Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/563 E. 2020/2153 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/563 Esas
KARAR NO: 2020/2153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2017
NUMARASI: 2015/695 Esas, 2017/766 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 19/04/2009 tarihinde noter çekilişi ile iş yerlerinin hangi üyeye isabet ettiğinin belirlendiğini, 11/03/2009 tarihinde şerefiye bedeli belirlenmesine gerek olmadığının belirlendiğini, Ana sözleşmenin 61. maddesi gereğince şerefiye bedelinin ne şekilde belirleneceği ve kesin maliyetin nasıl tespit edileceğinin belirtildiğini, düzenlenen şerefiye raporunun davacıya tebliğ edilmediğini, iş yerlerinin konumunun birbirlerinden farklı olduğunu, kendisine isabet eden iş yeri için kendisine şerefiye bedeli ödenmesi gerektiğini belirterek şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 02/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 71.092,00 TL ye çıkarmıştır.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının şerefiye raporunu olağan genel kurul kararı ile tebliğ almasına rağmen tebliğ almadığını iddia ettiğini, tapusunun 08/10/2009 tarihinde teslim alındığını, şerefiye raporunda herhangi bir eksiklik yada yanlışlık bulunmadığını, dava açılmasında iyi niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, şerefiye raporunun üyelere gönderildiği, davacının Yasemin isimli çalışanına tebliğ edildiği, maliyet raporunun kesinleştiği ve kura çekimi yapıldığı, davacının AVM yapılacağı beklentisiyle ve AVM yapılmadığından mağdur olarak dava açtığı, şerefiye raporunun davacıya gönderilmediği ya da usulüne uygun tebliğ edilmediğinin kabulü halinde dahi itirazın kooperatife yapılması gerektiği, kura çekilip ferdileştirme yapıldıktan, bir kısım üyelerin haklarını devrettikten sonra şerefiye raporu alınmasının karışıklığa neden olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde; şerefiye raporunun tebliğ edildiğini ispat yükünün davalı kooperatif üzerinde olduğunu, tebliğ belgesi aslının bulunmadığını ve raporun müvekkiline tebliğ edildiğinin ispatlanamadığını, raporun tebliğini noter aracılığı ile yapmayan davalının basiretli hareket etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kura çekiminin yapıldığı genel kurulda şerefiye raporunun tebliği ile görüşülmesine ilişkin bir gündem bulunmadığını, bu nedenle gündemde olmayan ve karar alınmayan şerefiye raporuna itirazında mümkün olmadığını, gelecekte AVM yapılacağı ve müvekkilinin yerinin değerleneceği varsayımı ile davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gelecekte gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir olgu üzerinden karar verilemeyeceğini, kaldı ki davalının da bu yönde savurması bulunmadığını, kooperatife itiraz etmeden dava açılamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmadığını, sundukları uzman raporunun hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, aynı konu ile ilgili başka davalarda davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemenin hangi nedenle davayı reddettiğinin belirsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı taraf, istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, kooperatif üyesinin şerefiye bedelinin belirlenmemesi nedeniyle zararın tazminine ilişkindir. Davalı kooperatifin anasözleşmenin 61/2. maddesinde, teknik heyet raporunun ortaklara tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde bu kıymetlere itiraz edilebileceği, 15 günün geçmesiyle itiraz hakkının kesin olarak düşeceği öngörülmüştür. Ana sözleşmenin 62. maddesinde de ”İş yerlerinin maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla Noter önünde çekilecek kura ile dağıtılır.” hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamından, 11/03/2019 tarihli teknik heyet raporunda işyerlerinin eşit olduğu ve şerefiye bedeli belirlenmesine gerek olmadığının belirtildiği, raporun 17/03/2019 tarihinde noterce tasdik edildiği, davalı kooperatif yönetim kurulunun 11/03/2009 tarihli kararı ile teknik heyet tarafından düzenlenen raporun kabulüne ve noter onayı sonrası üyelere tebliğine, 15 günlük yasal itiraz süresinin beklenmesine, kura çekimi öncesi üyelere tanınacak 15 günlük süre sonuna uygun düşen olağan genel kurulun 19/04/2009 tarihinde yapılmasına karar verildiği ve kura çekiminin de yapılacağına dair 16 maddeden oluşan gündem maddesinin belirlendiği, çağrının ana sözleşmenin 28. maddesine uygun yapıldığı görülmektedir. Şerefiye raporunun tebliğine ilişkin evrak aslına ulaşılamamakla birlikte, anılan raporun çağrı ile birlikte davacının Gölcük adresine teslim edildiği gelen posta yazılarından anlaşılmaktadır. Olağan genel kurul toplantısına çağrı üzerine gelen ortakların şerefiye raporlarının teslim edilmediğine dair itirazları bulunmamaktadır. Davacının da 19/04/2009 tarihli genel kurul toplantısına katıldığı gözetildiğinde, teknik heyet raporu ile, çağrı ve gündeme dair yazıya vakıf olduğu anlaşılmakta olup, kura çekimine ve ferdi mülkiyete geçilmesine itirazı bulunmadığı, kura çekimine katıldığı görülmektedir. Ana sözleşmede tespit edilen şerefiyeye itiraz olması halinde izlenecek yöntem belirlenmiş olup, raporun tebliğinden itibaren 15 gün geçilmekle itiraz hakkı kesin olarak düşer. Kaldı ki ana sözleşme gereği işyerlerinin maliyet bedellerinin kesinleşmesi ile kura çekimine geçileceği ve işyerlerinin kura ile dağıtılacağı gözetildiğinde, davacının kura çekimine katılarak kura çekimine düşen işyeri ile ilgili tutanağı imzaladıktan ve ferdi mülkiyete geçilerek tapuya aldıktan sonra şerefiye tespitinin usulüne uygun olmadığını ileri sürmesi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 harçtan mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362.1.a maddesi uyarınca miktar itibarıyla kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/12/2020