Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3263 E. 2022/245 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3263 Esas
KARAR NO: 2022/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2016/51 Esas, 2018/358 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 18/01/2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili kuruluşun İstanbul Anadolu Yakası PTT Baş Müdürlüğü ile … Kargo Şirketi arasında akdedilen sözleşme kapsamında iş bu firmanın istihdamında dağıtım elemanı olarak çalışmakta iken iş akdi fesih edilen … tarafından İş Mahkemesine dava açıldığını, davanın 23/05/2011 günlü karar ile kabul edildiğini ve kararın onanarak kesinleştiğini, karara istinaden aleyhlerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, icra dosyasına toplam 26.339,67 TL ödeme yapıldığını, ödeme yapılan işçinin davalı firmalarda çalıştığının tespit edildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında 17/06/2005 ve 21/11/2008 tarihli sözleşmelerin akdedildiğini, davalılardan … Ltd Şti ile ise 28/01/2006 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, dava dışı … Şti’nin ticari faaliyetine son verilmiş olması sebebiyle davanın açılmadığını, ayrıca … Kargo Ltd Şti’nin unvan değişikliği yaptığını, yeni unvanının … Ltd Şti olduğunun tespit edildiğini, sözleşmenin 24.3.maddesi gereğince idarenin yüklenicinin çalıştıracağı işçinin işvereni muhatabı ve sorumlusu olmadığını, yüklenicinin kendisi veya çalıştıracağı işçi ile ilgili İş Kanunu ve diğer mevzuattan doğan sorumlulukların yükleniciye ait olduğunu, teknik şartnamenin 9/22.maddesinde ise ihale konusu iş bitiminde tazminatların ödeneceğinin belirtildiğini, 9/25.maddesinde ise yükleniciye rücu hakkının saklı olduğunun belirtildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra dosyasına 30/06/2011 tarihinde yapılan 21.298,00 TL, 26/08/2011 tarihinde yapılan 627,00 TL, 28/02/2014 tarihinde yapılan 4.414,67 TL, toplam 26.339,67 TL alacağın tespiti ile her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketlerin kendi dönemlerine isabet eden sorumlulukları oranında rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar, davaya karşı sözlü ve/veya yazılı beyanda bulunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporunda; davacı PTT tarafından ihtiyaç duyulan bir kısım posta dağıtım hizmetlerinin ihale yoluyla davalı şirketlerden temin edildiği, davacı PTT ile davalı şirketler arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 md. belirtilen düzenleme kapsamında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunduğu, bu ilişkide kanundan kaynaklanan bir teselsül halinin söz konusu olduğu, asıl ve alt iş verenlerin dış ilişki itibarı ile dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumlu oldukları iç ilişki de ise bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda tarafların kendi aralarında sözleşme yapabilecekleri, dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK. 167 md. hükmünde de müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifada birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları bunun aksinin kararlaştırılabileceği, dosyadaki SGK müzekkere cevabında dava dışı işçi …’ın davalı … Ltd. Şti. (Yeni Ünvanı: … Ltd. Şti.) nezdinde toplam 333 gün, diğer davalı … Ltd. Şti. Nezdinde toplam 785 gün çalışma kaydının bulunduğu işçinin toplam kıdem ve hizmet süresinin 1319 gün olduğunun tespit edildiği, işçinin hizmet süresinin fasılalı olduğu, ancak iş mahkemesi kararında işçinin fasılasız çalıştığı kabul edilerek 1522 gün kıdem ve hizmet süresi esas alınarak hüküm kurulduğu, mahkemece kabul edilen hizmet süresinin SGK kayıtlarında yer alan hizmet süresinden 1,1766 kat fazla olduğu, davalı şirketlerin de dava dışı işçiyi çalıştırdıkları sürelerin bu katsayı doğrultusunda belirlenmesi gerektiği, davalı … Ltd. Şti’nin sorumluluk süresinin 392 gün, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin sorumluluk süresinin 924 gün olduğunun belirlendiği, davacının rücu talebinin kapsamı ve sınırı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunun bildirilerek iki seçenekli olarak (tam rücu- 1/2 rücu) hesaplamanın yapıldığının görüldüğü, mahkemece tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda; davacı asıl işveren idarenin dava dışı işçinin kesinleşen işçilik alacaklarını İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasına ödediği, davalılara rücu hakkının doğduğu, davalı firmalar ile imzalanan sözleşmeler ve teknik şartname hükümleri ilgili maddeleri uyarınca davalıların/yüklenicilerin dava konusu rücu alacağının tamamından sorumlu olacakları anlaşıldığından bilirkişinin tam rücu seçeneğine göre hesapladığı miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulü gerekeceği belirtilerek, 6.652,80 TL’nin 5.379,45 TL kısmının 30/06/2011 tarihinden itibaren, 158,33 TL’sinin 26/08/2011 tarihinden, 1.115,02 TL’sinin 28/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Ltd Şti den alınarak davacıya ödenmesine, 15.681,61 TL’nin 12.680,14 TL kısmının 30/06/2011 tarihinden itibaren, 373,22 TL’sinin 26/08/2011 tarihinden, 2.628,23 TL’sinin 28/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Ltd Şti den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davanın kısmen değil tamamen kabulü doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğini, yapılan ödemelere aykırı olarak davalıların sorumluluk sürelerinin kısmi olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda kesinleşen hükümden farklı olarak hizmet süresinin fasılalı olduğu değerlendirilerek eksik gün üzerinden hesaplama yapılmasına itiraz ettiklerini, kesinleşen kararda işçinin 02/12/2004-24/03/2009 tarihleri arasında aralıksız olarak çalıştığının tespit edildiğini ve bu doğrultuda hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından SGK kayıtlarında davalılar bünyesinde çalışılmadığı hususunda değerlendirme yapılan 233 gün için hangi firma nezdinde çalışma yapıldığı konusunun tespit edilmediğini, farklı firma olduğu tespit edilse dahi alt işverenler arasındaki müteselsil sorumluluk bakımında oranlama yapılarak rücuen tahsil yönünde değerlendirme yapılması gerektiğini, tümünün kabulü gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; dava hizmet sözleşmesi kapsamında işçilik alacağının icra takibi sonucu ödenmesi neticesinde alt yüklenicilerden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; hizmet alım sözleşmesinin mevcudiyeti, dava dışı işçinin iş akdinin feshi, işçi tarafından açılan alacak davası, icra takip dosyasına konu alacağın davacı tarafça ödenmiş olduğu hususlarında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; mahkemenin kabulünün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ve davacı idarenin ödemiş olduğu bedelin tamamından davalıların birlikte sorumlu bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davalılardan … Ltd Şti ve … Ltd Şti ortak girişimi ( Yeni Unvanı: … Ltd Şti ) arasında Anadolu Yakası PTT Baş Müdürlüğü tekel dışı posta maddelerinin taşınıp dağıtılması işine ait hizmet alımı sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme tarihinin 17/06/2006 olduğu, sözleşmede davalı şirketin yüklenici, davacının ise idare olarak yer aldığı, sözleşmenin 9.maddesinde ihale dokümanın bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğu, 9.2.maddede ihale dokumanını oluşturan belgeler arasında idari şartname, sözleşme tasarısı ve benzeri hususların olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 23.maddesinde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının düzenlendiği, aynı maddede her türlü hal ve hareketinden yüklenicinin sorumlu olduğunun belirtildiği, sözleşmenin eki niteliğindeki teknik şartnamenin 9.maddesinde yüklenicinin sorumluluklarının düzenlendiği, 9.23.bendinde ihale konusu işin bitiminde veya herhangi bir nedenle işten ayrılan işçinin / işçilerin her türlü ücret ve sosyal haklarını, hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai ücretlerini, yıllık izin ücretlerini, ihbar ve kıdem tazminatlarını ödeyeceği, bunların ödendiğine ve hiçbir alacakları kalmadığına dair işçiler tarafından imzalanan usulüne uygun düzenlenmiş ibranameyi imzalayarak işçi / işçilerin işten ayrılış tarihlerinden itibaren beş iş günü içerisinde idareye teslim edeceğinin belirtildiği, aynı maddenin 9.27.bendinde ise hizmet sözleşmesinin 506 sayılı SSK Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu ve diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklerden doğacak bütün yükümlülüklerin yükleniciye ait olduğu, 9.28.bentte ise kurumun 4857 sayılı İş Kanunun 2.maddesi uyarınca asıl iş veren sıfatı ile yüklenicinin çalıştırdığı işçiler ile sözleşme konusu iş ile ilgili ödemek zorunda kalacağı her türlü rücu hakkını kabul edeceğinin belirtildiği, yine davalılardan … Ltd Şti ile aynı nitelikte davacı şirket arasında 21/11/2008 tarihli hizmet sözleşmesi düzenlendiği, davalı … Ltd Şti ile ise 28/03/2006 tarihli aynı nitelikteki hizmet sözleşmesinin imzalandığı, dava dışı …’ın Kartal 3. İş Mahkemesine davacı şirket hakkında 05/10/2009 tarihi itibariyle işçilik alacağına dair dava açtığı, mahkemenin 2009/1024 Esas, 2011/302 Karar ve 23/05/2011 tarihli kararı ile işilik alacaklarını kısmen kabulüne dair hüküm tesis edildiği, ilgili kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/42604 Esas, 2013/31181 Karar ve 28/11/2013 tarihli ilamı ile onandığı, söz konusu ilamın İstanbul Anadolu … ( Kapatılan Kartal … ) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında asıl alacak ve ferileri olmak üzere 18.315,14 TL alacağın tahsili amacıyla davacı şirket hakkında 22/06/2011 tarihli ilamların yerine getirilmesine dair takip başlatıldığı, davacı idarenin takip konusu alacağı ödediği ve iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.17/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dosyada mevcut SGK sigortalı hizmet dökümünde dava konusu işçi …’ın, – dava dışı … Ltd. Şti. nezdinde 02.12.2004 – 21.06.2005 tarihleri arasında 6 ay 21 gün (201 gün). – davalı … Ltd. Şti. (yeni unvanı … Lid. Şti.) nezdinde 22.06.2005 – 31.01.2006 tarihleri arasında 7 ay 9 gün (219 gün) ve 01.12.2008 – 24.03.2009 tarihleri arasında 3 ay 24 gün (114 gün) olmak üzere toplam (219 gün * 114 gün ) 333 gün, – davalı … Ltd. Şti. nezdinde 12.09.2006 – 31.12.2006 tarilleri arasında 3 ay 19 gün (109 gün) ve 16.01.2007 – 30.11.2008 tarihleri arasında 1 yıl 10 ay 16 gün (676 gün) olmak üzere toplanı (1099 gün * 676 gün -) 785 gün çalışma kaydı bulunduğu, buna göre dava dışı işçinin toplam kıdem ve hizmet süresinin (… >) 1319 gün olduğunun tespit edildiği, çalışma kaydında işçinin hizmet süresinin fasılalı olduğunun görüldüğü, ancak Kartal 3. İş Mahkemesinin 23.05.2011 tarih ve E. 2009/1024 – K. 2011/302 sayılı kararında işçinin 02.12.2004 24.03.2009 tarihleri arasında fasılasız çalıştığı kabul edilerek 4 yıl 3 ay 22 günlük (1552 gün) kıdem ve hizmet süresi esas alınarak hüküm kurulduğu, buna göre mahkemece kabul edilen hizmet süresi SGK kayıtlarında yer alan hizmet süresinden (1552/1319—) 1,1766 kat fazla olduğu, bu durumda davalı şirketlerin, dava konusu işçiyi çalıştırdıkları sürelerin de bu katsayı doğrultusunda belirlenmesinin gerektiği, davalı şirketlerin sorumlu oldukları sürelerin ise davalı … Ltd, Şti. (333 gün x 1,1766 —) 392 gün, davalı … Ltd. Şti. (785 gün x 1,1766 —) 924 gün olduğu, asıl işveren ile alt işverenler arasındaki ilişkinin genellikle bir hizmet alım sözleşmesine dayalı olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme koşullarına bakılması gerektiği, sözleşmede bu husus düzenlenmiş ise bu düzenlemenin esas alınması gerektiği, eğer bir düzenleme bulunnuyor ise TBK 167. maddesi burada da uygulanacağı, dosyaya sunulan hizmet alım sözleşmelerinin 22. maddesinde; “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup yüklenici bunları aynen uygulumakla yükümlüdür” koşulunun yer aldığı, asıl işverenin kanundan kaynaklanan sorumluluğu sadece işçiye karşı olduğu, asıl işveren ile alt işveren arasındaki iç ilişkide 4857 sayılı yasanın 2/6. maddesinde düzenlenen sorumluluk hükümlerine dayanılmasının mümkün olmadığı, hizmet alım sözleşmelerinde, asıl işveren tarafından işçiye ödenen işçilik alacaklarının, alt işverene ne oranda rücu edilebileceğine dair açık bir düzenlemenin bulunmadığı, son dönem hizmet alım ihalelerine ilişkin Teknik Şartnamelerin bir kısmında rücu hakkından bahsedilmişse de söz konusu koşulların, davacı PT’T’nin işçiye ödeme yapmak zorunda kalması halinde, bunun tamamını veya belirli bir oranını alt işverene rücu edebileceğine dair açık bir hüküm olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunda takdir mahkemeye ait olacağı, bununla birlikte davacının rücu talebinin kapsamı ve sınırı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu, her bir davalının, işçiyi çalıştırdığı süreyle orantılı olarak sorunlu oldukları miktarların, davacının ödediği miktarın yarısını ya da tamamını alt işverenlere rücu edebilme ihtimallerine göre 2 seçenekli olarak hesaplandığı belirtilerek davalı … Ltd Şti yönünden sorumluluk süresi 392 gün olmak üzere, birinci seçenekteki tam rücu miktarının 6.652,80 TL, ikinci seçenekteki 1/2 rücunun 3.326,40 TL olduğu, davalı … Ltd Şti’nin ise sorumluluk süresinin 924 gün olduğu, tam rücuya ait birinci seçenekteki miktarın 15.681,61 TL, ikinci seçenekteki 1/2 rücuya ait miktarın ise 7.840,80 TL olduğu belirtilerek ödenen miktarlara her bir ödeme tarihinden itibaren işletilecek faiz miktarlarına yer verilmiştir. Mahkemece, birinci seçenek şeklinde düzenlenen davalıların sorumlu oldukları döneme ait olan tam rücuye göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Borçlar Kanunun birinci kısım, birinci bölümünde, borç ilişkilerinin kaynakları, birinci ayrımında ise sözleşmeden doğan borç ilişkileri düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK m.1.nin üst başlığında sözleşmenin kurulmasına yer verilerek, irade açıklaması düzenlenmiş, düzenlemede, sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı, irade açıklamasının açık veya örtülü olabileceği belirtilmiştir. 12. maddede, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir. İş bu davada, taraflar arasında yasal düzenleme kapsamında sözleşmenin varlığı çekişmesizdir. Sözleşme özgürlüğü ve irade serbestliği kapsamında düzenlenen sözleşme hükümlerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğuda çekişmesizdir. Söz konusu hizmet sözleşmesi, iki tarafa edimler yükleyen bir sözleşmedir. Sözleşmenin 23. maddesi ve teknik şartnamenin 9. bölümünün 23,27 ve 28.bentlerinde davalı yüklenicilerin şirketin işçilerine karşı edim ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. Diğer yandan, sözleşmenin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü karşısında, davalı şirketler, dava dışı işçi alacaklarının ancak kendi sözleşme dönemindeki bölümünden sorumlu olacaktır. Aksinin kabulü sözleşme hukukuna uygun düşmeyecektir. Bu nedenle, mahkemece bilirkişi tarafından davalı şirketlerin her birinin ayrı ayrı sorumlu olduğu dönemle sınırlı olarak tazminatı kabul etmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Kaldı ki, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde de dava dışı … Tic firmasının ticari faaliyetine son verilmiş olması sebebiyle bu firmaya karşı dava açılmadığının kabulü ile birlikte söz konusu firmada dava dışı işçinin 201 gün çalıştığına dair bilirkişi raporunda da tespite yer verilmiştir. Şu halde, davacı vekilinin buna dair aksine iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varılması gerekmiştir. Tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacaktır. Sözleşme ve eki teknik şartname hükümleri gereğince davacının, davalıların sorumluluğunda olan konulardan ve sorumluluk süreleri ile sınırlı olarak yapmış olduğu ödemeyi davalı alt işverenden talep edebileceğinden davacı vekilinin talebin tamamının kabulüne yönelik iddiaları yerinde görülmemiştir. 857 sayılı İş Kanunun 2/6. maddesinde, asıl işveren – alt işveren açıklanmış ve bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur hükmüne yer verilmiştir. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül söz konusudur. Asıl ve alt iş verenler dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumludur. Bu düzenleme işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla alınmıştır. Sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt iş veren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, TBK ve sözleşme hükümleri esas alınacaktır. Bu sebeple, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu konudaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Bu durumda yukarıda ifade edildiği gibi serbest iradeleri ile yaptıkları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacaktır. Açıklanan nedenlerle, gerek iş kanunu ve gerekse de iş Kanununda değişiklik getiren 6552 sayılı yasanın ilgili maddeleri işçi alacağını korumaya yönelik olup, alt ve üst işveren arasındaki uyuşmazlıklarda taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşme hükümleri esas olduğundan ve sözleşme şartlarına göre işçi alacaklarından işverene karşı davalı alt işveren sözleşme dönemi ile sınırlı olarak sorumlu olduğundan davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir ( örnek, Yargıtay 13.HD ‘ sinin 2015/7554 Esas, 2015/32409 karar ve 10.11.2015 tarihli ilamı). Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6098 sayılı TBK nın sözleşme hükümleri, taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri, İş Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde davalı alt işverenin tazminattan sorumlu olmadığına dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, davalı şirketlerle yapılan sözleşme süreleri belirli bir tarih aralığını kapsadığından ve davalı şirketler ancak kendi dönemine isabet eden işçi alacaklarından sorumlu olacağından, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/51 Esas, 2018/358 Karar ve 05/04/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03/03/2022