Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/545 E. 2018/653 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/545 Esas
KARAR NO : 2018/653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2017
NUMARASI : 2015/662 Esas, 2017/1277 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili 11.06.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirkete Yangın Konut Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan ve sigortalı …‘in maliki bulunduğu konutta 10.12.2013 tarihinde dahili su hasarı meydana geldiğini, ekspertiz çalışması sonunda hasarın davalının müteahhitliğini yapmış olduğu binanın yapımı sırasında genel gider pis su borularındaki hatadan dolayı meydana geldiğinin tespit edildiğini, 33.125,00 TL zararın sigortalıya ödendiğini, alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe karşı itirazda bulunduğunu, davalının hasara kusuru ile sebebiyet verdiğini, İtirazın haksız olduğunu iddia ederek, davalının İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğünün 2014/16590 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, dava dışı …A.Ş tarafından İstanbul Sarayları Projesi kapsamında inşa edilecek bağımsız bölümlerin tamamlanması için sözleşme yapıldığını, kaba inşaatın müvekkili tarafından yapıldığını, iç inşaat ve ince işlerin müvekkili tarafından yapılmadığını, bağımsız bölümde meydana gelen maddi hasarda müvekkilinin kusuru bulunmadığını talebin haksız olduğunu savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davacı sigorta şirketine sigortalı ve konut olan taşınmazın sahibi sigortalısının gerçek kişi olduğu , dava dışı sigortalının davalıya karşı 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici kapsamında bulunduğu, uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK 114/1- c delaletiyle 115/2 madde gereğince usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından yasal sürede karar istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, mahkemenin görevsizliği İle tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Asliye ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, HMK 30. maddeye aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, Işık Konut Güvence Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı İtirazın iptali davasıdır.
Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … arasında sigorta poliçesi düzenlendiği, binanın kullanım amacının konut olduğu, konutta pis su basmasından kaynaklı hasar oluştuğu, hasarın sigortalıya ödendiği ve davalıdan rücuen tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, müteahhitlik Sözleşmesinin davalı şirket ile dava dışı … A.Ş arasında imzalandığı, dava dışı sigortalı İle davalı şirket arasında herhangi bir Sözleşmenin olduğuna dair dosyada herhangi bir iddia ve delilinin olmadığı anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiş ve sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde , hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar , sigortacıya intikal edeceğine yer verilmiştir. Halefiyete ilişkin açılan davada, yasada düzenlendiği gibi, sigortacı hukuken sigortalının yerine geçeceğinden, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre hangi mahkemede görülmesi gerektiğinin belirleneceğine dair görüş gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz şekilde kabul edilmektedir.Bir başka değişle sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki davada hangi mahkeme görevli ise rücu davasında da o mahkeme görevlidir.Somut olayda, taraflar arasında sözleşme ilişkisine dair dosyada herhangi bir delil yoktur.Mevcut deliller dikkate alındığında , imalatçının sorumluluğuna dayanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar tüketici mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş ise de gerekçe de buna ilişkin delillerden bahsedilmemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun tanımlar başlıklı 3 maddesinin 1/bendinde tüketici işlemi tanımlanmış, tanımlamada, mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem ifadelerine yer verilmiştir.Somut olayda, mahkemece tüketici olarak kabul edilen davacı İle davalı arasındaki sözleşme ve hukuki işlemin ne olduğu açıklanmamıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 4 ve 5. maddeleri ile aynı yasanın yukarıda gerekçelendiririlen 1472 .maddeleri anlamında ticaret mahkesinin davada görevli olmadığı sabit ise de, görevli mahkemenin Tüketici mahkemesi mi , yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi mi olduğuna dair dosyada yeterli delilde mevcut değildir.Mahkemece öncelikle , dava dışı sigortalı İle davalı arasında varsa sözleşme ve hukuki ilişkinin tespiti veya davacının hangi gerekçeyle davayı davalı şirkete karşı yönlendirdiğini tespit ettikten sonra mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usülden reddine karar vermesi gerekirken eksik inceleme ve özellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297.maddesinde düzenlenen hükmün kapsamına dair yasal düzenlemeye uygun düşmeyen gerekçe ile karar verilmiş olması doğru kabul edilmemiştir. Kararda örnek olarak alınan Yargıtay ilamının ancak somut olaya uyarlanıp hükmün gerekçelendirilmesi gerekirken, örnek ilamın gerekçe gibi yazılmış olması da hükmün çelişki yaratmasına neden olmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesi gereğince, mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenip kamu düzeninden olduğundan ve dava şartları arasında yer aldığından, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır ve taraflar yönünden üsülü kazanılmış hak oluşturmaz.Açıklanan nedenlerle ,mahkemece ticaret Mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı yerinde ise de, tüketici mahkemesinin görevli olduğuna dair dosyada bir delil ve gerekçe olmadığından, görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri mi, yoksa asliye hukuk mahkemeleri mi olduğunun tespiti sonucunda görevsizlik kararı verilmesi gerekeceğinden davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa İlişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 215//662 Esas, 2017/1277 Karar ve 30.11.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.