Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3176 E. 2019/1 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/3176 Esas
KARAR NO : 2019/1
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2018
NUMARASI : 2016/111 Esas 2018/353 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının sigortalısı … kiracı sıfatıyla yaklaşık 6 yıldır ikamet ettiği Pendik’teki mecurun maliki ve kirayı vereni olduğunu, davalının, 14072251 hasar dosyasına bağlı olarak düzenlenen 18/10/2014 tarihli ekspertiz raporuna bağlı olarak kiracı sigortalı … hasar bedeli olarak ödenen 6.858,20 TL’nin rücuen tahsili için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, müvekkilinin mernis adresinin Türkiye olmasına rağmen yurt dışında ikamet etmesi sebebiyle tebligat alamadığını, bu sebeple borca itiraz edemediğini, zararın oluşumunda müvekkilinin hiç bir şekilde kusuru, katkısı ve ilgisinin bulunmadığını, sigortalının mecurunu tahliye ederek Bartın’a taşındığını, kendisiyle yapılan görüşmede bizzat kendisi tarafından imza edilen 21/01/2016 tarihli belgeye istinaden lavabo tesisatının kiraya verene haber vermeden kendi başına tamir ettiğini, hasarın bu hatalı tamirattan meydana geldiğini belirterek müvekkili aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle takibin tedbiren durdurulmasına, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete 20771546 numaralı poliçeyle konut sigortası teminatı altında bulunan ve dava dışı …. ikamet ettiği dairede, banyo altı flex borusunun patlaması sonucu daire içerisine su sirayetinin olması sebebiyle dairede hasar meydana geldiğini oluşan hasar sebebiyle ekspertiz çalışması yapıldığını ve sigortalıya 6.858,20 TL tazminat ödendiğini, T.T.K. 1472 maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olunduğundan söz konusu tutarın Borçlar Kanunu 58 ve Kat Mülkiyeti Kanunun ilgili maddelerince zarardan sorumlu olan malik aleyhine icra takibi başlattıklarını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, dava dışı sigortalının kiracı olarak bulunduğu konutta su sızıntısından dolayı hasarın meydana gelmesinde davacı kiralayan ile birlikte sorumluluğun söz konusu olduğu, borçlar kanunun 52. Maddesi uyarınca zarar görenin zararı doğuran fiilin oluşmasında veya artmasında etkili olmasının yahut tazminat yükümlülüğünün durumu ağırlaştırması halinde hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği yönündeki hüküm de dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile İst. Anadolu …. İcra müd. …. Esas sayılı dosyasındaki 3. 429,10 TL asıl alacak ve 148.81 TL işlemiş faize ilişkin olmak üzere toplam 3.577,91 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, reddedilen kısım yönünden İİK 72/4 maddesi uyarınca takdiren % 20 oranında hesaplanacak tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından verilen 03/08/2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; keşif taleplerinin reddedildiği, hiçbir görgüye dayanmayan bilirkişi raporunun hatalı ve yanlı olarak düzenlendiği, ekspertiz raporunda su taşkını sonucu sigortalı envalinin zarar gördüğünün tespit edildiği, fakat her ne hikmetse zarar gören halının altındaki ahşap parke ve duvar boyalarına ilişkin hasar kaydının görülmediği bu eksikliğe bağlı olarak su taşkınının şaibeli olduğuna yönelik eleştirilerinin dikkate alınmadığı, bilirkişi raporunda, TBK 58 maddesine göre irdeleme yapılmasına rağmen aynı kanunun 69/2, 52/1 ve 70 maddelerinin dikkate alınmamasının eksiklik olduğu, hasarın doğmasına sebep olan sigortalının hakkından fazlasını devredemeyeceği kuralı gereği, davalının halef olarak müvekkilden rücuen talepte bulunma veya dava açma hakkının bulunmadığı kuralının yok sayıldığı bu nedenle kararın hatalı ve eksik olması sebebiyle kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava, sigorta teminatı kapsamında ödenen zararın TTK’nın 1472 maddesi kapsamında rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, zarar gören mecurun kiralayanı, dava dışı sigortalı ise kiracısı olup aralarında 01/02/2015 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunmaktadır. Söz konusu mecurda meydana gelen zarar nedeni ile davalı sigorta şirketi tarafından poliçe kapsamında dava dışı sigortalıya ödediği 6.858,20 TL asıl alacak ve 297.63 TL işlemiş faiz toplamı 7.155,83 TL alacağın, halefiyet ilkesi gereğince davacıdan tahsiline yönelik İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …… E. Sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, takibin kesinleştiği, mahkemece verilen 08/02/2016 tarihli tedbir kararı ile icra veznesine yatırılan paranın davalı alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına karar verildiği, ardından davacı tarafça iş bu menfi tespit davasının açıldığı görülmektedir. Dava konusu uyuşmazlık, temelde bu kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü uyarınca, Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın, Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmakla görevlidir. Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere, davacı ile sigorta şirketi arasındaki uyuşmazlığın, sigorta poliçesinden değil de, davacı ile dava dışı sigortalı arasındaki kira sözleşmesinden kaynakladığı, davacının, sigortacının dava dışı sigortalısına ödediği ve halefiyet ilkesince kendisinden rücuen talep edilen miktardan dolayı borçlu olmadığı iddiasıyla bu davayı açtığına göre, bu davanın HMK 4.maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekirken, mahkemece görevsizlik kararı verilmeyerek davaya bakılmış olması doğru olmadığından, istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüyle, bu aşamada esâsa ilişkin başvuru sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesinin görevsizliğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/111 Esas, 2018/353 Karar sayılı 03/04/2018 tarihli tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a) Mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendindeki mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden REDDİNE, b)HMK 20.maddesi gereğince, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, c)Aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, d)HMK 331/2.fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 32,30 TL ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-Dosya ile ilgili gerekli işlemlerin tamamlanması için dosyanın mahal mahkemesine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/01/2019