Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/807 E. 2021/126 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/807 Esas
KARAR NO : 2021/126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2017
NUMARASI: 2017/664 Esas, 2017/1207 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketlerden alacaklı olduğunu, fatura bedelinin ödenmediğini, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın esasını oluşturan faturaların adi ortaklık adına düzenlendiğini, davacının dava konusu icra takibini ve itirazın iptali davasını ortaklığı oluşturan iki şirkete yönelttiğini, adi ortaklığı oluşturan diğer şirketler açısından herhangi bir takip ve dava bulunmadığını, takibin geçersiz olduğunu, temizlik işlerini yüklenen davacının sözleşmenin 9. Maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu sebeple hak edişinden %10 oranında 8.045,00 TL kesinti, sözleşmenin 17.4 maddesi gereğince verdiği zararlar nedeni ile 8.000,00 TL cezai işlem uygulandığını, borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/221 E.- 2017/119 K. sayılı 17.02.2017 tarihli kararı ile; takibin ve davanın adi ortaklıktaki 4 şirketin ikisine karşı yöneltildiği, herhangi bir şekilde adi ortaklığın taraf olarak gösterilmediği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Dairemiz, 22.06.2017 tarih, 2017/759 E. 2017/1010 K. sayılı kararı ile “..davacı tarafın, para borcu nedeniyle tüm adi ortaklığı oluşturan şirketlere birlikte dava açma zorunluluğu bulunmadığı, her bir ortağın borçtan dolayı müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, alacaklının her hangi bir ortağa ya da ortaklığın bir kısmına dava açabileceği…” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu defa, bilirkişi ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sözleşmenin 9. Maddesindeki yükümlülüğü yerine getirmediği, bu madde gereğince yapılan kesintinin yerinde olduğu, ayıplı ifanın ispat edilemediği, davacının cari hesap ilişkisinde yer alan 2.116,17 TL, SGK ödemesi için yapılan 45,94 TL, ayıplı ifa nedeniyle haksız olarak düzenlenen fatura bedeli 8.100,57 TL olmak üzere toplam 10.346,34 TL alacaklı olduğundan bahisle davanın Kısmen Kabulü ile, davalıların Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 10.346,34 TL yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 10.262,68 TL yönünden avans faizi uygulanılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesince davanın değerlendirilmesinde ve taraflar arasında ihtilaflı olan alacak miktarının tespitinde fahiş hatalar yapıldığını, bilirkişi raporuyla müvekkili alacağının takip tarihi itibariyle 18.379,31 TL olduğunun açıklığa kavuştuğunu, dosyanın gerektiği gibi incelenmediğini, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, reddedilen kısmın gerekçesi olarak müvekkilinin hak edişlerinden yapılan teminat kesintisinin yerinde olduğundan bahsedilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin önündeki cari hesaba dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasında bu hususları tartışmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden sözleşmeye dayalı olarak bir alacak talebinin bulunması halinde bunu ayrı bir davanın konusu olduğunu, iş kabul tutanaklarının imzalandığı, faturalara onay verildiğini, müvekkilinin davalılara yaptığı işi eksiksiz olarak teslim ettiğini, mahkemeye, müvekkili şirketin Alt taşeron olması sebebiyle SGK’dan borcu olmadığına dair bir yazı almasının fiilen ve SGK iç yönetmeliği itibarı ile mümkün olamadığını; Kuruma karşı sorumluluğun üst işverene ait olduğundan SGK’nın bu tür belgeleri Üst İşverenlere teslim edebildiği beyan edilmesine rağmen bu hukuki imkansızlık durumunun dinlenilmediğini, mahkemece SGK’ya bu konuda herhangi bir müzekkere yazılmadığını, müvekkili şirketin SGK ya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili firmanın, SGK Hizmet listelerini, ilgili dönem ve proje tahakkukları ile banka ödeme dekontlarını davalı yana teslim ettiğini, bu belgelerin teslimi ile birlikte SGK bakımından herhangi bir borcun ve cezanın doğmayacağının belli olduğunu, Kaldı ki; davalıların, müvekkili firmanın borcu olup olmadığının müvekkilin sicil dosyasından her zaman sorgulama imkanına sahip olduklarını, müvekkilinin SGK’ya borcu bulunmadığına dair yazıyı istinaf dilekçe ekinde sunduklarını, borcun ifa edilmediğini, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derce mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketlerin yönetimine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) Kayyım olarak atandığını, müvekkili şirketlerin harçtan muaf olduğunu, adi ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunu, eldeki davanın adi ortaklığın tüm ortaklarına yöneltilmesi gerekirken hukuka aykırı olarak yalnızca davalılara yöneltildiğini, yerel mahkemenin bu hususta tesis ettiği ilk kararın yerinde olduğunu, istinaf kaldırma kararının hukuka aykırı olduğunu, davanın ve dava konusu icra takibinin esasını oluşturan faturaların adi ortaklık adına düzenlendiğini, tüm ortakların birlikte taraf olarak gösterilmesi gerektiğini, kaldırma kararından sonra tesis edilen ilk derce mahkemesie kararının hukuka aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedildiğini, eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, davacının 31.05.2014 ve 01.07.2014 tarihli hizmet faturalarının hak edişler sebebiyle kestiğini, müvekkili şirketin ise konutlardaki hasar yansıtmasını 20.08.2014 tarihinde gerçekleştirdiğini, sözleşme maddelerinin değerlendirilmediğini, bilirkişi tespitinin yerinde olmadığını, harçtan muaf müvekkillerine karşı yargılama harçlarının yükletilmesinin mevzuata aykırı bulunduğunu belirterek ilk derce mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; taraflar arasında imzalanan temizlik hizmeti sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili amacı ile davacı tarafından davalılar hakkında başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ile … oluşan adi ortaklık arasında sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesizdir. Davacının para alacağını adi ortakların ikisi aleyhine başlattığı takiple talep ettiği, itiraz üzerine eldeki davayı açtığı, husumet konusundaki ihtilafın dairemizce kesin olarak karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık davacının takip tarihi itibari ile adi ortaklıktan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarı noktasında toplanmıştır.Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E, sayılı dosyası incelendiğinde, davacının dayanak 01.07.2014 tarih, … nolu faturaya dayalı cari hesap alacağı gereğince 09.10.2014 tarihinde, davalılar aleyhinde 18.308,58 TL asıl alacak, 70,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.379,31 TL haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalıların takibe itiraz ederek durdurdukları, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.05.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların ticari defter ve belgelerinin lehlerine delil niteliği taşıdığı, takibin dayanağı 01.07.2014 tarihli faturanın davalı kayıtlarına işlendiği, davacının ticari defter ve belgelerine göre davacının davalıdan 18.308,58 TL alacaklı gözüktüğü, davalı tarafın kayıtlarına göre davalının davacı tarafa 2.116,17 TL borçlu gözüktüğü, davalı tarafça temizlik hasar bedeli faturasının 20.08.2014 tarihinde düzenlendiği, faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı, tebliğ edildiğine ilişkin belge bulunmadığı, davalı kayıtlarında davacı yanın carı hesabi incelendiğinde, sözleşmenin Ödemeler Teminatlar ve Hakedişler başlıklı 9.1 maddesi gereği yükleniciden aylık olarak düzenlenen hak edişlerden %10 oranında nakit teminat kesintisi yapılacaktır denildiği, ancak, 31.05.2014 tarih 2.932,59 TL’lik, 01.07.2014 tarih 5.113,31 TL’lik olmak üzere toplam 8.045,90 TL’lik alacak teminatının davalı cari hesabına borç kaydedildiği, 8.045.59 TL’lik teminatın kesin kabulden itibaren 3 ay içerisinde iade edileceğinin yazılı olduğu, teminatın iade ve ödendiğine dair herhangi bir vesaikin dosyada yer almadığı, bu durumda davacı alacağının davalı kayıtlarına göre 2.116,17 TL, iade edilmemiş teminatlar 8.045.59 TL, 45,94 TL SGK ödemesi, 8.100,57 TL zarar nedeni ile kesilen fatura olmak üzere toplam 18.308,58 TL olduğu, davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu …. Noterliğinin 19.09.2014 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesinin 22.09.2014 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği , ihtarnamede verilen 3 günlük ödeme önelinin ilavesi suretiyle davalının 25.09.2014 tarihi itibariyle mütemerrit olduğu, bedele 83,66 TL faiz tahakkuk ettiği belirtilmiştir.İtiraz üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişi kök raporu aynen tekrar etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde de belirttiği gibi davalı tarafından sözleşmenin 9. Maddesi gereğince davacının hak edişinden yapılan 8.045,59 TL’lik kesinti ile sözleşmenin 17.4 maddesi gereğince verdiği zararlar nedeni ile 8.100,57 TL cezai işlem uygulamaları dışında taraf defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.Davalı tarafın zarar konusunda kestiği 8.100,57 TL’lik faturanın davacının ticari defterlerinde bulunmadığı, davalı tarafından bu konuda ispat vasıtası getirilemediği anlaşılmaktadır.Sözleşmenin 9.1 maddesinde “YÜKLENİCİ ‘den aylık olarak düzenlenecek hak edişlerinden % 10 oranında nakit teminat kesintisi yapılacaktır. Nakit teminat kesintisinin geri ödenmesi. Kabul Tutanağı imzalanması. YÜKLENİCİ ‘nin sosyal sigortalar kurumundan alacağı borcu (ilişiği) yoktuk yazısını Proje Yöneticisi’ne ibraz etmesi, başkaca herhangi bir ceza ve borcu bulunmaması ve alacağı olmadığına dair ibranameyi imzalamasının ve YÜKLENİCİ ‘nin Sosyal Sigortalar Kurumu’na ilişkin olarak doğabilecek borçlan da dahil ve fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere YÜKLENİCİ’nin doğabilecek tüm borç ve sorumluluklarını tediye ve tazmin edeceğine dair taahhütlerini içeren taahhütnameyi imzalayarak Proje Yöneticisi’ne tevdi etmesi ardından İŞVEREN’İN de onayı alınarak kabulden itibaren 3 ay içerisinde iade edilecektir.” düzenlemesi mevcuttur.Davacı vekili istinaf dilekçesine, SGK’dan aldığı 09.02.2018 tarihli borcu yoktur yazısını eklemiş, cevap dilekçesinde de alt taşeron olarak hizmet verdiklerini ilgili belgenin kendileri tarafından alınmasının mümkün olmadığını iddia etmiştir.Davalılar vekili harç konusunda hükmün tashihini talep etmiş Mahkemece 19.03.2018 tarihli ek kararla davalılardan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamına nazaran; sözleşmenin 9. Maddesindeki yükümlülüğün sözleşmenin tarafı yüklenici tarafından yerine getirilmesi gerektiği, bu yükümlülüğün yerine getirilmediği, bu durumda davacının takip tarihi itibari ile davalıdan davalının kayıtlarında yer alan 2.116,17 TL, 45,94 TL SGK ödemesi ve 8.100,57 TL zarar kesintisinden oluşan 10.262,68 TL alacaklı olduğu, alacağın likit bulunduğu, taraflarca ileri sürülen istinaf sebepler gözetildiğinde mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-6758 Sayılı KHK’nun 19/6 maddesi gereğince kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler harçtan muaf olduğundan davalılardan harç alınmasına yer olmadığına,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin tarafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.