Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3149 E. 2019/1068 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3149 Esas
KARAR NO : 2019/1068
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/435 Esas
KARAR NO : 2018/662
KARAR TARİHİ 21/05/2018
DAVA : KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyasında Müflis …Ltd Şti.nin iflas tasfiyesi basit usulle yürütüldüğünden iflas masasını temsilen iflas dairesinin hasım gösterildiğini, temsilde hata nedeniyle davanın reddedilemeyeceğini, müvekkilinin, …. (… grubu) bünyesinde yer alan, … logolu televizyon kanalının tüm haklarına sahip olan saygın bir yayın kurulu olduğunu, Müflis …Ltd Şti ile müvekkili arasında imzalanan 07.03.2012 tarihli yapım sözleşmesi ile … logosu altında yayın yapan müvekkiline ait televizyon kanalında, “…” isimli gündüz kuşağı kadın programının yapım işinin müflis şirket tarafından yürütüldüğünü, bahsi geçen sözleşmenin 10. maddesinde, programda görev alan kişilerden, sunucu, konuk ve meslek birliklerinden ve sair üçüncü kişilerden programla ilgili müvekkiline gelebilecek talepler nedeniyle yapımcı müflis şirketin sorumlu olduğunu, müvekkiline gelebilecek her türlü taleplerin müflis şirket tarafından üstlenip ödeneceğini, program nedeniyle müvekkiline yapılacak hukuki ve cezai tüm takiplerden ve cezalardan yapımcı müflis şirketin sorumlu olacağının hükme bağlandığını, imzalanan Yapım Sözleşmesi kapsamında yayınlanan ” …” adlı programın 02.04.2012 tarihli yayınında 6112 sayılı Kanunun 8 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz” hükmünün ihlal edildiğinin RTÜK tarafından tespit edilerek, RTÜK’ün 02.05.2012 tarihli ve 2012/28 sayılı toplantısında alınan karar ile müvekkili şirkete 234.962,00 TL idari para cezası uygulandığını ve kanun yollarından sonuç alınamaması nedeniyle söz konusu para cezasının müvekkili şirket tarafından 29.04.2014 tarihinde ödendiğini, yine 29.06.2012 tarihli program nedeniyle kişilik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle üçüncü şahıs … tarafından davada Hendek Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/266 Esas, 2014/389 Karar, 12.06.2014 tarihli karar ile müvekkilinin manevi tazminat ödemeye mahkûm edildiğini ve kararın Yargıtayca onanması üzerine ilama müstenit başlatılan Hendek İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 13.01.2015 tarihinde 4.138,03 TL ödeme yapıldığını, gerek RTÜK tarafından kesilen idari para cezası nedeniyle ödenen tutar ve gerekse mahkeme kararı gereği ödenen manevi tazminat tutarı taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10. maddesi uyarınca yapımcı müflis şirketin sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle müflise rücu etmek bakımından ödenen hem 4.138,03 TL manevi tazminat alacağı hem de 234.962,00 TL idari para cezası tutarı toplamı için … numaralı 20.01.2017 tarihli 239.1000,03 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, açıklanan şekilde borçlu olan … Ltd Şti nin İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/138 Esas sayılı dosyasından verilen 17.11.2016 tarihli karar ile iflasına karar verilmesi nedeniyle tasfiyenin yürütüldüğü İstanbul …. İflas Dairesi … Esas sayılı dosyasına 23.02.2017 tarihinde alacak kaydı için başvurulduğunu, tasfiyesi basit uslde yürüten iflas müdürlüğünce 239.100.03 TL lik fatura alacaklarının 4.138.03 TL sinin mahkeme kararına dayanması nedeniyle kabulüne 234.962,00TL lik kısmının ise ibraz edilen banka dekontu ile fatura tarihinin farklı yıllara ait olması ve müflis yetkilisinin kabul etmemesi nedeniyle davayı gerektirdiğinden reddine karar verildiğini, müvekkilinin, sözleşmeden kaynaklanan rücu hakkı kapsamında, mevzuata aykırı yayın yapılmasına göz yuman yapımcı müflisin kusurlu hareketi nedeniyle müflis adına ödemek zorunda kaldığı paranın iadesini talep etmekte olduğundan verilen ret kararı haksız ve manevi tazminat alacağının kabul edilip aynı mahiyetteki bir diğer talebin reddinin çelişkili olduğunu, İflas Müdürlüğünün idari para cezasının müvekkili tarafından ödendiği tarih ile müflis şirkete faturalandırıldığı tarih arasında farklılık olmasının ret kararına gerekçe olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek İflas müdürlüğünün ret kararının kaldırılarak Radyo Televizyon Üst Kurulunun 02.05.2012 tarihli ve 2012/28 no.lu toplantısında alınan karar nedeniyle müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı idari para cezası tutarı olan 234.962,00 TL nin iflasın açılması tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte İstanbul …. İflas Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile yürütülen basit tasfiyede iflas masasına kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, dava konusu alacakla ilgili Borçlar Kanunu’nda belirtilen hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin dolmuş olduğunu, davacı taraf, bu kadar uzunca bir süre söz konusu iddia ettiği cezaya ilişkin hususu müvekkil davacıya zamanında bildirmeyerek zapta karşı tekeffül yükümlülüklerini yerine getirmeyerek müvekkili davalının yasal yollara başvurma hakkını elinden aldığını, öncelikle davacının, dava konusu ile alakalı müvekkili davalıya daha öncesinden bildirim yapıp yapmadığı hususlarının araştırılmasını talep ettiklerini, davacı tarafın yasa gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyip, aradan uzunca bir süre geçtikten ve şirket iflas ettikten sonra bu yola müracaat etmesinin kötüniyetli ve yasaya aykırı olduğunu ve talebinin kanun nazarında kabul görmemesi ve reddi gerektiğini, asıl ispat edilmesi gerekenin bu cezaya ilişkin davacının herhangi bir kanun yoluna başvurup vurmadığı veya davalı müvekkilinin, herhangi bir kanun yoluna müracaat etmesi noktasında kendisine bildirim yapılıp yapılmadığı hususu olduğunu beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK.nun 73/2. maddesine göre, tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişinin, durumu birlikte sorumlu olduğu kişi- lere bildirmek zorunda olduğu, aksi takdirde zamanaşımının, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlayacağı hükmünü içermekte olup, davacının davalıyı cezanın kendisine bildirildiği tarih olan 30.05.2012 tarihinden itibaren makul (bir-iki ay) süre içinde bildirmesi gerektiği değerlendirilerek davacı tarafından davalı müflis şirkete bildirimde bulunulmaması karşısında 6098 sayılı TBK’nun 73/1. maddesi gereğince davanın yasal iki yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 17/08/2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Adil yargılama hakkının ihlal edildiği, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği, mahkeme kararında bilirkişi raporuna itirazlarının neden değerlendirilmediğinin belirtilmediği, kararın bilirkişi raporundan aktarıldığı, buna gerekçe denemeyeceği, tahkikat bitmeden karar verildiği, taraf vekillerine rapora beyanda bulunmak için süre verildiği, fakat aynı ara karardan gelecek celsenin sözlü yargılama duruşması olacağının kararlaştırıldığı, bunun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği,2-Müvekkilinin alacağının zaman aşımına uğramadığı mahkemenin dayandığı TBK 73. maddenin haksız fiillerden doğan borç ilişkilerine ilişkin zaman aşımı süresini düzenlediği, oysa dava konusu alacağın kaynaklandığı borç ilişkisinin, TBK 147. Maddesi olup, bu maddeye göre zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğu ve kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava İİK 235 maddesine göre açılan kayıt kabul davasıdır. Taraflar arasında 07/03/2013 tarihli yapım sözleşmesi düzenlendiği, davalının bu sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle RTÜK tarafından idari para cezası uygulanmasına sebep olduğu, davalının sebep olduğu ve davacının yatırmış olduğu bu idari para cezasından kaynaklanan para cezasının tazmini için davacı tarafın, müflis şirket iflas idaresine 23/02/2017 tarihinde alacağın iflas masasına kaydı için başvuru yaptığı, iflas masasınca alacağın sadece 4.138,03 TL’lik kısmın kabul edildiği, kalan kısma ilişkin talebin reddine karar verildiği, davacının, iflas masasınca reddedilen kısmın iflas masasına kaydı için süresinde bu davayı açtığı, mahkemece TBK 73 maddesi gereğince alacağın zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.TBK 73. maddesi, kusursuz sorumluluk başlığı altında düzenlen- miş olup, haksız fiilden dolayı uğranılan zararın, rücuen tazmin edilmesi talebinin, hangi süre içinde yapılması, yani zaman aşımı süresine ilişkin bir düzenlemedir.Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, davacının talebi, müflis şirketle aralarında düzenledikleri 07/03/2012 tarihli yapım sözleşmesinin 9. Maddesine dayanmaktadır.Sözleşmesinin 9. Maddesi şöyledir;”Yapımcı ve taahhüt eden, …ın uğrayacağı maddi ve manevi her türlü zararı ikinci bir ihtar, ihbar ve mahkeme kararına gerek kalmaksızın derhal karşılayacağını kabul ve taahhüt eder.”Görüleceği üzere, davacı, sözleşme konusuyla ilgili …. para cezası uygulanarak meydana gelen zararın sözleşmeden kaynaklandığı ve bu sözleşme gereğince de davalının zararı gidermek zorunda olduğu iddiasıyla bu davayı açmıştır.Hal böyle olunca, somut olaydaki zaman aşımı süresinin sözleşmeden kaynaklanan borç hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.Sözleşmenin niteliğine bakıldığında, taraflar arasında imzalanan 07.03.2012 tarihli yapım sözleşmesinin eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.TBK 146. maddesiyle, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın10yıllık zaman aşımına tabi olacağı hüküm altına alınmıştır. TBK 147/6 maddesinde de, yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar için zamanaşımı süresi 5 yıl olarak öngörülmüştür.
Bu durumda, dava konusu borcun haksız fiil ilişkisinden değil, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığı,eser sözleşmesinden kaynak- lanan alacakların TBK 147/6 maddesi gereğince 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, somut olayda davacı zararının ödemeyle gerçekleştiği tarih olan 29/04/2014, davanın ise, 09/05/2017 tarihli olduğu, buna göre dava tarihi itibariyle,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, mahkemece, taraflar arasındaki hukuk ilişkinin yanlış nitelendirilmesiyle olaya uygulanacak zaman aşımı hükümlerinde yanılgıya düşülerek, alacağın zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, bu aşamada esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunu kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, delillerin usulünce toplanarak, davanın esasına girilerek karar verilmesi için, dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/435 E. 2018/662 K. 21/05/2018
tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/06/2019