Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/333 E. 2019/61 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/333 Esas
KARAR NO : 2019/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2015/141 2017/927
DAVA : İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğümün …E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçlu şirketin merkezinde borçlu şirkete tebliğ edildiğini, bu dosyadan bir kısım tahsilatlar yapılmış olup, dava tarihi itibariyle kapak hesabının 1.227.662,00 TL olduğunu, daha sonra takip türünün değiştirilerek borçlu şirkete iflas yoluyla adi takipte ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrinin de borçlu şirkete tebliğ edildiğini, herhangi bir itirazda bulunulmadığı için takibin kesinleştiğini, yapılan iflas yoluyla adi takip kesinleşmiş olmasına rağmen dosya borcunun ödenmediğini, borçlu, dosya borcuna itiraz etmediği için borçlunun İflasına karar verilmesini talep etme zorunluluğunun doğduğunu iddia ederek davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; Alacaklı olduğunu iddia eden tarafın müvekkili şirkete 14 Nisan 2014 tarihinde gönderdiği ilamsız icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliğ işleminin iptali için açmış oldukları davanın İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 2014/1616 E.sayılı dosya ile derdest iken iflas yolu ile takibe çevirdiğini, müvekkilinin bir veya birkaç alacaklısı olmadığı gibi iflasını gerektirecek bir durumun da olmadığını, müvekkilinin hiç kimseye ve davacıya borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin işyeri ile davacının işyerinin aynı yerde bulunduğunu ve davacı şirketin kiracısı olduğunu, müşterek adreslerinin … Eyüp/İST, olduğunu, davacı şirket yönetim kurulunun 01/04/2014 tarihinde, şirket merkezini …Beşiktaş/İST. adresine taşıma kararı alarak, müşterek adresteki şirket merkezini boşaltıp kilitleyerek, binanın güvenlik elemanlarını da müvekkili şirket idarecisi ve çalışanlarını binaya sokmamaları hususunda ikaz ettiğini, davacı şirket yönetim kurulunun … ve … kardeşlerden oluştuğunu, şirket merkezini değiştirme ve kendi binaları olan eski şirket merkezini boşaltıp kilit altına alma kararının …’un oyları ile alındığını, müvekkili şirket yetkilisi …’un haklı gerekçelerle itiraz ettiğini, davacı şirket yönetim kurulu başkanı …’un 01/04/2014 tarihinde boşaltıp kilitleyerek kapattığı adrese kötüniyetli olarak 14/04/2014 tarihinde ilamsız takipte ödeme emrini gönderdiğini, diğer taraftan binanın güvenlik elemanlarına müvekkili davalı şirket adma gelen hiçbir tebligatı almamaları konusunda talimat verdiğini, kapalı olan bu adrese ödeme emri göndermesindeki amacının tebligatın yapılmamasını sağlamak olduğunu, böylece ödeme emrinden müvekkili şirketin haberdar olmadığını, itiraz edememesi nedeniyle takibi kesinleştirdiğini, müvekkili şirketin ödeme emrine itiraz hakkını ortadan kaldırdığını, bu şekilde kesinleştirilen İcra takibi sonucunda müvekkili şirketin banka hesaplarından ve sair hakedişlerinden icra dosyasına toplam 183 249,54 TL tahsil edildiğini, davacı şirketin ilamsız takipte yaptığı gibi, iflas yoluyla icra takibinde de kapalı olan adrese ödeme emrini gönderdiğini, süresinde itiraz edilememe nedeniyle takibin kesinleştiğini, akabinde iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin hesaplarına tahsil edilen miktarın düşülmediğini, ayrıca, davacı şirket yönetim kurulu başkanı …’un müvekkili şirkete ait kilitli ofise girerek, çilingir marifetiyle kasayı açıp masa ve çekmecelerde bulunan çek karnelerini, belgeleri, defterleri, müvekkili şirkete ait tüm bilgilerin bulunduğu ana bilgisayarı da aldığını, bu sebeple takip karşısında müvekkili şirketi bilgi ve belgeler yönünden savunmasız bıraktığını, müvekkili şirketin davacıya ve bir başkasına borcu olmadığı gibi iflasını gerektirecek bir durumun da söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; depo emrine uyulmaması nedeni ile davalı …’nin iflasına, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Vekili İstinaf Taleplerinde;
Eski TTK 330 ve yeni TTK 390. Maddeleri gereğince; Davacı şirketin Anonim şirket olması nedeni ile yönetim kurulunun 3 kişiden oluştuğunu, dolayısı ile yönetim kurulu kararlarının oy birliği ile alınması gerekirken oy çokluğu ile alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunu, davalı şirketin 25.11.2015 tarihli 8 no’lu kararı incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili tarafından açıkca itiraz şerhi konulduğunu, anonim şirket ana sözleşmesinde yönetim kurulu üye sayısının asgarisi 3 kişi olarak belirlendiğini, bunun aksine ana sözleşme de yapılamayacağından toplantı yetersayısının da yarıdan bir fazlası kuralı uyarınca 3 olacağını, müvekkilinin itirazına rağmen alınan yönetim kurulu kararının ve dolayısı ile genel kurulun sakat olduğunu, bu hususun yerel mahkemece hiç irdelenmediğini, davanın usul yönünden reddi gerekirken esasına girilerek karar verilemeyeceğini, davacı alacaklı şirket tarafından düzenlenen vekaletnamenin de mutlak butlan nedeni ile geçersiz olduğunu, yönetim kurulu kararlarının oy birliği ile alınması gerekirken, 25.02.2014 tarih ve 2 sayılı yönetim kurulu kararının oy çokluğu ile temsil yetkisi tek kişiye indirilmek suretiyle, davaya dayanak icra takibine ilişkin olarak yapılan takibe sunulan vekaletnamenin tek imza ile vekillik ilişkisi kurulmak suretiyle takip yapıldığını, davacı şirketin 25.02.2014 tarihinde almış olduğu kararın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/611 Esas ve 2015/142 Karar sayılı ilamı ile butlanla batıl olduğunun tespitine karar verildiğini, davacı şirket yönetiminin yetkisiz olması nedeni ile müvekkil şirket aleyhine yapılan tüm işlemlerin sakat olup, davacı şirket tarafından kurulan vekillik ilişkisinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından 09.04.2014 tarihinde kurulan vekillik ilişkisine dayalı olarak müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin de tümden mutluk butlanla geçersiz olması nedeni ile iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davacı vekiline 22/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 01/02/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davalı tarafın, yönetim kurulu kararının oy birliğiyle alınması gerektiği ve vekaletnamenin mutlak butlan nedeniyle geçersiz olduğu iddiasının hukuki mesnetten uzak ve hakkaniyete aykırı iddialar olduğunu, davalı tarafın yerel mahkemedeki yargılama sırasında da aynı iddialarda bulunduğunu, iddialara, 22.02.2017 tarihli beyan dilekçelerinde cevap verilerek çürütüldüğünü belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, İİK.nun 154 ve devamı maddelerine dayalı iflas davasıdır.Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Bayrampaşa/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.İflas yoluyla takipte, 2004 sayılı İİK’nın 156. maddesi gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasını talep edebilir. Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün…E. sayılı dosyası ile 14/04/2014 tarihinde 1.177.597,30.-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin (Örnek No:7) 16/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrinin tebliğinin geçersizliği iddiası ile İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikayetin, mahkemece 31/03/2015 Tarih ve 2014/1616 E. 2015/211 K.sayılı kararı ile kabul edilerek tebligatın iptaline karar verildiği, hükmün temyizi üzerine kararın Yargıtay 12.HD.nin 09/11/2015 tarih ve 2015/14406 E. 2015/27309 K.sayılı kararı ile bozulduğu, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemenin, 02/02/2017 tarih ve 2016/606 E. 2017/68 K.sayılı kararıyla davanın (şikayetin) reddedildiği, hükmün temyizi üzerine kararın Yargıtay 12.HD.nin 18/04/2017 tarih ve 2017/2771 E. 2017/6035 K.sayılı kararı ile onandığı ve hükmün 02/06/2017 tarihinde kesinleştiği, davacı alacaklının 23/10/2014 tarihinde takip yolunu değiştirerek iflas yoluyla adi takibe geçtiği, İflas Yoluyla Adi Takipte Ödeme Emrinin (Örnek No:11) borçlu/davalıya 22/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı alacaklının 05/03/2015 tarihinde ödeme emrinden ve iflas davasından haberdar olduklarını belirterek ödeme emrinin tebliğ işleminin iptali talebiyle İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinde 16/03/2015 tarihinde açtıkları davanın reddedildiği, hükmün temyizi üzerine kararın Yargıtayca onanarak 14/04/2017 tarihinde kesinleştiği, davacının da 05/10/2015 tarihinde İİK.nun 156/4.maddesinde belirtilen 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde huzurdaki iflas davasını açtığı anlaşılmaktadır.Davacı tarafından ödenmeyen cari hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinin daha sonra takip yolu değiştirilerek iflas yolu ile adi takibe çevrildiği, iflas ödeme emrinin icra hukuk mahkemesine yapılan şikayetin reddi ile kesinleştiği, mahkemece çıkartılan depo emrine uyulmaması nedeniyle yazılı şekilde davalının iflası yönünde karar verildiği, hükmün davalı tarafça yukarıda özetlenen gerekçelerle istinaf edildiği anlaşılmaktadır.Davalı taraf istinaf taleplerinde, davacı şirketin 25.11.2015 tarihli 8 no’lu kararının mutlak butlan ile sakat olduğunu, dolayasıyla davacı alacaklı şirket tarafından bu karara istinaden düzenlenen vekaletnamenin de mutlak butlan nedeni ile geçersiz olduğunu, geçersiz vekalet ilişkisi nedeniyle müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin de tümden mutluk butlanla geçersiz olduğunu iddia etmektedir. Uyuşmazlık da bu noktada toplanmaktadır.HMK.nun yapılamayacak işlemler başlıklı 357/1.maddesi gereğince; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürmediği itirazlarını, istinaf aşamasında ileri sürdüğü görülmekte ise de HMK.nun dava şartları başlıklı 114/1-d.maddesi gereğince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartı olarak kabul edildiğinden, ileri sürülen hususun re’sen incelenmesi gereken sebeplerden olduğu kabul edilmiştir.Buna göre, istinaf dilekçesinde açıklanan ve davacı şirketin 25.02.2014 tarihinde almış olduğu kararın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/611 Esas ve 2015/142 Karar sayılı ilamı ile butlanla batıl olduğunun tespitine karar verildikten sonra bu eksikliğin giderilerek yeni yönetim kurulu kararına dayanılarak düzenlenen Beşiktaş 28. Noterliğinin 19/12/2016 tarih ve 10945 sayılı vekaletnamesinin 20/12/2016 havale tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL’nin, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile, İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/01/2019