Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/781 E. 2018/847 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/781 Esas
KARAR NO : 2018/847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2017
NUMARASI : 2013/262 E. 2017/739 K.
DAVA : İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ: 09/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin borca batık duruma geldiğini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması durumunda borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasının bir yıl ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müdahiller, iyileştirme projesinin ciddi olmadığını, davanın reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacı şirketin iflas erteleme talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … Anonim Şirketi vekili istinaf taleplerinde;
1-Sundukları iyileştirme projesinde, şirketin borca batıklıktan kurtulabilmesi için; atıl durumda olan mal varlıklarının satışının ilk sırada yer aldığını, buna karşın mahkemece tersaneye ait hisselerin satışına önce izin verildiğini daha sonra bu kararından rücu ederek satışa izin vermediğini, böylece iyileştirme projesinin gerçekleşmesinin önlendiğini, ancak gerekçeli kararında 2,5 yılda varlıkların satışının yapılamadığını, bu nedenle projenin başarıya ulaşma şansının azaldığını belirtmesine karşın; atıl varlıkların satışına izin vermeyerek projenin başarıya ulaşma şansını kendisinin ortadan kaldırdığını,
2-Müvekkili şirketin borca batıklığının, bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere; kefalet borçlarından kaynaklandığını, …gemisinin donatanı … şirketine, adı geçen gemiyi alabilmesi için, kredi veren …Bankası nezdinde müteselsil kefil olduğunu, borca batıklığın da bu borçtan kaynaklandığını,… gemisinin İtalya’da Sicilya açıklarında battığını, gemi üzerinde ipoteği olan …Bankası, gemi donatanın yaptırmış olduğu …sigortalarının dışında ipotek lehtarı hakları sigortası yaptırdığını, bu sigorta poliçesinin bedelinin 22.500.000.-USD olduğunu, bu bedelin ödenmesi durumunda müvekkili şirketin borca batıklığına neden olan bu kefalet borcundan tamamen kurtulmuş olacağını, şirketin 7.712.299,03.-TL borca batık olduğunu, sigorta şirketinden gelecek bedelin (22.500.000.-USD X 3,90 =87.750.000.-TL.), borca batıklık tutarının çok üstünde olduğunu, mahkemece bu tutarın ödenmesi beklemeyerek şirketin iflasına karar verilmek suretiyle alacaklıları da zarara uğrattığını, iflas kararının kaldırılmasına, erteleme istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
Müdahil …i Bankası A.Ş vekili istinaf taleplerinde;
1-Davacı şirketin, kefaleti sebebiyle borca batıklığına sebebiyet veren grup şirketlerine ait malvarlıklarının rayiç değerinin mahkemece yaptırılacak kıymet takdir raporu ile ayrı ayrı tespit edilmesi gerekirken, kıymet takdiri yapılmaksızın, öz sermayesini kaybedip kaybetmediği denetime elverişli bir şekilde ortaya konulmadan, davacı şirketin iflasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı firmanın grup şirketlerine olan kefaleti sebebiyle borca batık durumda olduğunu, buna rağmen mahkemece bahse konu grup firmalarının yalnızca pasiflerinin dikkate alındığını, ….. Mermer bilançosunda da rayiç değerleri dikkate alınmayan varlıklar bulunduğunu, kaydi bilançoda 800.000 TL olarak kayıtlı olan 8 hisseden sadece… parseli temsil eden 4 hissenin, bu parselin üzerinde tersane bulunmadığını, boş olduğu halde 5 milyon USD bedelle satışı için alıcı bulunduğunu, kayyımların ve mahkemenin onayı ile satış sürecine geçildiğini, daha sonra mahkemenin satış kararından rücu etmesi nedeniyle satışın gerçekleşmediğini, diğer 4 hissenin temsil ettiği … parsel üzerinde tersane de bulunduğu için daha da kıymetli olduğu dikkate alındığında, sözkonusu 8 hissenin gerçek değerlerinin kayıtlı değerin çok üzerinde olduğunu, ancak reel bilançoda da 8 adet hissenin değerinin kaydi bilançodaki gibi 800.000 TL olarak dikkate alındığını, davacı şirketin bilançosunda yer alan … .A.Ş.’nin… parsellerini içeren 8 adet hissenin, davacı şirketin maliki olduğu maden lisanslarının, grup şirketlerinden…A.Ş. bünyesinde bulunan Ünye tersanesinin, grup şirketlerinden … İhr.A.Ş’ye ait maden lisanslarının rayiç değerlerinin tespiti gerektiğini,
2-Yerel mahkeme tarafından, ek rapor alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen, mahkeme tarafından ara karara aykırı olarak ve ek rapor alınmadan davacının iflasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı, iflas kararının eksik incelemeye dayalı olarak verildiğinin göstergesi olduğunu,
3-Her ne kadar ilk derece mahkemesi vermiş olduğu gerekçeli kararda, Yalova …A.Ş. nezdindeki davacı firmaya ait 4 adet hissenin verilen süreye rağmen satılamadığını belirtmiş ise de, bahse konu hisselerin satımı için mahkemece belirli bir süre tayin edilmediği gibi, satış kararının da ilk derece mahkemesince hakkaniyete aykırı olarak iptal edildiğini, böylece davacı şirketin iyileştirme projesinin gerçekleştirmesinin önlendiğini, alacaklıların bu satıştan yarar sağlamasının da engellendiğini,
4-Mahkemenin gerekçeli kararında, müvekkili bankaya ipotekli olan “…” adlı geminin sigorta tazminatından gelecek bedelin beklenmesine gerek bulunmadığının belirtildiğini, söz konusu sigorta tazmin bedellerinin 22.5 milyon USD olduğu dikkate alındığında bu tutarın daini mürtein olarak müvekkili bankaya ödenmesi halinde davacı borçlu şirketin pasifinin önemli ölçüde azalacağını, bu kararın hatalı olduğunu, Kocaeli 1 Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2013/262 E. 2017/739 K. sayılı hukuka ve hakkaniyete aykırı iflas kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
İstinaf dilekçesi TEMLİK ALAN Müdahil …A.Ş (TEMLİK EDEN Türkiye … Bankası AŞ) vekiline 06/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 05/01/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Kayyım heyetinin raporlarına göre davacı şirketin iyileştirme projesinin uygulanma imkanının kalmadığının tespit edildiğini, mahkemenin kararının yerinde olduğundan onanmasına, istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi … vekiline 06/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 19/12/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davacı şirketin borca batıklıktan kurtulabilmesi için öne sürülen iyileştirme projesinin gerçekleşme ümidi olmadığı gibi inandırıcılığı da kalmadığını, kallım ve bilirkişi raporları bu hususun tespit edildiğini, şirketin borçtan kurtulma ümidinin kalmadığını, … gemisinin batması sebebi ile sigorta bedeli alınamayacağını, 30.05.2017 tarihli kayyum raporunda da belirtildiği üzere sigorta şirketinin ödeme talebini reddettiğini, dava açılsa bile davanın ne zaman ve ne şekilde sonuçlanacağının son derece belirsiz ve beklenmesinin son derece anlamsız olacağını, tamamıyla davanın uzamasına sebep olmak amacıyla ileri sürüldüğünü ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ilgili sigorta bedeli sigorta şirketinden alınsa bile hiçbir şekilde şirketin borçtan kurtulmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi … vekiline 06/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 15/12/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Dosyadaki bilirkişi raporuna göre davacı şirketin ciddi ve inandırıcı proje sunamadığını, kayyum raporlarında ise iyileştirme projesinin uygulanmadığı ve hatta uygulama imkânının kalmadığının tespit edildiğini, davacının borca batıklıktan kurtulması için gelir getirici önemli bir faaliyeti kalmadığını, dönen varlıkların kısa vadeli borçları karşılama oranının çok düşük olduğunu, gelinen nokta itibariyle geriye sadece mülkiyeti davacıya ait olmayan bir gemi için verilen kefalet borcunun sigorta şirketinden tazminat alınması halinde bu borçtan kurtulacağı ihtimali dışında seçenek kalmadığını, Yerel Mahkemenin verdiği kararın yerinde olup, şirketin ıslahı mümkün olmadığından usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanmasına ve istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi … Aş vekiline 05/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 06/12/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davanın açıldığı tarihten itibaren sunulan tüm kayyım raporlarında iyileşmenin ancak atıl durumda olan/olmayan bazı malvarlığı unsurlarının tasfiye edilmesine bağlı olduğu, hedeflenen satışlara ulaşılamadığı, şirketin karlılık oranının çok düşük olduğu, şirketin borca batık olmadığı ancak reel bilançoda kefalet borçları nedeniyle şirketin borca batık olduğunun belirtildiğini, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere; atıl olan/olmayan malvarlığı unsurlarının tasfiye edilmesi, iflas erteleme kurumu anlamında bir iyileştirme olarak kabul edilemeyeceğini, satışlarda sürekli azalma olduğunu, şirketin borca batıklıktan kurtulmasının ve iyileştirme projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını, denizcilik sektöründe de beklenen gelirin sağlanamadığını, iyileştirme projesinde belirtilen kar payı beklentisinin gerçekleşmediğini, mali tablolardaki olumsuz durumun devam ettiğini, usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanmasına ve istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı ve müdahil … Bankası A.Ş. vekilleri tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle Kocaeli Ticaret Sicil Memurluğu’na Karamürsel … numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Karamürsel/KOCAELİ adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, müvekkili şirketin borca batık durumda olduğunu, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması durumunda borca batıklıktan kurtulabileceğini belirterek iflasının bir yıl süre ile ertelenmesini talep ve dava etmiş, ilk derece mahkemesi ise 4 yılı aşkın bir yargılamasının sonunda, iyileştirme projesinin uygulanma imkanı kalmadığından davacı şirketin iflasına karar vermiş, hüküm davacı şirket vekili ile müdahil … Bankası A.Ş.vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İyileştirme projesinde; üretimin ve satışların arttırılmasından kaynaklı gelirin arttırılması, davacı şirkete bir takım malvarlıklarındaki hisselerin satışından betlenen gelir ile … isimli geminin 6.000.000 Dolara ve … gemisinin 500.000 Dolara satılmasından beklenen gelirin gösterildiği, bu şekilde borca batıklıktan kurtulmanın hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde dört şirketin borca batıklık bilançosu içinde aktifler toplamının 112.615.217,46-TL olduğu, kefaletlerle birlikte pasifinin 141.279.073,44-TL olduğu belirtilmiştir.
03/04/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre, 2015 yılı içinde 9.461.703,00-TL kâr öngörülmesine rağmen 368.666,20-TL kâr elde edildiği, 2008 krizinin denizcilik sektöründe devam ettiği ve Çin Halk Cumhuriyetinin ekonomisindeki daralmaya bağlı olarak şirketin gelirlerinin önemli oranda azaldığı, geçen 2,5 yıllık süre içinde varlıkların nakite dönüştürülemediği dikkate alındığında projenin başarıya ulaşma şansının çok düşük olduğunun belirtildiği, kayyım raporlarına göre de davacı şirketin bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin borçları nedeniyle verdiği müşterek borçlar ve kefaletlerden dolayı şirket aleyhine icra takipleri yapıldığı, söz konusu kefaletler toplamının 62.331.817,00-TL olduğu, iyileştirme projesi uyarınca iyileştirmenin mümkün olmasının ancak atıl durumda olan mal varlığının tasfiye edilmesine bağlı olduğu, şirkete çalışma olanağı sağlanarak takip edilmesinin, özellikle atıl durumda olan veya olmayan bazı mal varlığı unsurlarının tasfiye edilmesine imkan sağlaması gerektiği, mermer piyasasında olumlu bir gelişme yaşanmadığı, davacının borca batıklıktan kurtulması için gelir getirici önemli bir faaliyetinin kalmadığı, Maden Ocağının Rödovans Sözleşmesi ile devredildiği, tersanede faaliyet olmadığından gelir sağlamadığı gibi sabit giderlerin de işletme maliyetlerini artırdığı, gelinen nokta itibariyle geriye sadece mülkiyeti davacıya ait olmayan Mustafa Kan isimli gemi için verilen kefalet borcunun sigorta şirketinden tazminat talep edilmesi halinde kefalet borcunun konusuz kalma ihtimali dışında seçenek kalmadığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle iflas erteleme kurumunun amacı, borca batık şirketin malvarlığının tasfiye edilerek borçların ödenmesi suretiyle borca batıklıktan çıkartılması değildir. Bu iş yani malların tasfiyesi zaten iflas daireleri tarafından yapılmaktadır. İflas ertelemenin amacı, borca batık şirketin malvarlığını koruyarak ekonomiye kazandırılması, üretim ve satış olanaklarının koruma altında geliştirilerek artan kazanç ile birlikte borçların tasfiyesi mantığına dayanmaktadır. Bu nedenle bir takım malvarlığının satışına izin verilmediğinden borca batıklıktan çıkılamadığı yönündeki itirazlar yerinde görülmemiştir.
Davacı şirketin üretimi ve dolayısıyla satışları arttırarak hedeflenen verimliliği gerçekleştirmek bir yana faaliyetlerinin tamamen durduğu ve borca batıklıktan kurtulmasının tek ümidinin sahibi olmadığı ama kefalet borcu altında olduğu … isimli geminin batması nedeniyle sigorta şirketinden alınması umut edilen parayla kefalete ilişkin borçtan kurtulması beklentisidir.
Bilindiği üzere, iflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/7/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre davacı şirket yönünden usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için ilk tedbir kararı 19/09/2013 tarihinde verilmiştir. Karar tarihine kadar aradan geçen süre 4 yıldan fazladır. İnceleme tarihi itibariyle de 5 yıllık sürenin dolmasına 4-5 ay kalmıştır. Bu süre içerisinde istinaf konusu yapılan sigorta bedelinin tahsiline ilişkin uyuşmazlığın çözümü mümkün görünmemektedir. Zira sigorta şirketi ödeme talebini reddettiğinden işin yargıya intikal edeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bahse konu sorunun çözümünü beklemekte hukuki bir fayda olmadığı gibi gerek de yoktur. Yine, müdahil vekilinin güncel rayiç değerlerin tespiti için ek bilirkişi raporu alınması gerektiği yönündeki itirazları da dava ve usul ekonomisi gözetildiğinde aynı sebeplerle yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı ile müdahil vekillerinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ile müdahil vekillerinin istinaf başvurularının esastan REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın istinaf başvurusunda bulunan davacı ile müdahillerden tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacı ile müdahil taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile, İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/05/2018