Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3230 E. 2022/112 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3230 Esas
KARAR NO: 2022/112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI: 2014/5 Esas, 2018/626 Karar
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNİN TESBİTİ
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 06/01/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatife üye olan davalı …’tan … Blok Daire …’de bulunan dairesini satın aldığını, bu satışa ilişkin olarak tarafların sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin davalıya … Bankası vasıtası ile 11/10/2010 tarihinde banka hesabına 70.000,00 TL havale yaptığını, 11/10/2010 tarihinde müvekkilinin … numaralı kayıt ile üye kayıt defterine kaydının yapıldığını, üye giriş beyannamesini imzaladığını, daha sonra ise kooperatif yönetiminin değiştiğini, yeni yönetimin müvekkiline daireyi satan davalı …’ın üyelik kaydının halen açık bırakılmış olmasını, terkin işleminin yapılmamış olmasını bahane göstererek müvekkilini üye olarak tanımak istemediğini ve tapu işlemlerinin askıda kaldığını, daha sonra davalı kooperatifin İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 Esas sayılı davasını müvekkili ile davalı … adına ikame ederek üyeliğin tespitini talep ettiğini, bilirkişinin 11/06/2013 tarihli raporuna göre müvekkilinin kooperatifte ortak olarak tahsis hakkı sahibi olacağına, kooperatifin … Blok … numaralı daireye ait tapusunu kendi adına çıkartması konusundaki taleplerinin haklı bulunacağına dair kanaat ve görüşünü bildiren rapor düzenlendiğini, davanın 12/11/2013 tarihinde dava şartı yokluğundan reddedildiğini iddia ederek, müvekkilinin davalı …’tan satın aldığı ve bu nedenle davalı kooperatif üye kayıt defterine kaydedilmesi ve yeni yönetimin bu olay karşısında açtığı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda … Blok D….’nin müvekkillinin üyeliğinin tespit edilerek adına tahsisi ile tapu işlemlerinin müvekkili adına yürütülmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 Esas sayılı dosyasında dava açan, ancak bu davası dava açmakta yararı olmadığı gerekçesiyle reddedilen müvekkili kooperatifin bu davada direngen taraf olmadığını belirtmek istediklerini, söz konusu dosyada verilen kararın usul ekonomisi ve zaman kaybı olmaması nedeniyle temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, görüldüğü üzere müvekkilinin üyeliğin tespiti yönünden direnen taraf olmayıp, tam aksine hak sahibinin tespiti uğruna bugüne kadar yoğun çaba harcayan taraf olduğunu, müvekkilinin 1995 yılında kurulduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı taşınmaz üzerine 81 üyesinin her birine bir bağımsız bölüm olmak üzere taşınmaz inşa ettiğini, geçmiş yöneticilerinin bir kısmının hatalı uygulamaları nedeniyle ruhsat işlemlerinin 2011 yılına kadar tamamlanamadığını, son olarak kat irtifakı kurulması aşamasına geldiğini, kooperatif üye kayıt defteri incelendiğinde, davalılardan …’ın … numaralı, davacının … numaralı üye olduğu, ancak her iki üyeninde yapılan inşaattaki … Blok … numaralı bağımsız bölümde hak sahibiymiş gibi işlem yapıldığının tespit edildiğini, ayrıca yönetim kurulunun üyelik devir ve kabulüne dair herhangi bir kararının olmadığının anlaşıldığını, oysa kooperatif kuruluş sözleşmesi ve mevzuat gereğince üyelerin her birinin en az bir payı olması bu haliyle her bir üye için bir bağımsız bölüm üzerinde hak tahsisi yapılması gerektiğini, Kooperatifler Kanunun 14.maddesi gereğince kooperatif üyelerinin haklarını devredebileceğini, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceğini, buna göre usulünce yapılmış bir devir sözleşmesi sonrasında ortaklık özelliklerini taşıyan bir ortağın bulunması gerektiğini, her iki tarafında herhangi bir bildirim yapmadıkları gibi üyeliklerin tespitine dair dava da açmadıklarını, mükerrer kaydın düzeltilmesi gerekse de 18 yıl sonra kat irtifakı aşamasına gelmiş kooperatif işlerinin aksamaması ve diğer üye ve hak sahiplerinin zarar görmemesi için İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davayı açmak zorunda kaldıklarını, müvekkil kooperatif kayıtlarının incelenmesinden görüleceği üzere davacı ve diğer davalının üye kayıtlarının mükerrer olduğunu savunarak, mükerrer olarak kooperatife üye kaydı yapıldığı ve üyelik devrine dair yasal işlemlerin tamamlanmadığının anlaşılması nedeniyle davacı veya diğer davalıdan birinin kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili; söz konusu sözleşmenin müvekkili tarafından imzalanmadığını, dolayısıyla sözleşmenin tarafının müvekkili olmadığını, her ne kadar kooperatif üyeliğinin devrinin şekil şartı bakımından adi yazılı olarak yapılabilse de kooperatife sunulmuş ıslak imzalı veya kooperatif huzurunda yapılmış bir devir sözleşmesinin olmadığını, devir sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporundaki gerekçelere göre; davanın 1163 Sayılı yasa gereğince kooperatif üyeliğinin devri ve genel hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, Kooperatiflerde mevcut açık kapı ilkesi gereğince kooperatif ortaklığının 1163 S.Y 8-14 maddeleri kapsamında serbestçe devredilebileceği, devir için ayrı bir şekil şartının gerekmediği, taraflar arasında düzenlenen devir sözleşmelerinin eksik devir niteliğinde olduğu ve kooperatif kayıtları ile belirlenmesi gerektiği, davacı … tarafından devreden ortak … arasında … Blok … nolu dairenin devri konusunda sözleşme imzalandığı ve sözleşmenin davalı kooperatife ibraz edildiği, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği, kooperatife ait üye kayıt defterlerinden 27.11.1996 tarih … yevmiye no ile tasdik edilmiş defterde davalı …’ın ortaklık kaydının bulunduğu, Kooperatifin Kartal … Noterliğinde yapılmış 08.0/9.2008 tarihli … yevmiye no ile tasdik edilmiş defterinin 7. sayfasında davacının 11.10.2010 tarihinde üyeliğe kabul edildiğine ve …’tan devir alındığına dair kayıt oluşturulduğu, bu hususun ihtarname ile davalı …’a 20.12.2012 tarihinde gönderildiği ve dava tarihine kadar geçen sürede davalının diğer davalı kooperatife bir müracaatı bulunmadığı gibi işlemde yapılmadığı, devir tarihi itibarı ile davacı tarafından davalı …’a 70.000,00 TL banka havalesi gönderildiği, bu hususların bilirkişi raporu ile de sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının SS.Ekşioğlu Doğa Konut Yapı Kooperatifinde … nolu üye olarak … blok daire … nolu kooperatifteki üyeliğinin tespitine, tahsis ve tapu işlemlerinin davalı Kooperatifce yerine getirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı … ve davalı … vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak; davacı taraf lehine hükmedilen tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin müvekkili ile diğer davalı taraftan alınmasına karar verildiğini, hükmün yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin hukuken kime ait olduğunun tespiti ve sonrasında hak tahsisi hususlarında hukuka aykırı olarak hiçbir zaman direnmediğini, müvekkili tarafından usulüne uygun bir üyelik devri olmadığından bugüne kadar davacı veya diğer davalı arasında tercih yapılmadığını, hukuka aykırılıktan kaçınmak üzere dava açıldığını, davanın açılmasına hiçbir kusuru veya eylemi bulunmayan hatta tarafların hak kayıplarını engellemek adına üyelik tespiti hususunda en çok çabayı sarf eden müvekkili açısından açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkeme kararı sonrasında davacı tarafından yargılama giderleri ile ilgili olarak takip başlatıldığını, icra müdürlüğünün banka hesabına ihtirazi kayıt ve asıl sorumlulara ileride rücu edilmek kaydıyla ödendiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, tüm yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini, fakat herhalde davacı lehine hükmedilebilecek tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin diğer davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, satım sözleşmesinin müvekkili tarafından imzalanmadığını, imza incelemesi yapılmadan karara gidilmesinin hatalı ve mesnetsiz olduğunu, mahkemece bu konuda inceleme yapılmadığını, üyeliğin devrine ilişkin herhangi bir yazılı belgenin bulunmadığını, diğer davalı kooperatifçe kabul edilmediğini, olmayan bir sözleşmenin tarafı kabul edilerek davacının kooperatife üyeliğinin tespitinin zorlama bir bakış açısı ile verilmiş bir karar olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; kooperatif üyeliğinin tespiti ile tahsis ve tapu işlemlerinin yürütülmesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında; davacı ve davalı gerçek kişinin kooperatifte ayrı ayrı üyelik kayıtlarının gerçekleştirilmiş olduğu, davalı kooperatif tarafından üyeliğin tespiti amacıyla bu konuda daha önceden açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedildiği ve kesinleştiği, davacının iş bu davasını söz konusu dava dosyasında alınan rapora atıf yaparak açmış olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; mahkemenin yargılama giderlerinden davalılardan kooperatifi de diğer davalı ile birlikte sorumlu tutmasının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ile davacı ve davalı gerçek kişi arasında gerçekleştirildiği iddia edilen devir sözleşmesindeki imzanın davalı gerçek kişiye ait olup olmadığına dair incelemenin yeterli olup olmadığı, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı ile davalılardan … arasında el yazılı şekilde adi yazılı sözleşme imzalandığı, adi yazılı sözleşme örneğinde davalı kooperatif adının yazıldıktan sonra üye kayıt defterinde üye iken …-Blok D-…(210 metrekare) dubleks dairenin 11/10/2010 tarihinde açık kimliği yazılı şahsa devir ve teslim edildiğinin, paranın tamamen alındığının, kooperatiften hiçbir nam ve hak adı altında alacağın kalmadığının, 11/10/2010 tarihi itibariyle tüm hakların adı geçen şahsa devir ve teslim edildiğinin, kooperatif hesaplarını ibra ettiğini ve gerekli devir işlemlerini yapılmasının talep edildiğinin belirtildiği, adi yazılı dilekçenin alt kısmında daireyi satın alan bölümünde davacının adı soyadı, TC kimlik numarası ve imzasının bulunduğu, daireyi satan bölümünde davalı …’ın adı soyadı, TC kimlik numarası ve imzasının bulunduğu, söz konusu belge aslının dosyada bulunmadığı, kooperatif kayıtlarında davacının üye kimlik ve adres bilgilerine dair kaydın olduğu, üyeliğe giriş tarihinin 11/10/2010 olarak yazıldığı, açıklamalar bölümünde bu dairenin 11/10/2010 tarihinde …’tan devir alındığının belirtildiği, … olarak üyeliğe kabul sayfasında numaranın yazılı olduğu, dava dışı …’e ait 11/10/2010 tarihli dekont örneğinden davacı hesabından davalılardan … hesabına açıklama bölümünde davalı kooperatifin unvanı yazılmak suretiyle daire bedeli şeklinde açıklamaya yer verildiği, dekonttaki bedelin 70.000,00 TL olduğu, üye giriş beyanname örneğinde davacının üye numarasının 165 olarak yer verildiği, beyannamenin 11/10/2010 tarihli olduğu, davalı kooperatif tarafından davacı ve davalı … adına Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 20/12/2012 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiği, söz konusu ihtarnamede, kooperatife ait üye ( ortak ) kayıt defterinin tetkikinde …’ın 13 numaralı …’ün 165 numaralı üye olduğu, ancak her iki üye hakkında yapılan inşaattaki … Blok … numaralı bağımsız bölümde hak sahibiymiş gibi işlem yapıldığının tespit edildiği, yine üyeliğin devrine ilişkin yazılı herhangi bir belgenin bulunmadığının anlaşıldığı, Kooperatifler Kanunun 14. maddesi gereğince üyelerin paylarını devredebileceği, ancak kooperatif yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği, buna göre öncelikle ortada usulünce yapılmış bir devir sözleşmesi ve sonrasında ise ortaklık özelliklerini taşıyan ortağın bulunması gerektiğinin belirtilerek yedi gün içerisinde ortaklık devir sözleşmesinin ibrazının talep edildiği, ibraz edilmemesi halinde her iki muhataba karşı tespit davası açılacağı, sonradan kaydedilen ancak sözleşmesi bulunmayan davacının üyeliğini terkin etmek, her iki üyeninde kayden hak sahibiymiş gibi göründüğü … Blok … numaralı bağımsız bölüm üzerinde kurulacak kat irtifakının hukuki uyuşmazlıklar çözülene kadar kooperatif tüzel kişiliği adına tescil etmek, bu durumda her iki muhatabın mecurdan tahliyesi veya haksız işgali nedeniyle tazminat vs tüm haklar için dava yoluna gitmek yollarından birine başvurulacağının belirtildiği, söz konusu ihtarnamenin tebliğine dair tebligat parçalarının dosya içerisinde mevcut olmadığı, davalı …’ın üye kayıt defterinde kaydının mevcut olduğu, … numaralı üye olarak yer aldığı, … Blok, Kat …, Daire …, 210 metrekare dairenin düşüncüler kısmında yazılı bulunduğu ve üye aidat, tahsilatının ve taahhüt miktarının yer aldığı, davalı kooperatif tarafından açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi üzerine davacı vekili tarafından söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporundaki tespitlere istinaden iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 16/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; açılmış bulunan dava, kooperatif ortaklığının devri ile ilgili bir dava olduğu, kooperatiflerde mevcut açık kapı ilkesi gereğince kooperatif ortaklığının serbestçe devredilebileceği, ortaklığın devrinin aslında bir temlik sözleşmesi olduğu, ayrıca bir şekil şartına bağlanmadığı, tatbikatta çoğu kez bu devir sözleşmelerinin devreden ortakla devir alan ortak arasında yapılmakta olduğu, bu şekildeki yapılan sözleşmelerde devreden ortağın kooperatifteki ortaklık kaydının yeterince araştırılmadığı ve belgelere bağlanmadığı, dolayısıyla bu şekilde belgeye bağlanmadan yapılan sözleşmelerde doğabilecek ihtilafların ancak kooperatif kayıtlarının incelenmesi ile meydana çıkacak olduğu, bu şekildeki yapılmış devirlerin eksik devir olduğu, somut davada dosya içinde devreden ortak …’ın devir alan olarak da …’ün imzalamış olduğu bir devir sözleşmesi mevcut olduğu, … Blok … no.lu daire ortaklığının … tarafından davacı …’e devredilmiş gözüktüğü, şayet bu devir sözleşmesi noter huzurunda yapılmış olması durumunda mevcut ihtilafında meydana çıkmayacağı, ancak her iki tarafta kooperatife ait ortaklık belgeleri ve ortaklık durumu ile ilgili bir belge sunmadan mevcut durumu kabul etmek suretiyle ortaklık devrini yaptıkları, bu devir sözleşmesinin aslında davalı kooperatife ibraz edilmiş olduğu ve kooperatifin bu devir sözleşmesinden haberdar olduğunun anlaşıldığı, zira Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesine verilmiş bulunan 2013/199 E. sayılı dava ile ilgili bilirkişi raporunda 11/10/2010 tarihli üye giriş beyannamesinin mevcut olduğu, bu belgede davacı kooperatifin kaşesi ve tek imza yetkilisi tarafından imzalanmış olduğu hususunun tesbit edilmiş bulunduğu, böyle bir belgenin imzalanmış olmasının yapılan devir sözleşmesinin kooperatif bilgisine sunulmuş olduğuna karine teşkil ettiği hususunun bilirkişi raporunda açıklandığı, bu kere incelenen kooperatif karar defterinin Kartal …Noterliğinin 13/01/1998 tarihinde … Y. no ile tasdik edilmiş olduğu ve bu defterin 137.sayfada bitmiş olduğu son kararın ise 15/03/2013 tarihli 181 nolu karar olduğu tesbit edildiği, incelenen defterde ortaklık devri ile herhangi bir kararın olmadığının görüldüğü, kooperatife ait üye kayıt defterinin iki adet olduğu ilk defterin Üsküdar …Noterliğinden 27/11/1996 tarihinde … Y. no ile tasdik edilmiş olduğu, bu defterin 14.sayfasında …’ın ortaklık kaydının mevcut olduğu, ortaklık tarihinin 03/05/1996 olduğu ve kendisine tahsis edilen dairenin … Blok …Kat … no.lu daire olduğu yazılı bulunduğu, kooperatifin 2’nci üye kayıt defterinin Kartal …Noterliğinden 08/09/2008 tarihinde … Y. no ile tasdik edilmiş olduğu, defterin 7.sayfasında …’ün 11/10/2010 tarihinde üyeliğe kabul edilmiş olduğu ve bu ortaklığın …’tan devir alınmak suretiyle oluşturulduğunun yazılı bulunduğu, dosya içerisinde mevcut bulunan Kadıköy …Noterliğinden gönderilen 20/12/2012 tarihli … Y. no.lu ihtarda devir hususunun konu edildiğinin bildirilmiş olduğu, bu ihtarnamenin devreden …’a gönderildiği halde sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığı ve böyle bir devir mevcut olmadığı yolunda herhangi bir itiraz ve açıklamada bulunmamış olduğu, 2013/199 E. Sayılı dosyadaki raporda tespit edilmiş olduğu, diğer taraftan üye giriş beyannamesinin 11/10/2010 tarihli olmasına göre o tarihten dava tarihine kadar geçen süre içerisinde … tarafından kooperatife herhangi bir müracaat yapılmadığı ve ortaklıkla ilişkili herhangi bir işleme tevessül edilmediği hususunun da görüldüğü, diğer taraftan dosya içerisinde mevcut bulunan … Bankasının ödeme dekontlarında da devir tarihi olan 11/10/2010 tarihinde 70.000,00 TL’nin … tarafından alıcı …’a banka havalesi ile gönderilmiş olduğuna dair kayıtlarda yapılmış bulunan devir sözleşmesini doğrular mahiyette bulunduğu, bütün bu tespit ve anlatımlar çerçevesinde daha önce İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 E. sayılı dosyasında verilmiş bulunan bilirkişi raporu da değerlendirilmek suretiyle davacı …’ün davalı kooperatifin ortağı sayılması gerekeceğine dair kanaat bildirildiği belirtilmiştir. Davalı … vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı dilekçesinde; davalı müvekkilinin olmayan bir devir sözleşmesinin imzasını ona ait olmayan bir sözleşmeye niçin itiraz edeceğinin anlaşılmadığını, davalı kooperatifin aslında devir sözleşmesini kabul etmeyerek aslının sunulması için davacı tarafa süre verdiğini, dolayısıyla usulüne uygun olmayan devir sözleşmesi nedeniyle ortaklığın devrinin gerçekleşmediğini, müvekkilinin sözleşmeyi ve imzasını kabul etmediğinin ortada bulunduğunu belirterek yeniden rapor alınmasını istemiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre ve davalı kooperatifin yetki ve görevi alanında kalan taleplere de dikkat edilerek hüküm tesis edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ikinci bölümünde ortaklık sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi üst başlığı altında ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı 8.madde içerisinde düzenlenmiştir. Maddede, kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmalarının gerektiği, ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvuracakları, yönetim kurulunun ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorunda olduğu, konut yapı kooperatifi tip ana sözleşmesinin 11.maddesinde ise ortaklığa kabul üst başlığı altında gerekli şartları taşıyıp ta kooperatife ortak olmak isteyenlerin yazılı olarak yönetim kuruluna başvuracağı, ikinci fıkrada ortaklığa kabulün yönetim kurulunun kararı ile gerçekleşeceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 14/3.fıkrasında ise ortaklığın devredebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği, tip ana sözleşmesinin 17.maddesinde ise ortaklığın devri başlığı altında ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10.maddede ki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiye ortaklığa kabulden kaçınamayacağı belirtilmiştir. Somut davada, her ne kadar davalı … tarafından altındaki imzanın kendisine ait olmadığı şekilde itirazda bulunulmuş ise de ve bir an için imzanın davalıya ait olmadığı kabul edilse dahi adi yazılı devir sözleşmesinde geçen 11/10/2010 tarihi itibariyle davacı tarafın banka hesabından davalı …’ın banka hesabına 70.000,00 TL tutarında açıklama kısmında kooperatifin … Blok Daire … daire bedeli olarak açıklamaya yer verilmek suretiyle banka havalesiyle ödeme yapıldığı, buna ait dekontun dosya içerisinde mevcut olduğu, yine davacıya ait üye giriş beyannamesinin kooperatif kaşesini taşıyan beyanname altında kooperatif imzasınında yer olduğu belge ile üye no 165 olmak üzere 11/10/2010 tarihinde kabul edildiği hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı …’ın devir sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığına dair savunmasının iş bu davada sonuca etkisi olmayacağı, davacının davalı taraftan kooperatif üyeliğine dair hukuki işlemde bulunduğu ve bu işlemler neticesinde davalı defterlerindeki bilgi ve belgelere göre üyeliğinin kabul edilmiş olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer yandan, dosyada olmamakla birlikte tarafların aksine iddiada bulunmadığı iş bu davadan önce davalı kooperatif tarafından davacı ve davalının kooperatifin aynı dairesi ile ilgili iki ayrı üyeliğin bulunması sebebiyle söz konusu aykırılığın giderilmesi ve üyeliğin tespiti için İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 Esas sayılı dosyasında dava açtığı, söz konusu dosyada mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddedildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğu anlaşılmış olmakla birlikte, 6100 sayılı HMK’nın 204.maddesinin ilk fıkrasında ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin sahteliğinin ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağı belirtilmiştir. Her ne kadar söz konusu davadaki hüküm hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmiş ise de ilgili dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği üzere, yukarıda yer verilen Kadıköy … Noterliğinin 20/12/2012 tarihli devir hususuna konu ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik herhangi bir itirazda bulunmadığının tespit edildiği ifade edilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalılardan …’ın adi yazılı sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığına dair savunması iş bu davada diğer deliller ve bilgi ve belgeler karşısında sonuca etkili olmayacağı kanaatine varılarak adı geçen davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalılardan kooperatif vekilinin istinaf başvurusunda ise müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağına yöneliktir. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın yedinci kısmının birinci bölümünde yargılama giderleri düzenlenmiştir. Yasanın 323.maddesinde yargılama giderlerinin nelerden ibaret olduğu belirtilmiş, 326.maddede ise yargılama giderlerinden sorumluluk başlığı altında kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her birinin kısmen haklı çıkması halinde mahkemenin yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı ve aleyhine hüküm verilenlerin birden fazla ise yargılama giderlerinin bunlar arasında paylaştırabileceği gibi müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verilebileceği belirtilmiştir. 332.maddede yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceği, yargılama giderlerinin tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiğinin hüküm altında gösterileceğine yer verilmiştir. Aynı yasanın 312/2.fıkrasında, davalının davanın açılmasına kendi hal ve davranışı ile sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmeyeceği ifade edilmiştir. Somut davada, davalılardan kooperatifin iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olduğunun bir an için kabulünde dahi yasada belirtildiği şekilde davalı tarafça yargılamanın ilk duruşmasında davacının talep sonucunun kabulüne dair açık bir ikrarı mevcut değildir. Bu durumda davalı kooperatif aleyhine özellikle kooperatifi ilgilendiren bir davada hüküm tesis edilmiş olması da dikkate alındığında HMK’nın ilgili maddeleri gereğince diğer davalı ile birlikte yargılama giderlerinde birlikte sorumlu tutulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile tip ana sözleşme ve 6100 sayılı HMK’nın ilgili maddeleri gereğince mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığından, davalıların istinaf başvuruların ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/5 Esas, 2018/626 Karar ve 06/06/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı… KOOPERATİF vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalılarca ayrı ayrı peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/02/2022