Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/507 E. 2020/2149 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/507 Esas
KARAR NO: 2020/2149
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2017
NUMARASI: 2016/274 Esas, 2017/1051 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin …’den 1999 yılında davalı kooperatif üyeliğini devraldığını, davalı kooperatife taksitle ödeme için 54 adet senet verdiğini, bu senet ödemeleri dışında davalıya ara ödemeler de yaptığını, davalının daireleri teslim etmemek için üyelerden 22.000,00 TL ek ödeme istediğini, bu talebi yerine getirmeyen üyelerin ihraç edildiğini belirterek müvekkilinin davalıya ödediği bedellerin denkleştirici adalet kuralı gereği günümüz para değerlerine göre hesaplanacak tutarlarından şimdilik 20.000,00 TL’sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı kooperatif vekili cevabında; davacının geçmişe dönük aidat ve ek maliyet tutarını ödemediği için ihraç edildiğini, imar izninin iptali nedeniyle inşaatların tamamlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ Mahkemece, davacının ihraç kararının üç aylık süre içinde dava açılmadığından kesinleştiği, davalı kooperatifin 23.659,65 TL’yi iade etme yükümlülüğü bulunduğu, davacının yatırdığı bedellere denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 20.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda müvekkiline verilmesi gerektiği belirtilen miktarın, 1999-2003 yıllarında yapılan ödemeler olup, paranın miktar ve değerinin güncellenmediğini, paranın ödendiği tarihteki değeri ile, günümüzdeki değeri arasında yüksek fark bulunduğunu, ödeme yapılan tarihteki paranın satın alma gücünün dikkate alınmadığını, Yargıtay kararları gereği verilmesi gereken dairenin dava tarihindeki değeri ile yapılan ödemelerin dava tarihinde ulaşacağı güncel değer belirlenerek müvekkiline ödeme yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, üyelikten çıkarılan davacının kooperatife yaptığı ödemenin iadesi için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı kooperatifin 23.659,65 TL’yi iade etme yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı taraf, ödenen miktarların günümüze ulaştığı değeri dikkate alınarak denkleştirici adalet ilkesi kuralı alacaklarının hesaplanması gerektiğini ileri sürerek karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 15/1 maddesi uyarınca, devir dışı bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yılın bilançosuna göre hesaplanarak, bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde geri verilir. Kooperatif üyeliğinden istifa eden ya da ihraç edilen ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, istifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkına haizdir. İstifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yıla ait bilançonun ertesi yıl genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir ve bu tarihten önce erken açılan çıkma payı alacak davası, alacağın henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/34, 2015/6410 Karar sayılı kararı). YHGK’nın 16.04.2014 tarih ve 2013/23-1616 E., 2014/540 K. ve Yargıtay 23. HD’nin 13.10.2014 tarih ve 7770 E., 6247 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; kooperatif ile ortağının karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği anasözleşmede ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda karşılığı bulunmayan “denkleştirme, yeniden değerleme, sepet hesabı, eskalasyon vs.” yöntemler kullanılarak çıkma payının hesaplanması yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi, böyle bir yöntem, kooperatiflerin kuruluş amacı (m.1) ve kooperatiflerin mevcudiyetinin tehlikeye düşürülmemesini amaçlayan uygulamaya da aykırı bir yorum olacaktır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; davacının 23/11/2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiği, kararın davacıya 05/12/2011 tarihinde tebliğ edildiği, ihracın 05/02/2012 tarihinde kesinleştiği, ihracın kesinleştiği yıla ait bilançoya göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra davacının 23.659,59 talep hakkı olduğu belirtilmiştir. Kooperatif ortaklığından çıkarılan ortağa yapılacak ödeme, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesi olup; denkleştirici adalet hakkaniyet gereği yapılacak hesaplama sonucunda ortaya çıkacak meblağ değildir. Hal böyle olunca mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar yerindedir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 harçtan mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/12/2020