Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/595 E. 2018/671 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/595 Esas
KARAR NO : 2018/671
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2017
NUMARASI : 2017/438 Esas, 2017/1203 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (İflasın Kapatılması)
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili ve asil 12.02.2014 tarihli dava dilekçesinde,… olarak teklif edilen konkordatonun iflastan sonra konkordato olduğunu, alacaklılık iddia edenlerin bir an önce alacaklarını alma imkanlarının önünü açmak ve haklarına kavuşmak gayesi ile teklifinin kabul edilmesini, bu kanuni sulh imkanının hem kendisini ve hem alacaklı olduklarını iddia eden alacaklıları himaye etmekte olacağını, ekonomik krizler nedeniyle fazlasıyla etkilendiğini,borçlarını ödeyemez duruma düştüğünü, bu durumdan kurtulamayarak… tarafından bütün malları bilhassa okullarının elinden alındığını, … isimli kişinin müracatı üzerine iflasına karar verildiğini,büyük hukuk savaşı sonrası haklarını geri almışsa da, bu süre içinde İflas İdaresinin açtığı inançlı işlem ve muvazaa davalarının 8-10 yıl devam ettiğini, İflas tasfiye işlemlerinin bir türlü neticelenmeyip, İflas sonrası çeşitli hukuki ihtilaflar ve davalar yüzünden uzayıp gittiğini, taşınmazlarının iflasın tasfiyesi amacıyla mevcut halleri ile satışa çıkarıldığında müşteri bulunmasının zor olacağını,hem alacaklıların alacağını tam olarak tahsil etmelerini sağlamak, hemde kendisinin batmasının önüne geçilip ve piyasaya yeniden borçsuz atılması için konkordato talebi ihtiyacı olduğunun zaruri ve açık olduğunu, aktiflerinin satış kabiliyetinin olmadığını, bu halin iyileştirilmesinin müflisin konkordato teklifinin kabul edilip iflasın kaldırılmasına bağlı olduğunu,eğer konkordato kabul edilmez, İflas kalkmazsa herşeyin harap haliyle kalacağını, tasfiye satış ve tahsil kabiliyeti uzun süre alacağını ve bu durumunda alacaklılar aleyhine olacağını, masaya yazılan alacak toplamının 3.731.241 TL olup, taşınmazların değerleriyle borçları kat be kat karşılayabileceğini, asıl alacakların tamamının ödeneceğini, konkordatonun kabul edilip, iflasın kalktığı tarihten 4 ay sonra ilk taksit, takip eden 4 ay sonra ikinci taksit olmak üzere borcun tamamının ödenmiş olacağını, kendisinin ana alacağı ödeyeceğini teklif etmesinin hiç tenzilat istememesinin iyi niyetinin eseri olduğunun neticesi olduğunu,ana parayı ödeme gayretini gösterdikten sonra faiz ödemesi imkanının kalmayacağının açık olduğunu buna rağmen alacakları düşünerek ana borcun üzerine faiz adı altında % 10 koyarak ana parayla beraber toplayıp ödemek istediğini, teklif ettiği İflas içi konkordato kabul edildiği takdirde, güvenli ve rahat çalışma imkanının doğacağını ve taahhütleri yerine getirileceğini, 10 yıldan beri çoğu harap olmuş mallarını onarmak, imarlarını düzeltmek ve temizlemek için paraya çevirmek için süreye ihtiyaç olduğunu, iyi bir programlama ile bütün borçların ödeneceği gibi kamu alacakları ve imtiyazlı alacaklar için teminat göstermekle bütün alacakların garanti altına alınacağını, ayrıca İflas içi konkordatonun tüm diğer şartlarınında hakkında gerçekleşmiş bulunduğunu iddia ederek, konkordato taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Kadıköy İflas Müdürlüğü 2000/35 İflas sayılı dosyada 12.02.2014 tarihli dilekçe ile, … tarafından teklif edilen İflas içi konkordatonun 15.01.2014 tarihli olağanüstü alacaklılar toplantısında müzakere yapılıp ,müflisin teklifinin alacaklılar tarafından kabul edildiğini, borçlunun mal varlığının çeşitli pürüzler yüzünden ve müflisin serbestçe tasarruf etme imkanları olmamasından doğan güçlükler yüzünden zamana ihtiyaç duyulan durumlarda borçlunun teklif ettiği konkordato hakkını tanımakta isabet ve zorunluluk olduğunun müzakere edilip ve sonuçta kabul edilmiş olmakla bu gibi durumlarda borçluya aktifini paraya çavirerek borçlarını ödeyebilmesi için gerekli olan kısa da olsa bir sürenin verilmesinin uygun olacağını, tatbikatta uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme teklifleri karşısında müflisin alacaklılarının menfaatine olan teklifini dürüstlük ve doğruluk ilkesine uygun gördüklerini, müflisin İflas içi konkordato teklifinin ve alacaklıların kabul kararının incelenerek tasdik edilmesi kanaatini beslediklerini belirterek İflas idaresinin rapor ve görüşünü Ticaret Mahkemesine sunmuşlardır.
Duruşma günü, yasa uyarınca gazetede ilan edilmiştir.
CEVAP:
Davalı İflas idaresi memurları, konkordato ile güdülen gayenin,borçluya alacakları ile anlaşıp, bir borç tasfiyesi planı yapıp, sulh yoluyla çözüme kavuşturulması olduğunu, borçluya tanınan kanundan doğan bu imkanın borçluyu himaye ettiği gibi,alacaklıların menfaatinide koruyup kollayacağını,borçlunun konkordato sayesinde alacakların rıza gösterip, verdikleri kabul oyları ile iflastan kurtulacağını,müflisin İflas içi konkordato talebini İflas idarelerine yaptığını,müdahil olarak müracaat eden …’ nun, iflasın açıldığı tarihten beri geçen 13 yıllık süre içinde ,iflastan önce alacaklı olduğundan bahisle kanunun koyduğu süreler veya dışında alacaklı kaydı yaptırmadığı gibi, İflas açıldıktan sonra doğmuş bir alacağı içinde alacaklı kaydı yaptırmadığını, ancak TMSF den temlik aldığı, alacağı için Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/1113 esas, 2013/596 karar sayılı dosyada açtığı kayıt kabul davasının, iflastan yıllarca önce mevcudiyetini iddia ettiği alacağının olmadığı gerekçesiyle mahkemece reddedildiğini, müdahale talep edenin, kanunen konkordato sebebiyle kayıtlı alacaklı sıfatına haiz olmadığını,müflisin İflas içi konkordato teklifini kanuna uygun şekilde yaptığını, konkordato müzakeresinin ilan ve tebliğ edildiği gibi 15.01.2014 tarihinde yapıldığını, konkordato müzakeresine yoklama yapılarak, sıra cetveli mucibince alacağı kısmen veya tamamen kabul edilmiş olan alacaklılarla, nizalı olup 237.madde mucibince tetkik mercii tarafından toplantıya ve oya iştirakına karar verilmiş olan alacakların iştirak ettiğini, toplantıda,toplantı nisabı İİK 221/2 ve 237 son fıkra gereğince alacaklı adedinin 1/2 si, alacak miktarının 2/3 den fazlası kabul oyu verdiğinden İflas içi konkordato talebinin kabul edildiğini, ancak müdahillerin yetkili icra Hukuk mahkemelerinde 6 defa toplantıya katılma ( ihtiyati tedbir) talebinde bulunmuşlarsa da, bu taleplerinin her seferinde reddedildiğini,kararların kesinleştiğini şimdi ise, müdahale bahanesiyle müdahillerin her zamanki talepleri ve konuları tekrar ederek baskı kurmalarının hakkın suistimali olduğunu,konkordato sırasında tanzim ettikleri raporlardan ve bilirkişilerin hazırladığı raporlardan da anlaşılacağı üzere, müflisin hüsnüniyetle ve çok iyi şartlarda ve çok kısa zamanda alacaklılarına ödemeleri yapma teklifinin bilhassa müdahillerin baskısından alacakları kurtarması karşısında tasdiki kanaatini beslediklerini beyan etmişlerdir.
Asli Müdahiller … San.ve Tic. A.Ş ve … vekili, …’in 2.kez ileri sürdüğü İflas içi konkordato teklifinin kabul edildiğini beyan edilerek, konkordatonun tasdiki talebinde bulunulduğunun öğrenildiğini, müvekkillerin ayrı ayrı ve birlikte olmak üzere 28,29,70 ve 71. Sıralarda, müflisin masasına alacak kaydı yaptırdığını ve reddedilen alacakların masaya kabulü için kayıt kabulü davası açılmış nizalı alacaklar olduğunu,İİK nun. 296/2 hükmü gereğince,konkordatonun tasdikine itiraz eden alacaklar olarak, tasdiki istenen konkordato teklifinde müvekkili alacaklarına yer verilmemiş olmasının doğuracağı mağduriyet olarak müvekkillerinin haklarının müdafaası için huzurdaki davaya müdahil olmakta hukuki yararlarının mevcut olduğunu belirterek yasal şartları ihtiva etmeyen konkordato tasdik talebine karşı beyanları için dosya fotokopisini talep etmiş, 20.03.2014 tarihli beyan dilekçesinde ise, İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğü’nün.. İflas sayılı dosyasında 14 yıldır tasfiye işlemleri yürütüyor gözüken müflisin, ilk olarak 24.08.2011 tarihinde İflas içi konkordato teklifinde bulunduğunu,müflisin 1. konkordato teklifinin,o dönemde görevde olan ve fakat 2012 yılında Kadıköy … İcra Mahkemesinin 16.02.2012 tarih, 2011/1191 esas,2012/228 karar sayılı kararı ile ,müflis ile işbirliği yaptıkları ve tarafsız davranmadıkları gerekçesi ile görevden azledilen İflas idare memurları tarafından 2/3 çoğunluk tarafından kabul oyu kullanıldığı gerekçesi ile tasdik talebi ile Ticaret Mahkemesine sunulduğunu, Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.04.2012 tarih ve 2011/1415 esas, 2012/442 karar sayılı kararı ile, yasal şartları taşımayan ve müvekkillerinin konkordato nisabına dahil edilmesine ilişkin tedbir kararının varlığına rağmen toplantıya katılımının engellenmiş olması gerekçesi ile konkordatonun tasdiki talebinin reddedildiğini, ret kararının kesinleştiğini, buna rağmen İflas idaresi tarafından hiç bir tasfiye işleminin yapılmadığını,İflas içi konkordato teklifinin tasdiki için, 297-298 ile 308 de belirtilen şartlar oluşmadığından tasdik talebinin reddi gerektiğini,borçlunun dürüst olmadığını,borçlunun dürüst olması şartını düzenleyen 298. maddenin 1. bendinin 2003 yılında kaldırıldığını, ancak İİK nun 308 .maddede ifadesini bulan dürüstlük kuralı hakkında ifade edildiği gibi, konkordatonun tasdiki için de dürüstlük şartının en önemli şart olduğu hususunda tereddüt olmadığını, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/1049 esas, 2002/1144 karar sayılı kararında, miflisin defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı bunedenle müflis lehine delil vasfının bulunmadığının, tek düzen muhasebe planı tebliğine aykırı bir şekilde kayıt altına aldığının belirtilip kararın kesinleşmiş olmasına rağmen, toplantıya hazırlık aşamasında alınan 12.11.2013 havale tarihli hesap bilirkişisi raporunda, müflisin defterlerindeki kayıtların tek düzen muhasebe tebliğine uygun olduğunun belirtildiğini, yasanın tarifine göre, dürüst samimi olmayan müflisin iyiniyetten uzak ve alacaklarını zararlandıran, müflisi zenginleştiren teklifin tasdikine ilişkin talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklılar … ve … adına vekaleten kendi adına asaleten Av…., 10.08.2015 tarihli beyan dilekçesinde, … tarafından sunulan, masa aktifine ve gerçeklere uymayan ve samimi olmayan teklifin reddine karar verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise,konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklılar olarak alacaklarının tüm işlemiş faizleri ve ferileriyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Müdahale talebinde bulunan … vekili 25.06.2014 tarihli dilekçe ile, müvekkilinin İflas masasından toplam 212.682,53 TL alacaklı olduğunu, yasaya aykırı olarak ödeme yapılmadığı gibi alacaklarının sürüncemede kaldığını, hukuki yarar nedeniyle müdahilliklerinin kabulü ile konkordatonun onama talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı … 29.01.2016 tarihli dilekçesi ile, asli alacaklı olması nedeniyle davaya müdahillik talebinde bulunarak usul ve yasaya aykırı olan konkordatonun tasdikinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Müdahil … Tic.AŞ vekili ,05.04.2016 tarihli dilekçe ile, müflis hakkında hileli iflas suçundan İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/124 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, müflisin dürüst olma şartını hiçbir zaman sağlamadığı gözetilerek, alacaklının zararına sonuç doğuracak teklifin tasdiki talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Temlik alan Kemal Kaygısız vekili, 22.06.2016 tarihli duruşmadaki zapta geçen beyanında, davanın kabulünü talep ettiklerini belirtmiştir.
Asli müdahiller vekili 08.11.2016 tarihli dilekçe ile,müvekkillerinin hakkaniyetli ve adil yargılama yapılarak hüküm kurulacağına olan inançlarının ve duydukları güvenin sarsıldığını, üzülerek HSYK nezdinde şikayette bulunulduğunu belirterek mahkeme heyetinin davadan çekilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 09.11.2016 tarihli celse ara kararında, HMK 41. maddesi gereğince mahkeme heyetinin reddine ilişkin talebin esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın hukuki niteliği itibarıyla icra iflas kanununun 296 ve devamı madde hükümleri gereğince davacı tarafından talep olunan iflas içi Konkordatonun onanmasına karar verilmesi isteğine ilişkin olduğunu, HMK nun 382/f Madde hükümlerinde icra ve iflas hukukundaki çekişmesiz yargı işleri içerisinde Konkordatonun tasdiki davasının da gösterildiğini ,yasa gereğince çekişmesiz yargı işlerinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün de uygulanacağını, hukuk muhakemeleri kanunu’nun 316/1-e madde hükümleri nde konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin açılacak davaların basit yargılama usulüne göre yapılmasının öngörüldüğünü, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğunu, davacı tarafından açılan İflas içi Konkordatonun onanmasına ilişkin iş bu davada da re’sen araştırma ilkesi gereğince, Konkordatonun onanması için gerekli şartların yerine getirilip getirilmediğinin ayrı ayrı inceleme konusu yapıldığını, Konkordato davasının icra iflas kanunu’nun 166. madde hükümleri gereğince yurt düzeyinde dağıtımı yapılan ve tirajı 50.000 Üzerinde bulunan gazetelerden birinde ve ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, Konkordatonun onanmasına itiraz etmek isteyenlerin itiraz nedenlerine ilişkin dilekçelerini duruşma gününden on gün öncesine kadar mahkemeye sunmalarına karar verildiğini, iflas Müdürlüğü’nün talebinin iflas idaresine tebliğ edildiğini, İflas içi konkordatoda İflas dışı Konkordatodan farklı olarak Konkordato talebinin yapılacağı merciinin icra mahkemesi olmayıp, masanın kanuni temsilcisi olan iflas idaresi olduğunu, İflas dışı Konkordato da olduğu gibi borçlunun burada da somut bir Konkordato projesini hazırlaması ve bunu konkordato teklifi ile birlikte iflas idaresine vermekle yükümlü olduğunu ancak müflisin burada Konkordato teklifine ayrıntılı bilançosunu ve defter tutmaya tabii şahıslardan olsa bile defterlerinin durumunu gösterir bir cetveli ekleme zorunluluğunun olmadığını ,yine bu Konkordato türünde bir Konkordato mühletinin olmadığını ve bir Konkordato komiserinin atanmayacağını, Konkordato komiserine ait görevlerin iflas idaresi tarafından yerine getirileceğini, müflisin konkordato teklifini alan iflas idaresinin bir ilan yaparak, Konkordato teklifinin görüşülmesi amacıyla alacaklıları toplantıya davet edeceğini, iflas idaresinin almış olduğu 21.10.2013 tarihli karar uyarınca bu gereklere riayet ederek ilanlarla alacaklıların toplantıya davet edildiğini, alacaklılar toplantısının görev ve yetkilerinden birisinin de iflasına hükmedilmiş olan bir borçlunun teklif etmiş olduğu Konkordatoyu karara bağlamak olduğunu, müflisin İflasın açılmasından, paraların kesin dağıtılmasına kadar olan dönemde konkordato teklif edebileceğini, teklif dosyasının İncelenmesinde iflas idaresinin müflisin Konkordato teklifi üzerine almış olduğu 21.10.2013 tarihli kararının altı nolu bendi ile alacaklılara tebligat kanunu uyarınca davetiye çıkarılmasına ve keyfiyetin ilanına karar verdiği bu kararın yerine getirildiği, Konkordato talebinin görüşülmesine ilişkin olarak 15.01.2014 tarihinde saat 15:00 de toplantı yapıldığı, tutanak tanzim edilerek imza altına alındığının anlaşıldığı, Konkordato, kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza verilmiş ise kabul edilmiş sayılacağı, imtiyazlı alacaklılarla, borçlunun karısı, kocası ve ana baba ile evladının ne alacak ve ne de alacaklı ekseriyeti teşkilde hesaba katılmayacaklarını, rehinle temin edilmiş alacakların komiser tarafından takdir edilen kıymet neticesinde teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılacaklarını, … iflas masasının mevcut olan bir kısım alacaklılar bakımından mahkemece bu yönde yani alacaklılar toplantısına katılabilme yönünde bir karar bulunmadığından bu alacaklıların toplantıya katılabilme ve toplantıda oy kullanabilme yetkisinin bulunmadığını, nizalı alacaklılar tarafından bu yönde yapılan başvuruların değişik mahkeme kararlarıyla reddedildiğini,iflas idaresi tarafından hazırlanan … tarafından teklif edilen iflas içi Konkordatonun 15.01.2014 tarihli olan olağanüstü alacaklılar toplantısında müzakere edilip 19 adet kabul oyu kullanıldığı, kabul oyu kullanan alacaklıların alacak toplamının 12.150.790,00TL olduğu buna karşılık Konkordato teklifine beş adet alacaklının toplantıya gelmedikleri için ret oyu kullanmış sayıldığı, ret oyu kullanan alacaklıların alacak miktarının 457.600 TL olduğu, müflisin toplam borcunun 12.608.390,00TL olduğuna göre alacaklıların 1/2 sinden alacakların 2/3 den fazlasının kabul oyu kullandığından müflisin iflas içi Konkordato talebi kabul edildikten sonra, Konkordatonun onanması konusunda mahkemeye sunulduğu, asliye ticaret Mahkemesi’nın Konkordato’nun tasdikine ilişkin yargılamasının maddi hukuk yargılaması olmayıp kendisine özgü bir onama işlemi niteliğinde olduğunu, konkordatonun tasdiki yargılaması sonunda verilecek kararın, Konkordato prosedürünün yasal koşullarına uygun yürütülüp yürütülmediğinin ve Konkordatonun unsurlarının kanunun öngördüğü anlamda oluşup oluşmadığının saptanmasına ilişkin bir özellik taşımadığı, bu açıdan da konkordatonun tasdiki için yargılamanın nizasız kaza niteliğinde kamu düzeni ile ilgili bulunan çekişmesiz yargı işi olduğunun kabul edildiğini, icra iflas kanununun 298. madde hükümleri gereğince Konkordato teklifinin tasdiki için, teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, malvarlığının terki suretiyle konkordato da, paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen meblağın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi, konkordato işlemlerinin yerine getirilmesinin, alacaklıları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, alacaklılardan her biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe,yeterli teminatın gösterilmesi, konkordatonun tasdikini gerektirdiği yargılama masrafları ve ilam harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerektiği, mahkemenin iflas içi konkordatoya karar verebilmesi için bu şartların hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiği, diğer bir değişle şartlardan birinin diğerine bir üstünlüğünün olmadığını ve şartlardan biri yerine gelmemişse kural olarak diğer şartların incelenmesinin gerekmeyeceği, müflisin dürüst olması,teklif edilen paranın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, konkordatonun çifte çoğunlukla kabul edilmiş olması gerektiği, teminat gösterme şartı ve yargılama giderlerinin ve harçlarının depo edilmesi şartlarının yerine getirildiği bu sebeple dava dosyasına sunulu bulunulan belgeler ve mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz olunan raporlarda icra iflas kanunu 298. madde hükümlerinde öngörülen koşulların davacı borçlu müflis tarafından yerine getirilmiş bulunduğu, konkordatonun tasdikine karar verilmesi gerektiği, müdahil vekillerinin HSYK ya şikayet ettiklerini belirterek davadan çekilmeyi İstemişler ise de, 6100 sayılı HMK nun 36. Madde hükümlerinde ret sebeplerinin belirtildiği ret isteminde bulunan itirazcının HMK 65 ve 66 Madde hükümlerinde belirtilen şekilde davanın tarafı olmayışı nedeniyle reddi hakim istemi yerinde görülmeyerek reddine karar verildiği, HMK 65. maddede bir yargılamanın konusu olan hak ve şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği, asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütüleceği, karara bağlanacağı, aynı yasanın 66. maddesinde ise üçüncü kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan tarafın yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar asli müdahil olarak davada yer alır ise fer’i müdahil olduğunu,konkordatonun tasdiki davasında ise nizasız kaza niteliğinde kamu düzeni ile ilgili bulunan çekişmesiz yargı işinde ise asli ve feri müdahil durumunun söz konusu olmayıp sadece itiraz eden konumunda bulunduklarını belirtilerek”DAVANIN KABULÜ İLE,
1-İstanbul ili,Tuzla İlçesi,… kayıtlı arsa niteliğindeki mahkememizce bilirkişi tarafından 2.267.035,25 TL değer belirlenen taşınmazın konkordato teminatı teşkil etmek üzere başkasına devir ve temlik edilmesinin önlenmesi için sicil kaydına işlenmek üzere İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE,
2-KONKORDATONUN TASDİKİNE,
3- Yazı işleri müdürü tarafından hemen ilgili yerlere yazı yazılmasına,
4-İİK ‘ nun 302. maddesi gereği itiraza uğrayan alacaklılara dava açmak için hazır olanlara tefhimden hazır olmayanlara tebliğden itibaren 10 günlük süre verilmesine,
5-KARAR HARCI
Alınması gereken 158.000 TL konkordato Onama harcı davacı tarafından yargılama evresinde peşin olarak yatırılmış olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,”şeklinde karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı, yasal sürede,asli müdahiller … Tic.A.Ş,…. Tic.A.Ş ve … vekili ile katılma yoluyla yasal sürede davacı … vekili ve katılma yoluyla ancak asli müdahillerin istinaf dilekçesi kendilerine 26.12. 2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 348. maddesinde ki düzenlemeye aykırı şekilde 07.02.2017 tarihinde,alacaklılar …, …, …,… ,.. ve…’ın alacaklarını temlik alan … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İlk derece mahkemesinin 2014/58 Esas, 2016/790 Karar ve 09.11.2016 tarihli kararı, Dairemizin 2017/321 Esas, 2017/325 Karar ve 30.03.2017 tarihli kararı ve “… Dava,İİK 309 maddede düzenlenen iflastan sonra konkordatodur.
İflastan sonra (İflas İçi) konkordato yasada,iflasına hükmedilmiş olan bir borçlunun konkordato teklif ederse ,İflas idaresinin mütalaası ile beraber ikinci alacaklılar toplantısında veya daha sonra müzakere edilmek üzere alacaklılara bu teklifi bildireceği şeklinde düzenlenmiş,309/2 fıkrada ise,294 ‘ ten 299 uncu ve 302’ den 308 inciye kadar olan maddelerin buradada tatbik edileceği ,komisere ait vazifelerin İflas idaresi tarafından yapılacağı belirtilmiştir. İİK nun belirtilen maddelerinde ise,adi konkordatoya ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Yasa koyucu ,iflastan sonraki konkordato ile düzenlemenin pek çoğunu adi konkortato ile ilgili düzenlemelere atıfla yetinmiştir.Bu durumda ,tüm ilgili maddelerin kendi özellikleri itibariyle birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.Konkordato, dürüst bir borçlunun, imtiyazsız alacaklıların (en az 2/3 çoğunluğu ) ile yaptığı ve Ticaret Mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşmadır.Bu anlaşma ile, imtiyazsız alacaklar borçluya karşı alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat eder. Borçlu,borçlarının kabul edilen kısmını ödemekle borcundan kurtulur. İİKnun 297. maddesi gereğince ,konkordato,kaydedilmiş olan alacaklarının yarısını ve alacakların 2/3 ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılacaktır. Yasa maddesinin üst başlığı ” konkordatonun kabulü için lazım gelen ekseriyet ” tir. Müflis davacı vekilininde istinaf dilekçesine beyan ve katılma yolu ile istinaf talep dilekçesinde beyan ettiği gibi,müflisin konkordato teklifinin oylanmasına dair 15.01.2014 tarihli olağanüstü toplantı tutanağındaki 19 kabul oyunun tamamı alacaklıların vekillerine aittir.Yine tarafların kabulünde olduğu gibi alacaklılar yerine kabul oyu kullanan vekillerin vekaletnamelerinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74.maddesinde düzenlendiği şekilde,davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller arasında sayılan”…konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez..”hükmünde belirtilen şekilde konkordato ile ilgili özel yetkileri mevcut değildir.Konkordatonun tasdik talebine ilişkin başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenen dava şartları arasında da ayrıca,vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamenin bulunması dava şartları arasında düzenlenmiştir.6098 sayılı TBK nun 504. maddesinde ise,vekaletin kapsamı düzenlenmiş ve TBK 504/3 bendinde” Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, hakeme başvuramaz, İflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez…”düzenlemesine yer verilmiştir. Her iki yasal düzenlemede de bazı yazarların kabul ettiği şekilde,genel sulh yetkisi veya konkordato yetkisini içeren özel vekaletnamenin bulunmasına dair bir ifadeye yer verilmemiştir. Mahkemece vekaletnamelerin özel yetkiyi kapsayıp kapsamadığı re’sen incelenip bu konuda bir karar verilmesi gerekirken bu hususun incelenmeksizin işin esasına girilmesi doğru kabul edilmemiştir. Asliye Ticaret Mahkemesinin konkordatonun tasdikine ilişkin yargılamanın çekişmemiz yargı işi olduğu kabul edilmektedir. Konkordatonun tasdiki prosedürünün çekişmemiz yargı işi olarak kabul edilmesi halinde,tasdik yargılamasına müdahale imkanının bu çerçevede ele alınması gerekecektir. HMK 383.maddede konkordatonun tasdiki yargılamasının çekişmesiz yargı işi olduğu açıkça hükme bağlanmıştır. Doktrin ve yargı kararlarında çekişmesiz yargıda fer’i müdahalenin mümkün olmadığı kabul edilmektedir. Ancak bu durum konkordatonun tasdikine ilişkin inceleme sırasında herhangi bir itirazın vuku bulmamış olması halinde söz konusudur. Buna karşılık ,konkordatonun tasdikine ilişkin incelemenin gerçekleşmesi sırasında, tasdik şartlarının bulunmadığı yönünde itirazlar olmuşsa, bu durumda yapılacak olan yargısal faaliyet çekişmesiz yargılama faaliyeti değil, çekişmeli yargılama faaliyeti olur. Nitekim bu husus, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02.03.2000 tarih ve 904/1573 sayılı kararlarında da hemen hemen benzer ifadelerle hükme bağlanmıştır.Bu durumda konkordatonun tasdikine müdahiller tarafından yapılan itirazları ,konkordatonun tasdikine yapılan bir itiraz olarak değerlendirilip,konkordatonun tasdiki yargılamasının çekişmeli yargılama faaliyeti haline geldiğini kabul etmek gerekecektir.(Doç. Dr.Serdar Kale,Sorularla Konkordato, sayfa110 ).Açıklanan nedenlerle,katılma yoluyla istinaf eden davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı gibi,mahkemece yasanın hatalı yorumlanması sonucu varılan sonuç itibariyle eksik inceleme ile hüküm kurulmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İİK nun 303.maddesinde konkordatonun tasdikine ilişkin hükümde ihtiva etmesi gereken hususlar açıklanmıştır. 303/son fıkrada “Konkordato tasdiki kararında ,alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği,borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya uzman bir kişi tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilir.Bu takdirde görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilir .”hükmüne yer verilmiştir.Mahkemece kabul şekline göre, konkordatonun tasdikine dair kararda,konkordato İstemi tasdik edilen tacirin borçlarını ne şekilde ve hangi sürelerde ödeyeceği ve ödeme koşulları ,yukarıda belirtilen yasal düzenlemede gözetilerek hüküm fıkrasına yazılması gerekirken bu hususlardan hiç bahsedilmeden konkordatonun tasdikine karar verilmiş olması hatalı ve eksik olmuştur.Yine mahkemece,İİKnun 299. maddesinde ,konkordato hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren borçlu ve itiraz eden her alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulabilir düzenlemesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükmün kapsamını düzenleyen 297/1-ç bendi uyarınca, hükmün sonuç kısmına kanun yolu ve süresinin yazılmamış olması da yerinde kabul edilmemiştir.
Asli müdahillerin bir diğer istinaf nedenleri hakimi ret taleplerinin ilk derece mahkemesince reddedilmiş olmasına ilişkindir. Asli müdahil vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 08.09.2016 tarihli dilekçe ile,mahkeme heyetinin davadan çekilmesi talep edilmiş, aynı dilekçede HSYK nezdinde şikayetçi olunduğu da belirtilmiştir. Mahkemece, duruşmada ret talebi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 41. maddesi uyarınca geri çevrilmiş ve gerekçeli kararda ise, ret şartları yazılmak suretiyle ayrıntılı şekilde red sebeplerinin oluşmadığı belirtilerek bu talep reddedilmiştir.HMK nun36. maddesinde,ret sebepleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Somut olayda,müdahil vekilinin ileri sürdüğü nedenler hakimin ret sebepleri değil, ancak kararın istinaf nedenleri olarak kabul edileceğinden ve bir kısım iddiaların ise soyut nitelikte olması nedeniyle ,mahkemenin hakimin reddi talebini ret etmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden müdahil vekilinin buna ilişkin istinaf nedeni yerinde kabul edilmeyerek reddedilmiştir.
Açıklanan tüm nedenlerle, katılma yolu ile hükmü istinaf eden,Alacaklılar …, …, …, ..’ın alacağını temlik alan ..vekilinin istinaf başvurusunun HMK 348. Maddesinde, katılma yoluyla istinaf dilekçesinin cevap dilekçesi ile birlikte verilmesi kabul edildiğinden ve istinaf dilekçesine cevap verme süresinden sonra katılma yoluyla istinaf ettiğinden istinaf başvurusunun süre yönünden reddine, katılma yolu ile istinaf eden davacı … vekilinin istinaf başvurusunun gerekçede açıklandığı gibi, tasdike ilişkin incelemede, tasdik şartlarının bulunmadığı yönünde itiraz olup dava çekişmeli yargılama faaliyeti haline geldiğinden reddine, asli müdahiller vekilinin istinaf başvurularından hakimin ret talebinin reddi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan reddedilmiş,dava dosyasına ilişkin istinaf başvuruları ise, gerekçede ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere,konkordatonun tasdiki yargılamasında,mahkemece re’sen dikkat edilmesi gereken usulü eksiklikler ve yargılama şekli ile ilgili yasanın hatalı yorumlanması sonucu ,hatalı yargılama ile kabul şekline göre de yine hatalı hüküm kurulmuş olması ve bu şekilde verilen bir karara yönelik denetim yapılması mümkün olmayacağından, asli müdahillerin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin,yalnızca hükmün özelliği gözönünde bulundurularak kabul şekline göre de resen usulü eksiklere vurgu yapılmak suretiyle kabulüne ve ilk derece kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir….” ”gerekçesi ile karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, Dairemizin kararı yazıldıktan sonra, davanın hukuki niteliği itibarıyla İİK nun 296 vd maddeleri hükümleri gereğince davacı tarafından talep edilen İflas içi konkordatonun onanmasına karar verilmesi isteğine ilişkin olduğu, konkordatonun tasdiki için kanunda öngörülen şartların , müflisin dürüst olması, teklif edilen paranın borçlunun kaynakları İle orantılı olması, konkordatonun çifte çoğunlukla kabul edilmiş olması, teminat gösterilmesi, yargılama giderlerinin ve borçlarının depo edilmesi gerekir şeklinde sayıldığını, konkordatonun tasdiki için ön görülen bu şartların tamamının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/565 esas sayılı dosyasında yargılaması devam eden konkordato teklifine olumlu oy veren …’un 8.900.000,00 TL alacak iddiası ile açtığı kayıt kabul davasının reddine karar verildiği, kararın kesinleşmediği ancak, mahkemenin ilk kararında 8.900.000,00 TL nin müflisin tüm borcundan tenzil edilmesi durumunda müflisin borç tutarının 3.708.390 TL ye düşeceği , aynı rakamın kabul oyu kullanan alacaklıların alacak toplamından indirildiğinde geriye 3.250.790 TL kaldığı, kabul oyu kullanan alacaklı sayısınında 18 ze düştüğü, konkordato teklifinde 5 adet red oyu kullanıldığı, red oyu kullanan alacak toplamınında 457.600 TL olduğu, bu durumda dahi alacaklıların 1/2 sinden ve alacakların 2/3 ünden fazla İle konkordato teklifinin kabul edilmiş olduğu, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/565 Esas sayılı dosyası üzerinden verilecek kararın konkordato nisabını etkilemeyeceği belirlenmişken, İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin kesin kararı üzerine, konkordato teklifinin oylamasında vekilleri aracılığı İle olumlu oy kullanan 19 alacaklı yönünden özel yetki içeren vekaletname veya alacaklarının icazetlerini sunmak üzere davacıya süre verildiği, buna rağmen davacı tarafça konkordato teklifinin oylamasında kabul oyu kullananlardan bir kısmının icazetlerinin tamamlanamadığı gibi özel yetki içeren vekaletnamelerinde sunulamadığı, … tarafından temlik alınan ve konkordato teklifinde kabul oyu kullanan …a ilişkin icazet verildiği, ayrıca …, . … ve … ‘un şahsen icazet verdikleri, her ne kadar … adına icazet belgesi sunulmuş ise de kimlik tespiti dolayısı İle imzanın aidiyeti tespitinin yapılamadığı icazetin kabulünün mümkün olmadığı, alacaklı Kaledekor adına Av…. tarafından icazet verildiği bildirilmişse de söz konusu vekilin vekaletnamesinde özel yetkinin bulunmadığı gibi, Kadıköy İflas Müdürlüğünün 2000/35 İflas sayılı 06.12.2011 tarihli derkenarında 13-14-15-17 nolu alacaklılar vekili Av…. müflisin … Tic.A.Ş ye olan borcunu ödediğinin yazılı olduğu için Kaledekor adına icazet verildiğinin kabul edilemeyeceği , … tarafından temlik alınan ve icazet verilen …, …, …,…’ın konkordato teklif oylamasında red oyu kullandıkları bu hali İle icazet veren alacaklı sayısının 10 olduğu, … tarafından açılan kayıt kabul davasının reddi nedeniyle alacak miktarı 8.900.000,00 TL nin borçtan tenzili halinde borç miktarının 3.708.390 TL ye düştüğü, konkordato teklifinin onaylanması için gerekli alacak miktarının 2.472.260 TL olması gerekirken icazetler dikkate alındığında kabul oyu kullanan alacak miktarının 1.200.390 TL olduğu, konkordato teklifinde olumlu oy kullananlar bakımından alacaklı sayısının 1/2 den fazla olmadığı gibi, alacak miktarının da 2/3 ten fazla olmadığı, kesin süreye rağmen icazet ve özel yetki içerir vekaletname sunulmadığı, icazeti sunulamayan alacaklılar İle kayıt kabul davası red edilen … ‘un alacağı birlikte değerlendirildiğinde konkordato tasdiki için gerekli olan nisaba ulaşılamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar davacı vekili, alacaklı … vekili ve İflas idaresi memurları tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf nedenleri olarak: ilk derece mahkeme kararını yazdıktan ve tekrar ettikten sonra, kararın haksız olduğunu, icazetlerin tamamlanmadığı veya özel yetki içeren vekaletnamelerin sunulmadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde özel vekaletname verilmesi gereken hallerin belirtildiğini, kabul oyu kullanan alacaklılar ile vekilleri arasında uzun süreden beri devam eden vekalet akdi bulunduğunu, müvekkillerin bizzat takip ettiğini, özel yetkisi bulunmayan vekilin yaptığı işleme icazet verilebileceğini, ayrıca konkordatonun alacaklılar İle bir sulhu gerektirdiğinden , konkordato teklifi ve bu teklifin kabulü için vekilin ya genel Sulh yetkisinin ya konkordato yetkisini içeren vekaletinin bulunması gerektiğini, özel vekalet ile bu eksikliğin giderildiğini, alacaklı sayısının 10 olduğu kabulünün yanlış ve hukuka aykırı olduğunu, üçüncü şahsın alacağını temlik etme hakkı olduğunu, Mahkemenin kabulünün hatalı olduğunu, red oyu verenlerin sonradan kabul oyuna çevirebileceğini, Kemal Kaygısız’ın alacağı olmadığına dair kesin bir karar olmadığı takdirde İflas defterinde ve mahkeme kesin kararı ile sıra cetvelinde kayıtlı müzakerelerde bulunma hakkına sahip ve oy kullanma ve nisaba dahil olma yetkisine haiz bir İflas alacaklısı olduğunu, toplam alacak miktarının 12.150.709 TL, icazet verilen alacak miktarının 10.563.890 TL olup 2/3 alacak nisabına ulaşıldığını, toplam alacaklı adedinin 24 kişi, icazet veren alacaklı adedinin 17 kişi, 1/2 alacaklı nisabına ulaşıldığını, konkordatonun tasdiki için gerekli olan çifte nisabın sağlandığını belirterek kararın kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı … şahsi olarak dosyaya ibraz etmiş olduğu 06.02.2018 tarihli istinaf dilekçesinde, 15.01.2014 tarihli olağanüstü alacaklılar toplantısında İflas içi konkordatonun çifte çoğunlukla kabul edildiğini , mahkemenin onama makamı olarak görevini aşarak, ihlal ederek karar verdiğini, İflas içi konkordatonun alacaklılarla yapılan Sulh anlaşması olduğunu, dava sürecinde şartların yerine geldiğinin bilirkişi kurulu raporları ile yerine gelmişken, şartların görmezden gelindiğini, hukuka aykırılık durumları oluştuğunu, eksiklikler tamamlandığı halde incelenmeyerek, bilirkişiye incelettirilmeyerek, hukukçu öğretim üyeleri mütalaaları dikkate alınmayarak, ileri sürülmeyen iddiaların sonradan genişletilerek, davanın sürüncemede bırakılarak karar verildiğini belirttildikten sonra yeniden mahkeme kararları, kabul oyu ve red oyu veren alacaklılar ayrı ayrı belirtilip , alacakların yok sayılamayacağını, temlik edilen alacağın borçlusunun eski alacaklının yerine geçeceğini, nisabın haricinde tutmakla büyük yanılgıya düşüldüğünü belirterek vekilinin dilekçesindeki iddialara yer vermiş ve alacaklının red oyu kullandığı için alacağının yok sayılamayacağını, Kemal Kaygısız alacağının nisaptan düşülmesinin İflas kaideleri ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, icazet veren çifte çoğunluğun fazlası İle mevcut olduğunu, ehil bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı Kemal Kaygısız vekili istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin sonradan tamamlattırılacak usuli işlemi kesin süreye bağlamış olmasının , sonradan vekalet ve icazetlere ilişkin yaptığı nitelendirmelerin hatalı olduğunu,müvekkili tarafından temlik alınmış alacaklıların konkordato oylamasında kabul oyu olarak nitelendirilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin konkordato kararı sonrası hukuki süreçte davası reddedilmiş alacaklının alacağını ve oyunu oy ve alacak nisabından çıkarılmasının yerinde olduğunu, ancak aynı hukuki süreçte temlik alınmış alacaklar için verilmiş icazetlerin aynı hukuki gerekçe ile nisaba eklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İflas İdaresi Memurları vekili istinaf nedenleri olarak, İflas içi konkordatonun müflis tarafından sunulan bir sulh anlaşması olduğunun kanunda açık olduğunu, karardaki tartışmanın İflastan önceki tartışmaya ilişkin olduğunu, hatalı değerlendirmeler yapıldığını, Kemal Kaygısız İle ilgili hatalı değerlendirme yapıldığını, davanın başından beri haksız müdahale kararı ile davayı katılanların müdahilliklerine karar verildiği, bunun bir hata olduğu, borçlu olmadıklarını gösteren kararlara rağmen mahkemenin göz ardı ettiğini, davaya müdahil olarak katılanların müdahillik sıfatlarının olmadığını, temlik alanın alacaklı sıfatını kazandığını, karar verilinceye kadar temlik sahibinin kabul oyu vermesinin geçerli olduğunu belirterek mahkemenin kabulünün yerinde olmadığını, yapılacak işin uzman bilirkilere dosyanın tevdi edilerek geniş kapsamlı alacaklı sayısı ve alacak miktarının testinin gerektiğini uygulamada genel vekaletnamesi olan avukatın bu vekaletnamede geniş kapsamlı sulh yetkisinin bulunmasının yeterli olduğunu iddia ederek kararın bozulmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, iflastan sonra talep edilen konkordatonun tasdiki istemidir.
Taraflar arasında, Dairemizin 2017/321 Esas, 2017/325 Karar ve 30.03.2017 tarihli ilamında belirtildiği üzere, müflisin konkordato teklifinin oylanmasına dair 15.01.2014 tarihli olağanüstü toplantıda, toplantı tutanağındaki 19 kabul oyunun tamamının alacaklıların vekillerine ait olduğu, alacaklılar yerine kabul oyu kullanan vekillerin vekaletnamelerinde ve hatta dava tarihinde davacı vekilinin vekaletnamelerinde HMK 74. madde ve 6098 sayılı TBK nun 504/3. fıkrası gereğince, konkordato ve muvafakata ilişkin özel yetkinin bulunmadığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, vekaletnamelerde bulunması gereken özel yetkilerin konkordato oylamasındaki etkisinin ne olacağı, söz konusu eksikliğin tamamlanıp tamamlanamayacağı, ne şekilde tamamlanması gerekeceği, alacağı temlik alan alacaklının nisaptaki yerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği, oylamada red oyu veren alacaklının alacağının temlik alan alacaklının sonraki kabul oyunun nisaba etkisinin ne olacağı , İflas içi konkordatoda, konkordato çoğunluğunun hesaplanmasında dikkate alınacak alacaklar arasında kayıt kabul davası açan ve davası reddedilen alacaklının durumunun ne olacağı , kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.
Dosya kapsamından ve özellikle Kadıköy İflas Müdürlüğünün 21.06.2012 havale tarihli yazısından (İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/382 Esas sayılı dosyada düzenlenen 03.03.2014 tarihli bilirkişi heyet raporundan), Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/213 Esas sayılı dosyasında 13.12.2000 günü İflas kararı verilen ve İflas tasfiye işleri Müdürlüğün 2000/35 sayılı dosyasında yürütülen …’in İflas masasında görevli olan İflas idare memurlarının icra mahkemesince görevden alınmış olduğu, diğer bilgilerden , müflisin ilk olarak 24.08.2011 tarihinde iflas içi konkordato talebinde bulunduğu, Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/1415 Esas, 2012/442 Karar ve 09.04.2012 tarihli kararı İle konkordato tasdik talebinin reddedildiği, kararın kesinleştiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/36934 soruşturma nolu dosyasında, … hakkında, hileli iflas iddiası İle şüpheli sıfatıyla İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine 11.03.2016 tarihli iddianame İle kamu davası açıldığı, kamu davasının İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/124 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu , iş bu İflas içi konkordato tasdikine dair talebin ikinci tasdik talebi olduğu anlaşılmıştır.
Konkordato, Prof .Dr.Baki Kuru’nun İcra İflas Hukuk kitabının 4. cildinde , konkordatonun, dürüst bir borçlunun alacaklılarının çoğunluğu İle yaptığı ve ticaret Mahkemesinin tasdiki İle hüküm ifade eden , bir cebri anlaşma olduğu , bununla imtiyazsız alacaklıların borçluya karşı alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat edecekleri ve borçlunun borçlarının konkordato İle kabul edilen kısmını ödemekle borçlarından kurtulacağı, buna göre , konkordatonun bunu kabul eden alacaklılarla borçlu bakımından bir anlaşma olduğu , bu anlaşmanın karşılıklı fedakarlıklarda bulunmak suretiyle meydana gelen sulh sözleşmesine çok benzediği şekilde tarif edilmiştir. Doktrinde ağırlık görüş bu şekilde veya bu görüşe yakındır.Müflisin konkordato oylamasının yapıldığı 15.01.2014 tarihinde ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde , Dairemizin ilk kararında ayrıntılı şekilde yazılarak belirtildiği üzere, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller düzenlenmiştir. Maddede açıkça “…Sulh olamaz…konkordato ve Kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez…” ifadelerine yer verilmiştir. Davacı tarafın bunun aksine iddialarından birisi, konkordatonun bir nevi sulh sözleşmesi olduğu ve vekaletnamede özel yetki olarak sulh yetkisinin bulunmasının yeterli olacağına ilişkindir. Bu konunun dayanağı olarak ise, Yargıtay’ın değişik kararları ve iş bu kararların esas alınarak yazılmış eserler gösterilmiştir. Gösterilen tüm iddialar yerinde olmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun yürürlüğü İle birlikte yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK 63. madde İle ilgili değerlendirmelerin iş bu davada uygulanma yeri olmayacağı dikkate alınmamıştır. Çünkü , 1086 sayılı HUMK 63. maddede, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddede düzenlenen, konkordato İle ilgili düzenlemeye yer verilmemiş ve yalnızca sulha yer verilmiştir. Bunun sonucu olarak ve doğal olarak, söz konusu yasa kapsamında ilgili Yargıtay Dairelerinin kararlarında Sulh yetkisine vurgu yapmakla yetinilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yasanın açık düzenlemesi ile birlikte davanın, davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre değerlendirilmesi gerekeceğinden, istinaf eden davacı vekilinin vekaletname İle ilgili aksi iddiaları yerinde görülmemiştir. Şu halde, gerek davacı vekilinin müvekkili adına konkordato teklifinde bulunurken, gerekse de konkordato teklifine ,alacaklı asıllar yerine toplantıya katılarak muvafakatta bulunarak oy kullanan vekillerin vekaletnamelerinde açıkça 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde düzenlenen özel yetkilerin bulunması gerekmektedir.HMK 74. maddesi emredici niteliktedir. Kaldı ki , aynı yasanın dava şartlarını düzenleyen 114/1-f bendinde, vekille takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması yanında usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamenin bulunması da dava şartları arasında sayılmıştır. Ancak söz konusu eksiklik, sonradan giderilmesi mümkün olduğundan yasa koyucu bu hususa 115/2. fıkrada yer vermiş ve noksanlığın tamamlanması için süre verilmesi, verilen süre içinde noksanlığın giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usülden reddedileceğine yer vermiştir.Somut olayda, davacı tarafça Dairemiz kararından sonra eksiklik giderilmiş ve usulüne uygun vekaletname ibraz edilmiştir. Konkordato oylamasında müvekkilleri yerine kabul oyu kullanan vekillerin tamamı ise müvekkillerinin yasa gereğince muvafakatlarını içerir vekaletname ibraz edemedikleri gibi alacaklıların tamamı da mahkemeye gelerek vekillerinin yapmış oldukları işleme icazette bulunmamışlardır.
Mahkemece dosya üzerinde bilirkişi raporu ve itiraz üzerine ek rapor alınmıştır .11.09.2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı … müdahale talep edenlerin iddiaları, dosya kapsamı değerlendirildikten sonra, İflas idare memurların raporu yazıldıktan ve konkordato İle ilgili açıklamalar neticesinde, İflas idaresinin raporuna eklediği, kabul ve red oyu kullananların dökümüne ilişkin tablo incelendiğinde, 19 adet kabul oyu kullanıldığı, kabul oyu kullananların alacaklarının toplamının 12.150.790 TL olduğu, buna karşılık konkordato teklifinde 5 adet red oyu kullanıldığı, red oyu kullanan alacaklar toplamının 457.600 TL olduğu, netice olarak müflisin toplam borcunun 12.608.390 TL olduğu, kamu alacakları için ayrı bir bölüm oluşturulduğu, sonuç olarak alacaklıların 1/2 sinden , alacaklıların 2/3 den fazlasının kabul oyu kullandığından müflisin İflas içi konkordato teklifinin kabul edildiğinin İflas idare raporunda belirtildiğini, konkordato şartlarının ise, müflisin dürüst olması, teklif edilen paranın borçlunun kaynakları İle orantılı olması, konkordatonun çifte çoğunlukla kabul edilmiş olması, teminat gösterme şartı olduğu, sonuç olarak, konkordatonun tasdiki yargılamasının kural olarak çekişmesiz yargı işi olduğu, fakat olayda , müdahillerin itirazlarının konkordatonun tasdiki yargılamasını çekişmeli yargılamaya dönüştürdüğü, çifte çoğunluk koşulunun somut olayda gerçekleştiği ancak derdest kayıt kabul davasının sonucunun bu nisabı değiştirebilecek nitelikte bulunduğu takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Müdahil vekilleri rapora itiraz ederek, itiraz dilekçelerine ekli belgeleri ibraz etmişlerdir.Müflis vekili ise, konkordato tasdiki taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 2 kez ek rapor alınmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 297.maddesinde konkordatonun kabulü için lazım gelen ekseriyet düzenlenmiş, maddede, konkordatonun kaydedilmiş alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Somut olayda, davacının kabulünde olduğu üzere, konkordato oylamasının yapıldığı 15.01.2014 tarihli toplantıda , kabul ve red oyu kullananlar hakkında düzenlenen rapordaki tabloda, toplam borcun 12.608.390 TL, kabul oyu kullanan 19 adet alacaklının toplam alacak miktarının 12.150.790 TL olduğu, 3 kişinin red oyu kullandığı, 2 alacaklının ise gelmediği için red oyu kullandığı , red oyu kullanan toplam 5 alacaklının alacak toplamın 457.600 TL olduğu bu durumda alacaklıların 1/2 sinden , alacakların 2/3 den fazlasının kabul oyu kullandığı için müflisin İflas içi konkordato teklifinin kabul edildiği hususu İflas idare memurları tarafından belirtilmiştir.19 kabul oyu kullanan alacaklılarla birlikte 5 adet red oyu kullanmış alacaklarla birlikte toplam alacaklı sayısı 24 ‘dür.Mahkeme kararında belirtildiği gibi, kabul oyu kullananlar arasında , 8.900.000 TL alacak miktarı İle yer alan Kemal Kaygısız’ın açtığı kayıt kabul davası reddedilmiştir.Söz konusu dava dosyasına ait 03.3.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı … Kaygısız tarafından İflas idaresine karşı 20.02.2012 tarihli dava dilekçesi ile , kendisinin ve yakınlarının parasını …’e borç verdiğini, paraların ödenmediğini iddia ederek, 8.900.000 TL alacağın İflas masasına kayıt ve kabulüne dair dava açtığı, davacının talebinin 74 kayıt sıra numarasına kayıt edildiği, masanın alacak talebini 13.06.2012 tarihinde reddettiği, müflisin ,alacaklı talebine karşı ,Kemal Kaygısız alacağını kabul ettiğini beyan ettiği, ancak masanın alacağı reddetmiş olması nedeniyle adı geçen alacaklının kayıt kabul davası açtığı anlaşılmıştır.Rapor sonucunda, ispatın kesin delille yapılmasının gerekeceği vb gerekçelerle davacı alacaklı aleyhine beyanda bulunulduğu, 30.09.2015 tarihli mahkemede alınan ek bilirkişi raporunda bu hususun değerlendirildiği ve Kemal Kaygısız’ın İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/565 Esas sayılı dosyasında açtığı kayıt kabul davasının 10.05.2015 tarihli oturumda reddedildiği, kabul oyu kullanmış alacaklı sayısının 18 ze düştüğü , varsayılan halde de konkordato nisabını etkileyecek bir yönün bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Ancak, gerek bilirkişi kök raporunda ,gerekse de ek raporlarda, konkordato teklifini kabul eden alacaklıları temsil eden vekillerin vekaletnameleri ve geçerlilikleri tartışılmamıştır.Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere konkordato teklifini kabul ve red edenlerin oylarının geçerliliği ve borçlunun borç ve alacaklıların alacak hesaplarının yeniden hesaplanması gerekecektir.Buna göre …’ın kabul oyu ile nisapta yer alan alacak miktarının , açmış olduğu kayıt kabul davasının reddedilmiş olması nedeniyle öncelikle mahsubu gerekecektir.Bu durumda, kabul oyu kullanan alacaklı sayısı 18, alacak miktarları (12.150.790-8.900.000 TL =) 3.250.000 TL ,borçlununun borç miktarı da aynı oranda azalacağından, müflisin toplam borcu (12.608.390 TL -8.900.000 TL =)3.708.390 TL olacaktır.Davacının alacakları olan 3.708.390 TL üzerinden 2/3 ise, 2.472.260 TL dir. Davacının alacaklarının bu çoğunluk üzerinden imza edilmesi gerekecektir.Diğer taraftan kabul oyu kullanan, ancak mahkeme kararı İle alacaklı olmadığı gerekçesiyle davası reddedilen .. tarafından, red oyu kullanan …, …, … ve ..’ın alacakları 20.06.2016 tarihli temliknamelerle temlik edilmiştir.Temlik alan … dosyaya ibraz ettiği dilekçelerle temlik aldığı alacakların tümü yönünden oylamalara iştirak ve icazet verdiklerini beyan etmiştir .Değişik Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, alacağın yasalara uygun olarak temliki halinde , temlik alacaklısı durumuna geçenlerin çoğunluğun hesabında göz önünde bulundurulması gerekecektir.Bu durumda , … ‘ın temlik aldığı ve daha önceden red oyu kullanan yukarıda sayılan 4 alacaklının konkordato teklifini kabul edenler arasında yer verilmesi doğru olacaktır. Sonuç olarak, kabul ve red oyu kullananlar arasında gösterilen, …( alacak miktarı 5.000 TL ), … ( alacak miktarı 108.000 TL) , … ( alacak miktarı 3.000 TL ),… ( alacak miktarı 8.000 TL ) ,… ( alacak miktarı 7.000. ),… ( alacak miktarı 13.000 TL ),… ( alacak miktarı 12.000 TL ),… ( alacak miktarı 5.890 TL ) , … ( alacak miktarı 1.032.000TL ), … ( alacak miktarı 10.691 TL ), … ( alacak miktarı 100.00O TL ) , …. ( alacak miktarı 25.000 TL ) olmak üzere , davacı müflisin konkordato teklifini kabul eden alacaklı sayısı 13, alacak miktarı ise toplam 1.335.490 TL olmuştur.Davacı müflisin toplam 12.608.390 TL olan borcundan Kemal Kaygısız’ın reddedilen ve nisaptan çıkartılan 8.900.000 TL nin mahsubu sonucu kalan 3.708.390 TL miktar ise davacı müflisin nisaba esas alacakları olarak kabul edileceğinden 2/3 hesabında 3.708.390 TL esas olacaktır.Bu ise (3.708.390 *2/3=)2.472.260 TL dir. Davacıdan alacaklı olan ve kabul oyu kullanan 13 alacaklının toplam alacak miktarı ise yukarıda ayrıntılı şekilde gösterildiği gibi 1.335.490 TL dir.Yani 2/3 nisaba denk gelen 2.472.260 TL nin çok altındadır.Mahkemece kabul oyu kullanılan alacak miktarının 1.200.390 TL olarak hesaplanması bu anlamda doğru değilse de sonuca etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılarak reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2004 sayılı İİK nun 299. maddesinde kanun yollarına başvuru üst başlığı İle “ Konkordato hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde borçlu ve itiraz eden her alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulabilir …” düzenlemesine yer verilmiştir. İİK .m 299. daki itiraz eden her alacaklı deyiminden maksadın, konkordatoya yazılmış olsun olmasın, konkordato duruşmasına gelerek konkordatonun tasdikine itiraz etmiş , yani mahkemeden konkordatonun reddine karar verilmesini istemiş olan alacaklılardır ( Prof. Dr.Baki Kuru- İcra ve İflas Hukuku Kitabı ,4 cilt 3767. sayfa, 1997 basım). Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2004/7172 E, 2784 Karar ve 17.03.2005 tarihli ilamında, konkordato talebine itiraz etmeyen alacaklıların kararı temyiz edemeyecekleri belirtilmiştir.Somut olayda istinaf talebinde bulunan Kemal Kaygısız, itiraz eden alacaklı olmayıp bilakis kabul eden olduğundan istinaf talebinin aynı yasa gereğince reddi gerekmiştir.
İflas dışı konkordatoda, konkordato komiserinin, İflas içi konkordatoda konkordato komiserine ait görevleri yerine getirmeyi üstlenmiş olan İflas idaresinin ( m.309 ) konkordatonun tasdiki talebinin reddine ilişkin kararı temyiz hakkı bulunmamaktadır.Bunun nedeni konkordato komiserinin ( İflas içi konkordato komiserlik görevini üstlenmiş olan İflas idaresinin ), icra etmiş oldukları komiserlik görevi bakımından Konkordatonun taraflarından tümüyle bağımsız , objektif ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde hem borçlunun hem de alacaklıların menfaatlerinin adil ve eşit ölçüler içerisinde dengelenmesine ve uzlaştırılmasına yönelik olarak faaliyet gösteren resmî bir görevli konumunda olmasıdır..( Yrd.Doç.Dr. Süha .i- Konkordatonun Tasdiki kitabı 1996 baskı) Bu nedenle ve İİK nun 299. maddesi gereğince kararı istinaf eden İflas İdare Memurlarının istinaf talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, alacaklı Kemal Kaygısız ve İflas İdare Memurlarının ise istinaf başvurusunun istinaf kanun yoluna başvuru hakları bulunmadığından reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- İflas İdaresi Memurları İle Kemal Kaygısız vekillerinin istinaf taleplerinin İİK 299 maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvuru hakları bulunmadığından ayrı ayrı REDDİNE,
2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/438 Esas, 2017/1203 Karar ve 20.12.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE ,
3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı İle yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili İle hazineye irat kaydına,
4- Davacının ve istinaf başvuruları usülden reddedilenlerin istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1, İİK 299. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2018