Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3238 E. 2022/198 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3238 Esas
KARAR NO: 2022/198
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2015/265 Esas, 2018/553 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 19.02.2012 tarihli sözleşme uyarınca, müzik sanatçısı … tarafından Dubai’de davalı prodüktörlüğünde konser düzenlenmesi hususunda anlaştıklarını, sözleşme uyarınca davalı hesabına 150.000 USD ödeme yapıldığını, ancak planlanan tarihte davalının yükümlülüğünde olan konserin düzenlenmediğini, davalının da bu hususu kabul ederek sözleşme uyarınca iadesi gereken 150.000 USD’nin derhal iade edileceğini belirttiğini, 23.03.2012 tarihinde gönderden e-mail ve e-mail ekinde bulunan imzalı yazı ile davalı şirket yetkilisi … tarafından, paranın 21.03.2012 tarihinden itibaren 60 gün içerisinde iade edileceğinin belirtildiğini, ancak aradan geçen süreye rağmen iade edilmediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacı şirket tarafından müvekkiline gönderilmiş bir para olmadığından öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, davacının sunmuş olduğu fotokopi belgelerindeki imzaların müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını, müvekkilinin ödeme yönünde herhangi bir taahhüdü olmadığını, kabul manasına gelmemek kaydı ile davacının sunmuş olduğu sözleşmenin 4. maddesinin F bendi uyarınca da müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, sözleşmeye göre davacının yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, zira sözleşmenin davacının kusuru ile ifa edilemediğini belirterek davanın reddini ve % 20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, …’ın davacı şirket adına ödeme yapma ve gelen ödemeleri kabul etme yetkisi olduğu, bu şirket yetkilisi tarafından davalı şirket hesabına 150.000 USD nin 21/02/2012 tarihli havale ile gönderildiği, ancak davalının edimini ifa etmediğini, bu nedenle davacının ödediği bedelin davacıya iadesi şartlarının gerçekleştiği, işlemiş faizin 14.636,92 USD olarak tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve takibin 150.000 USD asıl alacak, 14.636,92 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 164.636,92 USD üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; MÖHUK uyarınca yetkili mahkemenin New York Bölge Mahkemeleri olduğunu, iddiaya göre müvekkili şirkete ödeme yapanın davacı şirket olmadığını, davacı şirket tarafından müvekkiline yapılmış bir ödeme bulunmadığını, süre geçtikten sonra sunulan delillere muvafakat etmediklerini, sonradan oluşturulan sahte evrakların, hükme esas alınan rapora dayanak yapıldığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereği davalının yükümlülüğünde olan konserin yapılmaması nedeniyle ödenen bedelin iadesi için davalı hakkında takip başlattıklarını ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı taraf karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Somut uyuşmazlıkta davacının yabancı uyruklu şirket olduğu görülmektedir. HMK’nın 114/1-ğ bendi uyarınca teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi dava şartıdır. 5718 sayılı MÖHUK madde 48/1 ve 2 fıkralarında; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesine dava yoluyla başvuran şirketin yabancı uyruklu olduğu anlaşıldığından, öncelikle mahkemece, davacının teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece, davacının teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1a.4 maddesi gereği kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/265 Esas, 2018/553 Karar ve 19/04/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak karşılanan 6.286,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.205,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/02/2022