Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/554 Esas
KARAR NO : 2020/2075
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI : 2016/19 Esas, 2017/923 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 07.03.2014 tarihinde davalı ile 18-21 Haziran 2014 döneminde Irak’ın Erbil şehrinde düzenlenecek fuara katılım için anlaşıp Fuara Katılım Sözleşmesi imzaladığını, bunun üzerine davalının müvekkiline fatura keşide ettiğini ve söz konusu faturanın müvekkili tarafından ödendiğini, fuarın belirtilen tarihlerde Irak bölgesinde oluşan terör olayları nedeniyle davalı tarafından iptal edildiğini, müvekkili tarafından talep edilmesine rağmen Fuar Katılım Bedeli olan 7.710,00 Euro’nun müvekkiline iade edilmediğini belirterek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fuarın gerçekleşmesi için tüm hazırlıkların terör olayından önce tamamlandığını ancak T.C. Dışişleri Bakanlığının yapmış olduğu 12.06.2014 tarihli bildiride fuarın açılmasının terör nedeni ile yapılmayacağının bildirildiğini, imzalanan sözleşmenin 3. maddesi gereğince “davacı şirket fuara katılmaktan vazgeçse dahi imzalamış olduğu sözleşmede yer alan ödeme yükümlülüklerini yerine getireceğini taahhüt ettiğini”, müvekkilinin sözleşmede yazan yükümlülükleri yerine getirdiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde müvekkili şirketten tazminat veya iade talebinde bulunamayacağını, müvekkili şirketin, 13.09.2014 tarihinde bir bildirim ile aynı fuarı yeniden yapacağı hususunu tüm katılımcılara bildirdiğini, ancak davacının fuara katılmadığını, Irak erbil Furn Expo fuarı için müvekkilinin 3-4 yıldır Türkiye’de ve uluslararası alanda tanıtımı için büyük özveride bulunduğunu, müşteri kazanımı ve memnuniyeti bakımından elinden gelen gayreti gösterdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının, davacının sözleşme konusu fuara katılımı için gerekli işlemleri yapıp üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği, buna karşın, davalının kusuru ve etkisi olmaksızın T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın güvenlik uyarısı nedeniyle organizasyonun iptal edildiği, bu iptalin davalı tarafından davacıya süresinde bildirildiği, T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın terör ve savaş hali duyurusunun mücbir sebep olarak kabulü gerektiği, davalının taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen organizasyona ilişkin tüm sorumluluk ve işlemleri yerine getirdiği, davalının fuar organizasyonunun mücbir sebeple iptalinden sonra aynı organizasyonu farklı tarihte tekrarladığı, davacının bu organizasyona bildirime karşın katılmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın yayınladığı tebliğ hükümleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın duyurusundaki mücbir sebep nedeniyle davalının fuar organizasyonunun yapılamamasından dolayı sorumlu tutulamayacağı ve borcun sona erdiği anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafından yapılacak ikinci fuara ilişkin bilgi ve kayıtların müvekkiline hiçbir şekilde bildirilmediğini, dosyada buna ilişkin davalı tarafından sunulan hiçbir belgenin bulunmadığını, bu durumda gerekçeli kararda belirtilen davalının tüm sorumluluklarını yerine getirdiğinden bahsetmenin açıkça afaki ve mesnetsiz olduğunu, 2014 yılında fuarın iptali neticesinde sözleşmenin feshini talep eden müvekkilinin bir sonraki fuara katılım ile zorunlu tutulmasına imkan bulunamadığını, imkansızlığın müvekkilinden kaynaklanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile ifa imkansızlığının kabulü durumdanda denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiğini, sözleşmenin gereği gibi gerçekleşmemesinde hiçbir kusuru olmayan müvekkilinin zarara tek başına katlanmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin ifa imkansızlığı nedeni ile geçersiz kabul edilmesi durumunda sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca denkleştirici adalet uygulamaları gözetilerek tutarın belirlenmesi ve söz konusu tutarın müvekkiline iadesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasının talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, fuara katılım Sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin, fuarın iptali nedeni ile sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır.21.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda;davacı ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu 28.03.2014 tarihli, 002140 numaralı, “fuar katılım bedeli” içerikli, toplam 7,710,01 Euro tutarlı faturanın her iki tarafın da ticari defterinde kayıtlı olduğu, dava dosyasındaki veriler ışığında, davacı yanın edimini yerine getirdiği, davalının da mücbir sebep olarak belirttiği güvenlik gerekçesi ile fuarın iptalini ve sonraki fuarlar için katılım bilgisini verdiği, bu durumda, her iki yanın da edimlerini yerine getirmiş olduğu, ancak ortaya çıkan güvenlik sorununun taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün göründüğü ve güvenlik gerekçesi ile iptal edilen fuar bedelinin iadesi veya yerine yeni bir fuar için yer vermek için gerekli bilgiyi verdiği, davalının bu anlamda edimini yerine getirdiği, davacının teklif edilen yeni fuar organizasyonuna katılmak istememesi halinde fuar bedeli olan 7,710,00 Euro tutar kadar borçlu olduğu belirtilmiştir.Mahkemece sektör bir bilirkişiden de ayrıca rapor alınmış, 20.06.2017 tarihli raporunda da aynı tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında, 08.05.2014 tarihinde “Fuara Katılım Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmede davacı şirket müşteri, davalı şirket ise organizatördür. İştirak edilecek fuar ve tarihi, HVAC EXPO, 18-21 Haziran 2014’dür. Davacı sözleşme kapsamında, peşinat ve diğer dava konusu ödemeleri gerçekleştirmiştir. Dışışleri Bakanlığı tarafından, 12.06.2014 tarihli duyuru ile “. ..Irak ‘ta bulunan ve / veya bölgeye seyahat eden vatandaşlarımızın şahsi güvenlikleri bakımından her koşulda müteyakız bulunarak mümkün olan en kısa sürede bölgeden ayrılmaları ve bölgeye seyahat etmekten kaçınmaları uygun olacaktır..” ifadelerine yer verilmiş, davalı şirket tarafından, 13.06.2014 tarihli yazı ile bu durum davacı fuar katılımcısına bildirilerek, anılan fuarın gerçekleşmesi için gerekli tüm ürünlerin nakliyesi, alan düzenlemeleri, fuar stant kurulum işlemleri, fuarın reklam ve tanıtım çalışmaları, organizasyon için ve fuar alanında gerekli personelin istihdam işlemlerinin firma tarafından bedelleri ödenerek tamamlandığı belirtilmek suretiyle, sözleşmede yazılı hükümler doğrultusunda mücbir sebep nedeni ile ertelenen fuarın, gerçekleştirileceği yeni tarihin en geç 3 ay içinde bildirileceğine yer verilip ek olarak, fuar tanıtım reklamlarına ilişkin görseller, fuar alanı görselleri, Bakanlık bülteni ve fuar katılımcılarının ürünlerinin Irak’a taşındığına dair belgeler gönderilmiştir. Taraflar arasında imzalanan fuara katılım sözleşmesinin 7. maddesinde “Fuar tarih ve yer değişikliklerinin meydana gelmesi nedeni ile sözleşmenin MÜŞTERİ tarafından tek taraflı fesih edilemez. Fuar organizasyonda bu gibi değişikliklerin yapılması halinde müşterinin seçimlik olarak değişiklik yapılan fuara katılabileceği gibi Organizatör’ün düzenlediği bir başka fuara varsa farklarını ödemek sureti ile 2 yıl içinde katılmak hakkına sahip olacaktır. Fuar ilan edildikten ve sözleşme akit olunduktan sonra fuarın yapılacağı; ülke, yer, tarih, navlun şekil ve şartları, stant yeri vb. gibi konularda ORGANİZATÖR’ün veya ilgili makamların tek taraflı kararı ile yapılan değişiklikler, MÜŞTERİ bakımından sözleşmenin feshi ve bedel iadesi, ödemezlik, def-i haklarını kazandırmaz. Bu gibi durumların ortaya çıkması halinde MÜŞTERİ, fuara katılamayacağını ve meydana gelen değişiklikleri kabul edemeyeceğini yazılı olarak ORGANİZATÖR’e açıklaması halinde, MÜŞTERİ, ORGANİZATÖR’ün sözleşmeye konu fuarın yapılacağı tarihten itibaren 2 yıl içinde bizzat düzenleyeceği veya arası olduğu diğer fuarlara katılarak alacağı hizmet ile bu sözleşmeden kaynaklanan hizmet alacaklarını ve zararlarını ayni olarak telafi etmeyi, nakdi bir talepte bulunmayacağını kabul ve taahhüt etmiştir. İki yıllık süre geçirildiği ve ORGANİZATÖR’ün düzenlediği diğer fuarlara davet edildiği halde MÜŞTERİ’nin bu fuarlara da katılmaması halinde, iş bu sözleşme ile ödemiş olduğu veya ödemek zorunda olduğu fuar katılım bedelinin ORGANİZATÖR tarafından irat kaydedilmesine muvafakat etmiş sayılacaktır.” hükmünün düzenlendiği, TBK 20. vd maddeleri gereğince geçerli işlem koşulunun ve genel işlem şartlarının davacıya anlatıldığı, davacının sözleşmenin 8. Maddesi gereğince aleyhine olabilecek muhtemel durumları ticari risk olarak kabul ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Taraflar arasında, imzalan sözleşme, sözleşme içeriği, olayların gelişimi, davacı tarafça davalıya peşinen yapılan ödeme miktarı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, fuarın güvenlik nedeniyle ertelenmiş olmasının sözleşmenin imkansızlığı nedeniyle ödenen bedelin iadesine cevaz verip vermeyeceği noktasında toplanmıştır.Davacı vekili her ne kadar yeni fuar tarihinin bildirilmediğini iddia etmişse de, dava dilekçesinin ekinde davalının yeni fuar tarihinin bildirimine ilişkin 12.09.2014 tarihli belgeyi eklediği görülmüştür.Sözleşme, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın birinci kısmında borç ilişkilerinin kaynakları üst başlığı ile 1. vd maddelerinde düzenlenmiştir. 26. maddede, tarafların sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebileceği düzenlemesi ile sözleşme serbestliğine yer verilmiştir. Somut olayda, tacir olan her iki taraf özgür iradeleri ile yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri konusunda anlaşmaya vararak imzalamışlardır. Hatta sözleşmenin belli maddelerinde getirilen düzenlemelerin davacı müşteri yönünden ticari risk olarak belirtilmesine rağmen kabul ve taahhüt edilmiştir. Davalı organizatör sözleşmede kendisine tanınan yetki ile Dışışleri Bakanlığı’nın uyarı yazısına istinaden fuarı iptal etmemiş ancak ertelemiştir. Sözleşmenin 6. maddesinde davalı şirkete bu konuda çok geniş yetki tanınmıştır. Davacı ise sözleşmeyi bilerek imzalamıştır. Bu durumda TBK 136. madde anlamında ifa imkansızlığının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekecektir. İmkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin maddi veya hukuki bir nedenden dolayı yerine getirilmesinin mümkün olmaması olarak tanımlamak mümkündür. İmkansızlık nedenleri maddi veya hukuki olabilir. İmkansızlığın objektif olması, sadece borçlu bakımından değil, herkes bakımından söz konusu olan imkansızlık, sübjektif imkansızlık ise, sadece borçlu bakımından söz konusu olan imkansızlığı ifade eder. Kusursuz imkansızlık TBK’nın 136. düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa da, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceği belirtilmiştir. İmkansızlık geçici nitelikte ise, kural olarak borcun sona ermesine neden olmaz. Bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. Ancak ifa muayyen bir zamanda yapılacak veya ifa zamanı alacaklı için önem taşıyorsa bu hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurur. Somut olayda, davacı fuar tarihinin ertelenmesi ve yeni tarih belirlenmesinde, iptal edilen tarihin kendisi için taşıdığı öneme dair bir iddiada bulunmamıştır. Karşılıklı akitlerde, alacaklı taraf imkansızlaşmayan edayı kabul etmek zorunda değildir. Ancak Somut olayda ifa imkansızlığına dair hükümlerin uygulanarak tarafların verdiklerini geri isteyebilme haklarının doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, yukarıda ayrıntılı şekilde yazılan sözleşme hükümleri ile bu maddenin uygulanması tarafların karşılıklı iradeleri ile adeta ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükümleri gözetilecektir. (Dairemiz 2017/682 Esas, 2017/760 Karar sayılı kararı) Dava dilekçesine ekli belge gözetildiğinden bilirkişilerin yeni fuar tarihinin bildirildiğine ilişkin tespitlerinin de yerinde olduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına nazaran; Davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeyi fesh etme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafça peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/11/2020