Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3246 E. 2022/117 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3246 Esas
KARAR NO: 2022/117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/05/2018
NUMARASI: 2017/1075 Esas, 2018/533 Karar
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduklarını, 15.10.2008 tarihli genel kurul toplantısında çağrı usullerine uyulmadığını, çağrının iadeli-taahhütlü mektupla yapılmadığını, ” toplantı ile duyuruyu imza karşılığı elden aldım ” şeklinde hazırlanan belgelerin altındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, genel kurulda usulsüz kararlar alındığını, gündemin 3 nolu maddesinde kooperatife ait Kocaeli ili, Gebze ilçesi, … mah sınırları içerisinde bulunan … ada … parsel sayılı arsa üzerinde yapılmış olan 112 adet dairenin satımı hususunda yönetim kuruluna açıkça yetki verildiğini, bu satış yetkisine müvekkillerinin muvafakatları ve icazetleri olmadığını, kooperatif adına yapılan tüm bu usulsüz işlemlerin müflis yüklenici ile birlikte usulsüz bir şekilde taşınmazların temlikinin sağlanması için yapıldığını, müflis iflas idaresinin Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/20 esas 2016/257 karar sayılı dosyasında açtığı davada da taşınmaz temliklerine ilişkin usulsüzlüklerin ileri sürüldüğünü belirterek 15.10.2008 günü yapılan genel kurul toplantısının usulsüz ve geçersiz olarak yapılması nedeniyle iptaline, yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olarak yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan tüm kararların hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir. Yargılama sırasında davacılardan …’ın 25.03.2018 tarihinde üç yıl süre ile kooperatif başkanı olarak seçildiği, hem davacı hem de kooperatif yetkilisi olduğu, menfaat çatışması doğduğu gerekçesi ile kooperatifin davadaki menfaatlerini korumak için talep üzerine …’nın kooperatife kayyum alarak atandığı, kayyumun davada kooperatifi temsil ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıların toplantıya katılıp ret oyu kullansalar bile oylarının nisabı etkilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, yetkili bir organ tarafından, genel kurul toplantısına usulüne uygun çağrı yapılmadığını, toplantının hukuken bir Genel Kurul toplantısı niteliğinde bulunmadığını, yok hükmünde olduğunu, dilekçe içeriğinde sunulan yerleşik Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, çağrının elden ve usulsüz yapılmasının yasaya, ana sözleşmeye uygun olmadığı gibi kötüniyetli olduğunu, taahhütlü mektupla üyelere bildirim yapılması için yeterli vakit olmasına rağmen bu yola gidilmediğini, asıl amacın müvekkillerinin itiraz haklarını kullanmalarını engellemek olduğunu, bildirimin elden alındığına ilişkin belge altındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, bu konuda Cumhuriyet Savacılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, kooperatifin ortağı olan müvekkillerinin genel kurulun yönetim kuruluna verdiği satış yetkisine muvafakatleri ve icazetlerinin bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, Kooperatif Olağan Genel Kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. 15.10.2008 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde; Yönetim Kurulu tarafından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 26. Maddesindeki niteliklere ve ortak kayıt defterindeki kayıtlara uygunluğu beyan ve onaylanarak hazırlanan ve ortakların incelemelerine sunulan hazirun cetvelinde kayıtlı 56 ortaktan 13 ortağın asaleten ve 3 ortağın vekaleten iştiraki ile toplam 16 ortağın toplantıda hazır bulunduğu, toplantı için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu belirtilerek gündem maddelerinin görüşülmesine geçildiği, gündemin 3 No’lu maddesinde; “Kooperatife ait Kocaeli ili, Gebze ilçesi, … Mah, sınırları içerisinde ( … ada, … parsel eski ) (yeni … ada, … parsel ) bulunan arsa üzerinde yapılmış olan aşağıdaki blok ve daire numaraları ile asgari satış bedelleri yazılı dairelerin satılması hususunda yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildi” denilerek 112 adet dairenin satımı hususunda yönetim kuruluna açıkça yetki verildiği anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. Maddesi uyarınca “Kooperatif Genel Kurulu” bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42. maddesinin 6. bendinde, kooperatif genel kurulunun gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek, 8. bendinde ise yapı kooperatiflerinde; kooperatifin ortak sayısı ile yapılacak konut veya işyeri sayısını tespit etmek yetkisine sahip olduğu hükmüne yer verilmiştir. Ana sözleşmenin Çağrının Şekli başlıklı 28. Maddesinde “….çağrının sadece yazılı olarak imza karşılığı da yapılması mümkündür.” düzenlemesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacılar hem çağrının iadeli-taahhütlü mektupla yapılmadığını, hemde elden tebliğe ilişkin belgedeki imzaların kendilerine ait olmadığını iddia etmişlerdir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve ana sözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasa’nın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinde, genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali için dava açma hakkı verilmiş ise de çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır. Diğer yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa, bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır” hükmünü, 2. fıkra ise “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4′ ünün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, yok hükmündedir ve baştan beri hüküm ifade etmezler. Somut uyuşmazlıkta, yasal düzenleme ve ana sözleşmede geçen nisaplarla toplantının yapılıp yeterli çoğunlukla karar alındığı, yönetim kuruluna verilen yetkide taşınmazların asgari satış bedellerinin belirtildiği, davacıların toplantıya katılarak ret oyu kullanmaları halinde oylarının nisabı etkilemeyeceği, kaldı ki, davacıların 12.10.2017 tarihinde açtıkları dava ile 2008 yılına ilişkin genel kurul kararının iptalini talep ettikleri, bu genel kuruldan sonra davacı …, …’ın 16.07.2017 tarihli, …, …, …’ın 06.02.2016 tarihli, …, …, …’ın 28.06.2014 tarihli, …, …, …, …, …’ın 21.09.2013 tarihli genel kurul toplantılarına katıldıkları, bir kısım davacıların daha önceki genel kurul toplantıları hazirun cetvellerinde de imzalarının bulunduğu, bu toplantılara katılan davacıların 2008 yılı genel kurul toplantısından haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu sebeple davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde de açılmadığı, davacıların dava tarihi itibari ile kooperatif üyesi olup olmadıkları yönünde bir inceleme yapılmamışsa da, davalının bu konuda bir itirazının bulunmadığı, sonuç itibari ile ret kararının yerinde olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından … tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacı …’dan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3- İstinaf tarihi itibari ile alınması gerekli 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı olmak üzere toplam 178,80 TL harcın davacı … haricindeki diğer davacıların her birinden ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022