Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/342 E. 2018/451 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/342 Esas
KARAR NO : 2018/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2017
NUMARASI : 2016/812 2017/1194
DAVANIN KONUSU : İFLAS (İFLASIN ERTELENMESİ)
KARAR TARİHİ : 21/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yurt içinde ve dışında resmi ve özel her nev’i inşaat işleri, özellikle alüminyum giydirme cephe, transparan cephe, alüminyum ışıklık sistemleri, alüminyum doğrama, soğuk cephe kaplaması işleri ile bunlarla sınırlı olmamak üzere cephe işlerinde ve inşaat malzemeleriyle ilgili faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, şirketin Bilecik ilinde 83.000 m2.açık ve 12.000 m2.kapalı ve 15.000 m2.stok alanı bulunan fabrikası olduğunu, sermayesinin tamamının ödendiğini, 15 yılı aşkın tecrübeye sahip kurucularla birlikte kısa zamanda sektörün lider firmalar arasına girdiğini, 2007 yılında Cezayir’de faaliyet göstermeye başlayıp sayısız projeye imza attığını, ürünlerini İngiltere, Belçika gibi ülkelere ihraç ettiğini ancak sunulan iyileştirme projesinde de ayrıntılı olarak görüleceği üzere ilgili oldukları hesap dönemlerinde giderleştirilmeyen ve dolayısıyla varlık olarak aktifte beyan edilen stoklar nedeniyle finansal sermayenin yetersizliği sorunu ile karşı karşıya kalındığını, nakit sıkışıklığı ile birlikte günlük çek ödemelerinin riske girdiğini, malzeme maliyetlerinin giderleştirilmesinin gecikmesi ve stokların artışı ile bu noktaya gelindiğini, mevcut durum ve deliller ışığında şirketin iflasının ertelenmesine karar verilmesi gerektiğini, şirketin sunulan iyileştirme projesi çerçevesinde aktif ve pasif dengesizliğinin olumlu yönde düzelip borçların ödenebilir duruma geleceğini belirterek müvekkili şirketin borca batık olduğunun tespiti ile İİK madde 179 ve ilgili mevzuat gereği iflasının şimdilik 1 yıl süre ile ertelenmesine,İİK madde 179/a gereğince müvekkil şirketin mal varlığının korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bilirkişi raporları ve sunulan kayyım raporlarıyla davacı şirketin davanın açıldığı tarihten bu yana borca batıklığının sürdüğü, buna karşılık sunulan iyileştirme projesinin uygulanabilir ciddi ve inandırıcı nitelikte olmadığı belirlenmiş, davacı vekili tarafından son duruşmada revize iyileştirme projesi sunulması için süre talebinde bulunulmuş ise de mahkememizce alınan ilk rapordan itibaren projenin ciddi ve inandırıcı olmaktan uzak olduğu belirlenmiş olmasına rağmen aradan geçen zaman içinde bu yönde talepte bulunulmamış olması ve bilirkişi heyetinin tüm raporlarında projenin gerekli koşulları taşımadığını belirtilmiş olmasına rağmen revüze iyileştirme projesi sunulma yoluna gidilmediği gözetilerek talebi yerinde görülmemiş, bu hali ile davacı yönünden iflas ertelemenin şartlarının mevcut olmadığı mahkememizce kabul edilmiş, dosya kapsamındaki tüm deliller bir arada değerlendirilerek davacı şirket için iflasın ertelenmesi yönündeki talebin koşullarının oluşmadığının kabulü ile bu istemin reddine , borca batık durumdaki davacının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı .. Yapı Sistemleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf taleplerinde;
1-Yerel mahkeme kararının eksik incelemeyle oluşturulduğunu, bilirkişi raporunda borca batıklığın 3.770.296,91.-TL iyileşme yaşandığı, sermaye arttınmlannın taahhüt edilen sürelerden de önce ödenmek suretiyle tamamlandığını, taahhüt edilen sermayenin yeterli olarak değerlendirilebileceğini, İyileştirme projesindeki net satış hedeflerinin ulaşılabilir görüldüğü, gelişmelerin kayyım tarafından takip edilmesi gerektiği, İyileştirme projesinin mevcut durumun faaliyet yapısının korunması kaydı ile ciddi ve inandırıcı bir proje olarak değerlendirilebileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin bir yandan faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da borçlu olduğu kurum ve kuruluşlar ile görüşmelerine devam ettiğini, kamu kurum ve kuruluşları ile 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırma kapsamına giren kamu borçlarının yapılandırıldığını, alacaklarını tahsil amacıyla hukuki işlemleri başlattığını, en büyük alacak tutarlarına sahip finans kuruluşları ile görüşmeler yapıldığını, büyük bir kısmı ile protokol imzalandığını, bir kısmı ile de görüşmelerin sürdüğünü, piyasa borçlarına ilişkin ise ciddi ödemeler yapıldığını, müvekkilin sürdürmekte olduğu projelerde çalışan işçilerin maaşlarının ve tedarikçi alacaklarının da müvekkilinin hakkedişlerinden karşılanarak düzenli olarak ödendiğini, Temmuz 2016 döneminden Temmuz 2017 dönemine kadar piyasaya sürülmüş olan çeklerinden 6.964.898.-T sini iade almayı başardıklarını, bu sayede müvekkili şirketin çekler nezdindeki borç bakiyelerinin düştüğünü, tedarikçi ve piyasalarına güven verme imkanı doğduğunu, 01/072016-31/07/2017 tarihine kadar toplam 11.545.911,98-TL ihracat gerçekleştirdiklerini, mahkemenin gerekçeli kararında yukarıda bahsedilen olumlu durumların hiçbirinden bahsedilmeyerek ve her nasılsa bu görüşlerin bulunduğu bilirkişi raporlarında söz etmediği halde, iyileştirme projesinin gerekli koşulları taşımadığından bahisle davanın reddi ve müvekkili şirketin iflasına karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini,
2-Yerel mahkeme’nin 08/11/2017 tarihli celsesinde. duruşmadan hemen önce dosyaya sunulmuş ve taraflarına tebliğ edilmemiş olan 15 numaralı kayyım raporunu inceleyip beyanda bulunmak, rapordaki tavsiye doğrultusunda revize iyileştirme projesi sunmak ve müdahale talep eden taraf beyanlarına karşı yazılı beyanlarını sunmak için süre talep edilmişse de mahkemece hiçbir gerekçe göstermeden söz konusu taleplerinin reddedilerek müvekkili şirketin iflasına karar verdiğini, yasadan kaynaklı haklarının kısıtlandığını, önemli beyan ve bildirimlerde bulunma, revize proje sunma haklarının ellerinden alındığını, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.11.2017 tarihli, 2016/812 E. 2017/1194 K. Sayılı kararının kaldırılarak, istinaf incelemesi/yeniden inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiş,İstinaf dilekçesi müdahiller vekillerine tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Cevizli Maltepe/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasında, 08/11/2017 tarihli ve 9 nolu karar celsesinde 15.Kayyım raporunun okunup hazır olan taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporu inceleyerek beyanda bulunmak ve revize projesi sunmak için süre istediği, talebin mahkemece reddedilerek yazılı şekilde karar verildiği, bu hu hususun istinaf konusu edildiği ve esasa girmeden, öncelikle incelemek gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK.nun Bilirkişi raporunun verilmesi başlıklı 280. Maddesi gereğince duruşma gününden önce bilirkişi raporunun birer örneği taraflara tebliğ edilir. 281. Madde gereğince taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Taraflara tanınan bu süre yasal süre olup aynı yasanın 90. Maddesi gereğince süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.
Her ne kadar yasa hükmünde açıkça kayyım raporlarından bahsetmiyor ise de kayyımların seçilmesi ve rapor vermesine ilişkin İİK.nun 179/a ve 179/b.maddesindeki düzenlemeler dikkate alındığında bu raporun da (özellikle müdahiller açısından) bilirkişi raporlarında olduğu gibi taraflara tebliği ile itiraz ve beyanlarını sunmak fırsatı sağlanmalıdır.
İlk derece mahkemesince en son alınan 06/11/2017 tarihli kayyım raporu taraflara (özellikle müdahillere) tebliğ edilmeden, davacı vekiline 08/11/2017 tarihinde duruşmada elden tebliğ edilerek, raporu inceleyip beyanlarını sunmaları ve revize iyileştirme projesi vermeleri için yukarıda açıklanan yasa hükümleri gereğince belirlenen sürenin dolması beklenmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Zira davacı vekili karar celsesinde rapordan haberdar olduklarını, inceleyip beyanda bulunmak için süre istemediklerini açıkça söylememektedir. Bu nedenle davacı vekiline bu hak tanınmadan karar verilmesi aynı zamanda Anayasa’nın 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27.maddesi uyarınca savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 15/10/2013 Tarih ve 2012/5593 E. 2013/76 K., 17.Hukuk Dairesinin 22/12/2015 Tarih ve 2015/15639 E. 2015/14785 K.vb Sayılı kararları da bu yöndedir. Öyleyse iflas erteleme davalarının kamu düzenine ilişkin özelliği de dikkate alındığında davacı vekiline raporu inceleyip beyanda bulunmak, gerek duyulursa yeniden bir bilirkişi ek raporu almak suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebi bu yönüyle kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararının sair yönler incelenmeksizin kaldırılmasına karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının esası incelenmeksizin kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/812 E. 2017/1194K. 08/11/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2018