Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3227 E. 2019/27 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3227 Esas
KARAR NO : 2019/27
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2018
NUMARASI : 2014/1928 Esas 2018/651 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 10/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı şirketlerin ayrı tüzel kişiliklere sahip olmalarına rağmen birbirlerinin borçlarına kefil olmaları ve aralarında fiili ve organik bağ bulunması nedeniyle birlikte başvuruda bulunduklarını, şirketlerin ara bilançolara göre borca batık olduklarını, sunulan iyileştirme projesinin uygulanmasına imkan tanınması halinde borçlarını ödeyebilecek hale geleceklerini belirterek davacı şirketlerin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ :
Asli müdahil vekilleri müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/1928 Esas, 2018/651 Karar sayılı,27/06/2018 tarihli kararda özetle; iflas erteleme şartlarının yerine getirilmediği, şirketlerin borca batık oldukları gerekçesiyle davacı şirketlerin iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile borca batık olduğu belirlenen davacı şirketlerin iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 06/09/2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
Sermaye artışının tamamının ödendiğinin tespit edildiği, satış ve karlılık tutarlarının iyileştirme projesinde öngörülen tutarların çok üstünde gerçekleştiği, öncelikle müvekkili şirketlerin söz konusu bu iyileştirme sürecinde kısa vadede hedeflenen noktalara ulaşamamış ve borcu batıklık durumunun devam ediyor olmasının iyileşme ihtimallerinin olmadığı anlamına gelmediği, müvekkili şirketler tarafından borca batıklık durumundan kurtulup alacaklılara olan borçların ödenebilmesi için fazlasıyla çaba gösterildiği, bu doğrultuda şirketlerin finansman ve işletme giderlerinin karşılanması için sıcak para arayışına girildiği ve bir takım şirketlerle görüşmelere başlandığı,
Dosyaya mübrez kayyım raporlarında şirketlerin kar elde ettiği ticari alacaklarında artış, borçlarında azalma olduğu, işçilerin fiilen çalıştığı ve ücret borçlarının bulunmadığı, şirket faaliyetlerinin devam ettiği, vergi ve sigorta borçlarının yapılandırıldığı, alacaklı şirketlerle yapılan borç ödeme protokollerine riayet edildiği bu nedenlerle müvekkili şirketler hakkındaki tedbir kararının devamı ile iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesi gerekirken iflas kararı verilmesinin hatalı olduğu ve kararın kaldırılması gerektiği görüşleri istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava İİK 179/a-b ve TTK 376-377 maddelerinde düzenlenen iflas erteleme talebine ilişkindir.
Davacı şirketlerin blançolara göre şirketlerin batık olduğu, sunulan iyileştirme projesinin uygulanmasına imkan verilmesi halinde şirketin borca batıklıktan kurtulacağı ve borçlarını ödeyebilecek hale geleceği, bu nedenle bir yıl süreyle iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep etmişler, mahkemece alınan kayyım raporları ile düzenlenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketlerin borca batıklıklarının devam ettiği, iyileştirme projesinin inandırıcı olmadığı ve borca batıklığın yıllar içinde giderek daha da arttığı gerekçeleri ile davanın reddi ile davacı şirketlerin iflasına karar verilmiştir.
Davacı vekili ise bu karara karşı sunduğu istinaf dilekçesinde özetle, iyileştirme projesinin inandırıcı olduğu, şirketlerin ticari ve mali durumlarında iyileştirmeler sağlandığı, sunulan projelerde hedeflerin ötesinde başarılar sağlandığı, bu nedenle iflas ertelemesi kararı verilmesi gerektiği hususları ileri sürülmüştür.
Müdahiller şirketlerin iflasına karar verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Bilindiği üzere iflas erteleme müessesesi borca batık durumda bulunan şirketlerin somut ve inandırıcı çözümler içeren proje çerçevesinde borca batıklıktan çıkmaları ve yeniden ülke ekonomisine katkıda bulunacak şekilde ticari ve sınai faaliyetle- rinin devamını sağlamaya dönük oluşturulmuş hukuki bir korunma yoludur. Burada amaç alacaklıların durumunun zorlaştırılması ya da bir şirket tasfiyesini sağlamak değildir.
Bu bağlamda şirketin iflas erteleme kurumunun amaçlarına uygun şekilde kurtulma ihtimali, talep eden şirketin sunduğu iyileştirme projesinin somut duruma uygun inandırıcı ve sonuç alıcı olmasına bağlı olarak gerçekleşecektir.
Bu çerçevede dosyaya sunulan uzman bilirkişi raporları ve tüm kayyım raporlarına göre, ilk derece mahkemesinin kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, banka borçlarının ödenemediği, nakit sıkışıklığının devam ettiği, 17.05.2018 tarihinde alınan bilirkişi 5.ek raporunda; … Şirketi yönünden 1.216.774,69 TL borca batık olup davacı …kredi borçlarına kefaleti nedeniyle 1.007.040,42 TL riskle birlikte 2.223.815,11 TL borca batık durumda bulunduğu, satışların projede belirlenen tutarın üzerinde yerine getirildiği, karlılık tutarının da belirlenen değerlerde olmakla birlikte 2016 yılında büyük tutarlarda zararın meydana geldiği, sermaye artış taahhütlerinin yerine getirildiği, iflasın ertelenmesi sürecinde borç tutarlarında artışların meydana geldiği, dosyaya sunulan projenin 2016 yılı sonuna kadar olan dönemi kapsadığı, … Gıda Şirketi yönünden 1.412.672,77 TL borca batık olup davacı …Şirketinin kredi borçlarına kefaleti nedeniyle 6.755.460,88 TL riskle birlikte 8.168.133,65 TL borca batık olduğu, satışların projede belirlenen tutarların altında yerine getirildiği, karlılığın projede belirlenen değerlerde olmakla birlikte 2016 yılında büyük tutarlarda zararın meydana geldiği, sermaye artış taahhütlerinin yerine getirildiği, borç tutarlarında iflas erteleme süreçlerinde artışlar meydana geldiği, projenin 2016 senesi sonuna kadarki dönemi kapsadığı, davacı tarafça rayiç değer tespitine konu varlıkların listelerinin sunulmaması ve inceleme için heyetin varlıkların bulunduğu yere götürülmemesi nedeniyle rayiç değerlerin belirlenemediği, davacı şirketlerin iflasın ertelenmesi şartlarını yerine getirmediği tespitlerinin yapıldığı sabittir.
Dosya kapsamına uygun ve teknik yeterliliğe sahip bilirkişi raporları ile kayyım raporları da göz önüne alındığında, … Gıda Şirketi yönünden kasadaki mevcut 5.800.000,00 TL’nin diğer davacı şirket hesaplarına mahsup edilmesinin muvazaalı işlem niteliğinde olmasının yanında, davacı tarafça özellikle bütün büyük alacakları kapsayacak şekilde davanın başından hüküm tarihine kadar borçların yapılandırılması konusunda kayda değer bir teşebbüste bulunulmaması, mal varlığının rayiç bedelinin belirlenmesi açısından bilirkişi kurulunca, varlığın bulunduğu yer üzerinde inceleme yapılması konusunda gereğinin yerine getirilmemesi, bu konuda varlıkların listesinin sunulmaması, borçların büyüklüğüne göre küçük miktarlardaki sermaye artışlarının yerine getirilmesinin yeterli olmamaması, davanın açılmasından hüküm tarihine kadar dört buçuk yıla yakın bir sürenin geçtiği, yasada öngörülen beş yıllık azami süreye göre kalan süre içinde geçmişteki mali seyre göre davacı şirketlerin borca batıklığının ve alacaklılara olan borç miktarlarının, artarak devam etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketlerin kalan süre içinde borca batıklıktan kurtulmalarının mümkün görünmemesi ve şirketlerin iyileşme umudunun bulunmaması karşısında, ilk derece mahkemesince davacı şirketlerin iflas erteleme taleplerinin reddi ile iflaslarına dair verilen kararın esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 32,30 TL ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/ 1.b.1 bendi ile İ.İ.K 179.c Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Yolu Açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/01/2019