Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/619 E. 2020/2125 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/619 Esas
KARAR NO : 2020/2125
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI : 2014/1254 Esas, 2017/750 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 14/08/2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirkete bağlı Avrupa yakası PTT Baş Müdürlüğü bünyesindeki bir kısım Ptt Merkezlerinin temizlik işinin 16/12/2008 tarihli sözleşme gereğince, 02/01/2009 – 31/03/2009 tarihleri arasında davalı şirket tarafından yerine getirildiğini, dava dışı … temizlik elemanı olarak davalı şirket işçisi iken davalı şirket tarafından 31/03/2009 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, dava dışı işçi tarafından hizmet akdinin haksız feshi iddiası ile müvekkili ve davalı hakkında iş mahkemesine dava açıldığını, kararın onanarak kesinleştiğini, karar gereğince alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, icra dosyasına yatırmış oldukları teminatın onama kararı üzerine alacaklı vekili tarafından tahsil edildiğini, müvekkili tarafından ayrıca iş mahkemesinde yargılama masrafının da yapıldığını, sözleşmenin 37/1.maddesi gereğince çalıştırılacak işçilerin iş kanunundan ve diğer yasalardan doğan tüm sorumluluklarının yükleniciye ait olduğunu, idari şartnamenin 60.maddesinde de düzenlemenin aynen yer aldığını, sözleşmenin dokuzuncu maddesi gereğince idari şartnamenin sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ederek, icra dosyasına ödenen 13.866,84 TL ile yargılamaya ilişkin olarak müvekkili tarafından ödenen 988,39 TL olmak üzere toplam 14,875,23 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 6552 sayılı yasa ile iş kanununda asıl işverenin işçi tazminat alacaklarından sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek şartıyla, müvekkilinin sorumluluğu var ise bu sorumluluğun sadece ihale kazandığı dönemlerle sınırlı olduğunu, dava konusu talebin esasını teşkil eden işçi alacağının hangi yıllara ait olduğunun tespiti ile ihaleleri kazanan alt işveren firmaların tespitini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumlu olduğu dönemlerin hesaplanarak sadece bu dönemlerden sorumluluğuna karar verilmemesi halinde yahut tümüyle kabulüne karar verilmesi halinde davacının işveren sıfatının reddedilmiş sayılarak kanuna aykırı hüküm kurulacağını iddia ederek, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 03/04/2017 teslim tarihli bilirkişi raporunun usulve yasaya dosya içindeki bilgi ve belgelere uygun olduğu, yapılan hukuki değerlendirmelerin doğru olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 14.875,23 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, son alt işverenin işe karşı sorumluluğunun belirtilmiş olduğunu, dava içeriğine uygulanabilir olmadığı gibi haklı itirazlarının göz ardı edildiğini, bir işçinin kendisinden önce başka işveren altında çalıştığı dönem için hesaplanan kıdem vs tazminatlarını müvekkilinin ödemeye mahkum edildiğini, emsal Yargıtay kararlarında söz konusu alacağın hangi sebepten doğan, hangi tarihte oluşan alacak kalemleri olduğunun belirlenmesi ve rücuda hakkı olup olmadığına dair hususun tespitinin gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, iş mahkemesi kararının icra takibi sonucu ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin hizmet sözleşmesi kapsamında asıl işverenden tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, taraflar arasında 16/12/2008 tarihinde ve 02/01/2009 tarihinde Avrupa Yakası Ptt Baş Müdürlüğü Hizmet Binası ile Diğer İşyerlerinin Hizmet Binalarının Genel Temizlik Hizmetinin Alımına Ait Sözleşme imzalandığı, sözleşmede davalı şirketin yüklenici, davacının idare olarak yer aldığı, sözleşmenin 02/01/2009 tarihinde başlayıp 31/03/2009 tarihinde bitirileceğinin onuncu maddede belirtildiği, 16/12/2008 tarihli sözleşmenin 37/2.maddesinde her ne ad altında olursa olsun çalıştırılacak işçiler ile ilgili 506 sayılı SSK ve 4857 sayılı iş kanunun iş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin maddelerinde yer alan ücret, SSK primleri, vergi, işsizlik, sigorta primleri, tazminat ve her türlü yükümlülüğün yükleniciye ait olduğu, çalıştırılan ile yüklenici arasındaki ilişkilerin özel hukuk hükümlerine tabi olacağının düzenlendiği, dokuzuncu maddesinde ihale dokümanının sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu, yüklenici ve idareyi bağlayacağının belirtildiği, 9.2.maddesinde ihale dokümanları olarak hizmet işleri genel şartnamesi, idari şartname, sözleşme tasarısı ve benzeri belgelerin düzenlendiği, dava dışı işçi … tarafından İstanbul 9. İş Mahkemesinin 2010/120 Esas sayılı dosyasında 27/01/2010 tarihli dilekçe ile davacı ve davalı şirkete karşı ücret alacağı kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretine ilişkin alacak davası açtığı, dava dilekçesinde PTT Genel Müdürlüğünün hizmet binasında temizlik işini ihale ile alan alt işverenler bünyesinde 06/12/2000 tarihinde çalışmaya başladığı, 31/03/2009 tarihinde iş akdinin işveren tarafından sona erdirildiği, en son davalı şirket bünyesinde çalıştığını iddia ettiği, mahkemece davacının davalı Ptt Genel Müdürlüğünden ihale ile iş alan temizlik firmalarında 06/12/2000-31/03/2009 tarihleri arasında çalıştığı, davalı firmalar arasında alt üst işveren ilişkisi olması nedeniyle birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle taraflar arasındaki iş akdinin belirsiz süreli olduğu, ihale süresinin bitmesi nedeniyle iş akdinin iş veren tarafından haksız ve ihbarsız feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dava dışı işçi … tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas nolu takip dosyasında davacı ve davalı hakkında iş mahkemesi ilamına istinaden asıl alacak işlemiş faiz ve ferileri olmak üzere toplam 12.878,62 TL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, kararın temyiz edilmesi sonucunda dosyaya süresiz kesin teminat mektubunun ibraz edildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/23669 Esas sayılı ilamı ile hükmün 08/12/2011 tarihinde onandığı, alacaklı vekili tarafından takip dosyasına ibraz edilen teminat bedelinin hesaba ödenmesinin talep edildiği, bu kapsamda 10.541,95 TL, 954,13 TL ve 1.642,06 TL’nin takip dosyası üzerinden ödemenin gerçekleştirildiği, davacı şirket tarafından ödeme sonrasında iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında, imzalanan sözleşme, dava dışı işçinin iş akdinin feshi, iş mahkemesini açılan dava, takip ve ödeme konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir.Uyuşmazlık, takip sonucu ödenen bedelden yalnızca davalı yüklenici şirketin sorumlu olup olmadığı, bu kapsamda alınan raporun yeterli bulunup bulunmadığıdır.03/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ihtilafın çözümünde asıl gözetilmesi gereken hususun taraflar arasındaki sözleşme ve hükümleri ve sözleşmenin eki olan belgeler olduğu, bu bağlamda sözleşmenin eki olduğu ve tarafları bağlayacağı sözleşmede kararlaştırılan şartnamenin incelenmesinin zorunluluğunun bulunduğu, sözleşmenin eki ve davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanan teknik şartnamenin işçilerin işe alınması, işten çıkarılması ve çıkarılması neticesinde doğabilecek tüm yükümlülükler, iş kazaları sonucunda meydana gelecek olan sorumluluklar, çalışma bakanlığı mevzuatı ile ilgili tüm sorumlulukların yüklenici firmaya ait olacağı hükmünün bulunduğu, tacir olan davalının serbest iradesiyle imzaladığı sözleşmenin eki niteliğindeki şartnamenin bu hükmü ile bağlı olduğu, anılan hükümde ayrıca ve açıkça çalışan işçilerin işe alınması ve işten çıkarılması neticesinde doğabilecek tüm yükümlülüklerden davalının sorumlu olduğunun belirtilmiş olduğu, davalının işçinin kendi yanında çalıştığı döneme tekabül eden miktardan sorumlu olacağının kabulünün zorunlu olduğu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2013 tarih, 2013/19671 Esas, 2013/29163 Karar sayılı emsal kararında bu şekilde olduğu, sonuç olarak söz konusu tutarın 13.866,84 TL ile dava masrafları olan 988,39 TL olmak üzere toplam 14,875,23 TL olduğu belirtilmiştir.Mahkeme bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar vermiştir.Dosya ekinde bulunan İstanbul 9. İş Mahkemesinin 2010/120 Esas, 2011/188 Karar sayılı kararında, dava dışı işçinin Ptt Genel Müdürlüğünden ihale ile iş alan temizlik firmalarında 06/10/2000 – 31/03/2009 tarihleri arasında çalıştığı, yine aynı dosyada alınan bilirkişi raporunda da davacıya ait hizmet cetvelinde davacı çalışmalarının 06/10/2000 – 31/03/2009 tarihleri arasında girdi çıktı yapılmak suretiyle SGK’ya bildirildiği, çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı baş iş müfettişi … tarafından düzenlenen 22/10/2009 tarihli inceleme raporunda davacının çalışmalarının 06/10/2000 – 31/03/2009 tarihleri arasında kesintisiz olduğunun tespit edildiği, kıdem ve hizmet süresinin 8 yıl, 3 ay, 25 gün olduğu, yine aynı inceleme raporunda, dava dışı işçinin dava dışı yüklenici … San ve Tic. Ltd. Şti’nde 06/12/2000 – 13/08/2002 tarihleri arasında, … San ve Tic Ltd. Şti’nde 14/08/2002 – 31/12/2003 tarihleri arasında, … San A.Ş. İş yerinde 01/01/2004 – 31/12/2005, 01/01/2006- 31/03/2006 tarihleri arasında, … Ltd Şti’nde 01/01/2007 – 31/03/2007, 01/04/2007 – 30/04/2007 tarihleri arasında, … Ltd Şti’nde 01/05/2007- 31/12/2007, 01/01/2008 – 31/03/2008, 01/04/2008-22/05/2008 tarihleri arası davalı … iş yerinde 23/05/2008 – 31/12/2008, 01/01/2009 – 31/03/2009 arası çalıştığı, sonuç olarak Avrupa Yakası Ptt Baş Müdürlüğü Hizmet Binası ve diğer iş yerleri ve müştevilatının temizlik işini yapan toplam altı işverende 06/12/2000 – 31/03/2009 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı, son alt işveren Startem şirketinde iş akdinin feshedildiği, hizmet süresinin 8 yıl, 3 ay, 5 günlük olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri kendilerini bağlayacağından ve sözleşme hükümleri gereğince davacı yapmış olduğu ödemeyi davalı yükleniciden talep edebileceğinden davalının buna dair itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak davacıdan tahsil edilen alacaklar, dava dışı işçinin sadece davalı nezdindeki çalışmasını değil, yukarıda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere farklı yükleniciler yani alt işverenler nezdindeki çalışmasını da kapsamaktadır. Bilirkişi raporunda emsal olarak ifade edilen Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2013 tarihli 2013/19671 Esas, 2013/29163 Karar sayılı kararında da işçinin işten çıkarılması neticesinde doğabilecek tüm yükümlülüklerden davalının sorumlu olduğu, ancak davalı yüklenicinin işçinin kendi yanında çalıştığı döneme tekabül eden miktarın tamamından sorumlu olacağının kabulünün zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Yani davalının sorumluluğu kendi dönemine isabet eden işçilik alacakları ile sınırlı olacağından, mahkemece kabul edilen miktarın tamamının davacının sorumlu olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Davacı, davalının dönemi haricindeki ödemelere denk gelen miktarı ancak dava dışı yüklenicilerin kendi dönemlerine isabet eden bedeller olarak talep edebilecektir.4857 sayılı İş Kanunun 2/6. maddesinde, asıl işveren – alt işveren açıklanmış ve bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur hükmüne yer verilmiştir. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül söz konusudur. Asıl ve alt iş verenler dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumludur. Bu düzenleme işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla alınmıştır.Sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt iş veren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, TBK ve sözleşme hükümleri esas alınacaktır. Bu sebeple taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu konudaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Bu durumda yukarıda ifade edildiği gibi serbest iradeleri ile yaptıkları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacaktır. Açıklanan nedenlerle, gerek iş kanunu ve gerekse de iş Kanununda değişiklik getiren 6552 sayılı yasanın ilgili maddeleri işçi alacağını korumaya yönelik olup, alt ve üst işveren arasındaki uyuşmazlıklarda taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşme hükümleri esas olduğundan ve sözleşme şartlarına göre işçi alacaklarından işverene karşı alt işveren sorumlu olduğundan davalı vekilinin kendi dönemine dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. ( Emsal, Yargıtay 13.HD ‘ sinin 2015/7554 Esas, 2015/32409 karar ve 10.11.2015 tarihli ilamı). Mahkeme tarafından, davalı savunması doğrultusunda dosyanın ekindeki iş mahkemesi kararı, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporu ve teftiş raporu incelemeleri de dikkate alınarak, dava dışı işçinin çalıştığı süre içerisindeki tüm yüklenici firmalara ait sözleşme örneklerinin dosyaya ibrazının sağlanması ve bilirkişiden bu konuda yeniden davalı alt yüklenicinin sorumlu olduğu miktara yönelik rapor alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun ve yeterli olmayan bilirkişi rapor sonucuna göre karar verilmiş olması ve ayrıca kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddedeki hükmün kapsamını düzenleyen madde içeriğine uygun olmaması da göz önünde tutularak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1254 Esas, 2017/750 Karar ve 03/10/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına göre yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 339,73 TL harçtan mahsubu ile bakiye 107,63 TL’nin talep halinde davalıya iadesine 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderleri ile ilgili olarak mahkeme tarafından esas hükümle birlikte karar tesisine,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/12/2020