Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3383 E. 2019/509 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3383 Esas
KARAR NO : 2019/509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/10/2018
NUMARASI : 2018/1013 ESAS – 2018/1031 KARAR
DAVA : İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı şirket yetkilisi, 04.09.2018 tarihli dava dilekçesinde, davalı şirket ile aralarında akdedilen 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ile davalı şirketin intifa hakkı bulunan … İli, … İlçesi, … köyü … mevkiinde bulunan taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak işletmeciliğinin 5 yıl süre ile taraflarına verildiğini, sözleşme tarihinde atıl durumda bulunan taşınmaza ilişkin davacı şirket tarafından ciddi yatırımlar yapıldığını, faaliyete başlanmasından yaklaşık olarak 60 gün geçtikten sonra davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ile Rekabet Kurumunun duyurusu üzerine bayilik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, derhal tahliye emri verildiğini, davalı şirketin, sözleşmeye konu taşınmaz bedeli olarak 1.602.066,66 TL miktarı fiktif muhasebe kaydı ve hileli işlemler neticesinde uhdesine geçirdiğini, bedelin İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1185 Esas sayılı dosyasındaki raporla kesinlik kazandığını, anılan bedelin kardeş firmaları olan … Ltd.Şti’ne temlik edildiğini, İtirazın iptali davasının hala derdest olduğunu, davalı şirketin sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, 5 yıllık bayilik sözleşmesinin iptali ile doğan ve mahrum kalınan 4.155.896,40 TL miktarın davalı tarafından zarara neden olunduğunu, eylemin hukuka aykırı bir nitelik taşıdığının sabit olduğunu, borçlunun alacaklının uğradığı tüm zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu, davalının edimlerini yerine getirmeyip hileli iş ve eylemler içine girip İİK 177. maddesinde ki şartların oluştuğunu, iddia ederek, 4.155.896,40 TL müspet zararın tüm yasal faizleri ile hesabına yatırılması konusunda muhtıra gönderilmesine, davalının rapor ile tespit olunan miktarı hileli şekilde ödememesi nedeniyle haklarının ihlali ile mahrumiyet neticesinin vuku bulması sebepleri ile İİK madde 37 ile İİK madde 177 vd maddeleri uyarınca davalı şirketin iflasına, İflas talebinin ilanına, muhafaza tedbirlerinin uyarlanmasına, teminatsız tedbir alınmasına, ilgili kurumlara müzekkere gönderilerek, İİK 177. ve 37. maddeye göre iflasın istendiği bilgisinin verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemenin 10.09.2018 tarihli tensip tutanağı gereğince, davacıya, açık bir şekilde talep sonucunun belirtilmesinin, dava şartı olduğu belirtilerek, birbirleri ile bağdaşmayan taleplerdeki çelişkinin giderilmesi için 1 haftalık kesin süre verilmiştir.Davacı, 21.09.2018 tarihli beyan dilikçesinde, derdest davanın İİK 177. maddesi gereğince iflas davası olduğu, miktarın belirtilmesinin alacağın yaklaşık olarak mahkemeye sunulma amaçlı olduğu ifade edilmiştir.
CEVAP:Davalı vekili yazılı beyanında, davacı şirketin bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiası ile dava açtığını davanın halen derdest olduğunu, davacının zarar olarak iddia ettiği rapora dair davadan feragat ettiğini, 13.10.2016 tarihli kararla davanın feragat nedeniyle reddedildiğini, ,..Ltd.Şti tarafından bu kez alacaklı olduğu iddiası ile iflas istemli icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine açılan davanın derdest olduğunu, davacı şirket yetkilisinin dolandırıcılık suçu iddiası nedeniyle şikayeti sonucu 12.05.2016 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının iflas ve talebin ilanı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İİK 177. maddede doğrudan İflasın istenebileceği hallerin sayıldığını, davacının alacağının bulunmadığını belirterek ilanların durdurulmasını, düzeltme ilanı yayınlanmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacının temlik ettiği bir alacağına dayanarak İflas davası açamayacağı, aktif husumet taraf ehliyeti bulunmadığı ve açılan bu davanın İstanbul Anadolu 4, Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1185 Esas sayılı dosyasında ve İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/911 Esas sayılı dosyasında ıslah suretiyle derdest bir dava olarak görülmekte olduğundan bu davanın hem aktif dava ehliyeti yokluğundan hem de derdestlik dava şartı nedeniyle, HMK 114/1- d, 114/- ı ve 115. maddeleri gereğince usülden reddine, 04.10.2018 tarihli ara karar ile yapılmasına karar verilen ilanların kaldırılmasına ve hükme göre ilan yapılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı şirket yetkilisi tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, davanın konusunun, davalı şirketin bayilik sözleşmesini haksız şekilde teamüllere aykırı fesih etmesi sonucu uğranılan kar kaybı olduğunu, yeterli inceleme olmadığı belirtilip, iddialarını özetledikten sonra, istasyon bedelinin temliki hususuna İlişkin açıklama yapıldığını, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1185 sayılı dosyada alınan raporla kesinlik kazandığını, anılan bedelin Büyükçekmece …. Noterliğince düzenlenen 31.05.2016 tarihli temlikname ile … devredildiğini, davalı şirketin kar kaybına İlişkin zararı karşılamadığının belirtildiğini, red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dilekçede birden fazla maddi vakıa belirtildiğini, yoksun kalınan kar ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, anılan hususun temlikname ile herhangi bir ilişkisi olmadığını, 60 aylık 4,155.896,40 TL zararın dava konusu edildiğini, hatalı karara karşı dava dilekçesinde belirtilen taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan kar kaybı iddiası ile , İİK 177. maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas davasıdır.Dosya kapsamından, taraf şirketler arasında, 16.03.2010 tarihinde imzalanmış olan ve bayinin davacı şirket olduğu bayilik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin noter ihtarı ile bayilik sözleşmesini feshederek, ekipman ve demirbaş ve alacağın iadesini talep ettiği, dava dışı, davacı şirket temsilcisinin şirket temsilcisi olduğu, …Ltd.Şti tarafından davalı şirket hakkında, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/320 Esas sayılı dosyasında 15.03.2018 tarihinde İflas davası açıldığı, 26.03.2018 tarihli kararla, davanın derdest dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verildiği, davacı şirket yetkilisi tarafından, davalı şirket yöneticilerine yönelik, özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık iddiaları nedeniyle, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği, davacı şirketin, davalı şirket hakkında açmış olduğu tazminat davasının, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/937 Esas, 2016/718 Karar ve 13.06.2016 tarihli kararı ile, feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davacı şirketin, dava dışı ….Ltd.Şti ‘ne temlik ettiği,1.602.062,66 TL asıl alacak ile ilgili dava dışı şirketin davalı şirket aleyhine, faizi ile birlikte 4.120.970,13 TL alacağın tahsili için iflas yolu ile adi takip başlattığı, itiraz üzerine açılan, dava neticesinde, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/320 Esas sayılı dosyasında, 26.03.2018 tarihli kararla iş bu davadaki taleplerin, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1185 Esas, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/911 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, davacının davalıya karşı İflas davası açmasında aktif dava ehliyetinin olup olmadığı, davanın derdest olup olmadığı, davacının iddiasına dayanak kar kaybı alacağını dava dışı şirkete temlik edip etmediğidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “Alacaklının talebi” düzenlenmiştir.117/1. fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla ,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Diğer taraftan davacı, dava dilekçesinde, İİK nun 37. maddesini de belirterek İflas kararı verilmesini talep etmiştir. İİK 37. maddede, “ haciz veya İflas istemek yetkisi “ başlığı İle, icra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödeyemeyenlerin mallarının haczolunacağı yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olduğu takdirde alacaklının istediğinde yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verileceği belirtilmiştir. Düzenleme, yasanın müşterek hükümler bölümünde yer almakta olup, yasa da, icra emrine rağmen borcunu ödemeyenlerden, yani icra borçluları söz konusu edilmektedir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. 114/1-d bendinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, 114/1-ı bendinde ise, aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmamasına dava şartları arasında yer verilmiştir. Mahkemece, söz konusu iki dava şartının iş bu davada olmadığı gerekçesiyle davanın usülden reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesine esas alınan dava şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.Yasanın 114/1- d bendinde düzenlenen, taraf ve dava ehliyeti dava şartıdır.Ancak, taraf sıfatı ( husumet ) dava şartı değildir. Dava hakkı da dava şartı değildir. Çünkü dava şartının bulunmaması, davanın esasına girmeye engel değildir. Mahkeme davanın esasına girer, davacının dava hakkı bulunmadığı sonucuna varırsa, davayı ( usülden değil ) esastan reddeder. Dava şartı olarak belirtilen taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin, medeni usul hukukunda büründüğü şeklidir. Gerçekten, kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenir( HMK m.50;…8, m.48). Buna göre, hak ehliyetine sahip olan gerçek (…8) ve tüzel ( …48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine sahiptir. (m.50).(Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış, Medeni Usul Hukuku ,sayfa, 118 vd ).HMK 114. maddede dava şartı olarak yer verilen taraf ve dava şartı, aynı yasanın, 50. ve 51. maddelerinde, taraf ve dava ehliyeti olarak, “ tarafların ehliyetleri “ üst başlığı ile düzenlenmiştir.Taraf sıfatı ( husumet ) ise, dava konusu subjektif hak ile taraflar arasında ki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleri ile ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka İlişkin bir davada davacı olma sıfatı o hakkın sahibine aittir ( aktif husumet ). Bir sübjektif hakkın sahibinin ve bu hakka uymakla yükümlü olan kişilerin kimler olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Çünkü, sıfat usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu ( sübjektif) hakkın özüne İlişkin, bir maddi hukuk sorunudur. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış, Medeni Usul Hukuku, sayfa,121,122,123. ).Somut olayda, mahkemece, davacının temlik ettiği bir alacağa dayanarak dava açamayacağını, taraf ehliyeti bulunmadığını gerekçe göstererek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiş olması yerinde değildir. Mahkemenin kabulüne göre, davacının, dava şartı olan ve HMK 50. maddede düzenlenen taraf ehliyeti değil, taraf sıfatının olmadığı ( aktif dava ehliyeti – husumet) anlaşılmaktadır.Diğer bir gerekçe ise, davanın derdest olduğu ve buna dair dava şartının yokluğu nedeniyle usülden rettir. Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması ( olumsuz ) dava şartıdır. Görülmekte olan birinci dava ile yeni açılan ikinci davanın aynı dava olduğunu söylemek için, maddi anlamda kesin hükümdeki gibi, birinci dava ile ikinci davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Somut olayda, mahkemece derdest olduğu kabul edilen, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1185 Esas sayılı dosyasında, davacının dava dışı …Tic.Ltd.Şti olduğu, yine derdest oluğu kabul edilen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/911 Esas sayılı dosyasında davacının dava dışı aynı şirket olduğu, dosya kapsamında ki belge örneklerinden anlaşılmıştır. Mahkememizde ki davacı şirket aynı tüzel kişiliğe sahip şirket değildir. Şirket temsilcilerinin veya ortaklarının aynı veya benzer olması derdestlik için kabul edilemeyecektir. Bu durumda, davanın derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine dair gerekçe ile verilen hükümde dosya kapsamına uygun düşmemektedir.Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında, mahkemece, davacı iddiaları doğrultusunda, İİK ‘nun 177. maddede düzenlenen doğrudan doğruya iflas şartlarının oluşup oluşmadığı üzerinde durularak ve diğer dosyalarda davalı şirket hakkında İflas davalarının açılmış olduğu da göz önünde bulundurarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyecek ve yasal düzenlemelerin hatalı yorumu sonucunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, davacı şirket yetkilisinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1- Davacı şirket yetkilisinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1013 Esas, 2018/1031 Karar ve 18.10.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan ,davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019