Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/409 E. 2020/1962 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/409 Esas
KARAR NO : 2020/1962
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2017
NUMARASI : 2015/230 Esas, 2017/321 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 1 yıl geçerli olmak üzere denetim ve tasdik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme bedelinin yıllık 6.000 USD’ olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin edimini yerine getirdiği halde davalının sözleşmeyi feshettiğini, davalının gönderdiği ihtarnamede ileri sürülen hususların gerçeği yansıtmadığını, sözleşmede kararlaştırılan bedelin tahsili konusunda davalı aleyhinde İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin ikinci maddesinin gereği gibi ifa edilmemesi nedeni ile sözleşmenin tek taraflı haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporuna göre; davacının sözleşme gereğince davalıdan alacaklı olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlerin yerinde bulunduğundan bahisle davanın kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’si olan 2.616,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafla müvekkili firma arasında yapılmış olan şifahi görüşmede, davacının makbuzsuz ödeme talebinde bulunduğunu, bu durumun güven ilişkisini ortadan kaldırdığını, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğunu, sebepsiz dahi feshedilebileceğini, kanunun uygulaması ve öğretideki görüşlerin ışığında, davacı tarafın müvekkilinden ancak vekalet ilişkisinin devam ettiği 01/01/2014 – 10/04/2014 tarihleri arasındaki dönem için ücret talebinin söz konusu olacağını, bilirkişi raporunun eksik olduğunu, davacı firma ile bir başka müvekkili olan … Limited Şirketi arasında benzeri bir uyuşmazlıktan kaynaklı itirazın iptali davasının İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/218 Esas numarasında görüldüğünü, bu dosyaya ibraz edilen 24/03/2016 tarihli bilirkişi raporunun iddialarını doğruladığını, karşı yanın iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanın iddialarının haklı bulunması halinde dahi söz konusu sözleşmenin bir iş yılı tamamlanmadan feshedildiği göz önüne alınarak kısmi olarak kabul kısmi olarak red yoluna gidilmesinin hakkaniyete daha uygun olacağını, bilirkişi heyetinin özensiz bir şekilde hazırlamış olduğu 04/03/2016 tarihli rapor doğrultusunda takipte talep edilen miktar ve icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, İİK’nun 67 maddesi gereğince davacının sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı takibe karşı davalı itirazının iptali istemine ilişkindir.İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde dayanak 31/01/2014 tarihli Denetim ve Tasdik Sözleşmesi gereğince 20/06/2014 tarihinde 6.000,00 USD asıl, 77,10 USD faiz olmak üzere toplam 6.077,10 USD üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesizdir. Uyuşmazlık, davalının sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak feshetme yetkisinin bulunup bulunmadığı, sözleşmenin haklı/haksız nedenlerle feshedilip feshedilmediği, davacının sözleşme gereğince takip tarihi itibari ile alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı noktasında toplanmıştır.Taraflar arasındaki sözleşmenin 18/01/2013 tarihinde imzalandığı ve 01/01/2013-31/12/2013 vergilendirme dönemini kapsadığı, Sözleşmenin 8.1 maddesi gereğince, sözleşmenin 1 yıl uzadığı, davalının uzayan yıl içerisinde sözleşmeyi feshettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından keşide edilen, Beyoğlu …. Noterliğinin 13/06/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde: sözleşmenin 2. maddesinin gereği ifa edilmediğinden tek taraflı olarak feshedildiği bildirilmiştir. Fesih bildirimi davacıya 16/06/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı taraf fesih bildirimine Beyoğlu …. Noterliği marifeti ile 18/06/2014 tarihinde cevap vermiş ve sözleşmedeki bedeli talep etmiş, 20/06/2014 tarihinde de takip başlatmıştır.Uyuşmazlık konusunda mahkemece bilirkişi raporu alınmıştır.04/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; sözleşme kapsamında davacının 01/01/2014 – 31/03/2014 tarihleri arasında geçici vergi döneminde, davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gereken Geçici Vergi Baynnamesini verdiğini, davacının ticari defter ve belgelerine göre, davalı şirketten 7.262,73 TL alacaklı gözüktüğünü, davalının ticari defter ve belgelerine göre, davalının davacıya 5.275,05 TL borçlu gözüktüğünü, taraflar arasındaki cari hesap farkının davacı şirketin 02/05/2014 tarih ve 101999 numaralı 1.244,99 TL tutarlı ve 02/06/2014 tarih ve 102075 numaralı 1.242,78 TL tutarlı iki adet faturasının davalı şirket yasal defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, davalı şirketin fesih işleminin somut belgelere dayandığını gösteren deliller sunmadığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan bedelin tamamını isteme hakkının bulunduğunu bildirmiştir. Sözleşmenin 5.2. maddesinde “Bu sözleşme 3568 sayılı Kanun ve bu Kanun’a ilişkin mevzuatın taraflara tanıdığı nedenler ile bir aylık yazılı ihbar müddeti verilmek ve yazılı olarak bildirilmek koşulu ile her zaman feshedilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşme hükmüne göre taraflar ancak 3568 sayılı Kanun ve bu Kanun’a ilişkin mevzuatın tanıdığı haklı nedenlerle fesih hakkını kullanabileceği, fesih hakkını kullananın karşı tarafa bir aylık bir yazılı ihbar müddeti vermek suretiyle sözleşmeyi feshedebileceği ve bu hakkını her zaman kullanabileceği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında yapılan sözleşmenin uygulanması ile ilgili mevzuat için Borçlar Kanunu’ndan önce özel kanun olan 3568 sayılı Kanun’un düzenleyici hükümlerinin incelenmesi gerekir. YMM tasdik sözleşmesi ile ilgili düzenlemeler; Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konulan, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (02/01/1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.), Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (03/01/1990 tarih ve 20391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır), Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik (02/01/1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.). Bu üç yönetmelik, 3568 sayılı Kanun’un 50. Maddesi kapsamında hazırlanmıştır.Tasdik Edilecek Belgeler Yönetmeliği’nin 10. maddesine göre, “Tasdik sözleşmesi yazılı gerekçe göstermek şartıyla taraflarca her zaman feshedilebilir. Feshedilen sözleşmeler, fesih tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde Bakanlığa bildirilir. Sürekli denetimlerde yıllık beyannamelerin ve buna ekli mali tabloların beyan edileceği aydan önceki üç ay içinde tasdik sözleşmesi feshedilemez,”Ücret Yönetmeliğinin 13’üncü maddesine göre, meslek mensubu ücret sözleşmesini yazılı yapmak zorundadır. 17’nci maddesine göre, “Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki meslek mensubu, bu durama kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez.”Çalışma Esasları Yönetmeliği’nin 26’ncı maddesine göre, “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler…Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir ….Ücretin ödenmemesi ve meslek mensubuna tevdi edilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmaması fesihde meslek mensubunun haklı gerekçesidir.”Ücret yönetmeliğinin 17. maddesinde;”Madde 17- Üzerine aldığı bir işi, haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu, hiçbir ücret talep edemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Buna avanslar da dahildir.Sözleşmenin iş şahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez. Anlaşmaya göre peşin verilmesi gereken ücret ya da avans ödenmezse, meslek mensuba işe başlamak ya da işi sürdürmek zorunda değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemelerin dışında ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmenin 6’ncı maddesinde “Bu sözleşmede yer almayan konularda, 3568 sayılı Kanun’un ve bu Kanunla ilgili mevzuatın, Tük Ticaret Kanunu’nun, Türk vergi kanunlarının ve Borçlar Kanunu’nun vekalet akdi hükümleri sistematik yorum ile birlikte uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. YMM’nin haklı fesih gerekçeleri Çalışma Yönetmeliğinin 26 maddesine göre; ücretini alamaması veya kendisine şirket yetkililerince verilen belgelerin sağlıklı olmaması halleridir. İşverenin fesih nedenleri sayılmamıştır. Dosyadan, sözleşmenin şirket tarafından Sözleşmenin Amacı ve Kapsamı başlığı altında düzenlenen 2. Madde gereğince sonlandırıldığının bildirildiği, somut bir gerekçe göstermediği, önelde verilmediği, yargılama sırasında bu hususta ispat vasıtası da getiremediği anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamına nazaran; davalının sözleşmeyi 3568 sayılı Kanun ve bu Kanun’a ilişkin mevzuatın tanıdığı haklı nedenlerle fesih edebileceği, ancak davacının davalıdan kaynaklı kusur ve ihmalin varlığına ilişkin haklı bir sebep gösteremediği, sözleşmeyi süresinden önce feshettiği, sözleşme ve Yönetmeliğin 17. maddesi gereğince sözleşmedeki bedeli ödemekle yükümlü olduğu, mahkemece tesis edilen hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 904,97 TL harçtan davalı tarafından yatırılan 194.84 TL’nin mahsubu ile bakiye 710,13 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.05/11/2020