Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/540 E. 2021/669 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/540 Esas
KARAR NO : 2021/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2017
NUMARASI: 2013/165 Esas, 2017/806 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 18.12.2000 tarihli dava dilekçesinde, … A.Ş bünyesinde mevcut yurtdışı firmalardan … Ltd. …, …, …, … Ltd … lehine … A.Ş ‘nin yönetim kurulu kararları gereğince Genel Kredi Sözleşmeleri tanzim edilmek üzere krediler kullandırıldığını, firmaların büyük bir kısmının 1993 yılında kurulmuş olup, nominal sermayeleri 1000 İngiliz Sterlini, 10.000 Amerikan Doları gibi düşük düzeyde ve tamamında ödenmemiş durumda olduğunu, yurt dışında yerleşik olan bu firmaların faaliyetleri hakkında müflis banka nezdinde istihbarat bilgileri olmadığı gibi herhangi bir bilançoda alınmadığını, yeterli maddi teminat veya şahsi kefalet tesis edilmeden açık krediler şeklinde krediler kullanıldığını, İflas idaresi tarafından yurt dışı firmalar ile dış temsilcilikler nezdinde yapılan yazışmalarda anılan yurt dışı firmaların bir kısmının kayıtlarının silindiği, bir kısmının tabeladan ibaret olduğunun anlaşıldığını, her ne kadar yurt dışındaki paravan firmaların kurucularının yabancı kişiler gözükse de gerçekten Genel Kredi Sözleşmelerini imzalayanların kredi kullanılması için talimat verenlerin … A.Ş ‘de çalışan kişiler olduğunu, yönetim kurulu kararı ile isimleri yazılı firmalara tahsis edilen kredilerden doğan banka alacağının bir kısmının Genel Kredi Sözleşmesinde … A.Ş ‘nin kefaletinin bulunması nedeniyle … Bankası A.Ş geçici yönetimi sırasında takas- mahsup yapılmak suretiyle kapatıldığını, İflas idaresince borçlu firmalarla ilgili olarak mahkemeler nezdinde takasa itiraz ve iptal davaları açılmakla birlikte, kefilin sorumluluğu, kefalet miktarı ve onun temerrüdü ile sınırlı olduğundan kalan alacağın paravan firmalardan tahsil edilme kabiliyetinin olmadığının açık olduğunu, işlemler sonucunda müflis bankayı alacaklıların haksız şekilde zarara uğrattığını bankanın 02.02.1996 tarihinde İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1994/1402 Esas, 1996/96 Karar sayılı kararı ile iflasına karar verildiği, bankalar yeminli murakıplarınca yazılan raporlardada belirtildiği üzere bu ve benzer işlemler sonucu davacı müflis banka hakkında 3182 sayılı Kanunun 64. maddesinin uygulanmasına, 68. madde yollamasıyla 12 vd maddeye göre bankacılık faaliyetlerinin durdurulup mevduat toplama izninin kaldırılmasına yol açtığını, davalıların, banka yönetim kurulu üyesi ve müdür olmaları nedeniyle TTK 20/2,336 ve BK 518,321, 390 vs maddelerinde belirtilen sadakat ve özen borcuna aykırı davranarak kanun ve mukavelede kendilerine yüklenen vazifelerini kasten veya ihmal ile yerine getirmeyerek bankayı ve onun alacaklarını zarara uğrattıklarını iddia ederek, fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla,1-USD. 116.534.597,87 ana para USD 114.594.381,80 faiz olmak üzere toplam USD 231.128.979,62 ‘nin 18.12.2000 tarihinden itibaren işleyecek %21,5 temerrüt faizi ile birlikte …, …, …, …, …, …, …, …’den, USD 112.004.037,79’lık kısmının … ve …’den USD 70.978.417 lik kısmının … USD 618,207’lik kısmının …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline,2-DEM 4.547.438 anapara DEM 5.012.253,72 faiz olmak üzere DEM 9.559.691,72 ‘nin 18.12.2000 tarihinden işleyecek %20 temerrüt faizi ile birlikte …, …, …, …, …, …, …, …, … DEM 896.862-lik kısmının …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline,3- USD 12.536.968-anapara USD 4.122.050,60 faiz olmak üzere toplam USD 16.659.018,60’nın 18.12.2000 tarihi itibariyle işleyecek %21,5 temerrüt faizi ile birlikte …, …, …., …, …’dan müştereken ve müteselsilen, 4-TL 304.713.863.294 -anapara TL 5.225.647.703.502- faiz olmak üzere toplam 9.117.532.129.114’nın 18.12.2000 tarihinden itibaren işleyecek %312.5 temerrüt faizi ile birlikte …, …, …, …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar …, … ve … vekili, 1994 yılı ekonomik kriz nedeniyle tasfiyeye alınan ve daha sonra iflasa tabi tutulan … Ticaret A.Ş İflas idaresi vekili tarafından içinde müvekkillerininde bulunduğu 13 davalı aleyhine TTK ‘nın 20/2,336 ve BK’nın 528,321, 390 maddeleri ve Bankalar Yasasının alakalı hükümlerine muhalefet nedeniyle tazmin ve tahsil davası açıldığını, dava dilekçesinde belirtilen birçok firma ismi, borç miktarı ve kefil adının sıralandığını bu firmalarla müvekkilleri arasında ne gibi illiyet bağı olduğunun açıklanmadığını, davacı İflas idaresince borçlu firmalarla ilgili olarak İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde 9 adet takasa itiraz ve iptal davası açıldığının ifade edildiğini, ayrıca 12.000.000 Amerikan Dolarlık kredinin iptali ile ilgili İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/535 Esas sayılı dosyada dava olduğunu, davalar arasında bağlantı bulunduğu için bekletici mesele yapılmasını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin TYT Bank’ın dış ilişkilerinden sorumlu bölümünde görev yaptıklarını, bankanın yönetiminde herhangi bir görev ve yetkileri olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılar …, … vekili, özel bir kanun olan 3182 sayılı Bankalar Kanunun 69/1. maddesi gereğince bir bankanın %5 hissesinden fazlasına sahip olan ortaklarının, yönetim kurulu, kredi komitesi, başkan ve üyeleriyle, genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurların, kanuna aykırı karar ve işlemleriyle banka hakkında 68. maddesinin uygulanmasına sebep olmuşlar ise Bankanın İflas idaresinin veya devralan bankanın başvurusuna istinaden veya re’sen talebi üzerine bunların şahsi sorumlulukları cihetine gidilerek şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebileceğini, bu hükme istinaden müvekkili … hakkında şahsi İflas davası ikame olunduğunu, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın çeşitli yargılama aşamasında geçmiş olup en son 2000/215 Esas No ile halen derdest olduğunu, anılan dava ile müvekkilinin …Bank’ın iflasına sebebiyet verdiği bahisle, bankanın faaliyetinin durdurulmasına müteakip Bankalar yeminli murakıplarınca yapılan incelemeler sonucu tanzim edilmiş olan tüm raporlara istinaden, iflasa konu bankanın uğradığı zarar için şahsi iflası istendiğinden tazminat davası İle doğrudan irtibat bulunduğunu, davanın müvekkili yönünden açılmamış sayılmasına karar verilmesini, müvekkili … yönünden açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davanın beş yıllık zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinin dördüncü sayfasında bildirilen firmaların TYT Bank’a hiçbir borçları bulunmadığını, anılan firmaların bankadan kullandıkları kredilerin tamamının bu kredilere kefil olan … A.Ş tarafından takas mahsup yolu ile …Bank’ın faaliyetinin durdurulmasına müteakip bankanın yönetiminin …Bankası A.Ş tarafından yürütüldüğü sırada 4 Mayıs 1994 ve 1 Haziran 1994 tarihlerinde ödenmiş bulunduğunu, bu kredilerden dolayı bankanın bir zararının bulunmadığını, TYT Bank’ın faaliyetinin 11.04.1994 tarihinde durdurulduğunu, anılan tarihe kadar bankanın gerek yurt içi gerekse yurt dışı taahhütlerinde hiçbir aksama olmadığını, 5 Nisan 1994 ekonomik kararlarının alınmasına yol açan ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ve darboğaz ortamında bankanın yurt dışı taahhütlerinin vadeleri gelenlerinin ülkenin kredi itibarına zarar vermeden ifasının gerekliliği, 3182 sayılı yasanın 64. maddesi kapsamına alınan bankanın bu durumu nedeniyle kaynak olarak yeni krediler tesis edebilme olanağının ortadan kalkmış olması karşısında, kırık vade olarak nitelenen günlük, 3 günlük, haftalık gibi kısa vadelerle şubelerin mevduat toplama yoluna gittiğini, toplanan bu mevduatların lapis visa adı altında açılmış olan bir hesapta toplandığını, bu işlemlerin bankacılık açısından bankanın verdiği normal kredilerden farklı bir yapısı bulunmadığı gibi iddia edildiği üzere iflasına yol açan bir mahiyet taşımadığını, davacı isteminin yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin kredi açılan kişi ve kuruluşlarla hiçbir ilgi ve ilişiği olmadığını, müvekkilinin … Bank ile yönetim kurulu üyeliği dışında herhangi bir ilişkisi olmadığını, bankanın kuruluşunda, bankaya 5.000.000 TL sermaye ile iştirak eden müvekkilinin, bankanın daha sonraki sermaye artırımlarına iştirak etmediğini, hissesinin sembolik oranda kaldığını, müvekkilinin bankadan herhangi bir çıkar sağlamadığının banka kayıtları ile sabit olduğunu, müvekkiline hiçbir zaman temsil ve ilzam yetkisi de verilmediğini, tüm kamu davalarından beraat ettiğini, mürakıp raporlarında hiçbir usulsüzlüğe işaret edilmediğini, müvekkilinin özen ve sadakat borcuna aykırı veya kusurlu herhangi bir davranışı olmadığını, talep eden meblağlar ve faizin çok fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …, bankanın yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle hakkında şahsi İflas davası ikame edildiğini, davanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/215 Esas sayılı dosyası ile doğrudan bağlantılı olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, beş yıllık zamanaşımına uğradığını, söz konusu firmaların takas mahsup yolu kapatılmış olan kredi borçları İle ilgili olarak açılmış olan dava yönünden bekletici mesele yapılmasını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, fiili zararın henüz gerçekleşmediğini, müvekkilinin temsile ve ilzama yetkisi olmadığını, bir bankanın iflası sebebiyle yöneticilerin şahsi sorumluluklarına karar verilebilmesi için yasaya aykırı işlem İle bankanın iflası arasında fiili ve hukuki açıdan illiyet rabıtasının bulunmasının zorunlu olduğunu, davanın hasız olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 2001/17 Esas, 2008/168 Karar sayılı 03.04.2008 tarihli kararı ile 5411 sayılı yasanın 142.maddesi gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği, talep halinde dosyanın 1 ve 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde bakılmak üzere tevzi bürosuna gönderilmesine dair karar verildiği, İstanbul 1 ATM nin 2008/389 Esas numarasını aldığı ve yapılan yargılama sonucunda, 2008/389 Esas, 2012/108 Karar sayılı 12.06.2012 tarihli kararı ile Bankacılık Yasasına 4672 sayılı İle eklenen 14/5- d bendi gereğince 12/05/2001 tarihinden itibaren başlamakta olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, Yargıtay 17.HD’nin 2013/2028 Esas, 2013/4843 Karar, 04.04.2013 tarihli kararıyla İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiğini, dosyanın mahkemeye geldiği, görevsizlik kararı verilmeden önce alınan bilirkişi raporları ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde ki yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilmesi ve itirazların tek tek ve irdelenmek ve cevaplandırılması suretiyle yeniden bilirkişi incelemesi ile rapor alınmasına karar verildiğini, tüm dosya kapsamından, müflis bankanın bankacılık izninin 11/04/1994 tarihinde iptal edildiği, müflis banka hakkında İstanbul 7. ATM nın 1994/1402 Esas, 1996/96 Karar sayılı dosyasında 02/02/1996 tarihinde iflas kararı verildiği ve kararın 15/11/1996 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, davalılardan …, …, … hakkında İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/215 Esas, 2012/212 Karar 03.10.2012 tarihli kararı İle bankanın İflas etmesine kadar zararlandırıcı işlemlere davaların gerek yönetim kurulu üyesi olarak ve gerekse genel müdür olarak neden oldukları bu nedenle toplam zararın tamamından tüm davalıların sorumlu tutulması gerektiği ve böylelikle davalıların 4389 sayılı Bankalar Kanunun 4491 sayılı yasa ile değişik 17/2 maddesi gereğince verdikleri toplam zarar olan 3.226.825,92 YTL den sorumlu oldukları ve 5411 sayılı Kanunun geçici 11. maddesi yollaması ile de bu miktarın zararla sınırlı olmak üzere şahsi iflaslarına karar verilmesi gerektiği, davalıların şahsi iflası istenen kişilerden olduğu, davalıların kanuna aykırı karar ve işlemleri ile sonuç arasında yani bankanın iflası arasında uygun illiyet bağının bulunduğu gerekçesiyle davalılar …, …, … ‘ın 4389 sayılı yasa gereğince 3.266.825,92 TL zararla sınırlı olarak şahsi iflaslarına karar verildiği, İflas işlemlerinin TMSF Hukuk Daire Başkanlığı tarafından yürütüldüğü, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 1997/155 Esas, 2002/345 Karar sayılı dosyasında, 27.11.2002 tarihinde sanıklar … …, …, … hakkında beraat, diğer bir kısım sanıklar hakkında beraat, bir kısımı hakkında verilen kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2003/4857 Esas, 2003/4413 Karar sayılı 19/06/2003 tarihli kararıyla aralarında bu dosyadaki davalı olan sanıklar …, …, … ve bir kısım dava dışı sanıklar yönünden zamanaşımı süresi dolduğundan, bu sanıklar yönünden kararın bozulmasına ve bozma nedeni ile yeniden yargılama gerektirmediğinden, CMUK nun 322 maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak adı geçen sanıklar hakkında açılan kamu davasının kaldırılmasına, bir kısım sanıklar yönünden kararın bozulmasına karar verildiği, davacı müflis banka İflas idaresi tarafından esas numaraları bildirilen dosyalarda alacak davaları açıldığı kararlar verildiği, bilirkişilerin 22.01.2015 tarihli raporları, dosyalardaki kararlarda nazara alınarak, bankanın zarar miktarı ve davalıların yükümlülük miktarlarının hesaplandığı, dosyaya sunulan bilirkişi raporları, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, yönetim kurulu başkanı …, yönetim kurulu üyesi …, yönetim kurulu üyesi genel müdür …, banka operasyon genel müdür yardımcısı …, genel müdür yardımcısı …, bankanın merkez şube müdürü … ‘in müflis bankanın zararının meydana gelmesinden dolayı sorumlu olduklarının anlaşıldığı, bu davalılar hakkında ki davanın kabulü İle sorumluluk miktarları 22/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda ayrı ayrı belirlendiği, müflis bankanın yönetim kuruluna yansımayan hukuka aykırı işlemlerin gerçekleştirilmesi sırasında bu süreçte yer almayan, yönetim kurulu üyelerinden … ‘nun bu işlemlerden haberdar olmamaları nedeniyle, bu işlemlerden dolayı yasal işlem yapma girişimininde bulunmaları mümkün olayamayacağı gerekçesiyle, 1-Davanın kısmen kabulüne; 253.611.522,03 USD yükümlülük miktarından, Taleple bağlı kalınarak;a) Davalı müflis …’in, 58.174.654,86 USD’den, b) Davalı müflis …’nun, 58.174.654,86 USD’den,c) Davalı müflis …’ın 58.174.654,86 USD’den, ayrı ayrı sorumlu olmak kaydı ile bu davada müflislerin İflas masalarına tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile KAYIT VE KABULÜNE,d) Davalı …’ın 58.174.654,86 USD den sorumlu olmak kaydı İle diğer davalılar ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine, e) 104.564.513,04 USD yükümlülük miktarından;Davalı … ‘nın 20.912.902,61 USD’den sorumlu olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,2)3.647.604.65 DEM (1.864.990,64 Euro ) yükümlülük miktarından;a) Davalı müflis …’in (911.901,64 DEM )466.747,66 Euro’dan,
b)Davalı müflis … ‘nun (911.901,16 DEM ) 466.747,66 Euro’dan, c) Davalı müflis … ‘ın (911.901,16 DEM )466.747,66 Euro’dan, Sorumlu olmak kaydı ile bu miktarların bu davalı müflislerin İflas masalarına tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile KAYIT VE KABULÜNE,d) Davalı … ‘ın (911.901,16 DEM )466.247,66 Euro’dan sorumlu olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile bu davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 3)4.326.302,34 YTL ( TL ) yükümlülük miktarından;a) Davalı müflis …’in 902.868,75 TL ‘den, b) Davalı müflis … ‘nun 902.868,75 TL ‘den, c)Davalı müflis … ‘ın 902.868,75 TL ‘den, Sorumlu olmak kaydı İle bu miktarın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile bu davalı müflislerin İflas masalarına KAYIT VE KABULÜNE,d) Davalı …’ın 902.868,75 TL’den sorumlu olmak kaydı ile,e) Davalı …’in 3.574.136,81 TL yükümlülük miktarından 714.837,36 TL ‘sinden sorumlu olmak kaydı İle dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı İle davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,Diğer davalılar hakkında ki davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili, davalılar … vekili, davalı … vekili, davalı … vekili, davalı müflis … İflas idaresi vekili, davalı müflis … İflas idaresi vekili ve müflis … İflas idaresi vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ederek, kredi kullandırılan grup firmalarının hiçbirinden müflis bankanın ilama bağlı alacağının tahsil edilemediğini, huzurdaki davanın eski TTK hükümlerine tabi olduğunu mahkemenin müteselsil sorumluluğu farklılaştırıp teselsül olarak yorumladığını, mahkemenin çelişkiye düştüğünü, gerekçede müştereken ve müteselsilen yazmasına rağmen hüküm kısmında teselsül olarak sorumlu kabul edildiğini, bazı davalılar yönünden kısmen kabul edilirken bazı davalılar açısından davanın reddine karar verildiğini, davalıların yasalar gereğince kendilerine yüklenen edimleri yerine getirmeyerek, sadakat ve özen borcunu aykırı davranarak bankayı zarara uğrattıklarını, banka hakkında 68. madde hükümlerinin uygulanmasına sebep olmalarının sorumluluk anlamında yeterli olduğunu, mahkemece çelişkili, özensiz, kendi içinde bile tutarlılığı bulunmayan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulduğunu, davalı …’un banka murahhas azası, yönetim kurulu üyesi, …’nin yönetim kurulu üyesi, … ‘nun yönetim kurulu üyesi, … ’ın yönetim kurulu üyesi, … genel müdür yardımcısı, … Servis yetkilisi olarak sorumluluklarının bulunduğunu, müflis banka aleyhine takdir edilen vekalet ücreti maktu olması gerekirken, nisbi olarak hesaplandığını, kanun ve tarifenin üzerinde 25 kat fazla vekalet ücreti hesaplandığını, kısmen kabul kararının hatalı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı …. vekili istinaf nedenleri olarak, adli yardım talebinde bulunduklarını, müvekkilinin bulunduğu departman ve görevinin Dış İlişkiler ve Kurumsal Yatırım Hizmetleri olduğunu, banka muhasebe / kayıt sistemine erişmesine imkan tanıyan bir kullanıcı adı veya şifresinin olmadığını, departmanın görevinin, ilişkiyi tesis etmek, yurt dışından fon sağlanması sürecinde gerekli olan sözleşme ve diğer belgeleri banka nam ve hesabına, bu departmana verilen imza yetkileri kapsamımda tanzim edip tamamlamak olduğunu, mahkemeden bilirkişi incelemesi yapılmandan önce konusunda uzman bilirkişi seçimi yapılmasını talep ettiklerini, taleplerinin kabul görmediğini, eksik inceleme sonucu karar verildiğini, davacı tarafın kusur sorumluluğunda ileri sürdüğü iddiaları kabul etmenin mümkün olmadığını, 5411 sayılı yasanın 13/ son fıkra hükmünün Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak, kararın çok yüksek meblağlı olmasından dolayı istinaf başvuru nisbi harcın ödenmesinin imkansız olması nedeniyle adli yardım talebinin kabulü ile harçtan muaf tutulmasına karar verilmesini talep ederek, vekil olmasına rağmen kararda vekil olarak gösterilmediğini, reddedilen miktar üzerinden vekalet ücreti verilmediğini bunun da usulü hata olduğunu, müvekkili hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yönetim kurulu onayından geçmiş olan kredilerin ilgili şubelerce kullanılmasının, operasyonlardan, muhasebeden sorumlu bir genel müdür yardımcısının, ne teklif ne onay ne de kullanım yönünden bir katkısı, dahili ve müdahalesini gerektiren bir durum olmadığını, iddia edilen zararlardan büyük bir bölümünün gerçekleşmediği ve … Bankası A.Ş ‘den tahsil edildiği gerçeğinin göz ardı edildiğini, müvekkiline isnat edilebilecek en ağır kusurun, muhasebe kayıtlarına bu işlemleri geçirmemek olabileceğini, ancak bütün işlemlerin muhasebe kayıtlarına yansıtıldığını, müvekkilinin sorumlu tutulmasının haksız, hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, bankanın muamelattan sorumlu Genel Müdür yardımcısı olan müvekkilinin her olaydan her zarardan sorumlu tutulduğunu, asıl sorumluların diğer genel müdür yardımcıları iken müvekkili hakkında açılan davanın reddi gerektiğini, zamanaşımı değerlendirilmesinde hukuksal hata yapıldığını iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak, istinaf karar harcının müvekkili tarafından ödenmesinin imkansız olması nedeniyle adli müzaharete tabi tutularak nisbi harçtan muafiyetine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin, kasten ve bilerek bankayı zarara uğratmadığını, şube müdürü olarak yukarıdan gelen talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, menfaat temin etmediğini, davanın husumet ve zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın müvekkili yönünden iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti tayin edilmemesinin hatalı olduğunu, ilam harcı, yargılama gideri ve vekalet ücreti toplamının 7.800.000,00 TL civarında olduğunu, müvekkiline verilen alacak miktarından 10 kat daha yüksek olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Müflis … İflas idaresi vekili istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadan karar verildiğini, müflis davalılar hakkında hileli iflas suçlaması İle caza davası açıldığının beraat kararı verildiğini, müflis davalının genel kurulda alınan kararla ibra edildiğini, geçerli bir ibranın sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığını, kayıt kabul davasının, kabul kararının, sorumluluğun tespiti, faiz oranı, sorumlu olunan oran ve bu orana isabet eden tutar bakımından da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, raporlar arasında çelişki giderilmeden eksik inceleme neticesinde karar verildiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı Müflis … İflas idaresi vekili istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, özellikle zamanaşımı savunmaları dikkate alınmaksızın karar verildiğini, hileli iflas suçlaması nedeniyle açılan ceza davası neticesinde beraat kararı verildiğini, müvekkilinin ibra edildiğini, raporlar arasında çelişki giderilmediğini, sorumluluğun tespiti, faiz oranı, isabet eden tutar yönünden kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … İflas idaresi vekili istinaf nedenleri olarak, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadan karar verildiğini, müflis davalılar hakkında hileli iflas nedeniyle açılan caza davasında beraat ettiğini, genel kurulda ibra edildiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hatalı karar verildiğini, taleple bağlı kalınmaksızın karar verildiğini, müflisin zararın tümünden sorumlu tutulmasının yanlış olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, banka zararının bankacılık kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, … A.Ş ‘ hakkında 11.04.1994 tarihinde 3182 sayılı Bankalar Kanunun 64. maddesinin uygulanmasına, 68 m. İle deBankacılık faaliyetlerinin durdurulup mevzuat izninin kaldırılmasına ve İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1994/1402 Esas, 1996/96 Karar sayılı kararı ile İflasına karar verildiği, davalılardan …’in, banka yönetim kurulu başkanı, …’un yönetim kurulu üyesi, …’nun yönetim kurulu üyesi, … ‘nin yönetim kurulu üyesi, … ‘nun yönetim kurulu üyesi, …’ın yönetim kurulu üyesi, ….’ın genel müdür, …’ın genel müdür yardımcısı, … genel müdür yardımcısı, … ‘nın genel müdür yardımcısı, …’in merkez şube müdürü, …’in muhabir işler Müdürlüğü servis yetkilisi, …’nın muhabir ilişkiler Müdürlüğü servis yetkilisi olduğu, davacı müflis bankanın, 3182 sayılı Bankalar Kanunu hükümleri gereğince yapılan denetlemelerde, mali bünyesinin ciddi bir şekilde zayıflamakta olduğunun tespiti üzerine ve Bankalar Kanununda yer alan yetkilerin uygulanmasına rağmen mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan görülmediğinden Bakanlar Kurulunun 11.04.1994 tarih ve 1994/5456 sayılı kararı ile bankanın, bankacılık işlemleri yapma ve mevduatı kabul etme işleminin kaldırıldığı, TMSF tarafından 05.10.1994 tarihli dilekçe ile bankanın doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini talep ettiği, mahkeme tarafından, 02.02.1996 tarihli kararla bankanın iflasına karar verildiği, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 1997/155 Esas, 2002/345 Karar ve 27.11.2002 tarihli kararı ile davalılarında yer aldığı sanıklar hakkında açılan hileli iflas nedeniyle, sanık olan davalılar hakkında beraat kararı verildiği, kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2003/4857 Esas, 2003/4413 Karar ve 19.06.2003 tarihli ilamı ile bir kısım sanıklar nedeniyle kararın zamanaşımından dolayı bozulduğu anlaşılmıştır.Dava birden fazla davalı hakkında açılmış ve yargılama aşamasında davalılardan bir bölümü hakkında İflas kararı verilmesi üzerine onlara karşı açılan dava konusu alacak hakkında aynı hükümle birlikte, kayıt kabul davasına dair hüküm tesis edilmiştir.Dosyada öncelikle tartışılması ve çözüme ulaştırılması gereken husus, dava tarihinden sonra iflasına karar verilen davalılar hakkında açılan alacak davası hakkında yapılması gereken usulü işlemlerdir.Davalılardan, …, …, .. hakkında İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/215 Esas, 2012/212 Karar ve 03.10.2012 tarihli kararı ile bankanın İflas etmesine kadar zararlandırıcı işlemlere davalıların gerek yönetim kurulu üyesi olarak ve gerekse genel müdür olarak zarara neden oldukları gerekçesiyle zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiği ve davalıların 4389 sayılı Bankalar Kanunun 4491 sayılı yasa ile değişik 17/2 maddesi gereğince verdikleri toplam zarar olan 3.226.825,92 TL den sorumlu oldukları ve 5411 sayılı Kanunun geçici 11. maddesi yollaması ile de bu miktar zarar ile sınırlı olmak üzere şahsi iflaslarına karar verilmiştir.2004 sayılı İİK ‘nun yedinci babının üst başlığı, “ İflasın Hukuki Neticeleri “ dir.194. maddesinde, hukuk davalarının tatili düzenlenmiştir. Müflisin 191. maddesi gereğince, tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması, İflas masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip yetkisini de etkiler.Müflis, nasıl İflasın açılması ile medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi ( ve taraf ehliyeti ), artık müflise değil, İflas idaresine aittir. Somut davada bu anlamda, İflas eden davalılar hakkında ki davanın iflas idaresi tarafından takip edilmesi yerindedir. İflas idaresi tarafından takip edilen bu davalarda, müflisin taraf sıfatı son bulur. Taraf sıfatı İflas masasına geçer. Bu nedenle hüküm, müflis hakkında değil İflas masası hakkında verilir. Ancak İflas idaresine yöneltilen davanın kayıt kabul davası olarak devam olunup, kayıt kabul davası şeklinde hüküm tesis edilmesi gerekir. Somut davada olduğu gibi, ihtiyari dava arkadaşlığı olan davalarda, ihtiyari dava arkadaşlarından birinin İflas etmesi halinde, mahkemenin iflas eden müflis davalılar hakkındaki davayı HMK 167. maddesi gereğince ayırması gerekir. Çünkü, kayıt kabul davaları basit yargılamaya tabi olduğu gibi, hüküm şekli, yargılama giderleri vb gibi usulü işlemler ve esasa dair bir kısım incelemeler diğer davalılara uygulanan yasal düzenlemelerden farklı olduğu gibi, yasa yollarına başvuru süreleri de farklılık arz edecektir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 167 maddesinde, mahkemenin, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği belirtilmiştir.Açıklanan nedenlerle, mahkemece, dava tarihinden sonra İflas kararı verilen ve müflis davalılar hakkında ki davanın tefrikine karar verilmesi ve mahkemenin bir başka esas numarasında kayıt kabul davası şeklinde yargılamanın gerçekleştirilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, diğer davalılar ile birlikte yargılamaya devam edilip, kayıt kabul ile birlikte diğer davalılar aleyhine açılan alacak davasına aynı dosyada karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, usulü eksiklikler ve buna dair yapılan hata nedeniyle, davacı, müflis davalılar ve davalılardan gerekli istinaf harçlarını karşılayan … ‘in istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne karar verilmesi uygun görülmüştür.Davalılardan,… istinaf başvuru ise talep edilen adli yardım istemleri mahkememizce reddedilmiş ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 337/2. fıkrası gereğince kesinleşmiş olduğundan ve davalılardan … tarafından verilen kesin süreye rağmen gerekli olan istinaf harçları karşılanmadığından adı geçen davalılar yönünden HMK 344. maddesi gereğince istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ve Harçlar Kanunu, İcra ve İflas Kanunu ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili hükümleri gereğince takdiren aşağıdaki gibi karar verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- … vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344. maddesi gereğince verilen kesin süre içerisinde harç ve giderler tamamlanmadığından istinaf kanun yolu başvurusunun yapılmamış sayılmasına, 2-Davacı vekili ve davalı … vekili ile müflis davalılar …, … ve … vekillerinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,3- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/165 Esas, 2017/806 Karar ve 05.10.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,4- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine,5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcından, davalılar tarafından peşin olarak karşılanan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın her bir istinaf eden davalıdan tahsiline, davalılardan … tarafından yatırılan nisbi başvuru harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalıya İADESİNE, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenlerin üzerinde bırakılmasına,7- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/4. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/06/2021