Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/615 E. 2019/454 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/615 Esas
KARAR NO : 2019/454
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/10/2017
NUMARASI : 2017/662 ESAS – 2017/989 KARAR
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 22/02/2016 tarihli dava dilekçesinde, davalı kooperatif tarafından 08.07.2012 günü yapılan genel kurulun usülüne uygun olmadan toplanmış olması, kooperatif üyelerinin ödeyemeyeceği bir rakamın ödeme planı olarak kabul edilmesi yönünde iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle, genel kurul tutacağının 8. maddesinin iptali için dava açıldığını, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/534 Esas sayılı dosyasının yargılaması sırasında kooperatif tarafından 03.11.2012 günü olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını ve dava konusu kararın genel kurulda iptal edilmiş olduğunun mahkemeye bildirildiğini ve bu nedenle davanın konusuz kalması nedeniyle reddedildiğini, ancak ne bu tarihten önce ne de daha sonra davalı kooperatif tarafından müvekkillerine kooperatif üyeleri olarak hak ve mükellefiyetleri ile ilgili hiçbir bildirimde bulunulmadığını, daha önce kooperatif üyesi olarak müvekkillerine isabet eden birer dairenin inşaatları bitirilerek teslim edildiğini, kooperatife ait 5400 metrekarelik arsada ikinci bir İnşaat yapılması için çalışmalar yapıldığını, ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile karşılıklı dava konusu olan bu yerde inşaata başlanamadığını, bu sırada, kooperatife ait arsanın müteahhit bir firmaya devredilmesi için eski kooperatif yönetimi ile görüşmeler ve anlaşmalar yapıldığı duyumunun alındığını, bu konuda yasal engeller bulunduğundan kooperatif hisselerinin bu yükleniciye devri yoluyla kooperatifin içinin boşaltıldığını, birçok üyenin imzası dahi olmadan üyeliklerinin gerçek üye olmayan ve gerçekte ödeme yapmayan üyelere devredildiğini, ayrıca davalı kooperatifin yasal engelleri aşarak … İnşaat adlı müteahhit firma ile anlaşarak kooperatife ait 5400 metrekarelik ikinci arsada da inşaata başladığını, duyumlara göre bazı dairelerin yasa dışı olarak satılmaya başlandığını, davalı kooperatife ihtarname gönderildiğini, Bakırköy …… Noterliği’nin 29.05.2013 günlü ihtarnameleri ile gerekli bilginin verildiğinin belirtildiğini, ayrıca bu ihtarnamelerde müvekkillerine tüm üyelerin amaçları gerçekleştiği için kooperatif üyeliklerinin sonlandırıldığı bilgisi verilmiş ise de bunun yasal olarak mümkün olmadığı gibi üyelerin amaçlarının gerçekleşmiş olduğunun da doğru olmadığını, kooperatif üyesi olarak müvekkillerine isabet eden birer dairenin inşaatlarının bitirilerek üyelere teslim edilmiş olmasının müvekkillerinin kooperatif üyeliklerinin son bulduğu anlamına gelmediğini, üyeliğin hangi durumlarda ve hangi yasal prosedürlere göre son bulacağının yasalarda belirlendiğini, müvekkillerinin üyeliklerini devrettiklerini kabul etmeyip, üyeliklerini devretmediklerini, ortada kooperatifin İnşaat yapılmayan arsasından büyük rant sağlamak gibi bir amaç bulunduğunu iddia ederek, müvekkillerinin kooperatif üyeliğinin devam ettiği hususunun tespitine, müvekkillerinin usul ve yasaya aykırı olarak kooperatif üyelikleri sonlandırılmış ise bununla ilgili olarak verilmiş olan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili kooperatifin kayıt ve belgeleri tetkik edildiğinde, davacıların kooperatifin kuruluş amacı olan konut edinme durumundan faydalanmak amacıyla 1’er üyelik kayıtlarının olduğu ve davacıların herbirinin 1 adet konutu kooperatif üyeliği nedeniyle edinmiş oldukları, konutların tapularının müvekkili kooperatif tarafından davacılara devredildiğinin anlaşıldığını, bu durumun, dava dilekçesinde de kabul ve ikrarları ile sabit olduğunu, müvekkili kooperatif tarafından konut oluşturmak amacıyla mülkiyetinde bulunan arsaların İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mesken ve Gecekondu Müdürlüğü tarafından 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca özel olarak tahsis edilmiş ve müvekkili kooperatif tarafından bedelleri bu tahsis amacına uygun olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mesken ve Gecekondu Müdürlüğüne ödendiğini, davacıların dilekçelerinde de 1 mesken aldıklarını kabul ettiklerinden dolayı dava ile elde etmek istedikleri tahsisin amacına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, halen kooperatifte bulunan ve mesken almamış diğer üyelerin haklarına zarar getirecek kanuna aykırı bir durum olduğunu, tahsis işleminin kaldırılması kararının idare mahkeme kararı ile iptal edildiğini, yargı süreci boyunca inşaatın devam edemediğini, 05.02.2015 tarihi sonrası müvekkili kooperatifin tahsis işlemi yeniden geçerlik kazandığından bir kısım arsa üzerinde inşaatın devam ettiğini, davacıların meskenlerinin tahsis tarihinde kooperatife borçları bulunduğundan, meskenlerin tahsis ve teslim tarihinde bu gerekçeye dayalı olarak tahsisle birlikte üyeliklerinin sona erdirilmediğini, kooperatif yönetim kurulunun 14/02/2013 tarihli kararı ile sona erdirildiğini, ihraç kararının noter kanalı ile 31/05/2013 tarihinde davacıya, 02/11/2015 tarihinde ise davacı vekiline tebliğ edildiğini, iptal davasının ise kanunda öngörülen 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 22/02/2016 tarihinde ikame edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, birden fazla davacının birlikte açmış olduğu davalar tefrik edilerek ayrı esas sırasına kaydedilmiş ve alınan bilirkişi raporu değerlendirilerek, kooperatif üyesinin, kooperatifin bütün malvarlığı hakkında ortaklık payına sahip olduğu, bu ortaklığın tahsis edilen bağımsız bölüm ile sona erdirilemeyeceği, ortağın bağımsız bölüm dışında kalan alanlardaki ortaklığına ilişkin hak ve mükellefiyetinin devam ettiği, ana sözleşmede ortaklıktan çıkarma sebeplerinin açıkça belirtildiği, buna karşılık davacının ihraç sebebinin ana sözleşmedeki çıkarma sebepleri arasında yer almadığı, bu bağlamda geçerli bir ihraç kararının bulunmaması sebebiyle davacının, davalı kooperatifin ortağı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne ve davalı ….. Kooperatif Yönetim Kurulu tarafından verilen ihraç kararının iptaline, davacının davalı kooperatife üye olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedeni olarak, ihraç kararının davacının kendisine ve vekiline tebliğ edilmesine rağmen, yasal süre olan 3 ay içinde bu karara itiraz edilmediğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının üyelik hissesine isabet eden konutun kendisine teslim edilmesi ile üyelik amacının gerçekleştiğini, davacının talebinin diğer üyelerin haklarını ihlal ettiğini, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ve mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevap dilekçesinde, davalı yanın istinaf talebinin reddine ve mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti ve üyelikten ihraç kararına dair yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacının ……. Kooperatifinin üyesi olduğu, 1 adet üyelik hissesine isabet eden dairenin kendisine teslim edildiği, teslim tarihinden sonraki dönemde üyelikle ilgili hak ve yükümlülüklerinin kendisine bildirilmediği, davalı kooperatifin, dava konusu edilen 14.02.2013 yönetim kurulu kararı ile, kooperatifin kuruluş amacı olan konut edinme durumundan faydalanarak herbirinin 1 adet konut edinmiş olduğu, konutların tapularının kooperatiften kendilerine devir edildiği tarihte kooperatife olan borçlarından dolayı ilişiğinin kesilmediği, kooperatif amaçlarının gerçekleştiği gözetilerek kooperatif ile ilgili üyelik ilişkilerinin sonlandırılmasına karar verildiği, buna dair Bakırköy ….. Noterliğinde 29.05.2013 tarihli ihtarnamenin düzenlendiği, ihtarnamede yönetim kurulu kararı gereğince üyeliğin sonlandırılması kararının alındığı bilgisinin yer aldığı , davalı kooperatif tarafından, ….. İli, …. İlçesi, …… 2 No’lu Gecekondu Önleme Bölgesinde yer alan ve kooperatife konut yapmak için tahsis edilen parseller üzerinde inşaat yapılmadığının tespit edildiği gerekçesi ile iptale dair 28.04.2006 tarihli işlemin iptali için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açmış olduğu davanın 11.05.2012 tarihinde sonuçlandığı, İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2012/697 Esas, 2012/1145 Karar ve 11.05.2012 tarihli iptal kararının Danıştay 14. Dairenin onama kararı ve karar düzeltme talebinin reddi neticesinde 05.02.2015 tarihinde kesinleştiği ve söz konusu parselde de İnşaat işlerine başlandığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında, davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, 1 dairenin teslim edildiği, kooperatif yönetim kurulu tarafından davacının kooperatif üyeliğinden ihraç kararı alındığı ve yukarıda özetlenen konularda bir uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının, kooperatiften ihracına yönelik yönetim kurulu kararının usul ve yasaya aykırı olup olmadığı ve kooperatif üyeliğinin devam edip etmediği ve davanın yasal sürede açılıp açılmadığıdır.27/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda, kooperatiflerde ortakların kooperatife ortak olmakla kooperatifin bütün malvarlığı hakkında bir ortaklık hakkına sahip olacağı, ortaklığın sadece ortağa tahsis edilen bağımsız bölümün ortağa teslimi ile ortaklık ilişkisinin son bulmadığını, hiçbir kooperatifte ortağa tahsis edilen bağımsız bölümün ortağa teslimi ile ortaklık ilişkisinin son bulmayacağını, kooperatiflerde, yapılan ve ortaklara ait bağımsız bölüm dışında kalan arsalarda, sosyal tesislerde her türlü kooperatif varlığı üzerinde ortağın ortaklıktan kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerinin mevcut bulunduğunu, anasözleşmenin 64’ncü maddesi ile konutların ortaklara teslimi ile sadece kredi borcu bakımından ortağın kooperatif ile ilişkisinin kesileceğinin belirlenmiş bulunduğu, 1163 sayılı K.K 16’ncı maddesinin ise ortaklıktan çıkarılmayı düzenlediği, ortakların anasözleşmede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamayacağının belirlediğini, ortaklıktan çıkmayı düzenleyen anasözleşme hükmünün ise 14’ncü madde olduğunu, ortağın konutunu teslim almasının ortaklıktan çıkarma sebebi olarak sayılmadığını, dolayısı ile davalı kooperatifin 14.02.2013 sayılı 20 nolu kararının yasa ve anasözleşmenin amir hükümlerine aykırı olduğunu geçerli bir ihraç kararı sayılamayacağını, ihraç kararının ortaklara hangi tarihte tebliğ edildiğine dair bir tebligat şerhi mevcut olmamakla birlikte esasen alınan ihraç kararlarının geçerli ihraç kararları olmadığından tebligat şerhlerinin de bir önemi olmayacağını, sonuç olarak, ihraç kararının geçerli bir ihraç kararı olmadığı ve amir hükümlere aykırı bulunduğu bu sebeple davacıların ortaklıklarının devam ettiği belirtilmiştir.Mahkemece, dosya tefrik edilerek bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesinde “ Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz “, Konut Yapı Kooperatifi Anasözleşmesi’nin 14. maddesinde ise “ Ortaklıktan Çıkarma “ düzenlenmiştir. Ortaklıktan çıkarma (ihraç) ortaklığı sona erdiren yasal olgulardan biridir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen nedenlerle ortaklıktan çıkarılamazlar. İhraç edilen ortağın iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Ortak bu ihraç kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye başvurarak, verilen ihraç kararının iptalini isteyebilir. Ortak kendisine tebliğ edilen ihraç kararına karşı mahkeme yoluna gitmek istemezse, yine genel kurul nezdinde itiraz edip , ihraç kararının genel kurulda görüşülmesini ve bir karar verilmesini isteyebilir. 1163 sayılı K.K ‘nun 16/3. maddesinde belirtilen, üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararının kesinleşeceğine dair düzenlemede ifade edilen 3 aylık süre hak düşürücü süredir. Mahkemece bu sürenin resen göz önüne alınması gerekir.Somut olayda, davalı kooperatifin yönetim kurulunun ihraç karar tarihi 14.02.2013 olup usulüne uygun tebliğ edildiğine dair dosyada yeterli ve açık belgeler olmasa dahi dava karar tarihinden 3 yıl sonra açılmıştır. Ancak dava dilekçesinde, söz konusu işlemin yasal olarak mümkün olmayacağı iddia edilmiştir.Kooperatif organlarının, hukuki işlem yapma gücüne sahip olmalarına veya işlemle ilgili yasal faaliyetlerine karşın, hukuka aykırı işlem yapmaları da söz konusu olabilmektedir. Kooperatif işleminin hukuka aykırılığı, işlemin ana unsurlarından olabileceği gibi, ikincil unsurlarından da olabilir. Hukuka aykırılık işleme uygulanacak normun niteliğine göre de farklılık gösterebilir. Emredici normdaki aykırılık, sonuçları itibariyle, diğer aykırılıktan ağır olacaktır. Kesin hükümsüzlükte, işlemin ana unsurlarında ve emredici norma aykırılıkta mutlak butlan söz konusudur. Mutlak butlanda (kesin hükümsüzlük), işlemin, başta Kooperatif Kanunu, Ticaret Kanunu ile ilgili kanunların emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Bu nedenle kooperatifin işlemi, hukuki varlık kazanmamıştır. Mutlak butlanla geçersiz kooperatif işlemi hukuki sonuç doğurmayacaktır. Somut olayda, davalı kooperatifin ihraç kararı bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, yasa ve anasözleşmenin amir hükümlerine aykırıdır. Bu durumda kararın mutlak butlanla batıl olduğu ve davanın süreye tabi olmayacağının kabulü gerekecektir. Çünkü, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’un 16’ıncı maddesinde, kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektirecek sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterilmesi gerektiği, ortakların ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebepler ile ortaklıktan çıkarılmayacağı tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtilmiştir. Kooperatif Ana Sözleşmeleri, ortak lehine hükümler içermesi koşuluyla ortağı ve kooperatifi bağlar. Ana sözleşmenin, ortaklıktan çıkarılmayı düzenleyen 14’üncü maddesinde, ihraç sebepleri düzenlenmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, davalı kooperatif yönetim kurulunun 14/02/2013 tarih ve 20 numaralı kararının “kooperatifin kuruluş amacı olan konut edinme durumundan faydalanarak davacının 1 adet konut edinmiş olduğunu, konut tapusunun kooperatifçe kendisine devredildiği tarihte davacının kooperatife olan borcundan dolayı ilişiğinin kesilmediğini, davacının kooperatife olan borcunun tahsili ile birlikte kooperatif amaçlarının gerçekleştiği…” şeklindeki gerekçesi ile ihraç edilmiştir. Ancak söz konusu ihraç sebebi, Konut Yapı Kooperatifleri Ana Sözleşmesinin 14’üncü maddesinde öngörülen ortaklıktan çıkarılma sebepleri arasında sayılmamıştır. Oysaki yönetimin uyguladığı ihraç prosedürünün yasaya ve ana sözleşmeye uygun olması gerekmektedir. Dolayısıyla ana sözleşmede öngörülen ihraç sebepleri somut olayımızda gerçekleşmediğinden davalı kooperatif yönetim kurulunun 14/02/2013 tarih ve 20 numaralı ihraç kararı batıldır. Bu sebeple davalının, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı yönündeki iddiaları yerinde değildir.Açıklanan tüm nedenler, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve özellikle yasal düzenlemeler kapsamında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/662 Esas, 2017/989 Karar ve 19/10/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davalı tarafın peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1 bendi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/03/2019