Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3201 Esas
KARAR NO: 2022/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2016/84 Esas, 2018/327 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 22.01.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirketten faturalardan kaynaklanan alacağının olduğunu, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının zaman kazanmak amacıyla, kötü niyetli olarak borca ve takibe itiraz ettiğini, alacaklarının 02.07.2015 tarihli 5.900,00 TL ve 24.08.2015 tarihli 4.602,00 TL ‘lik faturalardan kaynaklandığını, müvekkili şirketin, davalıya ait işyerinde muhtelif reklam malzemeleri ve tabela işini yapma işini yüklendiğini ve bu işi zamanında yaptığını, takibe İtirazın haksız olduğunu iddia ederek, takibe İtirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere İcra ve inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunu, davaya konu faturalar kapsamında müvekkilinin tek ortağı …’ın … Bankası hesabından davacı alacaklının banka hesabına 06.08.2015 tarihinde 1.000,00 TL ve 3.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL ödeme yapıldığını, dekontlar olduğunu, yine müvekkili şirketin 15.12.2015 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli müşteri çekini cirolayarak davacı alacaklının ortağı olan …’e borca karşılık teslim edildiğini, bankaya çeklerin ödenip ödenmediği, ödendi ise kime ödendiğinin sorulması gerektiğini, takibe konu faturalara istinaden toplam 19.000,00 TL bedelli ödeme yapıldığını, müvekkili tarafından davacıya ve ortağına yapılan ödemelere istinaden alınmış bir takım tediye makbuzlarının sunulacağını, ödemelerin yazılı delillerle ve tanık beyanları ile ispatlanacağını savunarak, davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, gerek TTK ve gerekse de Vergi mevzuatında, ödemelerin, para transferinin kimin tarafından yapıldığının önemini gösterdiğini, davalı şirket tarafından bir ödemenin söz konusu olmadığını, 15.000,00 TL bedelli bir çekin müvekkili ile alakalı olmayan 3. bir kişiye verdiklerini ifade ettiğini, bunu kabul etmediklerini müvekkilinin ortağı olmadığını, bahsi geçen ödemenin taraflarına yapılmadığını, müvekkili ile alakası olmayan bir kişiye yapıldığı iddia edilen ödemenin müvekkilini ilgilendirmediğini, dava konusu iki faturadan kaynaklanan hiçbir ödeme olmadığını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde, dava dışı firma yetkilisi … İle davacı yan arasında sadece müvekkili firmadan kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, dava dışı … tarafından cari hesap anlamına gelen “…” ibaresi ile yapılan ödemelerin icra takibine konu faturalara istinaden olduğunun açık bulunduğunu, davacı yan tarafından …’in davacı firma ile alakasının olmadığını belirttiğini, ancak davacı tarafından dava dışı …’in yönlendirilip müvekkilinden çeki aldığını, müvekkili firmanın … Ltd.Şti keşideci olduğu 15.000,00 TL bedelli 15.12.2015 tarihli çeki cirolayarak davacı firmanın yetkilisine vererek borcundan kurtulduğunu, davacı tarafından takibe dayanak gösterilen faturalardan fazla tutarda ödeme yaptığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davacı defterlerinde davalı şirkete ait borcun 9.502,00 TL olarak gözüktüğü, ancak takip öncesinde 06.08.2015 tarihinde gönderilen …, alıcı … bilgilerini taşıyan ve hesaba aktarılan internet üzerinden yapılan 2 adet 3.000,00 TL ve 1.000,00 TL tutarlı havalelerin yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye göre toplam 4.000,00 TL tutarında ki bu ödemenin takibe konu borca istinaden yapıldığının kabul edildiği, ödemenin icra takibinden önce yapıldığı da gözönüne alındığında bu miktarın tenzili ile toplam talep edilebilir borcun 5.502,00 TL olduğu kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının 5.502,00 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, dava dışı 3.kişinin ilgisiz bir ödemenin sanki takip konusu alacakla ilgili imiş gibi değerlendirilip ve alacaktan mahsubunun istendiğini oysa icra takibinde bu savunmasından bahsetmediğini, dosyada alınan bilirkişi görüşü ve ek bilirkişi raporunda aynı yanlışta ısrar edilmesinin düşündürücü olduğunu, seçenekli görüş bildirmenin doğru olmadığını, sorunun şirket hesabından yapılması zorunlu olduğu halde şirket hesabından yapılmayan dava dışı 3.kişinin yaptığı bir ödemenin borçtan mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplandığını, oysa dava dışı 3. kişinin yaptığı ödemenin kendi adına yapılan bir ödeme olduğunu, şirketi bağlamayacağını, geçerli ödeme için şirket hesabından yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, dava dışı 3. kişinin yaptığı takiple ilgisinin ispatlanamadığı ödemenin de mahsubunun mümkün olmadığını, ayrıca taleplerine uygun ve 10.502,00 TL üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı katılma yolu ile istinaf dilekçesinde, davacı tarafın ticari defterlerini sunamadığını, alacağın varlığının ispatlanamadığını, bilirkişi raporunda da ticari defterlerin sunulmadığı, vergi levhası sorgulamasında davacı yanın faal bir mükellefiyetinin olmadığı, bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından re’sen terk verilmek suretiyle mükellefiyetinin sonlandırılmış olabileceğinin belirtildiğini, ticari ilişki neticesinde 15.000,00 TL çek verildiğini, …‘in tanık olarak dinlenilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer yandan müvekkili firma tarafından davacı yana muhtelif defalarda ödeme yapılmış olmasına rağmen davacı yanın bakiye borçtan bu tutarları düşmediğini, yapılan ödemeler düşülmeden toplam fatura alacağı üzerinden icra takibi başlatıldığını, bakiye tutarın içinde eksik incelemenin söz konusu olduğunu, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davacı tarafın istinaf başvuru nedenlerinin reddi ile müvekkilinin istinaf nedenlerinin kabulüne ve davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında, reklam hizmetleri ile ilgili ticari ilişkinin mevcudiyeti konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, takip konusu faturalardan dolayı davalının borçlu olup olmadığı, davalının yapmış olduğu bir kısım ödemelerin iş bu faturalara yönelik olduğuna dair kabul ve icra inkar tazminat kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davacının “…“ adı ile davalı şirket adına 02.07.2015 tarihli, muhtelif reklam malzemeleri uygulama, işçilik olarak KDV dahil 5.900,00 TL bedelli ve 24.08.2015 tarihli Ataşehir Belediyesi hizmet binasının tek taraflı ışık tabelası, paslanmaz tabela adı ile KDV dahil 5.602,00 TL bedelli fatura düzenlediği, davalı banka hesabından, dava dışı … adına ancak alıcı yerinde …’nun gösterildiği dekont ile 1.000,00 TL bedelin 06.08.2015 tarihinde havale edildiği, yine aynı tarihli ve aynı şekilde 3.000,00 TL tutarlı havalenin gerçekleştirildiği, açıklama kısmında “…” yazılı olduğu, dava dışı …San.Tic.Ltd.Şti tarafından … Bankası A.Ş deki çek hesabından 15.12.2015 tarihinde keşide edilen 15.000,00 TL bedelli çekin yine dava dışı …Ltd.Şti tarafından bankaya ibraz edilerek bedelinin tahsil edildiği, ciro zinciri içerisinde davacının mevcut olmadığı, davacı tarafça davalı şirket hakkında dekont ödeme tarihlerinden daha sonra 10.12.2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında iki adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun yasal süre içerisinde 21.12.2015 tarihinde borca itiraz ettiği ve davacının İİK 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. 09.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 2015 yılı defterlerinin ibraz edilmediği, toplam 10.502,00 TL tutarlı iki adet fatura olduğu, davalının 2015 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu belirtilerek iki seçenekli olarak rapor düzenlendiği, birinci seçenekte, davalı şirkete olan borcun 9.502,00 TL olduğu, toplam 4.000,00 TL tutarında internetten yapılan ödemelerin kabulü halinde borcun 5.502,00 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, davalı ödemelerini ve alternatifli raporu kabul etmediklerini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili bilirkişi rapora karşı beyan dilekçesinde, davacı tarafın yerinde inceleme yetkisi verilmesine rağmen defterlerini ibraz etmediğini, alacağını ispatlayamadığını, müvekkili tarafından yapılan ödemenin dikkate alınmasını, bankaya müzekkere yazılarak, ek rapor alınmasını talep etmiştir. 10.10.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda, banka tarafından gönderilen çek bilgilerinden çekin takasa verildiği ve tahsil edildiği, banka ve şubesinin … Sanayi olduğu bilgisini içerdiği, bankadan gelen cevabı yazıda, ciro zinciri içerisinde davacıya rastlanılmadığı açıklamasının yer almakta olduğu, çek fotokopisi üzerinde yapılan inceleme sonucu bu açıklamayı doğrular nitelikte olduğu, davacının, Yenibosna Vergi Dairesine bağlı ve … ismiyle kayıtlı olduğu, … tabela ünvanıyla İstanbul’da faaliyet gösteren bir şahıs işletmesi olduğu, dava konusu faturaların toplamının 10.502,00 TL olduğu, davalı şirketin 2015 yılına ilişkin sunmuş olduğu ticari defterlerin noter açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, söz konusu ticari defterlerin HMK 222.maddesinde belirtilen şartlara uygun kayıt içerdiği ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil ettiği, gönderen kısmında davalı şirket, davalı … bilgilerini taşıyan CH ( Cari hesap ) istinaden açıklamalı, internetten EFT şeklinde yapıldığı anlaşılan 1.000,00 TL tutarlı 1 adet … dekontlarına istinaden kayıtların yapıldığı, bütün bunların sonucunda davalı şirkete ait borcun 9.502,00 TL olduğu, davalı şirket kayıtlarında yer almamakla birlikte dosyaya sunulan 06.08.2015 tarihli gönderen …, alıcı … bilgilerini taşıyan birisinde CH ( Cari Hesap) diğerinde ise … tarafından hesaba aktarılan açıklamalarına haiz internetten yapılan 3.000,00 TL ve 1.000,00 TL tutarlı havalelere ait 2 adet … Bankası dekontlarının dikkate alınması ve toplamda 4.000,00 TL tutarlı bu ödemelerin fatura borcuna istinaden ödendiği kabulü halinde şirkete ait borcun 5.502,00 TL olduğunun anlaşıldığı, dekontlar üzerinde yer alan cari hesaba mahsuben ödendiği belirtilen açıklamaların ödemelerin cari hesapla olduğu kanaatini güçlendirdiği, 15.12.2015 keşide tarihli 15.000,00 TL tutarındaki çekin davacı yanın firma yetkilisine vererek borcundan kurtulduğu şeklindeki iddiaları doğrular bilgilere rastlanılmadığı belirterek sonuç olarak, davalı defterlerine ve internetten yapılan ödemelere göre olmak üzere iki seçenekli rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu ve ek rapor dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden internetten yapılan ödemeler mahsup edilerek bakiye miktarın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, davacı tarafça, davalının takip öncesinde internet bankacılığı aracılığı ile cari hesaba istinaden yapmış olduğu ödemelerin takip konusu faturalara ilişkin olmayıp başka bir alacak veya başkası için yapıldığını, davalı ise 15.000,00 TL bedelli çekle yapmış olduğu ödemeyi davacıya yapmış olduğunu özellikle banka cevabı yazıları ve ciro silsilesinde davacı adının yer almaması nedeniyle ispatlayamamıştır. Diğer yandan, takip konusu alacak faturaya dayanan bu anlamda borçlu tarafından likit ve bilinen bir alacak olduğundan kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden İİK 67. maddesi gereğince davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle dosyadaki bilgi ile belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının takip konusu yapmış olduğu faturaların bir kısmının takip öncesinde davalı borçlu şirket tarafından ödendiği, aksinin ispat edilememiş olduğu anlaşıldığından, davacı ve katılma yolu ile istinaf eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/84 Esas, 2018/327 Karar ve 27.03.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı ve davalı tarafça peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan ve davalıdan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022