Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3328 E. 2019/479 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3328 Esas
KARAR NO : 2019/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2018
NUMARASI : 2017/411 ESAS – 2018/687 KARAR
DAVA : İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı … vekili, 07.04.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirketin eski çalışanı olduğunu, müvekkilinin davalı şirketten olan maaş ve alacaklarını tahsil edemediğini, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2015/244 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, verilen kararın kesinleştiğini, davalı şirketin bu güne kadar müvekkili alacağını ödemediğini, diğer davalı gerçek kişilerin davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davalı şirketin faaliyetlerini durdurduğunu, adreste hiç kimsenin bulunmadığını , davalı şirketin hukuka ve kanuna aykırı işlemleri nedeniyle davalı şirket yetkisi …’nin pek çok ceza dava dosyasında yargılandığını iddia ederek, davalıların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı … vekili ,birleştiren dosyada ki 07.12.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirketin çalışanı olduğunu, davalı şirketten olan maaş ve alacaklarını tahsil edemediğini, İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesinin 2014/371 Esas sayılı dosyasında dava ikame ettiğini , mahkeme kararının kesinleştiğini, diğer davalıların işçi alacağının tahakkuk ettiği tarihte davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduklarını, davalı şirket yetkilisi …’nin pek çok ceza davasında yargılandığını iddia ederek, davalıların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … , şahsının yönetim kurulu üyeliği ve imza yetkisinin olmadığını, 28.05.2015 tarihinde sona erdiğini, 7 ay sonraki karara istinaden sorumlu tutulduğunu, iflasa tabi şahıslardan olmadığını, iddiaların geçersiz olduğunu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı şirket adına ise davalı …, davacı avukatın 2012-2014 yılları arasında şirketin avukatlığını yaptığını, avukat hakkında açılmış davaları ve suç duyurusu şikayetlerinin devam ettiğini, iflas talepli davada davacının müdahillik durumunun devam ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … birleşen davaya karşı cevap dilekçesinde, yönetim kurulu üyeliği ve imza yetkisi olmadığını, 28.05.2015 tarihinde sona erdiğini, iflasa tabi şahıslardan olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İSTANBUL ANADOLU 7.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/411 Esas, 2017/1163 Karar ve 07.12.2017 tarihli kararı ile, dosyanın, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/411 Esas sayılı dosyası ile HMK 166. maddesi gereğince birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davanın, hukuki niteliği itibarıyla davalıların iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, HMK 115. madde gereğince, mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, taraflarında dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, İİK ‘nun 160. maddesi gereğince, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, davacı vekilinin HMK 336. madde gereğince talep etmiş olduğu adli yardım talebinin reddine karar verildiği, 09.05.2018 tarihli oturumda asıl ve birleşen dava yönünden 15*2 =30.000 TL İflas avansını depo etmesi için bir haftalık kesin süre verildiği, belirtilen kesin süre içerisinde iflas avansının depo edilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, davacı vekilinin 13.06.2018 tarihli oturumda davacının talep edilen iflas avansını yatırmalarının mümkün olmadığını belirttiği, bu itibarla, asıl ve birleşen davalar yönünden İİK 160. madde hükmü gereğince dava şartı olarak belirlenen iflas avansını kesin süre içinde yatırmadığı ve yatırma imkanının da olmadığı belirtildiğinden dava şartı yokluğu nedeniyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, asıl ve birleşen davanın konusunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit hale gelmiş işçilik alacakları olduğunu, adli müzaheret taleplerinin reddinin haksız ve hakkaniyetten uzak olduğunu, kararın iptali ile ortadan kaldırılmasına, adli müzaheret taleplerinin haklı olup olmadığının mali ve sosyal durumlarının araştırılması yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bu hususlar araştırıldıktan sonra adli müzaheretin kabul ve reddine karar verilebileceğine, asıl ve birleşen davadaki taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 177. vd maddeleri gereğince doğrudan doğruya iflas davasıdır.Taraflar arasında, davacıların davalı şirketin eski çalışanı oldukları, işçilik alacakları için davalı şirkete karşı iş mahkemesine açtıkları davaların kesinleştiği, davalı gerçek kişilerin ise, davalı şirketin temsile yetkili yönetim kurulu üyeleri oldukları konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, mahkemenin, davacıların adli yardım taleplerini ret kararının ve davanın usülden ret kararının yerinde olup olmadığıdır .Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 334 vd maddelerinde adli yardım düzenlenmiştir.337/2. fıkrada, adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı mahkemeye itiraz edilebileceği, itiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu ve itirazın hangi mahkeme tarafından inceleneceği düzenlenmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından, adli yardım talebinin reddine dair verilen kararlara karşı itirazlar, istinaf mahkemesine yapılamayacağından, asıl ve birleşen dosya davacıları vekillerinin buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, doğrudan doğruya iflas halleri üst başlığı altında, evvelce takibe hacet kalmaksızın iflas, alacaklının talebi düzenlenmiş, yasal düzenleme de, alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın borçlunun iflasını isteyebileceği durumlar belirtilmiştir. Doğrudan doğruya İflas hallerine dair usule ilişkin 181. maddede ki düzenleme de, 159, 160, 164, 165 ve 166’ncı maddelerin, bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslara da tatbik olacağına yer verilmiştir. Maddede yer verilen ve uygulanması gereken 160. madde ise, masraflara ilişkindir. İİK ‘nun 160. maddesinde “Masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarını peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir. Bu durumda, masrafların ödenmesi iş bu iflas davasında, dava şartı olarak kabul edilmektedir. 6100 sayılı HMK ‘nun 114. maddesinin “1”. fıkrasında dava şartları düzenlenmiş, 114/2. fıkrada ise, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına İlişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 115. maddesinde ise, mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, 2. fıkrada ise, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usülden reddedileceği belirtilmiştir. Somut davada, mahkemece, İİK ‘nda bulunan iflas avansına dair dava şartının yerine getirilmesi için davacı tarafa kesin mehil verilmiş, verilen mehil içerisinde eksikliğin giderilmemesi halinde, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verileceği de ayrıca belirtilmiştir. Davacılar, İflas avansına dair dava şartını yerine getirmemişler ve davacılar vekili 13.06.2018 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, müvekkillerinin iflas avansını yatırmalarının mümkün olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili maddelerinde düzenlenen adli yardım talebinin reddine ilişkin itiraza dair düzenleme ve İİK nun 160. maddedeki İflas isteyenin sorumlu olduğu masraflara dair yasal düzenlemeler kapsamında, asıl ve birleştirilen dosya davacılarının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/411 Esas, 2018/687 Karar ve 13.06.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,3- Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/03/2019