Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3186 E. 2019/10 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3186 Esas
KARAR NO : 2019/10
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2018
NUMARASI : 2016/80 Esas, 2018/126 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 26.01.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı r….Ltd.Şti arasında, aylık ölçme hizmetinin içeriği ve bu hizmete dayalı sözleşme gereğince yapılan harita mühendisliği hizmeti sonucu, takibe konu, hak ediş meblağının müvekkiline ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine karşı, yetki itirazı ile birlikte adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması nedeniyle icra takibi yapılamayacağı gerekçesi ile itiraz ettiğini, haksız ve mesnetsiz olarak ödeme yapmadığı gibi kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalı … A.Ş‘nin kendisini bu davanın dışında tutmak amacı ile itiraz ettiğini, adi ortaklığın tüm üyelerinin taşeron firmanın borçlarından sorumlu olduğu gibi müteselsilen sorumlu olduklarını, sözleşmede görüleceği üzere, …r inşaatın garantör firması ve lokomotif müteahhit kuruluş olduğunu, müvekkilinin firmaya karşı tüm edimlerini ifa ettiğini, kendisine bu hususta hiçbir ihtar veya uyarı gelmediğini, iki farklı ve isimleri birbirlerine yakın şirketin adi ortaklığa dönüştürüldüğünü, muvazaalı işlemin amacının alacaklıları mağdur etmek olduğunu, itiraz sonucu takibin durdurulduğunu, yetki itirazının konusuz kaldığını iddia ederek, İtirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili, davanın müvekkillerinin ikametgahında açılması gerektiğini, müvekkili . …A.Ş’nin şirket adreslerinin Üsküdar / İstanbul, …..A.Ş ‘nin Üsküdar / İstanbul, . …Ltd.Şti’nin adresinin Ümraniye /İstanbul olduğunu , yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketler veya müvekkili şirketlerin kurmuş olduğu adi ortaklık İle davacı arasında bir ticari ilişki bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, hukuka aykırı olan takibin ve ödeme emrinin iptali için İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/240 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yargılama kapsamında şikayetlerinin kabul edildiğini ve 16.04.2015 tarihli karar ile adi ortaklık adına gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, müvekkili şirketlerin ve adi ortaklığın davacı İle ticari veya herhangi bir hukuki ilişkisinin bulunmadığını, davacının, … Ltd.Ştinden alacağını tahsil edemediğini, adi ortaklığın kendisine ödeme yaptıktan sonra söz konusu tutarı …Ltd.Şti’den rücuen tahsil imkanı olduğunu ancak takibi sonuçsuz çıkarmak için kötü niyetli davrandığını iddia ettiğini, müvekkilinin ödeyerek rücu etmek gibi bir zorunluluğu olmadığını savunarak davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….ve Tic.Ltd.Şti vekili, müvekkili şirketin davacı firmadan, Afyon Dazkırı Dinar arası Yapıray Hızlandırılmış Tren yolu projesi ile ilgili olarak bir kısım hizmetler almış ise de, davacı tarafça yerine getirilen hizmet bedellerinin eksiksiz olarak ödenmiş olduğunu, müvekkili şirkete tebliğ edilen toplam 35.000,00 TL fatura bedelinin ödendiğini, gelinen aşamada davacı tarafça yerine getirilen ancak bedeli ödenmeyen hiçbir hizmet bedelinin bulunmadığını, takip konusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, faturanın delil teşkil edebilmesi için mutlaka tebliğ edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile taraflar arasında mutabakata varılmış bir likit alacak bulunmadığını savunarak davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, icra takibine konu alacağın 01.04.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı,sözleşmenin konusunun “ Bozkurt Dinar İstasyonları arasındaki hat kesiminin yenilenmesi yapım işinde ölçme hizmeti“ olduğu, sözleşmeye göre davacının yüklenici, davalı ….Ltd.Şti’nin iş sahibi olduğu, davalı . …Ltd.Şti’nin sözleşme ilişkisini kabul ettiği, hizmet bedelinin eksiksiz ödendiğini savunduğu, sözleşme ilişkisini kabul etmeyen diğer davalılar yönünden sözleşmenin varlığının tartışmalı olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yerin ölçümün yapılacağı hat olduğu, davacının ikametgahının Çekmeköy – Ümraniye / İstanbul, davalıların ikametgahının Üsküdar – Ümraniye / İstanbul olduğu, bu durumda tarafların ikametgahının bağlı olduğu İstanbul Anadolu İcra Dairesi veya sözleşmenin ifa edileceği yerin bağlı olduğu icra dairesinin yetkili olduğu, takibin İstanbul İcra Dairesin’de başlatıldığı, itirazın iptali davasında takibin yetkili icra dairesinde başlatılmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, davalı borçlunun yasal süre içinde icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu İtirazın kabulü İle , HMK 114,115/2. maddeleri uyarınca, davanın, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması nedeni ile usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf nedenleri olarak, kararın eksik incelemeye dayalı, hatalı ve hukuksuz bir karar olduğunu, İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/240 Esas sayılı dosyasında, İstanbul adliye mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verildiğini, davalı şirketlerin büyük projelerinin mevcut olup, İstanbul‘un birçok yerinde şantiye ve üniteleri olduğunu, Avrupa yakasında ki faaliyetlerin aşikar olduğunu, davalının ikametgahının genel yetkili mahkeme olduğunu, 3 yıllık bir yargılama süreci sonucunda, dava kazanılsa dahi tahsil kabiliyeti ortadan kalkan bir kararın müsebbihi olunduğunu, kararın 3 yıl sonra verilmesinin müvekkilini mağdur ettiğini, para borcunun götürülecek borçlardan olduğunu, icra dairesinin yetkili kıldığı bir karardan sonra Ticaret Mahkemesinin icra dairesini yetkisiz addetmesinin usule aykırı olduğunu, tedbir taleplerinin kabulü İle kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, bakiye fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.
Dosya kapsamından, davacı alacaklı vekilinin , davalı borçlular hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında, 01.12.2014 tarihli faturaya mahsuben, 71.986,73 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirketlerin, yasal süre içerisinde, icra Dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettikleri, davacının ise , İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı, takip konusu faturanın davacı şirket tarafından, davalılardan … İnş…Ltd.Şti adına düzenlenen 01.12.2014 tarihli, KDV dahil toplam 106.986,73 TL tutarlı , Bozkurt – Dinar İstasyonları arasındaki yaklaşık 75 km’lik hat kesiminin yenilenmesi yapım işi kapsamında mühendislik hizmetine ilişkin olduğu, davacı adresinin takip talebine ekli vekaletnamede yazılı olduğu üzere, Çekmeköy/ İstanbul olduğu, davalı adi ortaklığı olan şirket adreslerinin Üsküdar / İstanbul, davalı . ..Ltd.Şti’nin ise Ümraniye / İstanbul olduğu, davalılar, …..A.Ş ve….A.Ş ‘nin İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/240 Esas sayılı dosyasında, tüzel kişiliği olmayan adi ortaklığa gönderilen ödeme emrinin iptali ve yetkiye itiraz üzerine açtığı dava sonucunda, 16.04.2015 tarihli karar ile, yetkiye ve borca yönelik İtirazın reddine, şikayetin kabulü İle adi ortaklık adına gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, icra dairesinin yetkili olup olmadığı, icra dairesinin yetkili olmaması halinde, borçluların icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının hangi aşamada ve ne şekilde değerlendirilmesi gerekeceği, dava şartlarının inceleme süresinin olup olmadığı, icra mahkeme kararının bağlayıcılığı ve ilk derece mahkemesi tarafından reddedilen İhtiyati tedbir kararına karşı, istinaf kanun yolu ve süresidir.
Tarafların ikametgah adresleri ve davalı şirketlerden . …Ltd.Şti’nin davacı ile olan sözleşme ilişkisini kabulü konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Her bir tarafın ikametgah adresi, mahkemenin kabulünde olduğu ve kayıtlarla da görüldüğü üzere, İstanbul İli’nin Anadolu yakasında ki ilçeleridir.
2004 sayılı İİK.nun 50.maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir.Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir .Somut olayda, İstanbul Anadolu yakası icra daireleri ve mahkemeleri davalı borçluların yerleşim yeri mahkemeleridir.İtirazın iptali davasında, takibin yapıldığı yer mahkemesi her zaman yetkili değildir.Yukarıda ifade edildiği üzere, genel yetki kuralına göre yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekir.Diğer yandan, somut olayda olduğu gibi, borçluların icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı olursa, birçok Yargıtay ilamında ve yargı kararlarında ifade edildiği üzere, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisini incelemesi gerekir. İtirazın iptali davasında mahkemece, icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmişse, yetkili icra dairesinde takip başlatılmadan yetkili mahkemede açılan dava dinlenemez, çünkü, İtirazın iptali davasının şartlarından birisi geçerli bir icra takibinin yapılmış olmasıdır. İcra takibi yetkisiz yerde başlatılmış ve yetkiye itiraz edilmişse, İtirazın iptali davası dinlenemez. Bu da, yetkili yer icra dairesinde takip başlatmış olmayı, özel yasada düzenlenen dava şartları arasında göstermektedir. Çünkü icra dairesi yetkisiz ise ve usulüne uygun icra dairesinin yetkisine itiraz var ise, itirazının iptali davası görülememektedir. Genel düzenleme kapsamında, davacı alacaklının yetkili yer icra dairesinde takip başlattığından söz etmek mümkün olmayacağından davacı vekilinin buna ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Mahkeme gerekçesinde ifade edildiği üzere, davacı tarafça, HMK 10. maddesi gereğince ne sözleşmenin ifa edileceği yerde , ne de genel yetkili yerde icra takibi başlatılmamıştır. Bu durumda , mahkemenin ,davalı borçluların yasal sürede ve usulüne uygun şekilde, icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazını değerlendirerek davanın, dava şartı yokluğundan usülden reddi kararının yerinde olduğunu kabul etmek gerekmiştir. Diğer yandan, icra hukuk mahkemesi tarafından, icra dairesinin yetkisine ilişkin vermiş olduğu karar iş bu davada bağlayıcı kabul edilemeyecektir. Çünkü, icra hukuk mahkemesi tarafından ,ödeme emrinin iptaline ve yetki ile borca yönelik İtirazın reddine karar verilmiş, gerekçede, yetki itirazı ve borca İtirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yöneltilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Davacı vekili tarafından, kararın üç yıl sonra verildiği ve uzun süre sonda verilen kararın mağduriyete neden olduğu ileri sürülmüşse de, takibin yetkili icra dairesin de başlatılmış olması yukarıda ifade edildiği üzere, İtirazın iptali davasının dava şartlarındandır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 115/1. fıkrasında, mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında araştıracağı belirtilmiştir. Yetkili icra dairesinde takip başlatılmasına dair özel yasadaki dava şartına dair noksanlık, sonradan giderilmesi mümkün olmayan dava şartlarından olduğundan ve yasanın düzenlemesi kapsamında taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından ,buna ilişkin kararın geç verildiği iddiasına dair istinaf nedeninin de reddi gerekmiştir. Ayrıca, İhtiyati tedbir talebi ve buna dair verilen kararlara ilişkin istinaf kanun yolu ve süresi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 vd maddeler ile 341. maddede düzenlenmiş olup, davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin esas kararından iki yıl önce vermiş olduğu, İhtiyati tedbir talebinin reddine dair kararına karşı ,yasal yola başvurmaksızın yeniden İhtiyati tedbir kararı verilmesi talebi de, belirtilen yasal düzenleme kapsamında yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece, yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi olmasına dair dava şartı yokluğu nedeniyle İtirazın iptali davasının usülden reddi kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/80 Esas, 2018/126 Karar ve 13.02.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,
2- İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/01/2019