Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3341 E. 2019/511 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3341 Esas
KARAR NO : 2019/511
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI : 2014/1134 ESAS – 2018/678 KARAR
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı … Limited Şirket vekili, 07.11.2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin “ … “ markası ile sadece ülkemizde değil dünya çapında tanınmışlığa sahip olduğunu, 1979 yılında kurulduğunu, 1700 kişiye istihdam sağlayan bir sanayi devi haline gelmesinde en büyük rolün kardeşlerden oluşan ve bir aile dayanışması örneği sergileyen yönetim kadrosundan kaynaklandığını, müvekkili şirketin 35.000 metre karelik toplam kapalı alanda çalışmalarını sürdürdüğünü, full kapasite ile üretim yaptığını, ürettiği ürünlerin gerek ülkede satışını yaptığını gerekse de dünyanın farklı ülkelerine ihraç ettiğini, firmanın aynı zamanda , 40’dan fazla ünlü marka için örme dış giyim konularında üretim yaptığını, müvekkilinin 4 yıllık ithalat ve ihracat rakamları incelenecek olursa, son yıllarda düşüş görülse de ekonomik krizle baş ettiği, ticaretini devam ettirdiğinin görüleceğini, yüzlerce kişiye istihdam sağladığını, müvekkili şirketin üretimini yaptığı mayo ve iç giyim sektöründe aylık 175.000 adet, örme konfeksiyonda ise 600.000 adet üretim kapasitesine sahip olduğunu, Avrupa Birliğine bağlı ülkelerinde yaşamakta olduğu global finansal krizin müvekkili şirketide etkilediğini, bir sebebinin de Uzak Doğu’daki ucuz imalat durumu olduğunu, özellikle Çin’in dünya ticaret örgütüne entegre olması sonucu bu ülkeden düşük maliyetle düşük kaliteli hazır giyim tedarikinin ülkedeki birçok işletme için cazip hale geldiğini, müvekkilinin sipariş krizine ve böylece nakit girdisi sıkıntısına uğradığını, dövizin ani yükselişinin, karlılık açısından önemli gider ve maliyet unsuru oluşturduğunu, finansal ihtiyacının kredi kullanım gereksinimi yarattığını, maliyetlerinde önemli yük oluşturduğunu, müvekkili şirketin, yüksek üretim kapasitesinin sağladığı avantajların son zamanlarda piyasada tersine dönmeye başladığını, gelinen noktanın şirketi geçici bir ekonomik darboğaza soktuğunu, müvekkili şirketin ortaklar kurulunun 31.10.2014 tarihli kararı ile şirketin ekonomik sorunlarının değerlendirilmesi için mali müşavir görevlendirdiğini, aktif ve pasifin ortaya konulduğunu, 04.11.2014 tarihli rapora göre şirketin malvarlığında ki durumun pasif lehine (-) 10.953.963 TL olduğunu, müvekkili şirketin malvarlığına dayalı bilanço göz önüne alınarak kanunen alınması gereken yasal tedbirlerin ifası çerçevesinde TTK 376 ve İİK ‘nun. 179. madde hükümleri gereği mahkemeye başvurma ve gerekli önlemleri alma yolunda 04.11.2014 tarihli karar alındığını, şirketin dünyaca ünlü markalara fason üretim yaptığını, “ … “ markası ile birlikte “ … “ markası İle de ev giysisi, pijama koleksiyonu sunduğunu, şirketin yurt içinde 302 bayisinin olduğunu, 2015 Şubat ayına kadar 6.000.000 Euro’luk siparişin mevcut olduğunu, 12 milyon Euro’luk sipariş alınmasının beklendiğini, şipariş alma ve satış sorununun olmadığını, kurların ve faiz oranlarının yükselmesi, alacakların bir kısmının tahsil sürelerinin uzatılması, bir kısmının tahsil kabiliyetinin yitirilmesi, finansman planlamasında tapılan hatalar, yeni müşterilere maliyetine veya zararına satışlar, olumsuzlukların üst üste gelmesinin müvekkili şirketin ekonomik çıkmazlarının sebepleri olduğunu, iyileştirme projesi çerçevesinde borca batıklıktan çıkabilecek durumda olduğunu, mevcut borçların taksitlere ve vadeye yayılmak suretiyle ödeneceğini, şirketin vergi ve SGK borcunun olmadığını, hazırlanan iyileştirme projesi döneminde uygulanacak temel stratejinin, sağlanacak kaynakların çalışma sermayesinin iyileştirmesine ve borca batıklıktan 3 yıllık süreç içinde çıkılmasına yönelik bulunduğunu, yönetim ve planlama hataları sebebiyle şirketin krize girdiği nazara alınarak gerektiğinde yönetim değişikliğine gidileceğini, şirket sermayesinin 45.000.000,00TL iken, 5.000.000,00 TL daha nakden artırılmak suretiyle 50.000.000,00 TL‘ye çıkartılacağını belirterek, müvekkili şirketin borca batıklık dolayısıyla İflas halinin tespitine, verilecek İflas kararının 1 yıl süre ile ertelenmesine, gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacılar, .. A.Ş ve … Ticaret A. Ş vekili ise, birleştirilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1257 Esas sayılı dava dosyasında, 24.11.2014 tarihli dava dilekçesinde, “ … “ markası ile dünya çapında tanınmışlığı olan …Ltd.Şti’nin pazarlama şirketleri olan müvekkilleri şirketlerin, 2000 ve 2001 yıllarında faaliyetlerine başladığını, müvekkili şirketlerin işleyişinin, …Ltd Şti tarafından entegre tesislerde üretilen ürünlerin müşterilere ulaştırılması amacı ile sipariş -satış ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesinden ibaret olduğunu, müvekkili şirketlerin, satış ve pazarlama faaliyetini yürüttükleri şirketin haciz tehdidi altında olmadan tam kapasite ile üretimine devam etmesi halinde, işleyişlerine tam performans halinde devam edeceklerini, karlılık ve nakit artışı sebebi ile her daim ayakta durabilecek firmalar durumunda kalacaklarını, müvekkili şirketlerin, istikrarlı satış grafikleri ile gerek ülke çapında gerekse de global anlamda yaşanan ekonomik krizden çok fazla yara almadan çıkabileceğinin gözlemlenebileceğini, ürünlerin satış ve pazarlamasını yaparken, bir yandan ülke ekonomisine istihdam ve katma değer sağlayıp diğer yandan markayı dünyaya tanıtarak ülkenin ticari kalitesini gözler önüne serdiğini, yılda toplam 6.431.400 adet mamül üretildiğini, Çin pazarının, sektördeki tüm firmaları ve de haliyle müvekkili şirketlerin üretici firması konumunda bulunan …Ltd .Şti’ni büyük sıkıntıya soktuğunu, markanın Çin’de, burada yapılan üretime göre %70 daha ucuz enerji, iş gücü ve hammadde sağlanarak taklit olarak üretildiği ve bu taklit ürünlerin özellikle müvekkili şirketin satış ve ihracat yaptığı ülkelere ucuz olarak satıldığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin bu dar boğazdan kurtulmak için ve pazar payını artırmak için yeni müşterilere ile iş birliği yoluna gidildiğini, neredeyse karsız ve düşük karla satışlar yapılmaya başlandığını, mali müşavir görevlendirildiğini, 14.11.2014 tarihi itibarı ile aktif ve pasifin ortaya konulduğunu, …A.Ş ‘nin malvarlığındaki pasif lehine …Ltd.Şti ‘ne verilen kefaletlerle ilgili hesap kat ihtarnamelerin gelmesiyle (-) 10.042.966,16 TL, müvekkili …A.Ş ‘nin ise kefaletlerle ilgili hesap kat ihtarnamelerinin gelmesiyle (-) 47.885.879,87 TL olduğunu, malvarlığına dayalı bilanço göz önüne alınarak kanunen alınması gerekli yasal tedbirlerin ifası çerçevesinde TTK’nun 376 ve İİK ‘nun 179. madde hükümleri doğrultusunda mahkemeye başvurma ve gerekli önlemleri alma yolunda 21.11.2014 tarihinde yönetim kurulu tarafından karar alındığını, her iki şirketin birbirleri arasında fiili ve organik bağ bulunması ve birbirlerinin borçlarına müşterek borçlu- müteselsil kefil olunması nedeniyle iyileştirme projesinin birlikte hazırlandığını, ortakların sermaye borçlarının olmadığını, …Ltd. Şti’nin borca batık durumda olduğunu, diğer şirketlerin ise …Ltd.Şti’ne olan kefaleti nedeniyle borca batık durumda olduğunu, kefalet nedeniyle darboğaza girdiğini, gerektiğinde yönetim değişikliğine gidileceğini, ilave önlemler alınacağını, her iki şirkete 2015 yılında nakten konulmak suretiyle ayrı ayrı 500.000 TL tutarında nakit sermaye artışı yapılacağını, iyileştirme projesi döneminde uygulanacak temel stratejinin çalışma sermayesinin iyileştirilmesine ve borca batıklıktan 3 yıllık süreç içinde çıkılmasına yönelik bulunduğunu belirterek, müvekkili şirketlerin borca batıklık dolayısı ile iflas hallerinin tespitine, müvekkili şirketler hakkında verilecek İflas kararlarının 1 yıl süre ile ertelenmesine, gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/1257 Esas, 2014/482 Karar ve 26.11.2014 tarihli birleştirme kararı ile, davacı şirketler, … A.Ş ile … Ticaret A.Ş ‘hakkında görülen İflas erteme davasının, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1134 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.Müdahiller yargılamaya katılarak beyan ve itirazlarını belirtmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 16.01.2018 tarihli rapor alındığı, bu raporda .. .Ltd.Şti’nin (-) 7.469.548,95 TL borca batık olduğu, davanın başlangıcında sadece kefaletlerden dolayı borca batık durumda olan ….A.Ş ‘nin borca batık hale geldiği, ….A.Ş ‘nin ise aslında borca batık olmadığı sadece kredi risklerinden dolayı borca batık olduğunun kabulü gerekeceği, hususunda görüş bildirildiği, davacı tarafça sunulan iyileştirme projesi ve revize projelerin hayata geçirilemediği, verilen tedbirlere rağmen davacı şirketlerin mali yapılarında iyileşmenin sağlanamadığı, iyileştirme projelerinin uygulanabilirliğinin kalmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen dosya yönünden her üç şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, asli müdahil … Tic.Ltd.Şti vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, mahkeme gerekçesi tekrar edildikten sonra, kararın usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, kararın kaldırılarak davacıların talebi doğrultusunda iflasın 1 yıl süre ertelenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, toplanan evraklar ile sabit olduğu üzere davacı şirketlerin borca batık olmadığını, kararın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve iflasın bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:DAVA:İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut olayda uygulanacak olan, 160. Maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacılar vekilinin vekeletnamesin de, İflas ve İflas erteleme talebinde bulunma yetkisinin mevcut olduğu, davacı şirketlerin yönetim kurulunun 21.11.2014 tarihli kararları ile, şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğunun mali müşavir raporu ile belirlenmesi karşısında TTK 376 ve 377, İİK 179 ve ilgili madde hükümleri gereğince yasal tedbirlerin alınması yolunda Ticaret Mahkemesine başvurulmasına ve avukat görevlendirilmesine karar alındığı, mahkeme kararı uyarınca, ilanların yaptırılarak, iflas avansının yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemenin, 10.11.2014 tarihli ara kararı ile ,davacı …Ltd.Şti, 02.12.2014 tarihli ara kararla, birleştiren dosya davacı şirketlerin ihtiyati tedbir talepleri kabul edilerek, buna dair ara karar oluşturulmuş ve daha sonra ise kayyım tayin edilmiştir.Şirketlerin malvarlığının tespiti amacı ile keşfen veya dosya üzerinde bilirkişi incelemeleri yatırılarak çok sayıda bilirkişi raporları alınmıştır. Kayyım heyeti tarafından düzenli ve belirli aralıklarla dosyaya kayyım raporları ibraz edilmiştir.13.12.2014 tarihli 1. heyet bilirkişi raporunda, …Ltd.Ştin’nin, 31.10.2014 tarihi itibarı ile, 45.000.000,00 TL olarak raporlanan ve tamamen ödenmiş durumdaki davacı şirket sermayesinin kaydı değerler üzerinden %2,3 oranındaki bölümünün korunuyor olduğu, bu bağlamda öz kaynaklarının toplamının 1.035.420,79 TL düzeyinde bulunduğu, gerek teknik gerekse de finansal yönden ayrıntılı olarak sunulan tespit analiz ve değerlendirme sonuçlarına göre aktiflerin muhtemel satış değerlerinden hareketle ve 31.10.2014 tarihi itibarı ile şirketin toplam borçlarının aktif toplamından 39.904.787,63 TL az olduğu dolayısı ile borca batık durumda olmadığı, davacı….A.Ş nin 14.11.2014 tarihi itibarı ile, 2.800.000,00 TL olarak raporlanan ve tamamen ödenmiş durumdaki şirket sermayesinin kaydi değerler üzerinden sermayesinin tamamen korunuyor olduğu, aynı tarih itibariyle raporlanan öz kaynaklar toplamının 3.302.368,50TL düzeyinde olduğu, şirketin toplam borçlarının aktif toplamından 822.541,20 TL tutarında az olduğu, borca batık durumda olmadığı,….A.Ş ‘nin 14.11.2014 tarihi itibarı İle, 5.000.000,00 TL olarak raporlanan ve tamamen ödenmiş durumdaki şirket sermayesinin kaydi değerler üzerinden tamamen korunuyor olduğu, öz kaynaklar toplamının 8.810.666,67 TL düzeyinde olduğu, borca batık olmadığı belirtilmiştir.07.09.2015 tarihli bilirkişi 2. heyet raporunda, davacı …..Ltd.Şti’nin, 20.03.2015 tarihli raporda, 31.10.2014 tarihi itibarı ile 9.671.100.87 TL borca batık olduğu, iflas erteleme talebinden sonra, 1.500.000,00 TL sermaye artışı yapılıp tamamen ödendiği, revize projede, toplam 7.500.000.00 TL sermaye artışı öngörüldüğü, şirketin borca batıklığının 2014 yılının son iki ayında 8.390.419,51 TL arttığı, 31.12.2014 tarihinde hesabın takribi 18.061.520,58 TL ‘ye yükseldiği, sermaye artışı ile ilgili resmî işlemlerin derhal başlanması belirtilen sürelerde ödenmesinin kayyım denetiminde titizlikle izlenmesi gerektiği, ayrıca şirketin 3 yıla yayılmış olan 7.500.000,00 TL sermaye artışının yeterli olmayacağı, vadelerin geri çekilmesi ve şirketin sağlayacağı karlılığa göre sermaye tutarının artırılması gerektiği, iyileştirme projesinin özellikle üretim maliyetleri açısından detaylandırılması ve gelir tabloları ile karşılaştırılabilir hale getirilmesi gerektiği, ….A.Ş öz kaynaklarının rayiç değerinin (+) 7.849.468,04 TL olduğunun hesaplandığı, 24.03.2015 tarihli raporda, 20.000.000,00 TL kefaletten söz edildiği, kayyım heyeti tarafından tekrar tespit edilmesi gerektiği, klasik görüşe göre şirketin 20.000.000,00 TL kefaletle birlikte 12.150.531,96 TL borca batık hale geldiği, ancak … Ltd.Şti’nin borca batıklıktan çıktığında borca batıklıktan çıkacağı, şirketin asgari 4.000.000.00 TL sermaye artışı yapması gerektiği, ….A.Ş ‘nin kendi öz varlığının kefalet dışında (+) 7.749.468,04 TL olarak hesaplandığında iki şirketin toplam borca batıklığının (-) 1.821.632,83 TL olduğu, davacı …A.Ş ‘nin öz kaynak tutarının rayiçlere göre (+) 822.541,20 TL olarak hesaplandığı, raporda şirketin 10.000.000, TL kefaletinden söz edildiği, bu durumda klasik görüşe göre kefaletle birlikte 9.177.458,80 TL borca batık hale geleceği, ek kaynağa ihtiyacı olduğu, şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı, borçlarında azalma olduğu, sermaye artırımı yapıldığı, ileriye yönelik siparişler olduğu, şirketin ve kefil olan diğer iki şirketin mevcut durumunun kayyım heyet raporu ile tespiti ve rapor sonucu ortaya çıkacağı belirtilmiştir.19.04.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı şirketlerin 30.09.2015 tarihi itibarı ile satış hedeflerine ulaşamadığı, heyetçe 7.500.000,00 TL sermaye artırımı önerilmiş olmasına rağmen 3,000.000,00 TL sermaye artırımı gerçekleştirildiği, şirketlerin öz kaynaklarındaki gelişmelerin olumlu yönde olduğu, İİK 179/ b uygulanma şartlarının halen yerine gelmediği belirtilmiştir.07.09.2016 tarihli 2. ek bilirkişi raporunda, 31.03.2016 tarihi itibarı ile, …Ltd.Şti’nin (-) 12.400.520,55 TL, …A.Ş (-) 11.042.495.33 TL, ….A.Ş ‘nin (-) 8.250.545,10 TL borca batık olduğu, 1. şirket için, 7.500.000,00 TL sermaye artışı öngörüldüğü ancak şirketin 5.000.000,00 TL sermaye artışının öngörülen altında kaldığını, 2. Şirket için geleneksel anlamda 4.000.000,00 TL finansal anlamda 500.000,00 TL sermaye artışının yeterli olduğun, 3. şirket içinde finansal anlamda 2.500.000,00 TL sermaye artışının yeterli olacağı, 500.000,00 TL sermaye artışının yeterli olmadığı, şirketlerin fon yaratma ve kar elde etme bakımından önemli bir problem yaşamadıklarının anlaşıldığı, . ..Ltd.Ştinin 2.000.000 T L ilave sermaye artışı ile iyileşme ümidinin bulunduğu, diğer şirketlerinde sermaye artışları ile iyileşme ümidinin bulunduğu belirtilmiştir.16.01.2018 tarihli 3. bilirkişi heyet raporunda, 30.09.2017 tarihli rayiç değerler üzerinden çıkartılan bilançolara göre, davacı …Ltd.Şti’nin (-) 7.469.548,95 TL, …A.Ş ‘nin (-) 3.228.862.49 TL borca batık olduğu, …A.Ş ‘nin ise (+) 6.181.712,14 TL ile borca batık olmadığı, …A.Ş İle …A.Ş ‘nin kefalet yoluyla borca batık durumda oldukları, ana firma olarak değerlendirilen ..Ltd.Şti’nin kefaletleri nedeniyle borca batık oldukları belirtilmiştir.Mahkemece, iş bu rapora göre her üç şirketin de iflasına karar verilmiştir.27.08.2018 tarihli son kayyım raporunda, davacı şirketlerin kaydi verilere göre öz varlıkları tespit edildikten sonra, davacı şirketler yönünden aslında ağırlıklı olarak tüm ekonomik çevrede olduğu gibi piyasa riskleri itibarıyla yaşanan olumsuzlukların 2018 yılının ikinci yarısından itibaren büyük önem taşıdığı, bu bağlamda İhtiyati yaklaşımın sürdürülmesi gerektiği, önceki raporda belirtildiği üzere, revize projelerinde yer verilen gerçekçi yaklaşımlar ile birlikte yine 2018 yılının ikinci yarısından itibaren atılacak somut adımların büyük önem taşıdığı, şirket ortaklarının somut uygulama seçeneklerini mümkün olan en kısa zaman aralığında ve en azından 2018 yılı yaz dönemi sonuna kadar seçenekleriyle ortaya konması gereği belirtilmiştir.İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın kanunda belirtilenler tarafından mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği ve benzeridir. Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması, yani, İflas erteleme kararının alacaklıların haklarının iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği ise İflas ertelemenin maddi (esasa) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir. İş bu davada davacı şirketler grup şirketlerdir. Bilirkişi raporlarının nerede ise tamamında , asıl şirket ….Ltd.Şti ‘ne vermiş oldukları kefalet nedeniyle borca batık oldukları ifade edilmiştir.Şirketlerin iflasın ertelenmesi talebiyle mahkemeye başvururken yaşanan bir diğer çelişki ise kefalet durumudur. Bilindiği üzere, borçlunun borcunu ödeyememesi durumuna karşı alacaklılar çeşitli tedbirler almışlardır. Bu tedbirlerden en önemlilerden biri de kefalettir. Kefalet müessesi, esas borçlu ve alacaklı haricinde bir üçüncü kişinin borçlunun borcunu ödeyeceğine dair teminat verdiği ve borcu ödemediği takdirde yükümlülüğü üzerine aldığı bir kurumdur.İflas erteleme talebinde bulunan grup şirketlerinin finans kuruluşları ile kefalet işlemi içeren sözleşmelerinde, grup şirketler birbirine kefil yapılmaktadır. Dolayısı ile grup şirketin birinin pasifinde kredi borcu olarak görülen borç aynı zamanda diğer grup şirketin nazım hesaplarında kefalet yükümlülüğü olarak görünmektedir. Bu uygulama ise mükerrer bir borç görüntüsü arz etmektedir .Pasifinde görülen kredi borcunu ödeyen bir şirketin otomatik olarak kefil olan diğer grup şirketin kefalet yükümlülüğünü kaldırmış olacaktır. Bu husus, müteselsil yükümlünün rayiç değer bilançosunun değerlendirilmesi aşamasında dikkate alınmadığı takdirde telefisi mümkün olmayan hatalara sebep olacaktır. Rayiç değer ( borca batıklık) bilançosunun şirketin gerçek malvarlığı değerlerini yansıtması gerekir. Bunun için tüm aktifler paraya çevirme değerlerinin yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmelidir. Tek şirketin rayiç değer bilançosu ve borca batıklık oranı hesabında uygulamada sorun ve çelişki yokken grup şirketlerin iflas erteleme taleplerinde çelişkiler mevcuttur. Ortakları aynı veya büyük oranda benzer olan grup şirketleri her ne kadar ayrı tüzel kişilikler olsa da, gerek ortaklıkları bakımından gerekse kefalet, taşeronluk vs ilişkileri bakımından birbirlerine çok sıkı bağlı olabilmektedir. Bu sebeple grup şirketlerinden herhangi birinin mali durumunun bozulması veya aktiflerinin pasiflerini karşılayamaması durumunda grup şirketlerin de mali durumu bozulmaktadır. Grup şirketlerin açtıkları iflas erteleme davalarında şirketlerin birbirine kefaletlerinin yorumlanması farklılık arz etmektedir. (Ankara Barosu Dergisi, 2018/1 “ İflas Erteleme Talebinde Bulunan Grup Şirketlerinde Kefalet Çelişkisi “ “Yrd.Doç.Dr.Fatih Kaplanhan “.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin, 2016/3302 Esas, 2017/717 Karar ve 08.03.2017 tarihli örnek ilamında ise, “… Davacı şirketlerin grup şirketler olduğu dikkate alındığında, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanılabilmekte ve bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında görülmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamen kayden borca batık hale gelmektedir. Bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi, ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerekli olup …” ifadelerine yer verilmiştir.Somut olayda, davacı şirketler grup şirketlerdir. Bir şirketin borcu için diğer iki şirketin kefaletinin olduğu sabittir. Bu halde, öncelikle her bir şirketin yukarıda belirtilen emsal ilam kapsamında borca batık olup olmadığının tespiti ile uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, gerekçede, borca batıklığın kefaletten dolayı olduğu ifadelerine yer verilerek her üç şirkete yönelik iflas kararı verilmiş olması yerinde görülmemiştir. İflas kararı verilebilmek için İflas erteleme talep eden şirketlerin borca batık olup olmadıklarının açık ve net bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerekir. Diğer yandan, şirketin borca batık olması, şirket hakkında iflas kararı verilmesi için yeterli olmakla birlikte, iflas erteleme kararı verilmesinde tek başına yeterli olmayacaktır. İflas erteleme kararının en önemli ikinci şartı ise, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmasıdır. Bu husus İİK’nun 179. Maddede, mahkemenin projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar vereceği, 6102 sayılı TTK’nun 377. maddesinde ise, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak İflas ertelemesini isteyebileceği şeklinde düzenlenmiştir. İyileştirme projesinde yer alan, İyileştirme tedbirleri ve yöntemlerinin somut, gerçekçi ve objektif olması gerekir. Somut olayda, bilirkişi raporunda ve ek raporlarda ve özelikle kayyım raporlarında ki görüşlerde dikkate alınarak, davacı şirketlerin borca batık olup olmadıkları ve her bir şirket için ayrı ayrı iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının ayrı ayrı değerlendirilecek gerekirse ek veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verilen karar doğru değildir. Kabul şekline göre ise, yargılama aşaması ve alınan rapor ,ek rapor ve kayyım raporlarının gerekçeli kararda tartışılmaması, kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddede düzenlenen “ Hükmün Kapsamı “ düzenlemesi karşısında yeterli gerekçeyi içermemesi, yine kabul şekline göre, iflas kararı verilen şirketler yönünden, iflas avansının iflas müdürlüğüne aktarılmasına ilişkin hüküm kurulmaması da yerinde görülmemiştir.Açıklanan tüm nedenlerle ve özelikle iflas kararı verilmesi için şirketin borca batık olmasına dair incelemenin yukarıda ifade edilen kefalet ilişkisi nedeniyle yerinde kabul edilemeyeceğinden, müdahil … Tic.Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asli Müdahil …Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1134 Esas, 2018/678 Karar ve 28.06.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine,4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,5-Müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği gereğince üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği nedeniyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a/ 6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019