Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3337 E. 2019/518 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3337 Esas
KARAR NO : 2019/518
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/631
KARAR NO : 2018/932
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
DAVA : KONKORDATONUN TASDİKİ
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 22/08/2001 tarihinde kurulduğunu, 27/08/2001 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, 12.800.000,00 TL sermayeli tek ortaklı bir şirket olduğunu, şirketin, bina ve bina dışı yapıların elektrik tesisatı, kablolu televizyon ve internet ağı tesisatı ile konut tipi antenler vb. kurulumu ile her türlü elektrik elektronik sanayi makinaları kontrol sistemlerinin imalatını gerçekleştirmek amacını taşıdığını, yapılan hizmetler neticesinde müşterilerinden çek alarak bu çekler karşılığında bankalardan kredi kullanmak suretiyle faaliyetini sürdürürken inşaat sektöründeki firmaların nakit sıkıntısı yaşamaları, bankalardan aldıkları kredileri ödeyememeleri üzerine bankaların inşaat sektöründeki firmalara kredi vermediğini ve şirketin de müşterilerden aldığı yüksek meblağlı ve uzun vadeli çekler karşılığında kredi talebinde bulunmasına rağmen bu talebinin olumsuz sonuçlandığını, bu durumun şirketin mali durumunu doğrudan etkilediğini, şirketin borçlarını ödeyemez hale geldiğini ve rayiç değer ara bilançosuna göre TTK 376/3 maddesinde belirtildiği gibi aktiflerin, şirket pasiflerinden daha az olması, başka bir deyişle borca batıklığı söz konusu olmamakla birlikte net çalışma sermayesi eksiğinin bulunması nedeniyle ilave tedbirler olmadan bu sıkıntının aşılamayacağını, şirketin konkordatoya tabi alacaklıları ile 5 yıl vade ile anlaşarak konkordatonun tasdiki tarihinden itibaren ilk yıl ödemesiz, kalanını da taksitlerle garameten ödemek istediğini, buna göre projenin vade konkordatosu niteliğinde bulunduğunu belirterek İİK 287.maddesi uyarınca 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davanın niteliği gereği savunma dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, İİK 292. maddesi uyarınca, davacının konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmaması, komiser heyetinin talimatına aykırı davranması nedeniyle, 17/07/2018 tarihinde verilen 3 aylık geçici mühlet kararının kaldırılmasına, geçici komiser heyetinin görevine son verilerek İİK 294.maddesindeki yasal düzenleme çerçevesinde geçici mühlet kararında belirtilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, şirketin borca batık olduğu, doğrudan iflas koşulunun gerçekleşmiş olması karşısında davacının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, yasal süresi içinde sunduğu 14.11.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle,1-Hukuki dinlenilme hakkı ve savunma hakkına riayet edilmediği,, mahkeme dosyasında duruşma gününün, 04.10.2018 tarihi olmasına rağmen Konkordato Komiserlerinin 18/09/2018 tarihinde kesin reporlarını sunmaları nedeniyle mahkemece raporun, müvekkilinin eski vekiline 26/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği ,yine raporla birlikte duruşma gününün daha önce belirlenmiş olmasına ve taraflara tebliğ edilmiş olmasına rağmen, mahkemece duruşma gününün öne çekildiği ve 27/09/2018 tarihine duruşma günü verildiği, oysa defaatle dosyaya dilekçe sunmalarına ve davanın kendileri tarafımından takip edildiğinin belirtilmesine rağmen komiser raporu ve hatta hükmün dahi müvekkilinin eski vekiline tebliğ edildiği, 2-Mahkemeden komiser raporuna karşı beyanlarını sunmak üzere süre talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece kendilerine gerekli süre verilmediği, ayrıca Komiser raporunun ekinde olan şirketin taşınmazlarının ve stoklarının tesbit edildiği bilirkişi raporlarının da tebliğ edilmeden ve bunlara itiraz hakkı ellerinden alınarak karar verildiği, 6100 sayılı kanunun 281. maddesine göre bilirkişi raporlarına karşı taraflara rapora beyan ve itiraz sunmak üzere 2 haftalık süre verilmesinin zorunlu olduğu,3-Komiser heyeti tarafından müvekkiline 23.07.2018 tarihinde verilen talimat ile konkordato öncesi döneme ilişkin borç ödemesi yapılmaması gerektiği belirtilmiş olup, konkordato müracatı yapıldıktan sonraki dönem doğan borçlar için böyle bir uyarı ve ihtarat yapılmadığı, aynı zamanda şirketin faaliyetinin devamı için zorunlu ödemelerin yapılabileceğinin belirtildiği,, bu dönemde sadece 3 adet ödeme yapıldığı, miktarının sadece ve sadece 63.844,90 TL olduğu, Diğer yapılan ödemelerin müvekkilinin tkonkordato başvurusundan önce vermiş olduğu müşteri çekleri ve senetlerinin tahsili sebebiyle yapıldığı, ödemesi yapılan 3 adet ödemenin ise şirketin faaliyetinin devamı için zorunlu giderler olduğu, … Organize Sanayiye yapılan ödeme fabrika binasının elektrik ve su borcuna ilişkin olup bunların ödenmemesi halinde fabrika binasının elektrik ve sularının kesileceği ve faaliyete son verilmek zorunda kalınacağı, … ve … yapılan ödemelerin de müvekkilinin hakedişlerini alabilmesi için tamamlanması gereken işler için konkordato başvurusundan sonra alınmak zorunda kalınan panel ve kutular için yapılmış ödemeler olduğu, sözkonusu panel ve kutular alınmamış olsaydı şirketin cezai şartlarla karşı karşıya kalacağı 4-Komiserler tarafından 03.08.2018 tarihinde sözkonusu belgeler tarafımızdan istenmiş olup müvekkili tarafından 31.07.2018 bilançosu dahil belgelerin hazırlandığı, teslim edilmek üzere komiserlerin uygun olacağı güne kadar beklendiği, Komiserler izinden döndüklerinde hazırlanan 31.07.2018 tarihli bilanço yerine ağostos aymın bilançosunun kendilerine teslim edilmesini İstedikleri, müvekkili tarafından 10.09.2018 tarihinde ağustos ayı bilançosu gelir tablosu mizan ve muavin kayıtlarının yeniden hazırlandığı ve komiserlere sunulmak istendiği, Komiserlerin o gün için müsait olmadıklarını ertesi gün gelip belgeleri alabileceklerini şöyledikleri, 11.09.2018 tarihinde komiserlerden … beyle randevulaşıldığı, ancak aynı gün saat 16:30 da kendisine Whatsaptan mesaj atılarak trafikten ve yanlış sapağa girdiği için geciktiğini saat 16:30 da başka bir randevusu olduğu için başka yere geçtiğini belirttiği ve bir sonraki gün yeniden randevulaşıldığı, Bir gün sonra yani 12.09.2018 günü saat 10.47 de komiser … tarafından tarafıma yeniden mesaj atıldığı ve müvekkilinin ofisinin bulunduğu … plazada olduğunu belirttiği ve evrakların indirilmesini talep ettiği, bunun üzerine derhal müvekkininz arandığı ve evrakların Komiser …tesliminin sağlandığı,5-Komiserler tarafından istenen evrakların müvekkil şirket tarafından 5 klasör olarak hazırlandığı ve 3 adeti herbir Komisere birer tane olmak üzere Komiser … teslim edildiği, ayrıca 3 adet USB bellekle dijital olarak da teslim edildiği, bu sebeple, Komiserlerin raporlarında gerekse komiser raporlarını dayanak alan Mahkeme kararındaki bilanço, gelir tablosu,mizan ve muavin defteri ile diğer belgelerin Komiser heyetine sunulmadığına ilişkin mahkeme kararırın yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava İİK 285. maddesi ve devamı maddelerince açılan konkordato isteminin tasdikine ilişkindir.Mahkemece, dilekçe ekinde İİK 286.maddesinde belirtilen kayıt ve belgelerin bulunduğu şeklen tespit edildiğinden 17/07/2018 tarihli kararla bu tarihten başlamak üzere 3 aylık geçici mühlet verilmiş ve geçici konkordato komiser heyeti tayin edilmiştir.İİK 287.maddesi uyarınca geçici mühlet kararıyla birlikte atanan geçici komiser heyeti gerekli incelemelerini yapmak suretiyle konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşamayacağı konusunda düzenledikleri 21.09.2018 tarihli nihai raporda özetle; davacı şirketten daha önce istenen ve ibraz edilmeyen belgelerin 03/08/2018 tarihli talimatla yeniden istendiği, ayrıca 31/07/2018 tarihi itibariyle bilanço, gelir tablosu, mizan, muavin kayıt vb. belgeler talep edilmesine rağmen muhasebesel açıdan ibraz edilmesi için herhangi bir engel olmadığı halde bunun davacı tarafından yerine getirilmediği, şirketin öz kaynaklarının 30/06/2018 tarihi itibariyle 28.886.655,03 TL ekside olduğu, şirketin defterlerine ve tahsil için elinde bulundurduğu çek ve senetler ile piyasaya verdiği çek ve senetlere ayrıca bankalardan kullandığı kredi borçları nazara alındığında 10/08/2018-2021 arası gelecek dönem için 19.761.166,77 TL finansal açığı olduğu, şirketin toplamda 48.647.821,80 TL nakit girişi yaratacak gelire ihtiyacının bulunduğu, şirketin karşılaştırmalı gelir tablosunda finansman maliyetinin artması nedeniyle zararının da büyüdüğü, nakit girişi sağlayabilecek ve somut belgelerle desteklenecek herhangi bir projesinin bulunduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı, 03/09/2018 tarihli kararla bu belgelerin davacıdan açıkça talep edilmesine rağmen ibraz edilmediği, 05/06/2018 tarihini takiben bugüne kadar yaklaşık 110 günlük sürede herhangi bir proje alamadığı, önemli bir nakit girişi sağlamayamadığı, buna karşılık zararının arttığı, ülkenin genel ekonomik şartları çerçevesinde yeterli satış yapma imkanının olmadığı, dolayısıyla konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olası görülmediği, 22/07/2018-07/09/2018 arası nakit akışı tablolarında önceki dönem tahsilatları üzerinden ödemelerin gerçekleştiği 07/09/2018 tarihi itibariyle 69.248,75 TL para mevcudu olduğu, talimatın aksine, konkordato dönemine ilişkin 63.844,90 TL ödeme yapıldığı, davacının komiserlik talimatına aykırı davrandığı, gerçek mal varlığı, rayiç değer bilançosuna göre 28.886.655,03 TL miktarında borca batık olduğu açıklanmıştır. Öte yandan duruşma gününün, 04.10.2018 tarihi olmasına rağmen, Konkordato Komiserlerinin 18/09/2018 tarihinde kesin raporlarını sunmaları nedeniyle, mahkemece duruşma gününün öne çekildiği ve 27/09/2018 tarihine duruşma günü verildiği, bu duruşmada, davacı vekilinin, komiser raporunu yeni tebliğ ettiklerini belirterek, beyanda bulunmak için süre talep ettiği, mahkemece, komiser raporunun bilirkişi raporu mahiyetinde olmadığı, bu nedenle bu rapora karşı beyan için süre verilmesi gerekmediği, davanın niteliği gereği acil işlerden olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin talebinin reddine karar verilerek aynı duruşmada davanında reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.”…Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 1086 sayılı HUMK’nın 73. maddesi, “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez” yasal kuralı içermektedir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir….” ( Yargıtay 23.HD. 2015/8218 E. 2017/663 K. 02.03.2017 T.)Mahkemece, davacı tarafa 21.09.2018 tarihli konkordato komiseri nihai raporu ile diğer bilirkişi raporları tebliğ edilip, rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davacı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır.Bu durumda, mahkemece alınan komiserler heyeti raporuna karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi için davacıya süre verilmesi gerekirken doğrudan kararda yazılı gerekçeler ile davacının savunma hakkının kısıtlanarak davacıya istediği süre verilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi HMK’nın 27. Maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu konuda ki davacının istinaf başvurunun kabulü ile, HMK 353.1.a.4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, komiser heyeti raporuna karşı beyanda bulunması için davacı vekiline uygun süre verildikten sonra sunulacak beyan ve itirazlar çerçevesinde karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/631E. 2018/932 K. 27/09/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019