Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/579 E. 2018/864 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/579 Esas
KARAR NO : 2018/864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2017
NUMARASI : 2017/273 E. 2017/1356 K.
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde; Davacı müvekkili şirketin sermaye ödemelerinin yapıldığını, şirketin faaliyetine devam ettiğini, borca batıklıktan kurtulmak için çabaladığını, kayyım raporlarının da bunu desteklediğini, mahkememizde daha önce açılan 2016/290 E. sayılı dava dosyasının derdest olduğunu, verilen tedbir kararının devam ettirilerek, iflasın 1 yıl süreyle uzatılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, henüz bir iflas erteleme kararı olmadığından iflas ertelemenin uzatılmasının söz konusu olamayacağından davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
669 SAYILI KHKnin 4. maddesi gereğince iflas erteleme kararı verilemediğini, yasa koyucunun en fazla toplam 5 yıl süreli erteleme ve uzatma öngördüğü tedbir süresinin kulanımını her yeni dönemde yapılacak başvuruyla iflasın ertelenmesi şartlarının devam edip etmediğini incelemeye almasını emrettiğini, bu sebeple her bir başvuruya ilişkin en çok bir yıl süreyle karar verilebileceğinden süre bitmeden yeni bir başvuru yapılmasını şart koşuğunu, bu nedenle yerel mahkemece 2016/290 E. sayılı kök davanın sonuçlanmasının 1. süre uzatım davasında bekletici mesele yapılması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini kalep ve istinaf etmiştir.
İstinaf dilekçesi Müdahil … A.Ş. vekiline 15/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, herhangi bir cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Maltepe/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/290 E. sayılı dava dosyasında yargılaması devam eden iflas erteleme davasının halen derdest olduğunu belirterek 1 yıllık erteleme süresi dolmak üzere olduğundan ana dava henüz sonuçlanmasa da huzurdaki davayı açarak iflas ertelemenin 1 yıl süre ile uzatılması talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe davayı usulden reddetmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 114/1-h bendinde davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır.Yani Davacının dava açmakta hukuki yararı (menfaati) bulunmalıdır. Buna hukuki korunma ihtiyacıda denir. İdeal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacı hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç olmalıdır. Dava açmakta hukuki yarar dava çeşitlerine göre bazı özellikler gösterebilir. İflasın ertelenmesi kararının şekli bakımdan kesinleşmeden uzatma kararının verilemeyeceği gerek Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında, gerekse Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında benimsenen bir husustur. Ancak söz konusu hiçbir emsal kararda, iflasın ertelemesine ilişkin dava derdest iken uzatma talebine yönelik davanın açılamayacağı, bunda davacının hukuki menfaatinin olmadığı kabul
edilmemiştir. Bu şekilde yani davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan reddedileceğine ilişkin bir emsal karar veya uygulama mevcut değildir. Aksine, iflas erteleme davalarının da acele işlerden sayılıp basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen uygulamada davaların sonuçlanması ve kesinleşmesinin çeşitli sebeplerle uzadığı, davacıların Yargıtay kararlarını da gözeterek hak kaybına uğramamak adına ilk tedbir kararının verilme tarihinden itibaren bir yılın sonunda iflasın ertelemesinin uzatılmasına dair tedbir istemli ana davanın devamı niteliğinde yeni bir dava açtıkları gözlenmektedir. Bu tür dava açılmasında davacı tarafın hukuki menfaati bulunmaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23/10/2015 tarih ve 2015/3352 E. 2015/6804 K. sayılı emsal kararında da bu duruma işaret edilerek erteleme kararı kesinleşmeden uzatma davasının açılmasının doğru olduğuna karar vermiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15/12/2005 tarih ve 8068/12544 E.K., 27/01/2006 tarih ve 2005/11486 E. 2006/590 K. sayılı ilamlarında da birleşen davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile iflasın ertelenmesine ilişkin açılan asıl davanın kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği vurgulanarak bu davaların açılmasında hukuki menfaatin bulunmadığını kabul etmemiştir. O halde İflas ertelemesinin uzatılmasına ilişkin davanın özelliği itibariyle, iflasın ertelenmesi talebiyle açılan ana davanın derdest olması halinde söz konusu davanın sonucuna göre karar verileceğinden ilk derece mahkemesinin iflasın ertelenmesinin uzatılmasına ilişkin huzurdaki davanın hukuki yarar yokluğundan dava şartının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine ilişkin kararı yerinde olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/273 E. 2017/1356 K. 20/12/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.16/05/2018

MUHALEFET ŞERHİ

İİK 179/b.4 maddesine göre erteleme süresi azami bir yıl olup, bu sürenin, mahkemece uygun görülmesi halinde bir yıl daha uzatılabileceği, uzatma talebi hakkında karar verilebilmesi için erteleme kararının kesinleşmesinin bekletici sorun yapılacağı şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Madde metinden de anlaşılacağı üzere iflas erteleme süresinin uzatılması talebi için öncelikle bir iflas erteleme kararının verilmiş olması gerekmektedir.
Halen derdest olan ve iflas ertelemeye ilişkin bir karar verilmeyen dosyada yapılan yargılama sonucunda, açıktır ki, iflas erteleme kararı verilebileceği gibi, iflas erteleme talebinin reddi ile iflasa da karar verilebilecektir.
Henüz mahkemece, iflas erteleme kararı verilmeyen ve derdest olan bir dosya mevut iken, bu dava dosyasında nasıl bir karar verileceği belli değilken, sanki iflas erteleme kararı verilmiş gibi, iflas ertelemenin uzatılması kararı verilmesini sağlayacak ertelem kararı ön şartının oluşmadığı açıktır.
Her ne kadar davacı tarafça olağanüstü hal süresince 669 KHK’nın 4.a maddesi gereğince iflas erteleme kararı verilemeyeceğinden bahisle İİK 179/ b. 4 maddesinde belirtilen erteleme süresinin bir yıl uzatılması talebinin tedbir kararının verildiği tarih olarak baz alınması gerektiği iddia edilmişse de bu iddianın hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Zira iflas erteleme süresinin bir yıl uzatılması talebi, iflas erteleme kararı verilmesine bağlı kılındığından, ancak iflas erteleme karar tarihi bundan sonraki iflas erteleme uzatma taleplerinde baz alınacaktır.
Kaldı ki; İİK 179/b.4 maddesinde de, yukarıda açıklandığı üzere uzatma talebi hakkında karar verilebilmesi için erteleme kararının kesinleşmesinin bekletici sorun yapılacağı öngörülmüştür.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece olmayan bir iflas erteleme kararının uzatılması talebinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi, esas ve usul yönünden hukuka uygun olmakla davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiğini düşünmem dolayısı ile sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.