Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3146 E. 2022/109 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3146 Esas
KARAR NO: 2022/109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2018
NUMARASI: 2014/177 Esas, 2018/786 Karar
BİRLEŞTİRİLEN DAVA: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2015/366 E
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞTİRİLEN DAVA: TAZMİNAT (Ayıplı İfadan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı … vekili 23.05.2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin iş yaptıran gerçek ve tüzel kişilerin programlarını belirlenen şartlara göre hazırlanması, tanıtım ve teknik desteğinin sağlanması ile yapımcı sıfatıyla … Haber kanalında yayınlanması adına hizmet verdiğini, davalı şirketin 30.01.2014 tarihli “ Gelişen Türkiye Programı Tanıtım Sözleşmesi “ gereği İş yaptırdığını, borç miktarı olan 10.030,00 TL ‘yi ödemediğini, öncelikle kendilerine ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye itiraz etmeleri üzerine de Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yapmış olduğu yetki itirazının kabul edilerek dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numarasına kaydedildiğini, davalının alacağın tahsilini geciktirmek için takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız ve hukuksuz olduğunu, sözleşmenin 3. maddesinde belirtildiği üzere yapımcının RTÜK kanun ve ilgili yönetmelikler gereği yayınlanacak tanıtımdan dolayı sorumlu olduğunu, sözleşmede yayın tarihinin 15.02.2014 olarak belirtilmiş ise de 2014 yerel seçim yayınlarının yoğunluğundan dolayı programın ertelendiğini, davalıya bilgi verilmek üzere 01.03.2014 tarihinde yayınlandığını ve sözleşmede yayın süresi 5 dakika olarak belirlenmiş ise de 5 dakika 45 saniye yayın yapıldığını, alacağın defalarca talep edilmesine rağmen kötü niyetle bugüne kadar ödenmediğini iddia ederek, İtirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere İcra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, icra dosyası derdest iken yeniden takip başlatıldığını, takibe konu borcun müvekkili şirket tarafından sözleşme tarihinde nakten ve defaten ödendiğini, bu hususun fatura ve ticari defterler ile sabit olduğunu, ödemenin nakten ve defaten yapıldığı için 2. maddede herhangi bir ödeme tarihi ve şeklinin belirlenmediğini, şirketin davacıya borcunun olmadığını, ayıplı ifa nedeniyle haklarını saklı tuttuklarını, davacının sözleşme ile taahhüt ettiği tarihte değil ileri bir tarihte yayın yaptığını, şirketin elde edeceği fayda bittikten sonra yayın yapıldığını, seçimin RTÜK kanun ve yönetmeliklerinden kaynaklanan bir sebep olmadığını savunarak, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/366 ESAS, 2015/798 KARAR SAYILI DOSYASI :
İDDİA: Davacı … Ltd. Şti vekili 04.04.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı arasında 30.01.2014 tarihli TV Çekimi ve Prodüksiyon Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin iş bedelini peşin ödediğini, tanzim edilen kapalı faturayı düzenlediğini, 15.02.2014 tarihinde yayınlanması gereken programın 15 gün geciktirilerek yayınlandığını, davalının bu suretle açıkça ayıplı ifada bulunduğunu, davalının yayının seçimler nedeni ile geciktiğini söylemiş ise de seçimin RTÜK kanun ve yönetmeliklerinden kaynaklanan bir sebep olmadığını, programın tanıtım amaçlı olduğunu, akaryakıt piyasasının oldukça hareketli ve değişken olduğundan, finansal verilerin, rakiplerin pozisyonu, müşteri değerleri anlık değiştiğinden davalının programı 15 gün değil bir kaç gün geç yayınlamasının beklenen faydayı iyiden iyiye azalttığını iddia ederek, fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hizmetin ayıplı ifası nedeniyle sözleşme bedelinde indirim yapılması gereken oranın %50 olduğunun tespiti ile bu orana tekabül eden bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, derdestlik nedeniyle davanın usülden reddi gerektiğini, İtirazın iptali davası açıldığını, dosyada alınan bilirkişi raporunda haklılığı yönünde kanaate varıldığını aynı konuda iki farklı dava açılamayacağını savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, taraflar arasında, 15.02.2014 tarihinde … Haber Kanal’ında “ Gelişen Türkiye “ programı içinde tanıtım filminin yayınlanması için TV Çekim ve Prodüksiyon Sözleşmesi imzalandığı, bilirkişi raporunda, RTÜK Kanunları ve yayın CD’si incelendiğinde RTÜK Kanunlarında yayının ertelenmesine sebep olacak herhangi bir maddeye ve firma tanıtım CD’sinde bunu etkileyecek herhangi bir olumsuz şeye rastlanmadığının belirtildiği, gecikmenin ayıplı ifa olarak değerlendirilse de 5 dakikalık yayının firmanın imajına ve genel tanıtımına yönelik bir röportaj olması nedeni ile bu tarz firma tanıtımlarının zamanında yayınlanıp yayınlanmamasının firmalar için herhangi bir imaj kaybına ve maddi zarara sebep olmadığı, kaldı ki zararın varlığına yönelik belge sunulmadığı dikkate alınarak, asıl davaya konu alacağın varlığının davacının ticari defter ve belgeleri ve taraflar arasında ki sözleşme ile kanıtlandığı, gecikmeli de olsa programın yayınlanmış olması karşısında ayıplı ifanın telafi edildiği ve zarar oluşmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı birleştirilen dosya davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, dava konusu faturanın kapalı olduğu dikkate alınmadan karar verildiğini, yapılan incelemede davacının işletme defterinden ödemenin yapılıp yapılmadığının tespit edilemediğini, bilirkişi kök ve ek raporda davacının İşletme defteri İle alacak ispatında bulunamayacağının belirtildiğini, davacı alacağını ispat için başka bir delil sunmadığını, davacı alacağını ispat edemediğini, borcun ödendiğine ilişkin karine olarak kapalı faturanın mevcut olduğunu, davacının bu karinenin aksine bir delil ortaya koyamadığını, ayrıca sözleşmenin 2. maddesinde ödeme tarihi ve şeklinin belirtilmediğini, bu satırların karşılarının boş bırakılmış olmasının ödeme yapıldığının göstergesi olduğunu, ödemenin yapılmadığının yasal delillerle davacı tarafından kanıtlanması gerektiği hususunun gözetilmediğini, bilirkişi raporları ve içtihatlara aykırı karar verildiğini, birleştirilen davada TBK 475 göre indirim yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, indirim için zarar şartının öngörülmediğini, sırf ayıbın gerçekleşmesinin yeterli olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali, birleştirilen dava ise hizmetin ayıplı olduğunun tespiti ile bedelden indirim yapılması istemine ilişkindir. Taraflar arasında, TV Çekimi ve Prodüksiyon Sözleşmesinin mevcudiyeti, sözleşme konusu yayının geç yayınlandığı konularında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalının sözleşme bedelini ödemiş olup olmadığı, kapalı faturanın niteliği, davacının takip konusu fatura alacağının mevcut delillerle subuta erip ermediği ile hizmet konusu yayının geç yayınlanmış olmasının ayıp kapsamında olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, … … başlıklı maktu sözleşmenin, … Prodüksiyon olarak davacı … ile davalı şirket arasında 30.01.2014 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmede, yayın süresinin rakamla ”…”, programın “…“, kanalın “…” yayın tarihinin 15.02.2014, sözleşme bedelinin 8.500,00 TL +KDV =10.030,00 TL olarak belirtildiği, fatura bilgisi bölümünde, 30.01.2014 tarihli 07 nolu faturanın kapalı olarak kesildiği ve müşteriye verildiğine dair bölümün yer aldığı, sözleşmenin 1. maddesinde, nitelikleri ve şartları belirtilen çekim ve prodüksiyon hizmeti verileceği, televizyonda yayınlanacak formata dönüştürüldüğüne yer verildiği, ”2”.maddede ise fatura her ne kadar kapalı kesilmiş ise de faturaya konu bedelin İş bu sözleşmede belirtilen tarihte ve şekilde ödeneceği, İş bu sözleşmenin imza edilmesiyle yapımcı şirketin belirtilen vadede ücret alacağının doğmuş olacağı, ödenmeyen bedel için ihtara gerek kalmaksızın vade tarihinden itibaren reeskont faizi ve %30 cezai şart uygulanacağı, “3”. maddede, yapımcının RTÜK Kanunu ve ilgili Yönetmelikler gereği yayınlanacak tanıtımdan dolayı sorumlu olduğu, ilgili maddelere uymak zorunda olduğu, bu ve benzeri sebeplerden dolayı yayın ve çekimlerde değişiklik yapılabileceği, bu durumun fesih nedeni olamayacağı, iş bu sözleşmenin imzalanması ile yayıncının borcu ifa etmiş olduğu, “4”. maddede, İş bu sözleşmenin tamamen çekim prodüksiyon hizmetinin ifası ile ücretine ilişkin olduğu yayına dair herhangi bir ücret talep edilemeyeceği, yayının ücretsiz olarak yerine getirileceği. “5”. maddede, herhangi bir ihtilaf vukuunda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğuna yer verildiği, davacı tarafça davalı şirket adına sözleşmede belirtilen şekilde 30.01.2014 tarihli, 000007 seri nolu 8.500,00 TL, KDV ile birlikte toplam 10.030,00 TL bedelli “ Yayın ve prodüksiyon bedeli “ ne dair fatura düzenlendiği, faturanın sözleşmede belirtildiği şekilde kapalı fatura şeklinde düzenlendiği, sözleşme konusu yayının sözleşmede 15.02.2014 tarihi olarak belirtilmiş olmasına rağmen 01.03.2014 tarihinde saat 20;00-21;00 arasında 5 dakika 45 saniye gerçekleştirildiği, davacı tarafça davalı şirkete fatura konusu borcun ödenmesi amacı ile Bakırköy … Noterliğinin 27.03.2014 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesini düzenlediği, ihtarnamede yayının gecikmesinin siyasi partilerin yerel seçim miting yayınları nedeniyle bütün TV kanallarındaki programlarda sapmalar olduğu, sözleşmenin 3. maddesi gereğince, yayın ve çekimlerde değişiklik yapılmasının sözleşmenin feshi nedeni olmadığını, geç yayın yapıldığı iddiasının haklı olmadığı, tanıtım filminin 01.03.2014 tarihinde yapılacağının bildirildiği, ayrıca sözleşmede yayın süresinin 5 dakika belirtilmesine rağmen 5 dakika 45 saniye yayın yapıldığı belirtilerek, fatura bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içinde hesaba ödenmesinin talep edildiği, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davacının davalı hakkında, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında,10.030,00 TL asıl alacak ve 106,00 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 10.136,99 TL alacağın tahsili amacı ile 14.04.2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, takibe ve yetkiye itirazı üzerine, yetki itirazının kabul edilerek, davalı borçlu şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 29.04.2014 tarihli ilamsız takip ödeme emrinin davalı şirkete 05.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin 06.05.2014 tarihinde yasal süre içerisinde itiraz ettiği ve İş bu davanın İcra ve İflas Kanunun 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır. 09.03.2015 tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda, davacının ibraz edilen 2014 yılına ilişkin işletme defterinin açılış tasdikinin süresinde yapıldığı, V.U.K ve T.T.K ‘na uygun tutulduğu ve işlendiğinin tespit edildiği, 30.01.2014 tarihli 10.030,00 TL tutarındaki faturanın işletme defterinin gelir sayfasına kayıtlı olduğunun tespit edildiği, İşletme defterinin yapısı ve işleyişi itibarıyla ödeme ve tahsilatları içermediğinden defterden davalının ödeme yapıp yapmadığı ve dolayısıyla borç/ alacak bakiyesinin tespit edilemeyeceği, yalnızca alış satış faturalarının kayıtlı olup olmadığının tespit edilebileceği, sözleşmede yayının gecikmesi halinde nasıl bir yol izlenemeyeceğinin belirlenmediği, sonuç olarak, davacı ticari defterlerinin açılış tasdikinin süresinde yapıldığı, alacağa konu faturanın kayıtlara işlendiği, davacının yanlar arasındaki sözleşme gereğince tanıtım edimini 15 günlük gecikme ile yerine getirdiği, davacının asıl alacağı talep edebileceği belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporu gereğince alacağın subuta erdiğini davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili 01.06.2015 tarihli dilekçede, ödeme belgesi varsa taraflarına sunulması için süre verildiğini, borcun ödendiğinin yazılı belgesinin davacının tanzim ettiği kapalı fatura olduğunu, ödemeye karine teşkil ettiğini, alacağın ispat külfetinin davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 21.03.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda sonuç olarak, davalı karşı davacının indirim talebinin uzmanlık konusu olmadığını, programın geç yayımlanarak hizmetin ayıplı ifa edildiğinin muhakkak olduğunu, bu nedenle indirim yapılması gerektiğini, vergi kanunlarına göre işlem yapmak zorunda olan davalı karşı davacı şirketininde, fatura tutarını ödediğini banka havalesi, çek, senet, kredi kartı vb belgeler ile kanıtlaması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşme ve dava konusu faturanın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun birinci kısım, birinci bölümünde, borç ilişkilerinin kaynakları, birinci ayrımında ise sözleşmeden doğan borç ilişkileri düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK m.1.nin üst başlığında sözleşmenin kurulmasına yer verilerek, irade açıklaması düzenlenmiş, düzenlemede, sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı, irade açıklamasının açık veya örtülü olabileceği belirtilmiştir. 12. maddede, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir. Somut davada, gerçekleştirilen sözleşmeye kanunda hiçbir şekil şartı öngörülmemiştir. Bu durumda tarafların şekle bağlı olmaksızın sözleşme ilişkisine girebileceklerinin kabulü gerekecektir. Yasanın 3. maddesinde öneri ve kabule yer verilmiş, 5/1. fıkrada, kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan bir kişiye yapılan önerinin zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği ana kadar önereni bağlayacağı, 6.maddede, önerenin kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse önerinin uygun bir sürede reddedilmediği takdirde sözleşmenin kurulmuş sayılacağı belirtilmiştir. İş bu davada taraflar arasında yasal düzenleme kapsamında geçerli bir sözleşmenin varlığı tartışmasızdır. Takip konusu faturanın kapalı fatura olduğu da yine taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Kapalı fatura ödemeye karinedir. Davalı savunmasında faturanın kapalı olduğunu ve borcu bulunmadığını, ödendiğini savunmuştur. Ne var ki her iki tarafın özgür iradesi ile akdedilen sözleşmede, faturanın kapalı olarak kesildiği ve müşteriye verildiği ile birlikte “2”.maddede ise faturanın kapalı fatura olarak kesilmesine rağmen ödemeye ayrıca yer verilmiştir. Bu durumda, sözleşme hükümleri kapsamında sözleşme tarihinde kapalı olarak düzenlenen fatura bedelinin ödendiğini ispat külfetinin davalı tarafta olduğunun kabulü isabetli olacaktır. Davalı buna dair ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu iddia etmiş ise de somut davada bu iddia yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça, hizmet bedelinin ödendiğine dair ticari defter ve kayıtları başta olmak üzere herhangi bir belgeyi dosyaya ibraz etmemiştir. Şu halde, davacı hizmet verenin sözleşme kapsamında fatura bedeline hak kazandığına dair mahkeme kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Davalı birleştirilen dosya davacısı, hizmetin geç ifa edilmesi nedeniyle ayıplı hizmet olduğunu iddia ederek, bu ayıbın tespiti ve bedelden indirilmesini talep etmiştir.Hizmet konusu yayının sözleşmede belirlenen yayın tarihinden itibaren yaklaşık 15 gün sonra yayınlandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ki TV Çekimi ve Prodüksiyon sözleşmesininin hizmet ve eser olmak üzere karma bir sözleşme olduğunun kabulü özellikle TV Çekimi nedeniyle uygun olacaktır. Eser sözleşmesi, 6098 sayılı TBK ‘nın 470 vd maddelerde düzenlenmiştir. 473. maddede, yüklenicinin işi sözleşme hükümlerine aykırı olarak geciktirmesi durumunda iş sahibinin teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebileceğine yer verilmiştir. Davalı tarafça, sözleşmede belirlenen nedenlerden olmadığını iddia ettiği gecikmeye karşı, yayın tarihine ve cevap dilekçesi tarihine kadar herhangi bir ihbarda bulunmamıştır. Aksini iddia etmediği gibi buna dair herhangi bir delilde ibraz edilmemiştir.TBK 474. maddesinde ayıp sebebiyle sorumluluk üst başlığı altında, iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. İş bu kapsamda da davalı tarafça hizmetin geç verildiği bilinmesine rağmen buna dair herhangi bir bildirim yapılmamıştır. İş sahibinin seçimlik hakları arasında, TBK 475/2. fıkrasında, eseri alıkoyup ayıp oranda bedelden indirim istemeye yer verilmiştir. Davalı birleştirilen davacı şirket talebinin bu madde kapsamında değerlendirilmesi uygun düşecektir. Ne varki TBK 477. maddede, eserin açıkça veya örtülü olarak kabülünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluktan kurtulacağı belirtilmiştir. Davalı tarafça, davacıya ayıpla ilgili herhangi bir ihbar gönderilmemiş olmasına rağmen, davacının sözleşmede belirlenen süreden daha fazla süreli TV yayını yaptığı, bir anlamda gecikmenin telafisi yoluna gidildiği, diğer taraftan davalı birleştirilen davacı şirket tarafından ihbar edimi yerine getirilmediğinden eserin geç yayınlanmasını kabul etmiş sayılacağı göz önünde bulundurulduğunda mahkemece birleştirilen davanın red gerekçesinde de sonuç olarak bir isabetsizlik görülmemiştir. Nitekim, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, davalı birleştirilen dosya davacısı iddialarını ispat edememiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle sözleşme hükümleri Türk Borçlar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri ile tüm dosya kapsamı neticesinde, kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak, davalı / birleştirilen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/177 Esas, 2018/786 Karar ve 18.06.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022