Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/402 Esas
KARAR NO: 2020/1953
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2017
NUMARASI: 2014/115 Esas, 2017/164 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili,20.03.2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin uzun zamandır saha araştırmaları konusunda faaliyet gösterdiğini, davalılardan … A.Ş arasında uzun yıllardır devam eden iş ilişkileri ve 2007 tarihli sözleşme gereğince davalı … şirketinin talebi üzerine müvekkili şirketin saha araştırmaları yaptığını, sözleşme aslını davalı şirketten talep ettiklerini, ancak 2012 yılı başlarında … araştırma hizmetleri bünyesinde çalışan yetkili … tarafından bundan böyle hizmet akdinden kaynaklanan araştırma faturalarının davalı …Ltd.Ştine kesilmesi gerektiği, aksi takdirde çeşitli karışıklıkların olabileceği konusunda müvekkili şirkete mail gönderildiğini, iyiniyetli müvekkilinin şirket yöneticilerinin talebe uygun işlem yaptığını, mailde söylendiği gibi faturaların … Ltd.Şti adına kesildiğini, ilgili faturalardan kaynaklanan mevcut alacak toplamının 141.624,17 TL olduğunu, faturaların kesildiği tarihin 30 ve 31 Ocak 2013 olduğunu, bu faturaların davalılardan … A.Ş yetkililerinin, …Ltd.Ştinin ödeme güçlüğü çektiği ve her an batabileceği şeklindeki şifahi beyanları üzerine, davalı … şirkete karşı İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile İcra takibi başlatıldığını, takibe itiraz üzerine takibin durduğunu, bu durumun 11 Nisan 2013 tarihli noter ihtarı ile davalı …‘ye bildirildiğini, davalının sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince sorumlu olmadıklarını beyan ettiklerini, akdin … şirketi ile müvekkili şirket arasında yapılmış olmasına rağmen, iş akdinin kurulmasından oldukça sonrasında müvekkili şirketin haksız olarak bir başka şirkete yönlendirilerek faturaların ve İcra takibinin bu şirket hakkında yapılmasının sağlandığını, bu yönüyle davalı … şirketinin ödeme sorumluluğundan kaçınmaya çalıştığının açık seçik ortada olduğunu, herşeyden önce davalılar arasında muvazaalı bir ilişkinin olduğu, tarafların bu durumu müvekkili şirket adına kullandıklarının mail çıktılarından açıkça anlaşıldığını, iş emirlerinden, bilgilendirme formlarına kadar bütün ilişkinin muhatabının …. araştırma hizmetleri olduğunu, fatura numaralarının mailler üzerine kodlandığını, hukuk düzeninin hiçbir zaman kötü niyeti korumadığını, bu sürecin başından beri davalı …‘nin müvekkili şirketi yanlış yönlendirdiğini, bu şekilde sorumluluktan kaçındığını, mailler, ticari kayıt ve belgeler incelendiğinde … şirket çalışanlarının bir kısmının aynı zamanda … şirket bünyesinde çalıştığını iddia ederek, ödenmeyen fatura bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen muacceliyet tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.( Harca esas dava değeri, 141.624,17 TL ).
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında bir sözleşme ilişkisi olmadığını, davacı tarafın sözleşme olarak takdim ettiği belgelerin, sadece davacı tarafın imzasını taşıyan fotokopiler olduğunu, verdiğini iddia ettiği hizmete dair faturaları diğer davalı … şirketine kestiğini, fatura borçlusu diğer davalı şirket olduğunu ve davacıda bunu ikrar ettiğine göre müvekkili şirketten alacak talep edemeyeceğini, TTK 18. madde gereğince her tacirin basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, faturaları diğer davalı şirkete kesen ve tüm ticari kayıtlarını bu şekilde oluşturan davacının iddiasının bir an için doğru kabul edilse bile bu halde basiretli davranma yükümüne aykırı hareket etmiş olacağının kuşkusuz olacağını, hiçbir tacirin kendi basiretsizliğine dayanarak başkasına bir sorumluluk yükleyemeyeceğini, davacı tarafın, … istediği için faturayı diğer davalıya kestim iddiasının geçerli olmadığını, diğer davalı şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkiden doğan borçlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, anket, saha araştırması gibi işler için davacının alacak iddia etttiğinin görüldüğünü, ancak fatura tarihlerinde müvekkili şirketin anket ve saha araştırması konusunda dava dışı başka bir firmadan hizmet aldığını, tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı Tasfiye Halinde … Ltd.Şti vekili, işin asıl sahibinin diğer davalı … şirketi olduğunu, … şirketinin global bir şirket olup tüm dünya kentlerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin ise Türk sermayeli bir şirket olduğunu ve … Türkiye’nin operasyonel faaliyetlerinin organizasyonunu üstlendiğini, davacı şirketin ise saha araştırmalarını yürüten bir şirket olduğunu, bu kapsamda … ile sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye göre … şirketinden gelen emir ve talimatlar doğrultusunda sahada anket vb çalışmalar yürüttüğünü, davalı … şirketinin faturaların müvekkili adına tanzim edilmesini bizzat talep ettiğini, bu sayede ödemeden kaçındığını, müvekkili şirketi zor durumda bıraktığını, … Türkiye ‘nin bu tutumunun basına da yansımış olduğunu, hiçbir hizmet almayan müvekkili şirketin diğer davalı … şirketinin yönlendirmesi ile adına kesilen faturalar ile borç altına sokulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, … şirketinin bir çalışanı tarafından davacı şirket yetkililerine gönderilen 21.03.2013 tarihli mailde de borcun ikrar edildiğini, söz konusu faturaların müvekkili tarafından iade edildiğini, fatura içeriğinin doğrululuğunun ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek bunun sorumluluğunun müvekkili şirkete yükletiletilemeyeceğini savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, davalı …. A.Ş nin cevabına karşı cevaba cevap dilekçesinde, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, 11.02.2013 tarihli yenilenen sözleşmeye İlişkin davalı taraf vekillerinin sözleşmeye uygun davranılmadığı gerekçesiyle göndermiş olduğu 18 Kasım 2013 tarihli ihtarname ile bu durumun kabul edildiğini, davalı … şirketinin kısmi ödeme yapmasına ve fiili sorumluluğunu bu şekilde kabul etmesine rağmen hukuki sorumluluk altına girmemek için itiraz ettiğini, davalı şirketin kimi yazılı ve görsel basına yansıdığı kadarıyla çalışanları vasıtası ile bazı yolsuzluklara bulaştığını, bu durumla ilgili soruşturmaların devam ettiğini, davalı … şirketi ile adi ortaklık ilişkisini kabul etmesede … şirketinin tüm operasyonel faaliyetlerini 200 +personel ile yürüttüğüne ilişkin iş ilanları verdiğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı …. A.Ş vekili ikinci cevap dilekçesinde, sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığını, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen sözleşmenin sadece davacı tarafın imzasını içeren fotokopi olduğunu, 18.04.2013 tarihli ihtarnamede açıkça görüleceği üzere taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki olmadığını, ihtarnamenin başka bir 3. kişiye gönderilecekken sehven davacıya gönderildiğini, sehven gönderilen belgenin şirketin sorumluluğunu doğurmayacağını, huzurdaki davanın davacının basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığına göre belirleneceğini, davacı dilekçesinde …‘nın bazı çalışanları eliyle bazı yolsuzluklara bulaşmış gibi bir ifadeye yer verildiğini, hukuki ve cezai takibat haklarının saklı olduğunu, müvekkili şirketin başka herhangi bir şirketle ortaklık ilişkisinin olmadığını, adi ortaklık kurmadığını, sadece 3. kişi şirketlerden hizmet aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, deliller ve bilirkişi raporlarına göre geçmiş yıllardan beri davacı ve davalılar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu faturaların davacı tarafından davalı … Ltd.Şiti adına düzenlediği, ancak hizmetin diğer davalı …‘ye verildiğini ileri sürdüğü, elektronik posta yazışma örneklerine göre … tarafından davacı şirket çalışanına gönderilen e- maillerin bir kısmının diğer davalı … Ltd.Ştinden gönderildiği, hizmet kalemleri döküm listesinin de davacı şirket tarafından hazırlanarak … Ltd.Şti çalışanlarına gönderildiği, bu şirket çalışanları tarafından gerekli kontroller yapılarak bu kontroller ışığında davacı şirket tarafından ibraz edilen ve davalı … ile bağıtlandığı belirtilen sözleşmenin aslının bulunamadığı, sözleşmenin adı geçen davalıyı bağlayıcı nitelikte olup olmadığının tespit edilemediği, davalı … ‘nın böyle bir sözleşme olduğunu kabul etmediği, fatura kalemlerine konu hizmet kalemleri döküm listesinin davacı şirket çalışanları tarafından hazırlanarak davalı … şirketine gönderildiği, onlar tarafından gerekli kontroller yapılarak faturalar düzenlendiği, davacının davalı …‘ye fatura konusu hizmeti verdiğini kanıtlayamadığı ve faturalar davalı adına düzenlenmediğinden borçtan sorumlu tutulamayacağı, davalı … Ltd.Ştinin defterleri incelenememiş ise de elektronik posta yazışma örneklerine göre davacı tarafından verilen hizmete ilişkin döküm listesinin adı geçen davalı çalışanlarına gönderilip onaylarının alınmasından sonra faturaların düzenlendiği, bu nedenle fatura konusu hizmetlerin adı geçen davalıya verildiği gerekçesiyle, davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usülden reddine, davalı … Ltd.Şti hakkındaki davanın kabulüne, 141.624,17 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili, istinaf nedenleri olarak, davalı … şirketine İlişkin verilen karara herhangi itirazlarının olmadığını, 2007 tarihli sözleşme gereğince davalı … talebi üzerine saha çalışmaları yapıldığını belirterek, dava dilekçesinde ki iddialar tekrar edilip, davalı … hakkında verilen pasif husumet yokluğu nedeniyle usülden red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın davalılardan … şirketine İlişkin kısmına itirazlarının kabulü ile mevcut alacaktan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hizmet fatura bedelinin tahsili İstemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacı hizmet veren şirketin, hizmet konusu faturaları davalı …Ltd.Şti adına düzenlediği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının davalı ile gerçekleştirildiğini iddia ettiği sözleşme kapsamında, davalı … şirketinin dava konusu faturalardan dolayı diğer şirketle müştereken ve müteselsilen sorumlu kabul edilip edilemeyeceği, davacının mailler dahil dosya kapsamına göre buna dair iddiasını ispatlayıp ispatlamadığı, davanın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davacı tarafça 2007 tarihli olduğu belirtilen sözleşme örneğinin son sayfasında, davacı şirket kaşesi ve parafı varken, davalı … şirketin kaşesinin olmadığı, yalnızca bir imza olduğu, imzanın kime ait olduğunun yazılı olmadığı, söz konusu sözleşmenin 1. maddesinde, sözleşme konusunun, davacı şirketin kendisine bildirilecek proje bilgileri doğrultusunda kendisinden istenen verileri belirtilen usul ve esaslar dairesinde toplayarak …‘ya teslim etmeyi, … da davacının göreceği bu iş karşılığı ücret ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği şeklinde belirtildiği, faturaların, davacı şirket tarafından davalı şirketlerden … Ltd.Şti adına, 30.01.2013-31.01.2013 tarihleri arasında düzenlenmiş olan değişik miktarlı ve konularda faturalar olduğu, davacı şirket tarafından 11.04.2013 tarihinde, Bornova … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu ihtarname ile davalı … şirketinden, mevcut faturalandırılmamış alacaklarının ödenmesini talep ettiği, ihtarnamede dava konusu iddiaların kısmen yazılı olduğu, faturaların … Ltd.Şti tarafından iade edildiği belirtilerek, 141.624,17 TL alacağın ödenmesinin talep edildiği, davalı …. A.Ş tarafından, Beyoğlu … Noterliğinin 18 Nisan 2013 tarihli cevabı ihtarname ile herhangi bir sözleşme ilişkisinin olmadığı, muhatap ve … arasında mevcut belirtilen herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, ticari ilişkinin tarafı olmadığı, faturanın … adına düzenlendiği, herhangi bir sorumluluklarının olmadığının belirtildiği, 18 Kasım 2013 tarihli davalı … şirketi tarafından davacı şirkete noter vasıtası ile gönderilen ihtarnamede, saha araştırma hizmetleri sözleşmesine uygun davranılması, gereken özen ve gizlilik yükümlüklerine uygun davranılması aksi takdirde sözleşmenin fesih edileceğinin belirtildiği, içeriğinde 11.02.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığının belirtildiği, ekine ekli olan sözleşme örneğinin imzasız olduğu, davalı … vekili tarafından söz konusu ihtarnamenin sehven gönderildiği davacı ile gerçekleştirilen bir sözleşmenin olmadığını savunduğu, ihtarname ve sözleşme örneğinin davacı şirket tarafından cevaba cevap dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edildiği, … ( idari işler sorumlusu) (… Araştırma ), …@…com mail adresinden, 29 Ocak 2013 tarihli yazı ile ekteki bilgilere göre faturaların kesilerek mail atılmasının talep edildiği, ayrıca orjinallerinin kargo ile gönderilmesinin belirtildiği, başka çok sayıda maillerin olduğu, davacı şirketin davalılardan …A.Ş aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 04.02.2013 tarihinde, dava konusu faturalardan kaynaklanan 141.624,17 TL asıl alacağın tahsili amacı ile İcra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu … Ltd.Şti tarafından takibe karşı itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde, yetkiye ve borca itiraz ettiği, itirazları arasında diğer davalı …. A.Ş ile ilgili herhangi bir iddianın yer almadığı, davacı şirketin takibe itiraz üzerine iş bu alacak davasını açtığı anlaşılmıştır. Talimat yolu ile düzenlenen, 26.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin 2013 vd yıllarına ait ticari defter ve kayıtları incelenerek, davacı defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı ile davalı … arasında 2012 yılından gelen mal ve hizmet alım satımına dayalı bir ticari çalışmanın olduğu, davacının davalıdan 2013 ve 2014 yılları olarak verildiği şekli ile davalıdan 2012 yıl sonu ve diğer deyişle 01.01.2013 tarihi itibariyle 184.775,33 TL alacaklı olduğu, davacının davalı adına 2014 yılında 351.371,75 TL tutarında mal/ hizmet faturası tanzim ettiği ve bu tutarın davalı borcu olarak kayıtlara intikal ettirildiği, buna mukabil 30.12.2014 tarihinde yapılan ödeme mutabakatı açıklaması ile 185.200 TL ‘lik tutarın davalı … ödemesi olarak kayıtlara intikal ettirildiği, 2014 yıl sonu itibariyle davacının davalı …’dan 166.171,75 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, yine davacının davalı … firmasından dava tarihi olan 27.03.2014 tarihi itibariyle 166.565,61 TL alacaklı olduğu, davacı ile davalı … arasında yıl içi çalışmanın devam etttiği dönemler içinde, davalının var ise de, hiçbir ödemesinin davacı kayıtlarına intikal ettirilmediği, davalı … Ltd.Şti yönünden yapılan incelemede, davacının davalı adına tanzim ettiği ve ihtarname ekinde … şirketine tebliğ ettiği 30.01.2013 tarihli ve 31.01.2013 tarihli faturaların davacının yasal defterlerinde herhangi bir biçimde yer almadığı, söz konusu faturalardan dolayı davacının davalı … şirketinden herhangi bir alacağının olmadığının tespit edildiği, sonuç olarak, davacının davalı … şirketinden yasal defterlerine göre 30.01.2013 tarihi itibariyle 184.775,33 TL tutarında alacaklı olduğu, ancak davacının 2013 yıl sonu itibariyle 2014 yılına devreden davalı … firmasından herhangi bir alacağının bulunmadığı, dava tarihinde … firmasından davacının 166.565,61 TL alacaklı olduğu, davacının … şirketinden faturalardan dolayı kayıtlarına intikal etmiş bir alacağının olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, rapora itiraz ederek, sadece defterler üzerinde inceleme yapıldığını, mail çıktılarının görmezden gelindiğini belirterek, e-mail çıktıları incelenerek kapsamlı rapor alınmasını istemiştir. Davalı …. A.Ş vekili rapora beyan dilekçesinde, müvekkili firma aleyhine 166.565,62 TL olarak yapılan hesaplama kalemini kabul etmediklerini, davacı tarafın ek olarak sunmuş olduğu dilekçesinde 29.01.2013 tarihli ve davalı …Ltd.Ştinin idari işler sorumlusu … imzalı mailde faturaların kendileri adına kesilmesini ve orjinallerinin ise kargo ile gönderilmesinin istendiği, davacı tarafından da kabul edilmiş olan ilgili faturaların diğer davalı şirketin sorumlusunun emir ve talimatı ile kesildiğinin ortada olduğunu belirtmiştir. 18.10.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davalı … şirketine ait 2013-2015 ve 2015 yıllarına ait defterlerin açılış ve kapanış onaylarına sahip olduğu, davacı tarafından davalı … Ltd.Şti ne düzenlenen faturalar toplamının 131.624,17 TL tutarında olduğu, gerek vergi hukukunda gerekse de ticaret hukukunda alacağa dayanak olan faturanın muhatabının düzenlendiği şahıs ve şirket olduğu, yani fatura kime keşide edilirse alacaklı olan kişininde o kişi veya şirket olduğunu, faturadan kaynaklı olan alacağın ancak fatura düzenleyerek başka bir şirkete veya işletmeye aktarılabileceği, başka bir deyişle alacağın muhasebesel devrinin ancak fatura düzenlenerek mümkün olduğu, çünkü burada borçlunun kabul şartı olduğu, taraflar arasında ki sözleşmede şayet varsa bir alacağın devri söz konusu ise bu seferde alacağın muhatabı yine faturayı düzenleyen ile hizmeti veya malı alan olduğu, somut olayda davacı firmanın alacağına dayanak olan faturayı davalı …Ltd.Ştine düzenlediği, davacı ile diğer davacı arasında akdedildiği iddia edilen sözleşme üzerinde davalı …‘nın kaşesi ve imzasının olmadığı, davalı … firmasının da sözleşmenin mevcudiyetine itiraz ettiği, ancak davacı yanın dosyaya sunduğu içeriğine itiraz edilmeyen E-posta yazışma örneğinde davalı … adına … adıyla … adına gönderilen ve içeriğinde davacının faturaları davalı … şirketi adına düzenlemesi gerektiğini ve fatura bilgilerinin de içeren mailin olduğunun görüldüğü, TTK ve VUK hükümleri gereğince faturadan kaynaklı alacağın ancak muhatabından yani düzenlediği kişi veya şirketten talep edebileceği, somut olayda davalı …‘nın defterlerinde olmayan bir borcu ödemesinin muhasebesel anlamda mümkün olmadığı, tahakkuk etmemiş bir borcun ödenemeyeceği, bir borcun ödenebilmesi için karşılığında tahakkuk işlemi yani fatura veya sözleşmeye dayalı kesinleşmiş bir borcun olması gerektiği, davacının davaya konu alacağını sadece karşılığında fatura düzenlediği davalı … Ltd.Ştinden talep edebileceği, ancak davacının … şirketinin bir hizmet vermediğini ve herhangi bir edim ifa etmediğini beyan ettiğine göre düzenlediği faturaların dayanağının bulunmadığı, davalı …‘nin ticari defterlerinin delil niteliğinde olup olmadığının mahkemenin kabulünde bulunduğu, davalı … A.Ş nin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde 25.01.2013 tarihi itibariyle davacı yana kaydi olarak 2.773,00 TL borçlu göründüğü, 07.11.2014 tarihi itibariyle herhangi bir borç/ alacak kaydının olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, mail yazışmalarını inceleme yeterliliği olan bilişim uzmanından ayrıca rapor alınmasını istemiştir. Davalı …. A.Ş vekili, beyan dilekçesinde de belirtildiği üzere, dava konusu faturalara ilişkin olarak müvekkili şirketin yetkilileri tarafından davacıya yazılı /sözlü / mail yoluyla verilmiş bir talimat olmadığını, …’ın iş bu tarih itibariyle müvekkili şirketle hiçbir bağlantısı bulunmadığı gibi herhangi bir şekilde müvekkili adına talimat verme yetkisi bulunmadığını, …’ın diğer davalı ve faturaların muhatabının … şirketinin sorumlusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 19.01.2017 tarihli önceki bilirkişi heyetine ilave edilen bilirkişi ile birlikte düzenlenen heyet ek raporunda, tüm mail yazışmaları yazılarak sonuç olarak kök raporu değiştirecek bir durum olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere dosya kapsamına ve bilirkişi raporlarına göre hüküm tesis edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK nun birinci bölümünde borç ilişkileri, birinci ayrımında, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve 1. maddede ise, sözleşmenin kurulması düzenlenmiştir. Aynı yasanın 12. maddesinde, sözleşmelerin şekli üst başlığı ile, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığına yer verilmiştir. Somut olayda olduğu gibi, yasa koyucu tarafından, tacirler arası hizmet alım sözleşmesi konusunda herhangi bir şekil şartı getirilmemiştir. Somut davada, davacı tarafça, davalılardan … A.Ş şirketi ile herhangi bir yazılı veya sözlü sözleşme imzalandığını veya diğer davalı şirket adına düzenlediği dava konusu fatura hizmetlerini verdiğini ve iddia ettiği üzere maillerle buna dair talimat verildiğini ispat edememiştir. Davalı …. A.Ş şirketinin diğer davalı şirketle birlikte aynı borçtan sorumlu olduğunu belirterek alacak iddiasında bulunan davacının, fatura konusu hizmeti davalıya verdiğini ve fatura alacağına hak kazandığını usülüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davalı tarafça, sözleşmenin olmadığı, fatura konusu hizmetin verilmediği iddia edildiğinden, iddiayı ispat külfeti davacıya ait olacaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler kapsamdan ve bilirkişi raporlarından, davacının, davalı …. A.Ş şirketinin, diğer davalı adına düzenlenen faturalardan dolayı sorumlu olduğunu ispat etmiş olduğu kabul edilemeyeceğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/115 Esas, 2017/164 Karar ve 16.03.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargutay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05/11/2020