Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/362 E. 2018/453 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/362 Esas
KARAR NO : 2018/453
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2017
NUMARASI : 2016/263 E. 2017/789 K.
DAVANIN KONUSU : İFLAS (İFLASIN ERTELENMESİ)
KARAR TARİHİ : 21/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu 21/03/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketler … AŞ’nin birbirlerine bağlı grup şirketler olduğunu, … AŞ’nin %77,62 oranında …AŞ’nin hissedarı olduğunu, müvekkili şirketlerin uzun yıllara dayalı ticari faaliyetleri bulunduğunu, son dönemde şirketlerin yaşamış oldukları ekonomik sıkıntı nedeniyle borca batık duruma düştüklerini, ancak alınacak iyileştirme tedbirleri kapsamında ekonomik yapılarını düzeltebileceklerini, bu hususa ilişkin iyileştirme projesini mahkemeye sunduklarını bu bağlamda müvekkili şirketlerin ticari defter ve belgelerine göre borca batık olduklarının tespiti ile İİK 179 MD gereğince iflaslarının şimdilik 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müdahil vekilleri dosyaya sunmuş oldukları beyan dilekçeleri ve yargılama aşamasındaki beyanlarında davacı tarafın iflas erteleme talebiyle ilgili ileri sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketlerin kendilerine olan borçlarını ödemediğini, mahkemece verilen tedbir kararı kapsamında alacaklarına kavuşamadıklarını, davacıların kötüniyetli olarak şirketlerin içini boşalttıklarını bu bağlamda iflas erteleme talebinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davacı şirketler vekili davacı şirketlerin borca batık olduğunu belirterek iflaslarının ertelenmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesi ise davacı şirketlerin iflaslarına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf taleplerinde;
13/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda yer olan borca batıklık miktarına yönelik tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak ana iyileştirme projemiz revize edilmiş ise de yerel mahkemece incelemeden karar verildiğini, revize iyileştirme projesinde yer alan önlemlerin hayata geçirilmesi ile borca bataklıktan çıkacak olan müvekkil şirketin, revize iyileştirme projesinin yok sayılıp değerlendirmeksizin iflas kararının hukuka aykırı oluğunu, İİK 174. maddesi uyarınca yerel mahkeme tarafından verilen hüküm kaldırılarak müvekkil şirketler hakkında iflas erteleme kararı verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi Fer’i Müdahil … A.ş. vekiline 13/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 30/11/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek, Müvekkili şirketin 104.434,23 TL (faiz ve masraflar hariç) alacağı bulunduğunu, halen ödenmediği gibi bir girişimde dahi bulunulmadığını, davacıların birçok şirkete karşı da borçlu durumda bulunduğunu, mali yapısı gereği mevcut borca batıklık durumundan çıkabilmesinin olanaklı olmadığını, borçları revize edici projelerin de hiç bir umut verici içerik taşımadığını, bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere davacı şirketlerin borca batık oluşu ve sunulan iyileştirme projelerinin söz konusu somut borca batık durumlarını bertaraf edebilecek mahiyette olmadığı da gözetilerek yerel mahkeme kararının onanması gerektiğini, davacı şirketlerin istinaf başvuru taleplerinin reddi ile esas itibariyle somut olaya ve hukuki kaidelere uygun olan yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi Fer’i Müdahil …A.Ş. vekiline 13/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 27/11/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek, müvekkili şirketin, iflas erteleme talebinde bulunan davacı şirketten gecikme zammı hariç 7.594,51 TL alacağı bulunduğunu, herhangi bir sonuç alınamadığını, iyileştirme projesinin ciddiliğinin ve inandırıcılığının tartışmalı olduğunu ve ilave riskler iyileştirme projesi ile aşılabilecek durumda olmadığını, iflasın ertelenmesinde kural olarak şirkete yeni mali kaynaklar bulunmasının beklendiğini oysa ki; şirketin aktifi artmadığı gibi aksine pasifinde ciddi bir yükseliş meydana geldiğini, bir iyileştirme projesi yapılmamış olduğundan, erteleme isteminin de ciddi olmadığını, alacaklılarının tam listesinin mahkemeye sunulmadığını, müvekkili şirkete olan borçlarını dahi bildirmediğini, borçların ödenmesi için herhangi bir girişimde de bulunulmadığını yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan ilk derece mahkemesi kararının onanmasını ve davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacılar vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı . …A.Ş.nin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na 214710,. …A.Ş.nin 242106 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezlerinin Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Son kayyım raporuna göre; içeriğinden anlaşıldığı üzere; davacı şirketlerden … A.Ş.’nin faaliyetinin bulunmadığı, diğer davacı … A.Ş.’nin ise 31.12.2016-31.03.2017 döneminde net satışları artış gösterse de satışların maliyetlerinin de aynı oranda yükselmesi nedeniyle brüt satış zararının da yükseldiği, bu hususun alacaklılar nezdinde önemli riskler oluşturduğu, şirketlerin dönem net zararının son 3 aylık döneme göre 2.663.054,28 TL artarak 10.465.209,75 TL seviyesine yükselmesi nedeniyle şirketlerin iyileştirme projesindeki 2017 yılı hedeflerine ulaşmasının bu cirolarla güç olduğu, şirketin kısa vadedeki trendinin genel olarak olumsuz olduğu, ciro ve net karlılık tutarlarının da oldukça düşük kaldığı, orta vadede bu ciro ve karlılıklarını arttırmadığı takdirde iyileştirme projesindeki hedeflerine ulaşmasının güç olacağı, iyileştirme projesinin orta vadedeki gerçekleşme sonuçlarının değerlendirilebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu ancak ihtiyaç olarak görülen bu zamanın işletmenin bugüne kadar ki performansı da dikkate alındığında alacaklılar aleyhine olarak işleyeceği, 2016 yılı için öngörülen Sermaye artış taahhüdünün yerine getirilmemiş olması, işletmenin çalışma sermayesinin zayıf kalmasına sebebiyet verdiği, iyi niyet ve samimiyetinin sorgulanır hale geldiği, alacaklılar yönünden ciddi bir risk meydana getirdiği, derhal iflas kararma nazaran iflasın ertelenmesi kararı ile alacaklıların haklarının daha da kötüleşeceği, iyileştirme projesinin İnandırıcılığım ve samimiyetinin bulunmadığının değerlendirildiği, son bilirkişi kurulu raporuna göre; Davacı …A.Ş. Yönünden; 31.12.2015 tarihi itibariyle (-) 6.433.137,92 TL borca batık olduğu, iyileştirme projesinin uygulamaya konulduğu 15 aylık süre içerisinde 45.158.200,00 TL lik satış hedeflemiş iken, 13.565.547,37 TL lik satış gerçekleştirmesi, (-) 86.300,00 TL Zarar öngörmüş iken (-) 9.568.587,87 TL gibi çok büyük bir miktarda zarar raporlaması, yine Sermaye artırım öngörülerinin yerine getirilmemesi ve bu konuda herhangi bir somut adım atılmaması, keza 15 aylık dönemde şirketin Rayiç Değerler üzerinden Borca Batıklığında (-) 9.436.365,10 TL gibi bir artış olması ve 31.03.2017 tarihi itibariyle Rayiç değerler üzerinden şirketin (-) 15.869.503,02 TL Borca batık olması karşısında, sunulan Projenin şirket tarafından uygulamaya geçirilemediği ve dolayısıyla Projenin ciddi ve inandırıcı olduğundan bahsedilemeyeceği, keza şirketin mali durumunun gittikçe kötüleştiği değerlendirildiğinde şirketin iyileşme ümidinin olmadığı,
Davacı … A.Ş. Yönünden;
31.12.2015 tarihi itibariyle (-) 14.071.864,34 TL borca batık olduğu, iyileştirme projesinin uygulamaya konulduğu 15 aylık süre içerisinde 712.500,00 TLlik satış hedeflemiş iken, 2016 yılında 3.316,58 TL lik satış gerçekleştirmesi ve 2017 yılında herhangi satışı olmadığı ve faaliyetlerinin durdurmuş olduğunun gözüktüğü, projede (-) 40.625,00 TL zarar öngörmüş iken gerçekte (-) 896.621,88 TL gibi çok büyük bir miktarda zarar raporlaması, yine sermaye artırım öngörülerinin yerine getirilmemesi ve bu konuda herhangi bir somut adım atılmaması, keza 15 aylık dönemde şirketin Rayiç Değerler üzerinden Borca Batıklığında (-) 894.249,63 TL gibi bir artış olması ve 31.03.2017 tarihi itibariyle Rayiç değerler üzerinden şirketin (-) 14.966.113,97 TL borca batık olması, yine şirketin sunduğu iyileştirme projesinde hesapladığı ile bilirkişi kurulu tarafından tespit edilen borca batıklık arasında (-) 7.218.783,34 TL olumsuz yönde fark olması, sunulan projenin davacı şirket tarafından uygulamaya geçirilemediği ve dolayısıyla projenin ciddi ve inandırıcı olduğundan bahsedilemeyeceği, keza şirketin faaliyetlerini durdurmuş olması ve mali durumunun gittikçe kötüleştiği değerlendirildiğinde şirketin iyileşme ümidinin olmadığının bildirildiği, ilk derece mahkemesinin de yukarıda açıklanan bu veriler karşısında sunulan iyileştirme projesini ciddi ve inandırıcı bulmayarak davacı şirketlerin iflasları yönünde yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri bu nedenle yerinde olmadığı gibi söz konusu raporlar verilmeden 1 ay önce mahkemece revize iyileştirme projesini sunmaları istenmesine rağmen revize proje eylül ayında sunulmuş ve davacılar vekilince revize projesinin uygulanabilirliği yönünden ek bir rapor alınmadan karar verilmesi istinaf konusu yapılmış ise de kayyım raporlarında iyileştirme projesinin uygulanabilir olmadığı yönündeki daha önce verilen raporlarla yapılan uyarıların dikkate alınmayarak çok önceden verilmemesi, revize projesinde öngörülen satış ve kârlılık hedeflerinin bu verilerle tutturulması da mümkün görülmediğinden yeniden ek rapor almaya gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin de reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın … A.ş’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2018