Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3353 E. 2019/860 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3353 Esas
KARAR NO : 2019/860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2018
NUMARASI : 2016/474 2018/452
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin aynı güzergahta çalışmakta olan dava dışı …. Firmasından 20 adet yol belgesini devraldığını, bu devir karşılığı belirlenen bedelin kredi ile ödendiğini ve üyeler ile birlikte müvekkilinin de hissesine düşen 7.200,00 YTL bedeli, o dönem her iki tarafça güvenilir kişi olarak belirlenen … Gebze …. Bankası hesabına ödediklerini, ancak davalı kooperatif yetkililerinin bu hisseleri uygun gördüğü üyeler arası hat hakkının % 25’i devirler yaptırmak suretiyle ve tümüyle keyfi değerlendirmelerle dağıtıldığını, müvekkiline hakkı olan hissenin verilmediğini, konuyla ilgili mağdur olan diğer üyelerin ihtarlarına karşı davalı kooperatif yönetiminin olayları inkar ettiğini, iddialarının gerçek olup, konu ile ilgili başka davalar olduğu gibi, … devralınan 20 belgenin de ortada olduğu ve konunun 30/06/2007 tarihli genel kurulda da gündeme geldiğini, genel kurulda dava konusu yol belgelerinin üyeler arasında hakkaniyete uygun dağıtılmasına karar verildiğini beyanla öncelikle Yönetim Kurulu Kararının iptali ile dava konusu yol belgelerindeki müvekkili hissesinin tespitini talep ettiklerini, dava dışı …. firmasından devralınan 20 adet yol belgesinde müvekkilinin hissesinin tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL hisse değerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; dava değerinin 6.000 YTL olduğunu, HUMK.nun 8. Maddesi gereğince davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının iddia ettiği …. ‘e ait yol belgelerinin kooperatif tüzel kişiliği adına alınan belgeler olmayıp, bu belgelerin alınması için davacıdan alındığı iddia edilen meblağın da kooperatif uhdesinde olmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddine karar verilmesini, koopetarif yetkilileri aleyhine daha önce açılan Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/255 E. 2005/205 K. sayılı dosyasında da toplanan paranın kooperatif adına toplanmadığının sabit olduğunu, davaya konu ihtilafın 2003 yılında meydana geldiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; dava devam ederken davacının kooperatif üyeliğini devretmesi nedeniyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf taleplerinde;Her davanın açıldığı günkü şartlara göre değerlendirilmesi gerektiğini, dava açıldıktan 8 sene sonra hattın devredilmiş olmasının davanın ret sebebi olarak gösterilemeyeceğini, sadece üyelik hakkının devredildiğini, kabule göre de mahkemece hattı devralanın açıkça bilgilendirilerek davaya devam edip etmeyeceği sorulmadan aktif husumet yokluğundan davanın reddedilmesinin usulsüz olduğunu, davanın reddinde dayanılan anlayışa göre dava masrafları ve vekalet ücretinin davadan 8 sene sonra üyeliği devralan kişiye yüklenmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davalı vekiline 01/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, davalı kooperatif üyesi olan davacının, dava dışı İzmit Seyahat firmasından devralınan 20 adet yol belgesindeki hissesinin tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL hisse değerinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu, dava devam ederken kooperatif hissesini Körfez …. Noterliğinin 21/06/2016 tarih ve …. yevmiye nolu “Hat ve Kooperatif satış Sözleşmesi” ile dava dışı …’na sattığı, davalı kooperatifin de bu satış üzerine karar defterine işleyerek üyeliği sonlandığı hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, dava devam ederken davacının kooperatif üyeliğini hisse devir sözleşmesiyle satması nedeniyle aktif husumet ehliyetinin sona erip ermeyeceği noktasında toplanmaktadır.Her ne kadar davacı vekili yargılama masraflarının üyeliği devralan dava dışı kişiye yüklenmesi gerektiğini istinaf konusu yapmış ise de HMK.nun Yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326.maddesine göre yargılama masraflarının davanın taraflarından başkasına yüklemek mümkün olmadığından yerinde görülmemiştir.6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.Aynı Kanun’un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir. (HMK 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı halde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukuki konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örneğin hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 30/03/2015 tarih ve 2015/2211 E. 2015/2085 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere; Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK’nın 51) Fiil ehiyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı Yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. Bu durumda mahkemece, davacının üyeliği devretmiş olması sebebiyle, 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun 53. madde hükmünde aranan üyelik sıfatı sona ermiş olup, huzurdaki davada üyeliğin kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle davacının, dava koşulu olan hukuki yararı kalmadığından, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davacının dava ehliyetine sahip olduğu gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün gerekçesi değiştirilerek, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 353/1-b,2 maddesi uyarınca düzeltilerek davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK.nun 355.maddesi gereğince re’sen gözetilen sebeplerle kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda açıklanan ve HMK.nun 355.maddesi gereğince re’sen gözetilen sebeplerle KABULÜNE,2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/05/2018 tarih ve 2016/474 E. 2018/452 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,3a-Davanın HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,3b-Alınması gerekli 44,40 TL maktu karar ve ilam harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 81,00 TL ve 27,00 TL ıslah harçtan mahsubuna, bakiye 63,60 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,3c-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 7/2. Maddesi gereği usulden reddedilen bedel üzerinden hesaplanan 960,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,3d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 3e-Davalı tarafından yapılan 90,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere, toplam 55,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafça yapılan 35,90 başvuru harcı + 98,10 Karar harcı ile toplam 134,00 TL istinaf yargılama giderlerinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,7-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b,2 ve 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019