Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/449 E. 2018/680 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/449 Esas
KARAR NO : 2018/680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2017/419 E. 2017/1358 K.
DAVANIN KONUSU : ALACAK (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirketin, davalı …’e ve bünyesinde bulunan şirketlere yurtiçi kurumlar nezdindekı mevcut kredilerin yapılandırılması hususunda 2012 yılından bu yana danışmanlık hizmeti verdiğini, 26.11.2012 ve 28.03.2013 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmelerin karşılığı verilen hizmet bedelinin ödendiğini, Davalı … ile 23.05 2013 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmenin, şirketler topluluğunun ana şirketi olan …tarafından yapıldığını, bu sözleşmeye göre; 100,000.000 TL yapılandırmaya kadar hizmet bedeli ödenmeyeceğini, 100 000.000 TL ile 200.000.000 TL arasında 30 gün içinde ücret olarak 400.000 TL, 200,000.000 TL ile 250.000,000 TL arasında ise 60 gün içinde ücret olarak 400.000.000 TL e ek olarak 300.000 TL (toplam 700.000 TL), 250.000.000 TL üzerinde ise 60 gün içinde 300.000 TL olmak üzere toplamda 1.000.000 TL danışmanlık ücretinin belirlendiğini, Müvekkilince sözleşme gereğinin yerine getirildiği ve Ekim 2013 ayı itibariyle 1 000.000 TL danışmanlık ücretine hak kazanıldığı halde düzenlenen 01.04.2014 tarihli KDV dahil 1.180,000 TL bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine Anadolu … icra müdürlüğünün .. E sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini bu takibe itiraz edildiğini, öne sürerek, danışmanlık ücreti ve damga vergisi alacağı olarak 1.010.939.32 TL alacağın, temerrüt (icra takip) tarihi itibariyle reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; Davacı ile geçerli bir sözleşmenin olmadığını, ibraz edilen sözleşmede müvekkil şirketi temsil ve ilzama yetkili imzaların olmadığını, davacının sunduğu e-maillerin icap ve kabulü gerçekleştirmediğini, gerçekleşmiş olsa bile davacının herhangi bir ücrete hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacı … hizmeti kapsamında; grup borçlarının yapılandırılması işin danışmanlık hizmetini verdiğini belirterek sadece şirket çalışanları ile birlikte girilen bazı toplantıların gösterildiğini, davacı kredi yapılandırma sözleşmesinin hangi tarihte, kimlerle ve ne miktar üzerinden yapıldığını bilmediği gibi hangi vade ile yapılandırma sağlandığı konusunda da bilgisinin bulunmadığını, hizmetin ifa edilmediğini, davacının bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi mahkemelerinin yetkisizliğine, dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf taleplerinde; Davacı tarafından ikame edilen davada terditli iddiada bulunularak; Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde sözleşme bedelinin, Temsil ve ilzama yetkili imza olmaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz kabul edilmesi halinde, nedensiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tazminatın tahsili talep edildiğini, verdikleri cevapta ise yine terditli olarak kısaca; Şirketi temsil ve ilzama yetkili imza olmaması nedeniyle sözleşmenin müvekkil şirket yönünden geçerli olmadığı, Sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde ise HMK. 17. Maddesi uyarınca bağlayıcı yetki şartı nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunun belirtildiğini, Davacının yetki şartına rağmen davayı İstanbul Anadolu Mahkemesinde ikame etmesi ve terditli iddiası dikkate alındığına sözleşmenin geçersizliği davacı tarafça da zımnen kabul edildiğini gösterdiğini, Sayın mahkemenin 30/12/2016 tarihli kararında ise – hiç olmaması gereken şekilde – hem sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilmiş, hem de geçerli kabul edilen sözleşmenin yetki şartı göz ardı edilerek esas hakkında karar verildiğini, uyuşmazlığın esası olan sözleşmenin geçerli olup olmadığının incelenmediğini, Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/12/2017 tarihli ikinci kararında ise yetkisizlik kararı verildiğini, bu hüküm ile davacının nedensiz zenginleşme iddiasına karşı, temsil ve ilzama yetkili imza olmayan sözleşmenin dolaylı olarak geçerli kabul edildiği sonucunu doğurduğunu, bu hususun istinaf incelemesine daha önce konu yapılmadığını, mahkemenin gerekçeli kararına bakıldığında şirketi temsil ve ilzama yetkili imza olmamasına rağmen hangi gerekçe ile sözleşmenin geçerli kabul edildiğine ilişkin açıklama ve değerlendirme olmadığını, mahkemenin her iki kararının çelişkili olup, işin esasına girilmesini engelleyen bir kısır döngü yarattığını, bu nedenle, – gerekçeli kararda hiç tartışılmadan – sözleşmenin ve dolayısı ile sözleşmedeki yetki şartının geçerli kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstinaf taleplerinin kabulüne, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.12.2017 tarih ve 2017/419 E. 2017/1358 K. sayılı kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında talepleri gibi karar verilmesi istenmiş, istinaf dilekçesi davacı … vekiline 01/02/2018 tarihinde tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 22/01/2018 tarihli dilekçeleri ile cevap verilerek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalıya 11/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, hükmün davalı tarafından 22/01/2018 tarihinde yani yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Taraflar arasında imzalanan ve davalı tarafından geçersizliği ileri sürülen sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek yetki şartına bağlı olarak mahkemece verilen yetkisizlik kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1c Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2018