Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/514 E. 2020/2074 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/514 Esas
KARAR NO : 2020/2074
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2017
NUMARASI : 2016/423 Esas, 2017/809 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ortağın 16.09.2014 tarihli genel kurul kararı ile kabul edilen ve payına düşen miktarı ödemediği gibi 2014 yılı Kasım, Aralık ve 2015 yılı Ocak Şubat, Mart aylarına ait aidat borçlarını da ödemediğini, davalı aleyhinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kooperatif üyeliğinden dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığı, genel giderler yönünden ise aidat borçlarını bağlı olduğu … 4.1ü A blok yönetimine ödediğini, davacı kooperatifin 30 yıl önce kurulduğunu ve tüm maliklere tapularının teslim edildiğini, kooperatif üyelerinin borçlarının üyelik nedeniyle değil aslında kat mülkiyeti yasası çerçevesinde yönetim gideri olarak tahakkuk ettiğini, bu güne kadar kendilerinden herhangi bir ad altında aidat veya genel giderlere katılım bedeli tahsil edilmiş olmadığını, davacı kooperatifin site üst yönetimi oluşturarak KMK çerçevesinde yönetmesi gerekirken genel kurul kararlarına dayanarak aidat borcu varmışcasına yasal takibe girişmesinin hukuka aykırı olduğunu, aynı konuda diğer kat malikleri aleyhine açılmış bir çok davanın Bakırköy asliye Ticaret Mahkemelerinde derdest bulunduğunu belirterek davanın reddine kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; ddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; icra takibine konu alacağın davacı kooperatif genel kurulunun 16.09.2014 tarihli kararı ile belirlenen alacak olduğu, sözü edilen genel kurul kararının iptal edilmediği sürece tüm ortakları bağlayıcı nitelikte olduğundan bahisle Davanın Kısmen Kabulü İle Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine yönelik itirazın Kısmen İptali İle, takibin 6.574,89 TL asıl alacak, 217,85 TL faizi olmak üzere toplam 6.792,74 TL üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili şirkete ait taşınmazın yer aldığı blokun arsasının 2008 yılında kooperatif tarafından 3. bir kişiye satıldığını, müvekkili şirketin bu taşınmazların tapusunu davacı kooperatiften almadığını, bu binanın ve binada bulunan bağımsız bölümlerin tamamının sahipleri tarafından müteahhitten parası ödenerek satın alındığını, bu şekilde yapılan binanın, kooperatiften bağımsız olarak kurulduğunu, kendi kat malikleri kurulu yönetimini oluşturduğunu ve genel giderlerini aidat olarak topladığını ve maliklere hizmeti blok olarak verdiğini, müvekkili şirkete ait taşınmazın bulunduğu blokun davacı kooperatifle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davacı kooperatifin kat mülkiyeti yasası çerçevesinde yönetim planının tapuya işletildiğini, davacı kooperatif yönetiminin yönetim planına uygun olarak kat mülkiyeti yasası kapsamında aidat toplaması, site üst yönetimi ve blok yönetimlerini oluşturması ve KMK çerçevesinde yönetmesi gerekirken, yönetim planına uygun davranmayarak kooperatifler hukuku kapsamında kooperatif genel kurul kararlarına dayanarak müvekkillerin sanki aidat borcu varmışçasına yasal takibe girişerek bu şekilde aidat toplamasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket ve diğer blok sakinlerinin davacı kooperatifin yanlış yönlendirmesi sonucunda yanıltılarak kooperatife üye yapıldığını, üye olma amaçlarının otoparkta bulunan haklarının yitirilmemesi olup, asla kooperatiften işyeri almak veya bu işyeri için hizmet almak amacı taşımadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, müvekkile şirketin davacı kooperatifin üyesi olduğu bir an için varsayılacak olsa dahi, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 8. Maddesi ve anasözleşme uyarınca müvekkile şirketin ödemeler bakımından yazılı bir kabulü olmadığından ortak olma isteğinin bir değer taşımaması gerektiğini, kooperatif yönetiminin, müvekkili şirketin de içerisinde bulunduğu dörtlü A Blok sakinlerine, kooperatif otoparkında paylarının olduğunu ve bu hakkın kaybedilmemesi adına üye olmalarında fayda olacağını belirttiğini, ancak kooperatif ortaklığından doğacak yükümlülüklerin olacağından hiçbir şekilde bahsedilmediğini, müvekkili şirketin kooperatif ortağı sayılamayacağını, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğini, Kooperatifin alacaklı olduğu miktar karşılığında vermiş olduğu hizmetlerin neler olduğu, müvekkili şirketin bu hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı, müvekkil şirketin 4’lü A Blok yönetimine ne için aidat ödemesi yaptığını ve karşılığında ne tür hizmetler aldığı, aidat alacağına konu edilebilecek hizmetlerin kooperatif tarafından mı yoksa 4’lü A Blok yönetimi tarafından mı karşılandığının tespiti bakımından hiçbir değerlendirmede bulunmaksızın direkt olarak yansıtılacak bedellerin hesaplandığını, müvekkili şirketin Kooperatif yönetiminden halihazırda herhangi bir hizmet almadığını, kendi yönetimi tarafından belirlenen aidatları ödediğini, müvekkili şirketin ayrıca kooperatif yönetimine aidat ödemesi gerçekleştirmesinin hukuki dayanaktan yoksun olup kooperatif açısından sebepsiz zenginleşme durumunu ortaya çıkaracağını, kooperatifin eşitlik kuralına aykırı hareket ettiğini, müvekkiline ait bağımsız bölümün bulunduğu bloka hizmet vermediğini, tapuların ferdileştiğini, davacının vermediği hizmet nedeni ile aidat toplayamayacağını, takip açılmadan önce, müvekkili ve müvekkilin bulunduğu 4’lü A Blokta bulunan 42 bağımsız bölüm maliki ile davacı kooperatif arasında 2014 yılında bir uyuşmazlık çıktığını, 2008 yılından beri siz bağımsızsınız kendi kendinizi yöneteceksiniz diyen kooperatifin 2014 yılında siz bize bağlısınız ve siz de gider için aidat ödeyeceksiniz demeye başlamasının kötüniyet olduğunu, 30 yılı aşkın süredir tasfiyesini gerçekleştirmeyen davacı kooperatifin, kuruluş amacını yerine getirmiş, inşaatları bitirmiş olmasına rağmen, tasfiyeyi gerçekleştirip KMK yasası çerçevesinde site yönetimini kurmaktan kaçınarak, sanki kooperatif amacına yönelikmiş gibi fiilen kat mülkiyeti yöneticiliği yapması ve tasfiyeyi gerçekleştirmemesinin haksız ve kötü niyetli olarak kendi yönetimini sürdürme maksadı taşıdığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, kooperatif üyelik aidat borçlarının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlık, davalı kooperatif üyesi davalının takip tarihi itibari ile mali yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı varsa miktarı noktasında toplanmıştır.İnceleme istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü nün … E. sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının 09.04.2015 tarihinde davalı aleyhinde 8.276,70 asıl ve takip tarihine kadar işlemiş 357,25 TL faiz olmak üzere, toplam 8.633,95 TL’ üzerinden ilamsız takip başlattığı, talep edilen asıl alacağın 1.885,00 TL’nin 2014 -2015 Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarına ait ( 5 aylık ) aidat bedeli, geri kalanın ise 16.09.2014 tarihli GK. kararı gereği olduğunun açıklandığı, borçlu vekili tarafından verilen 21.04.2015 tarihli dilekçede fer’ileri ile birlikte borcun tamamına itiraz edildiği, davanın bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler 12.04.2017 tarihli raporlarında; 16.09.2014 tarihli genel kurul karan uyarınca davalı ortağın takip tarihi itibari ile 6.574,89 TL asıl ve 217,85 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 6.792,74 TL borçlu olduğunu bildirmişlerdir. İtiraz üzerine alınan ek raporda bilirkişiler kök raporu aynen tekrar etmişleridr.Davalının talebi üzerine davacı kooperatif yönetim kurulunca alınan 02.02.2013 tarih, 7 nolu kararla davalı, davacı Kooperatife üye olmuştur. Davalının kooperatif üyeliği, taraflar arasında bir uyuşmazlık konusu değildir. Davalı, kooperatif üyesi olmakla, Kooperatifin tasfiye işlemleri bitene kadar genel kurul kararlarına uymakla yükümlülüğü söz konusudur. Dosya kapsamı itibarıyla, davacı Kooperatif, tasfiye halinde değildir.Dosyaya getirtilen tapu kayıtlarına göre, davalı davacı kooperatifin üyesi ve bağımsız bölüm malikidir. Yine dairemize gelen aynı konudaki uyuşmazlıklarda tespit edilen ve davalınında kabulünde bulunan site yönetim planına göre, …Konut Yapı Kooperatifi ünvanlı toplu yapı biriminin Site olarak adlandırılacağı ve yönetim şeklinin ilk bağımsız malikler toplantısına kadar bağımsız bölüm malikleri kurulu için öngörülmüş tüm hak, ödev ve yetkiler ile, site yönetim kurulu için öngörülmüş tüm hak, görev ve yetkilerin Aykosan Küçük sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi yönetim kurulu tarafından kullanılacağı, …Yapı Kooperatifi tasfiye olunca veya anasözleşmede nevi değişikliği yapılınca, bu madde hükmünün kendiliğinden ortadan kalkacağının düzenlendiği, bu duruma göre, davacı kooperatif genel kurullarının site yönetim planı çerçevesinde yetkili olduğu ve davalının kendi blok site yönetimine aidat ödemesinin kooperatif genel kurulunda alınan kararları kendi açısından geçersiz hale getirmeyeceği, davalının üye olarak genel kurul kararlarına uyma yükümlülüğünden kaçınamayacağı sonucuna varılmaktadır. Nitekim Dairemizin 2017/149 Esas, 2017/182 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.Somut olayda, takip konusu alacak, davacı kooperatifin, 16.09.2014 tarihinde yapılan 2013 hesap yılı genel kurulunda alınan ve üyelerden tahsiline karar verilen alacağa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Genel kurulca alınan bu karar, yasal şartlara haiz ve davalı veya herhangi bir başka üye tarafından dava yoluyla iptal ettirilmediğinden, geçerli ve davalı dahil tüm üyeleri bağlayıcı bir karar niteliğindedir. Davalının alınan kararın iptali için dava açtığı yönünden bilgi de bulunmamaktadır.Bu açıklamalar ışığında, davalı ortağın genel kurul kararları ile bağlı olduğu, takip tarihi itibari ile davacı kooperatife genel kurul kararlarından kaynaklı 6.574,89 TL mali yükümlülüğünün bulunduğu, kötüniyet tazminat şartlarının oluşmadığı, ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 464,01 TL harcın, davalı tarafça peşin yatırılan 112,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 351,73 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/11/2020