Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3380 E. 2022/122 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3380 Esas
KARAR NO: 2022/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2016/884 Esas, 2018/655 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, müvekkilinin davalı hesabına 10.000 TL ödeme yaptığını, alacaklı davalının 12.08.2016 tarihinde 31.904,97 TL için müvekkili Şirket’in … Bankası A.Ş’deki hesabına haciz ihbarnamesi gönderdiğini ve hesabın bloke edildiğini, davalının 10.000,00 TL fazla tahsilat yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, 10.000,00 TL için müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödenmeyen hizmet bedeli olan 29.06.2016 tarihli 16.462,77 TL tutarındaki faturanın İstanbul … İcra Müd.’nün … E. sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, borçlu davacı tarafından bu dosyaya ödeme yapıldığını, yine 03.6.2016 tarihli fatura gereğince davacı aleyhinde İstanbul … İcra Müd.’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve bu takibinde kesinleştiğini, müvekkili firmanın davacı firma nezdinde hala alacaklarının mevcut olduğunu, dosyaya sunulan dekontta herhangi bir açıklama taşımadığını, müvekkilinin diğer alacakları karşılığı yapılmış bir ödeme olduğunu belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı tarafça yapıldığı tartışmasız olan 10.000,00 TL’lik ödemenin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına hasren yapıldığı ve bu borçtan mahsubunun gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıya 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin hükmüne dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda hukuki mütalaada bulunulmuş olup raporda teknik hiçbir bilginin söz konusu olmadığını, HMK’nun 266. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, icra takiplerinin yapıldığı esnada taraflar arasında ticari ilişkinin devam ettiğini, taraflar arasında ticari ilişki devam ettiği için karşılıklı ödemelerin devam ediyor olmasının da gayet doğal olduğunu, davacının icra takibinden haberdar olduğu halde ödeme makbuzunu icra dosyasına istinaden yapıldığını belirtmediğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı tarafından davalı hesabına yapılan 10.000 TL’lik ödemenin, davalı tarafından başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına mahsuben yapılıp yapılmadığı, bu konuda borçlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır. 21.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı alacaklının 23.06.2016 tarihinde 03.06.2016 tarihli faturayı dayanak göstererek davacı aleyhinde 31.904,97 TL için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasından takip başlattığı, davacının 30.06.2016 tarihinde … bankasından 10,000 TL ödeme yaptığı, davalı tarafından 16.07.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden 29.06.2016 tarihli 16.482,77 TL’lik fatura gereğince ikinci bir takip daha başlattığı, birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorununun Borçlar Kanununa göre çözümlenmesi gerektiği, TBK’nun 102. maddesi kapsamında yapılan ödemenin ilk takip dosyası olan 23.06.2016 tarihli İstanbul …İcra Müd.’nün … E.sayılı dosya borcuna ilişkin yapıldığının kabulü gerekeceği belirtilmiştir. Kısmî ifaya ilişkin kurallar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’nin 101. maddesi gereğince, birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir; borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. TBK’nin 102. maddesi gereğince de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklının 23.06.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı, 16.07.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyaları üzerinden davacı aleyhinde takip başlattığı, davacı tarafından 30.06.2016 tarihinde … bankasından davalı adına yaptığı 10,000 TL’lik havalenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyadaki borç için yapılmış olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin alınan 170,80 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 90,10 TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022