Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3158 E. 2022/110 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3158 Esas
KARAR NO: 2022/110
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2018
NUMARASI: 2016/1298 Esas, 2018/241 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 29/12/2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı borçludan faturalar nedeniyle alacaklı bulunduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, 13/05/2016 tarihinde gerçekleşecek olan davalı şirketin organizatör olarak düzenlemek istediği gezi için ihtiyaç duyulan tekne, akşam yemeği hizmeti ve servis hizmetini vermek üzere tarafların görüşmelere başladığını, şifahi olarak organizasyonun gerçekleştirilmesi için tarafların anlaşmaya vardığını, karşılıklı maillerden de anlaşılacağı üzere kişi başı 100,00 TL’den 265 kişi 26.500,00 TL ve yanaşma ücreti 1.250,00 TL olmak üzere toplam 27.750,00 TL + KDV olarak 32.745,00 TL’lik sunulan hizmet karşılığında müvekkilinin sadece ön ödeme olarak 11.875,00 TL ödeme alabildiğini, geri kalan 20.870,00 TL’lik ödemenin ise defaten talep edilmesine rağmen müvekkiline ödenmediğini, fatura kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, iletişim kurulamaması üzerine takip başlatıldığını, takibe haksız şekilde itiraz edildiğini iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili firmanın unvanından anlaşılacağı üzere turizm ve organizasyon hizmetleri ile iştigal ettiğini, sektörün önde gelen firmalarından olduğunu, bu faaliyeti kapsamında kurumsal birçok firmanın toplantı ve fuar organizasyonlarını gerçekleştirdiğini, gerektiğinde üçüncü kişi ve kurumlardan hizmet satın aldığını, müvekkili ile faaliyetleri kapsamında … A.Ş.’nin 12/05/2016 ve 13/05/2016 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlediği toplantıyı organize ettiğini, bu toplantı paketinde yer alan ve teknede yapılması istenilen gala yemeği ile ilgili hizmetin davacıdan satın alınmak istediğini ve mail yazışmaları ile satın alınacak bu hizmetin 27.750,00 TL + KDV bedeli ile satın alınması hususunda mutabakata varıldığını, mutabakat gereği davacıya 11.875,00 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasında bu sözleşmenin gerçekleştirildiğini, bu sözleşmenin davacıya ait elektronik posta adresi üzerinden istihdam etmiş olduğu … isimli kişiyle müvekkiline ait elektronik posta adresi üzerinden yapıldığını, TBK 1.maddesi gereğince sözleşmenin tarafların birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla kurulacağını, TBK 14.maddesine göre yazılı yapılması gereken sözleşmelerde imzanın zorunlu olduğunu, taraflarca yazılı yapılması öngörülen sözleşmenin bulunduğunu, bu nedenle yazışmaların önem taşıdığını, …’in 13/05/2016 tarihinde düzenlenen tekne turunda yaşanan servis hatalarından dolayı özür dilediğini, verilen hizmetlerdeki aksaklıkları itiraf ettiğini, binlerce kez organizasyon düzenlendiğini, ancak hiç böyle bir durumla karşılaşmadığını ikrar ettiğini, ödeme istemek bir yana yaşananların telafisi olur mu bilmem diyerek müvekkili firma çalışanlarını misafir olarak ağırlamaktan bahsettiğini, bunun sebebinin davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre vermesi gereken hizmeti ifa etmemiş olması nedeniyle verilen hizmetin müvekkilinin müşterisi tarafından kabul edilmemiş olduğunu, bu sebeple hizmetin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle ödeme yapılmayacağının davacıya 02/06/2016 tarihli noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, ihtara dahi yanıt verilmediğini, davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, taraflar arasında teknede yemek organizasyonu hususunda sözleşme bulunduğu, davacı tarafça sunulan hizmetin kusurlu olduğu, bu hususun davacı tarafından davalıya gönderilen ve dosyada da yer alan “özür dileme” içerikli mailden de anlaşıldığı, davacı tarafça gönderilen mail içeriği, davalı tarafın hizmetin kötü yapıldığına dair beyanları da dikkate alınarak, hizmetin ne oranda kusurlu olduğunun belirlenmesi mümkün olmadığından mahkemece toplam fatura bedeli olan 32.745,00 TL’den Türk Borçlar Kanununun 114/2 maddesince takdiren %50 indirim yapılarak belirlenen bedel ile davalı tarafça yapılan 11.875,00 TL ödeme de dikkate alınması neticesinde davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptaline (toplam fatura bedeli olan 32.745,00 TL den Türk Borçlar Kanununun 114/2 maddesince takdiren %50 indirim yapılarak belirlenen bedel ve davalı tarafça yapılan 11.875,00 TL ödeme de dikkate alınarak) takibin 4.797,50 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, davalının itirazında haksız olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı ve davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı tarafın cevap dilekçesini kesin süreden sonra vererek deliller sunduğunu, süresi içerisinde cevap vermemesi nedeniyle bu iddialarının hükme esas alınmasının yasaya aykırı olduğunu, diğer taraftan davalının hizmetin ayıplı olduğuna dair iddiasını ispat yükü altında bulunduğunu, bu iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirket ile olan yazışmalarını sunduğunu, bunların delil niteliği taşımayan imzasız ve hangi şartlarda yazıldığı belirsiz yazılar olduğunu, davalının müvekkilinin kusurunu ispat etmesi dışında zararın miktarını da ispat etmek zorunda olduğunu, bilirkişi raporununda hatalı olup kabulünün mümkün olmadığını, heyet raporunda, ortada geçerli ve ayakta bir sözleşme olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi heyetinin davalı şirketin süresinde cevap vermeyerek ayıplı ifa iddialarını ileri sürme hakkını kaybettiğini göz ardı ettiğini, heyetin şirket çalışanı …’in 13/03/2016 tarihli mailini ikrar olarak değerlendirmiş ise de bunun usul ve yasaya uygun olmadığını, ikrarın HMK’da düzenlendiğini, şirket çalışanlarının ağırlama teklifinin müşteri memnuniyeti kazanmak amacıyla yapılmış olduğunu, müvekkil firmanın kusurlu olduğu veya hizmetin kusurlu ifa edildiği anlamını taşımadığını iddia ederek, kararın %50 indirim yapılmasına dair gerekçe nedeniyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılarak düzeltilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı tarafın borcunu gereği gibi ifa etmediğini, bilirkişi raporu taraflar arasındaki e-posta yazışmaları ve mahkeme ilamı ile sabit olmasına rağmen kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin çok sayıda ülkede 2000 yılından beri hizmet veren firma olduğunu, davacı taraf ile ilgili ayıbı hakkında 16/05/2016 tarihli e-posta ile cevap verildiğini, verilen e-posta cevabında talep edilen hizmette ağır kusurlu davranıldığının ikrar edildiğini, gönderilen ihtarnamede ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, 6098 sayılı TBK’nın 112.maddesinin gereği gibi borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda borçlunun kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğunun düzenlendiğini, ilaveten TBK’nın ayıp sebebi ile sorumluluk başlıklı 474.maddesinde ayıpları iş sahibinin uygun bir sürede bildirmek zorunda olduğu, 475.maddede ise seçimlik haklarının düzenlendiğini, davacı tarafça taahhüt edilen teknede gala yemeği verilmesi organizasyonunun ayıplı olarak ifa edildiğini belirterek, buna rağmen müvekkilinin sözleşmeden ayıplı ifa nedeniyle dönmüş olması dikkate alınmaksızın 4.797,50 TL ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; boğazda tekne turu hizmet bedeline dair faturanın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; davacının hizmet veren olduğu, davalı şirketin ise müşteri olarak yer aldığı, yazılı olmayan rezervasyon sözleşmesi kapsamında mail yazışmalarının gerçekleştirildiği, tekne turunun yapıldığı, davalı müşterinin kısmi ödemede bulunduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davacı tarafın takip konusu faturaya dayalı hizmeti ayıplı verip vermediği, ayıp nedeniyle yapılan tespitin yerinde olup olmadığı ve kabulün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; imzası bulunmayan rezervasyon sözleşmesinin mevcut olduğu, rezervasyon sözleşmesinde tarih olarak 13/05/2016 Cuma gününün belirlendiği, tekne tipinin belirlendiği, kişi sayısının 265, kalkış saatinin 19:00, bitiş saatinin 23:00, kalkış noktasının Kadıköy Kalamış Marina, varış noktasının Kadıköy Kalamış Marina, menünün özel menü, alkollü, kişi başı menü bedelinin 100,00 TL, Kalamış Alış – Bırakış farkının 1.250,00 TL, toplam 27.750,00 TL + %18 KDV olmak üzere genel toplam 32.745,00 TL, hesaba havale edilen bedelin 11.875,00 TL, kalan bedelin 20.870,00 TL olarak gösterildiği, taraf yetkilileri arasında organizasyonla ilgili whatsapp yazışmalarının mevcut olduğu, yine organizasyona dair teknedeki çekilen fotoğrafların olduğu, davalı şirket tarafından davacı hesabına banka havalesi ile 06/05/2016 tarihinde 11.875,00 TL’nin ödendiği, yine tarafların yetkilileri arasında yapılan mail yazışmalarının mevcut olduğu, 13/05/2016 günlü mail yazısında, toplantı programının belirtildiği, organizasyon programının paylaşıldığı, programda organizasyonun 13/05/2016 Cuma günü, 10:30-11:00 kahvaltı şeklinde başlayacağı, 14/05/2016 tarihinde 07:00 – 10:30 kahvaltı ve devamında bitirileceğinin belirtildiği, 16/05/2016 tarihli davacı şirketin e-posta adresinden davalı şirkete hitaben gönderilen tekne turu ile ilgili mailde, “öncelikle 13 Mayıs 2016 tarihindeki tekne turunuzda gerçekleşen servis hatalarından dolayı kurumunuzdan, bizi sizi tavsiye eden …’den ve sizlerden özür dileriz. … tarafından verilen hizmette yaşanan servis hizmeti, alkol sıkıntısı ve kısa sürede olsa ekmek sorunundan dolayı tekrar özür dileriz. İnan ki binlerce organizasyon düzenledim, hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. .. tekne turu olarak bu yaşananların telafisi olur mu bilmem fakat siz … çalışanlarını dilediğiniz zaman teknede misafirimiz olarak ağırlamaktan çok memnun oluruz ” ifadelerine yer verildiği, 02/06/2016 tarihinde davalı şirket tarafından Beyoğlu … Noterliğinde keşide edilen … yevmiye nolu ihtarnamenin davalı tarafa gönderildiği, ihtarnamede 13 Mayıs 2016 tarihi … Organizasyonunun gerçekleştirilmesine ilişkin olarak akdedilen müvekkili ile aralarındaki sözleşme konusu akşam yemekli tekne turu konulu sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi sebebiyle uğranılan zararın tazminin talep edildiği, ihtarname içeriğinde firmanın borcu gereği gibi ifa etmediği, sözleşmeye aykırı davrandığı, taahhüt edilenden farklı bir catering firması ile çalışıldığı, yeterli sayıda hizmet personelinin olmadığı, hijyen kurallarına dikkat edilmemesi, yiyecek ve içeceklerin yeterli miktarda ve kalitede olmaması, servis personellerinin misafirlerle tartışmaları ve benzeri gibi hususların sözleşmeye aykırı fiiller olarak sayılabileceği, TBK’nın 112.maddesi gereğince müvekkilinin zarara uğradığı, müvekkili şirketin müşterisinin ödemede bulunmadığı, ayrıca manevi zarara da uğradığı belirtilerek ön ödeme olarak firmaya yapılan 11.875,00 TL’lik tutarın üç gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği ve bakiye sözleşme bedelinin ödenmeyeceğinin belirtildiği, davacı hizmet veren şirket tarafından ise 21/09/2016 tarihli boğazda tekne turu bedeli adı altında 27.750,00 TL olmak üzere KDV dahil 32.745,00 TL tutarlı fatura düzenlediği ve söz konusu faturanın bakiyesinin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 25/10/2016 tarihli 20.870,00 TL asıl alacak, 150,09 TL işlemiş faiz olmak üzere 21.020,09 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davalı borçlunun borca ve takibe karşı yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. 18/10/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirkete ait defterlerde davalı taraftan 20.870,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalının defterlerinin HMK 222.maddesi gereğince delil teşkil edeceği, davalının ticari defter ve kayıt belgelerinin incelenmesi sonucunda 06/05/2016 tarihi itibariyle davacı taraftan 11.875,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, dosya içerisinde bulununan 13.05.2016 tarihli Rezervasyon Sözleşmesinin incelenmesinden; müşterinin … / … Firma Adı; … A.Ş, 13.05.2016 tarihli … adlı teknede, 265 kişi sayılı, kalkış saati 19:00, Bitiş Saati 23:00, Kalkış Noktasının Kadıköy Kalamış Marina olduğu, Varış Noktasının Kadıköy Kalamış Marina, Özel Menü Alkollü, CD Çalar DJ, kişi Başı Menü Bedelinin 100 TL., Kalamış alış bırakış farkının 1.250,00 TL. olmak üzere toplam 27.750,00 TL.* 418 KDV 4.995,00, genel toplamı 32.745,00 TL. “nin 11.875,00 TL.’si hesaba havale, kalan miktarın 20.870,TL. olduğu, davalı tarafın …com.tr adresinden 23.03.2016 tarihinde … konulu yazışmada, … akşamı … firmasının yaklaşık 275 kişilik bir gala yemeği planlandığını, yemeğin limitsiz yerli alkollü olacağını, İncisu için fiyat teklifi rica ettiğini bildirdiği, davacı i….com adresinden 23.03.2016 tarihinde davalı mail adresine, menü altenatiflerini fiyatları ile birlikte gönderdiği, davalı taraf ……com.tr adresinden 02.05.2016 tarihli yazışmalarında; menüde değişiklik yapmak istediklerini, menü 3 üzerinden ilerleyeceklerini ancak antre ve arasıcakları zenginleştirmek istediklerini, fiyat farkının ne kadar olduğunu sordukları, 05.05.2016 tarihli mail yazışmasında, davalı tarafın menü 3 üzerinden ilerleyip antre ve ara sıcakların menü 5’ten olacağını, 100 TL.’ye onay verdiklerini bildirdikleri davacı tarafın 05.05.2016 tarihli yazışmasında onayladığı, davacı tarafın …com adresinden 16.05.2016 tarihli davalı tarafa göndermiş olduğu mail yazışmalarında;”Öncelikle 13.05.2016 tarihindeki tekne turunuz da gerçekleşen servis hatalarından dolayı kurumunuzdan, bizi size tavsiye eden …’den ve sizlerden özür dileriz. … tarafından verilen hizmette yaşanan servis hizmeti, alkol sıkıntısı ve kısa sürede olsada ekmek sorunundan dolayı tekrar özür dileriz.İnanın ki binlerce organizasyon düzenledim hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım …. tekne turu olarak bu yaşananların telafisi olur mu bilmem fakat siz … çalışanlarını dilediğiniz zaman teknede misafirimiz olarak ağırlamaktan çok memnun oluruz.” dendiği, keşideci … A.Ş’nin 02.06.2016 tarihli İstanbul …Noterliği … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muhatap …/… adına göndermiş olduğu ihtarnamede; davalının müşterisi ile arasındaki sözleşme gereğince, 13.05.2016 tarihli “…” organizasyonu çerçevesinde, davalı ile işbu organizasyonun gerçekleştirilmesine ilişkin olarak “akşam yemekli teknu turu” konulu sözleşme akdedildiğini, ancak davalının, işbu sözleşme çerçevesindeki borcunu gereği gibi ifa etmeyerek (kötü ifa) Sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının bu kapsamdaki sözleşmeye aykırı fiilleri, bunlarla sınırlı olmamak üzere, örnek kabilinden; taahhüt edilenden farklı bir catering firması ile çalışılması, yeterli sayıda hizmet personelinin olmaması, hijyen kurallarına dikkat edilmemesi, davalı taraf …com.tr adresinden 23.03.2016 tarihinde … konulu yazışmada, … akşamı … firmasının yaklaşık 275 kişilik bir gala yemeği planlandığını, yemeğin limitsiz yerli alkollü olacağını, … için fiyat teklifi rica ettiğini bildirdiği, davacı …com adresinden 23.03.2016 tarihinde davalı mail adresine, menü altenatiflerini fiyatları ile birlikte gönderdiği, 05.05.2016 tarihli mail yazışmasında, davalı tarafın menü 3 üzerinden ilerleyip antre ve ara sıcakların menü 5’ten olacağını, 100 TL.’ye onay verdiklerini bildirdiği, davacı tarafın 05.05.2016 tarihli yazışmasında onayladığı, 13.05.2016 tarihli Rezervasyon Sözleşmesine göre; … isimli teknede, 265 kişilik kalkış saati 19:00, bitiş saati 23:00 özel menü alkollü kişi başı menü bedeli 100 TL., Kalamış Alış Bırakış Farkı 1.250 TL. olan toplam 27.750,00 TL. 418 KDV: 4.995,00 TL. genel toplamı 32.745,00 TL. olarak düzenlenmiş 11.875,00 TL. hesabahavele, kalan 20.870 TL. tur bitimi ödeneceğinin yazıldığı, dosya içerisinde bulunan Rezervasyon Sözleşmesinde tarafların kaşe ve imzası bulunmadığı, davalı taraf,ın anlaşmaya istinaden 06.05.2016 tarihinde davacı tarafın … Bankası … nolu hesabına davalı taraf … hesabından 11.875,00 TL. EFT yolu ile ödeme yaptığı, davacı tarafın 21.09.2016 tarihli … seri sıra numaralı Boğazda Tekne Turu Bedeli açıklamalı toplam 32.745,00 TL. ‘lik fatura düzenlediği ve ticari defter kayıt ve belgelerine işlendiği, davacının faturayı PTT iadeli taahhütlü olarak gönderdiği, dosya içerisine sunulan iadeli taahhütlü borkod numarası incelendiğinde, … borkod numaralı gönderinin 14.10.2016 tarihinde …’e teslim edildiğinin anlaşıldığı, davacının ticari kayıt ve belgelerine göre davalı taraftan 20.870,00 TL. fatura alacağının olduğunun görüldüğü, davalı tarafın ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesi sonucu, davacıya ait 21.09.2016 tarihli … seri sıra numaralı Boğazda Tekne Turu Bedeli açıklamalı toplam 32.745,00 TL. “ik faturayı defterine işlemediği, 06.05.2016 tarihinde 11.875,00 TL. ödeme yaptığı, davalı ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı taraftan 11.875,00 TL. alacaklı olduğunun görüldüğü, … AŞ ile Müşteri arasında 32.745,00 TL karşılığında teknede müzik eşliğinde alkol ve yemek hizmeti verilmesi konusunda anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede … AŞ’nin edimleri (tekne ile gezinti/taşıma), yemek ve alkol servisi (hizmet sözleşmesi), DJ tarafından müzik yayını ise (iş görme edimi olup TBK m. 502/1 uyarınca vekalete ilişkin hükümler uygulanacağı ), bunlar karşılığında müşterinin ise 32.745,00 TL. para ödeme borcu altına girdiği, edimler doğrultusunda taraflar arasında karma sözleşme bulunduğu sonucuna varıldığı, karma sözleşmelerdeki uyuşmazlıklara uygulanacak hükümlerin belirlenmesi konusunda doktrinde görüş birliği bulunmadığı, genel kabul gören görüşün, “Kıyas Kuramı”“ olduğu, buna göre, hakimin, sözleşmenin amacını ve tarafların karşılıklı menfaatini bağdaştırmaya çalışıp, yasa hükümlerini kıyasen uygulayarak uyuşmazlığı çözümleyeceği, ödeme şekilinin, ön ödeme kalanının tur bitimi teknede ödeneceği, konfirme tarihinin 27.05.2015 yazıldığı, rezervasyon sözleşmesinde tarafların kaşe ve imzasının bulunmadığının görüldüğü, her ne kadar iradi yazılı şekle bağlanan sözleşmelerde, yazılı şeklin kapsamında borç altına girenlerin imzaları bulunmak zorunda ise de somut olayda davalı tarafın sözleşmenin varlığını inkar etmediği, (TBK m. 14). sözleşmenin varlığı ve geçerliği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı için metinde tarafların imzalarının. bulunmaması hususunun değerlendirilmediği, somut olayda hukuki sorunun ise borcun gereği gibi ifa edilmemesi başlığı altında kötü ifadan kaynaklanan zararın giderimi olduğu, bu halde TBK m. 112 hükmü uyarınca, “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür”. Buna göre, kusurlu borçlu, borcunu gereği gibi ifa etmemesi (kötü ifa) ile uygun illiyet bağı bulunan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, hükümde de açıkça düzenlendiği üzere, borçlunun zararını tazmin zorunluluğunun ancak kusurlu ise söz konusu olduğu, yasada da borçlu açısından kusurun varlığının karine olarak kabul edildiği, borçlunun, bu karineyi çürütmedikçe kusurlu sayılacağı ve zararı tazmin borcu altında olacağı, somut olayda taraflar arasındaki yazışmalarda, borçlunun borcun gereği gibi ifa edilmediği hususunu kabul ettiği, (Bkz. …com adresinden 16.05.2016 tarihli davalıya gönderilen elektronik posta). zarar konusunda ise ispat yükünün alacaklının üzerinde olduğu, alacaklının, TBK m. 112 uyarınca, borcun gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararı ispat etmesi gerektiği, bu ispat yükünün kapsamına hem zararın varlığı hem miktarının girdiği, somut olayda zararın varlığı sabit olmasına rağmen miktarı konusunda bir değerlendirme yapılabilmesi için gereken somut verilerin bulunmadığı, şu halde TBK m. 114. hükmü ile yapılan yollama uyarınca TBK m. 50/1 uyarınca “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” hükmü gereğince konu hakkındaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, sonuç olarak, davalı tarafın, 06.05.2016 tarihinde davacı tarafın … Bankası … no’lu hesabına … hesabından 11.875,00 TL. EFT yolu ile ödeme yaptığı, davacı tarafın 21.09.2016 tarihli … seri sıra numaralı … Bedeli açıklamalı toplam 32.745,00 TL.’lik fatura düzenlediği ve ticari defter kayıt ve belgelerine işlediği, davacı tarafın faturayı PTT iadeli taahhütlü olarak gönderdiği, dosya içerisine sunulan iadeli taahhütlü borkod numarası incelendiğinde, … borkod numaralı gönderinin 14.10.2016 tarihinde …’e teslim edildiği, davacının ticari kayıt ve belgelerine göre davalı taraftan 20.870,00 TL. Fatura alacağı olduğunun görüldüğü, davalı tarafın ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesi sonucu, davacıya ait 21.09.2016 tarihli … seri sıra numaralı Boğazda Tekne Turu Bedeli açıklamalı toplam 32.745,00 TL.lik faturayı defterine işlemediği, 06.05.2016 tarihinde 11.875,00 TL.’lik kısmi ödeme yaptığı, taraflar arasında karma sözleşme bulunduğu, iradi yazılı şeklin unsurlarından birinin de tarafların imzası olduğu (TBK m. 14), somut olaydaki rezervasyon sözleşmesinde tarafların kaşe ve imzasının bulunmadığı, somut olayda tarafların sözleşmenin varlığını inkar etmediği, sözleşmenin varlığı ve geçerliği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, hukuki sorunun borcun gereği gibi ifa edilmemesi başlığı altında kötü ifadan kaynaklanan zararın giderilmesi olduğu, TBK m. 112 uyarınca, borçlu açısından kusurun varlığının karine olarak kabul edildiği, borçlunun bu karineyi çürütmedikçe kusurlu sayılacağı, taraflar arasındaki yazışmalarda, borçlunun borcun gereği gibi ifa edilmediği hususunun kabulünde olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre taktiren %50 oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından ve özellikle taraflar arasındaki mail yazışmaları ile gerçekleştirilen tekne turuna dair hizmet sözleşmesi kapsamında verilen hizmetin gereği gibi ifa edilmediği, davacı tarafça davalı yetkilisine gönderilen 16/05/2016 tarihli mailden anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşme niteliği itibariyle karma bir sözleşmedir. Dava ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın ikinci ayrımında borçların ifa edilmemesinin sonuçları üst başlığı altında borcun ifa edilmemesi olarak 112.maddede borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlunun kendisine hiç bir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın 114.maddesinde sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamı başlığı ile borçlunun genel olarak her türlü kusurdan sorumlu olduğu, borçlunun sorumluluğunun kapsamının işin özel niteliğine göre belirleneceği, iş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa sorumluluğun daha hafif olarak değerlendirileceği, 114/2.fıkrada ise haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı, 116.madde de ise yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk başlığı ile borçlunun borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler yada yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 199.maddesinde ise belge düzenlenmiştir. Düzenlemede, uyuşmazlık konusu vakıalara ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının bu kanuna göre belge olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, yukarıda ifade edildiği üzere davacı şirket mail adresinden davalı şirket yetkilisine gönderilen mail bir belge olup söz konusu mailde hizmet sırasında yaşanan aksaklıklar ve eksikliklerden bahsedilerek telafi yolları sunulmuştur. Bu durumda ise borcun gereği gibi ifa edilmediğinin TBK 112.maddesi gereğince kabulü gerekecektir. Diğer yandan, davacı şirket tarafından sunulan hizmetler dava dışı firmalar aracılığıyla gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmış olmakla birlikte TBK 116.maddede de belirtildiği üzere onların işi yürüttükleri sırada verdikleri zararı gidermekle davacı yükümlü olacaktır. Sonuç olarak, mahkemece sözleşme kapsamında verilen edimin ayıplı olması nedeniyle 114/2.fıkradaki düzenleme ve tüm yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak davalı tarafın bundan dolayı uğramış olduğu zararı ispatlayamamış olması nedeniyle taktiren %50 oranında fatura bedelinden sorumluluğuna dair karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı tarafça her ne kadar TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine kıyasen dava tarihinden önce gönderilen ihtarname ile sözleşmenin fesih edildiği savunmasında bulunulmuş ise de sözleşmenin ifası aşamasından sonra feshin geriye dönük olarak sonuç doğurması ancak verilen şeylerin iadesi kapsamında olabileceğinden bu durumda ise hizmetin ifası ayıplıda olsa yerine getirilmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda kabulün bu kapsamda da hakkaniyetli olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Keza TBK 475.maddede, iş sahibinin seçimlik hakları arasında ayıp oranında bedelden indirim istemi de yer almaktadır. Her ne kadar davalı tarafça ihbarname ile sözleşmeden dönüldüğü ve ön ödeme bedelinin iadesi talep edildiği belirtilmiş ise de sözleşme konusu hizmet süreli olmayıp, ifa edilmesi ile sona ermiş olduğundan ve davalı tarafça yukarıda yer verildiği üzere uğranılan zarar ispat edilemediğinden, TBK 475/1-1.bentte belirtildiği üzere eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı yada sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olması durumuna dair düzenlemenin iş bu somut uyuşmazlıkta uygulanmasının yerinde olmayacağı, bu sebeple davalının buna ilişkin olarak ileri sürmüş olduğu iddialarının ve istinaf nedenlerinin isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle taraflar arasındaki gerçekleştirilen mail yazışmaları ile bilirkişi raporu sonucunda 6098 sayılı TBK’nın ilgili hükümleri uyarınca hizmetin ayıplı ifası nedeniyle davanın kısmen kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1298 Esas, 2018/241 Karar ve 30/03/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı ve davalı tarafça ayrı ayrı peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan ve davalıdan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/02/2022