Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/355 E. 2020/1929 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/355 Esas
KARAR NO: 2020/1929
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2016/466 Esas, 2017/931 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 13/07/2014- 12/07/2015 tarihleri için danışma ve yönlendirme hizmetleri sözleşmesi düzenlendiğini, 27/07/2015 tarihinde ise sözleşmenin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirilme yapılması amacıyla 30 gün süreli ek sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkili şirketin davalı şirkete vermiş olduğu hizmet karşılığında fatura tanzim ettiğini, davalının faturaya itiraz ederek iade ettiğini, faturanın tahsili için Büyükçekmece … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; asıl sözleşmenin 19. maddesine göre tarafların sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak 30 gün önceden haber vermeksizin fesih hakkı olduğunu, hizmetin daha başında tam ve eksiksiz yerine getirelemediğini, bu nedenle 27/07/2015 tarihinde ek sözleşme imzalandığını, ek sözleşmede hizmetin değerlendirilmesi, netice alınamaması ve sözleşmeye devam edilmemesi halinde 26/08/2015 tarihinde hizmetin sonlanması kararı alındığını, davacının edimlerini eksiksiz yerine getirmemesi nedeniyle 16/08/2015 tarihinde davacıyla telefonda görüşülerek davacının personelinin çekilmesi konusunda mutabık kalındığını, bu tarihten itibaren davacı personelinin müvekkil şirkete hizmet vermediğini, buna rağmen davacı tarafça 27 günlük fatura gönderildiğini, faturanın hakedişe uygun olmadığını belirterek davanın reddi ile davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, taraflar arasındaki ek sözleşme ile 27/07/2015 tarihinden itibaren 30 günlük süre ile sözleşmenin devam edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi hususunda ek sözleşme imzalandığı, hizmetin devamı hususunda mutabık kalınmaması halinde sözleşmenin 26/08/2015 tarihinde feshedileceği, ancak fiili hizmetin 16/08/2015 tarihinde sonlandırıldığı, davalının hizmetin eksik ve ayıplı olduğu iddiasını ispatlaması gerektiği, davalının basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gerektiğinden, 30 günlük süre ile hizmetin devamını kararlaştırdığına göre sonuçlarına katlanması gerektiği, alacağın fiili hizmet süresine mi yoksa sözleşme süresine göre mi belirleneceği hususu yargılamayı gerektirdiğinden alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, alacak likit olmadığından davacının icra tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili istinaf talebinde; hizmetin 16/08/2015 tarihinde sonlandırıldığı sabit olmasına rağmen, 26/08/2015 tarihi itibarıyla fatura düzenlendiğini ve 11,5 günlük fazla ücret talep edildiğini, itirazın iptali davasının takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu, davacının takibe dayanak faturada hizmetin 27 gün verildiğini iddia ettiğini, ancak hizmetin 16/08/2015 tarihinde son bulduğunu, mahkemece hizmetin 16/08/2015 tarihinde son bulduğu kabul edilmesine rağmen, itirazın iptali davasının takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı olduğu ilkesine aykırı davranılarak, hizmet verilmeyen günler için de alacağa hükmedildiğini, hizmetin 16/08/2015 tarihinde sona ermesine rağmen 26/08/2015 tarihi itibarıyla alacağın hesaplanmasının çelişkili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebi ile davalının istinaf talebine cevabında; mahkemenin alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle likit olmadığı kabulünün doğru olmadığını, alacağın ek sözleşme ile belirlendiğini ve likit olduğunu, davalının hizmetin ayıplı verildiği yönündeki beyanlarını kabul etmediklerini, bu beyanların doğru olduğu kabul edilse bile sözleşme ve ek sözleşme uyarınca taraflardan birinin sözleşmeyi feshinin 30 gün sonunda hüküm ifade edeceğini, davalının ek sözleşme süresi içinde müvekkili şirket personelinin çalışmasını engellediğini belirterek davacı lehine icra tazminatına hükmedilmesini ve davalının istinaf talebinin reddini talep etmiştir. Davalı vekili davacının istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, faturaya konu hizmet alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, karara karşı taraflar istinaf yoluna başvurmuşlardır. Dosya kapsamından, taraflar arasında 13/07/2014 – 12/07/2015 tarihleri için danışma ve yönlendirme hizmetleri sözleşmesi düzenlendiği, 27/07/2015 tarihinde ise sözleşmenin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirilme yapılması amacıyla 30 gün süreli ek sözleşme imzalandığını, ek sözleşmede tarafların sözleşmenin devamı hususunda mutabık kalmamaları halinde ek sözleşmenin 26/08/2015 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırıldığı, ancak ek sözleşme süresi içinde 16/08/2015 tarihinde davalı şirketin hizmeti sonlandırdığı ve bu tarihten sonra hizmet verilmediği, davacının ek sözleşme gereği düzenlediği faturanın tahsili için Büyükçekmece … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında, 21.156,63 TL asıl alacak, 547,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.704,38 TL’nin tahsili için takip başlattığı, davalı borçlunun süresinde borca itirazı üzerine yasal bir yıllık süre içerisinde eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Davalı taraf, hizmetin ayıplı olması nedeniyle 16/08/2015 tarihinde sonlandırılmasına rağmen, sözleşmenin bitiş süresi olan 26/08/2015 tarihi itibarıyla, hizmet verilmeyen günler içinde fatura düzenlendiğini savunmuş olmakla birlikte, takibe tamamen itiraz ettiğinden ve davanın tümden reddini istediğinden, faturaya konu alacağın tamamen taraflar arasında ihtilaflı olduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasında düzenlenen ek sözleşme ile, asıl sözleşmenin 19. maddesinde belirtilen şartlarla sözleşmenin devam edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi için 30 günlük süre ile ek sözleşme düzenlenmiştir. Asıl sözleşmenin 19. maddesi ise taraflardan birinin edimini eksik ifa etmesi halinde, diğer tarafın öncelikle bu durumun düzeltilmesi ve sözleşmeye uygun davranılması için karşı tarafı yazılı olarak uyarması, sözleşme koşullarına uygunluk sağlanmadığı takdirde 30 gün önceden yazılı bildirimde bulunmak şartı ile sözleşmeyi tek taraflı feshedebilmesi; ihbar öneline uymadan sözleşmenin feshi halinde, fesih iradesinin karşı tarafa yazılı olarak bildirilmesinden itibaren 30 günün sonunda sözleşmenin geçersiz olması hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, 16/08/2015 tarihli mailden, davalı tarafın 30 günlük ihbar öneline uymadan, 16/08/2015 tarihinde hizmeti sonlandırdığı, davalının eksik ve ayıplı hizmet yönünden savunmasını da kanıtlayamadığı görüldüğünden, davacının ek sözleşme süresi için fatura düzenlemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda davalının takibe itirazı yerinde olmadığından, mahkemece, davalının takibi itirazının iptaline karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekir. Bununla birlikte mahkemece alacağın fiili hizmet süresine mi yoksa sözleşme süresine göre mi belirleneceği hususunun yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, davacı taraf bu nedenle istinaf yoluna başvurmuştur. İİK’nun 67/2 maddesi gereğince inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşul olup, borçlunun itirazının kötü niyetle olması gerekmez. Bundan başka alacağın likit ve belli olması da gerekir. Somut olayda, alacak, sözleşme ve fatura ile, likit ve belirlenebilir olduğundan davalının kabul edilen asıl alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına da mahkum edilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece davacının icra tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılamaya gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2a-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/466 Esas, 2017/931 Karar, 28/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, b-Davanın kabulü ile 21.156,63 TL asıl alacak ve 547,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.704,38 TL yönünden davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün 2016/349 esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına, c-Davalının asıl alacağın %20’si tutarında (4.231,32 TL) icra inkar tazminatının mahkum edilmesine, d-Alınması gerekli 1.482,62 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 262,14 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.220,48 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, e-Davacı tarafça karşılanan 295,64 TL harç, 730 TL posta / tebligat/ bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.025,64 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-AAÜT gereğince hesap edilen 3.400.00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, g-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 117,10 harçtan mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafça peşin yatırılan 117,10 TL istinaf harçlarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 1.482,62 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı toplamı olan 1.566,12 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, peşin yatırılan 456,35 harçtan mahsubuna, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 7-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.22/10/2020