit edilmişse de, heyette yazılım uzmanı bulunmadığını, sonradan yazılım uzmanından alınan raporda ise, başarı oranının yeniden hesaplanması yönündeki itirazlarının gözardı edildiğini, raporlarda yazılımın başarı oranının alan üzerinden tespit edilmesinin hatalı olduğunu, yazılımın karakter tanıma yazılımı olup, karakter oranı üzerinden başarı oranının tespitinin gerektiğini, davalı-davacının e-fatura zorunluluğu nedeniyle yazılım ihtiyacı kalmadığından sözleşmeyi feshettiğini, mahkeme kararının maddi hata içerdiğini, birleşen davanın karşı dava olarak gösterildiğini, birleşen davadaki iddia ve cevabın kararda yer almasına rağmen, asıl dava ile ilgili iddia ve cevaba yer verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve asıl davanın kabulünü, birleşen davanın ise reddini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı-davacı vekili, istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Asıl dava, yazılım sitemi kurulum, teknik destek ve bakım sözleşmesi gereği alacak talebi; birleşen dava ise, sözleşme gereği edimin yerine getirilmediği ileri sürülerek ödenen ücretin iadesi için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin eser ve hizmet içeren karma nitelikte bir sözleşme olduğu görülmektedir.Asıl davada, sözleşme gereği yükümlülüklerin yerine getirildiği ileri sürülerek bakiye 22.500 Euro + KDV lisans bedeli ile 5.000 Euro + KDV proje implemitasyon bedeli, ayrıca ek birim ve alt birim geliştirme hizmetleri kapsamında günlüğü 300 Euora’dan 22 gün karşılığı 6.600 Euro + KDV ödenmesi gerektiği belirterek şimdilik 500 Euro lisans bedeli, 250 Euro proje implemitasyon bedeli ve 250 Euro ek birim ve alt birim geliştirme hizmetleri bedeli olmak üzere 1.000,00 Euro belirsiz alacağın tahsili talep edilmiştir. HMK’nın 107. maddesi uyarınca, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.Somut uyuşmazlıkta asıl davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Davacı-davalı sözleşmede açıkça belirlenen lisans bedeli ile proje implemitasyon ve ek birim ve alt birim geliştirme hizmet bedelinin tahsilini talep ettiğine göre, alacak belirsiz değildir. Açılacak davanın miktarı bilindiğinden yahut tespit edilebildiğinden böyle bir dava açılamaz. Bu durumda dava konusu edilen alacağın gerçekte belirlenebilir alacak olması ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşıldığından, asıl davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise;Birleşen dosyada, birleşen dosya davalısının sözleşme gereği edimini yerine getiremediği gerekçesiyle, sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi için yapılan takibe itirazın iptali istenmiştir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, birleşen dosya davacısı …..AŞ’nin, ….Ltd. Şti aleyhine 66.961,76 TL asıl alacak ve 862,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.824,01 TL’nin tahsili için takip başlattığı, borçlunun takibe itirazı üzerine eldeki birleşen itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; birleşen dosya davalısı yüklenici şirketin sözleşme gereği edimlerini yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır.Bilirkişi heyeti 03/03/2016 ve 27/06/2016 tarihli rapor ve ek raporlarında; taraflar arasında yapılan testte alan bazlı değerlendirme yapıldığında, makine baskısı faturaların sisteme aktarılmasındaki başarı oranının % 66,98, el ile yazılan faturaların sisteme aktarılmasındaki başarı oranının % 21,6 olarak hesaplandığını, buna göre yüklenicinin sözleşmedeki başarı oranını sağlayamadığını, sözleşme dışı yapılan çalışmalara ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını belirtmişlerdir. Yazılım mühendisi bilirkişi 06/03/2017 ve 22/06/2017 tarihli rapor ve ek raporunda; başarı oranının karakter bazlı yapılmasının mümkün bulunmadığını, başarı oranı değerlendirilmesinde sorunlu girdilerinde dikkate alınması gerektiğinden, düzgün faturalarda başarı oranının yükseleceği yaklaşımının kabul edilemeyeceğini, davacı-davalının önceki rapora karakter bazlı değerlendirme yapılması gerekirken alan bazlı değerlendirme yapıldığı yönünde itiraz etmiş iken, itirazının yersiz olduğu açıklandıktan sonra başarı oranı hesaplanmasının talep edilmesinin yersiz olduğunu belirtmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “… bünyesinde bulunan tedarikçilerden elen faturaların taranarak eFlow Fatura Yazılımı ile tarayıcı tarafından taranan faturalar üzerindeki veriler otomotik tanınarak … ERP sistemi ile entegrasyonunun yapılması” şeklinde tanımlanmıştır.Sözleşmenin 3.1.5 maddesi “A&D eFlow’un lisans bedeli 150.000 fatura/yıl ücreti olan 45.000 Euro + KDV miktarı 3.2.4 maddesindeki gereklilikleri sağlamazsa Banvit tarafından ödenen lisans bedelini geri iade edecektir.” hükmünü; 3.2.4 maddesi ise “… proje kapsamında makine baskısı ve Türkçe faturaların, sözleşme imzalandıktan sonra en gec 180 iş günü içerisinde en az %70, yine aynı zaman içerisinde elle yazılan faturaların %20 oranında tanımasını projenin kabulü için gerekli ve geçerli sayacaktır. Belirtilen süre içerisinde yukarıdaki şartlar gerçekleşmezse ödenen proje bedeli ve tüm kurulumlar karşılıklı olarak iade edilecektir. ” hükmünü düzenlemektedir.Taraflar arasındaki sözleşmeden davalı-davacı …’in beklediği yararın, tedarikçilerinden gelen faturaların zamandan ve iş gücünden tasarruf edilerek tanınıp sisteme entegresinin sağlanması olduğu görülmektedir. Sözleşmenin 3.2.4 maddesinde davalı-davacı … projeyi kabulü için yüklenicinin sağlaması gereken başarı oranı ile gerekli şartlar düzenlenmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi ve dosya kapsamından, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 180 gün içerisinde davacı-davalı yüklenicinin başarı oranını sağlayamadığı görülmektedir. Hernekadar davacı-davalı yüklenici, karakter bazlı değerlendirmeye göre başarı oranının sağlandığını ileri sürmüşse de, yazılımı satın alan Banvit’in kazanması gereken fayda, iş yüküne yazılımın sağlaması gereken katkı gibi hususlar dikkate alındığında başarım oranının karakter bazlı yapılmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan başarı oranı değerlendirilmesinde sorunlu girdelerde dikkate alınması gerektiğinden, düzgün faturalarda başarı oranının yükseleceği yönündeki davacı-davalı iddiası da yerinde değildir. Buna göre, davacı-davalı yüklenicinin sözleşmede öngörülen süre içinde başarı oranını sağlayamadığı anlaşıldığından, sözleşmenin 3.2.4 maddesi gereğince ödenen proje bedelinin iadesinin istenmesi mümkündür. Asıl ve birleşen davanın aynı vakıalara dayandığı gözetildiğinde, mahkemece asıl davadaki iddia ve cevaba ayrı bir başlıkta düzenlenmemesinde de usule aykırılık görülmemiştir.Dosya kapsamına göre, davacı-davalı yüklenici şirketin sözleşmede öngörülen projenin kabul şartlarını sağlayamadığından, ödenen proje bedelinin iadesi için yapılan takip yerindedir. Bu nedenle mahkemece, birleşen davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibe itirazın iptaline ve alacak likit olduğundan % 20 oranında icra tazminatına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ne var ki mahkemece takibe itirazın iptaline karar verilmesine rağmen, aynı zamanda takip konusu alacağın tahsiline de karar verilmesi, yine icra tazminatına hükmedilmesine rağmen hangi alacak üzerinden hükmedildiğinin belirtilmemesi infazda tereddüt oluşturacağından doğru olmamıştır. Buna göre karara karşı istinaf yoluna başvuran tarafta dikkate alındığında takibin 66.961,00 TL asıl alacak yönünden devamına, işlemiş faiz yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenler ile asıl davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı-davalı vekilinin istinaf talebinin bu nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden davanın usulden reddine; birleşen dava yönünden ise asıl alacak yönünden birleşen davanın kabulü ile takibe itirazın iptaline karar verilmesi yerinde ise de, takip konusu alacağın tahsiline de karar verilmesi, yine icra tazminatına hükmedilmesine rağmen hangi alacak üzerinden hükmedildiğinin belirtilmemesi infazda tereddüt oluşturacağından, davacı-davalı vekilinin istinaf talebinin bu nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,ASIL DAVA YÖNÜNDEN 1-Davacı-davalı …vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/768 Esas, 2017/782 Karar, 21/11/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın Hukuki Yarar Yokluğu Nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE 2b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu 59,30 TL Peşin harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 48,05-TL’den mahsubu ile bakiye 11,25 TL’nin davacı taraftan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 2c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,2d-Davalı tarafından yapılan 43,00-TL yargılama giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALI TARAFA VERİLMESİNE, 2e-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereği 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN 1-Birleşen dosya davalısı …vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/820 Esas 2014/452 kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2a- Birleşen davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, 2b-Birleşen dosya davalısının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki İTİRAZININ KISMEN İPTALİNE, takibin 66.961,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden % 11,75 oranında işleyecek reskont faiz üzerinden devamına, işlemiş faiz yönünden davanın reddine, 2c-Birleşen dosya davalısının asıl alacağın (66.961,00-TL) % 20’si tutarında icra tazminatına mahkum edilmesine,2d-Peşin alınan 818,90-TL harcın, 492 sayılı Harçlar Kanununun gereğince hesaplanan 4.574,10 TL nispi karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 3.755,20 TL nispi karar ve ilam harcının birleşen dosya davalısından tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA, 2e-Dava açılırken birleşen dosya davacısı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı+ 818,90 TL peşin harcın birleşen dosya davalısından tahsili ile, birleşen dosya davacısına VERİLMESİNE,2f-Birleşen dosya davacısı davasını vekille takip ettiğinden, Av.Asg.Üc.Tarifesinin 13/1.maddesi gereğince, III.kısımda belirtilen oranlar üzerinden hesaplanan 7.715,41 TL nispi vekalet ücretinin birleşen dosya davalısından tahsili ile, birleşen dosya davacısına verilmesine,2g-Red olunan miktar yönünden, birleşen dosya davalısı aleyhine açılan davayı vekille takip ettiğinden, Av.Asg.Üc.Tarifesinin 13/2.maddesi gereğince, 863,01 TL ücretin birleşen dosya davacısından tahsili ile, birleşen dosya davalısına verilmesine. 2h- Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan 18,00 TL yargılama giderinin,kabul-red oranına göre hesaplanan 17,76 TL yargılama giderinin, birleşen dosya davalısından tahsili ile birleşen dosya davacısına verilmesine.2ı-Birleşen dosya davalısı tarafından yapılan 9,00 TLyargılama giderinin, kabul red oranına göre hesaplanan takdiren 1,00 TL yargılama giderinin, birleşen dosya davacısından tahsili ile davalıya verilmesine, İstinaf Giderleri Yönünden3-Asıl davada hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı toplamı 253,20 TL harcın, Davacı-davalı …tarafından peşin yatırılan 134,00TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20-TL harcın davacı-davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,4-Birleşen davada hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 4.574,10 TL nispi harcın, Davacı-davalı …tarafından peşin yatırılan 1.143,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.430,58-TL harcın davacı-davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,6-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince birleşen dava yönünden miktar itibarıyla kesin; asıl davada ise kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021