Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3134 E. 2022/39 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3134 Esas
KARAR NO: 2022/39
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2015/812 Esas, 2018/836 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin kuruluş aşamasında ortaklığa kabul edildiğini, mali yükümlülükleri yerine getirdiğini, 2012 yılına kadar üyeliğinin devam ettiğini, kooperatife 125.000,00 TL+20.000 USD ödeme yaptığını, ancak davalı tarafça talep edilen 200.000,00 TL’nin ödenemediğini, müvekkili tarafından davalıya keşide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 04/07/2012 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ödediği paranın iadesi ve ortaklıktan çıkarılması talebinde bulunduğunu, davalının ihtarnameyi 09/07/2012 tarihinde tebellüğ ettiğini, ancak bugüne kadar bir karar almadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL çıkma payının çıkma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 02/02/2018 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporunda belirtilen 106.703,73TL ile davalının kabulünde bulunan 20.000 USD doğrultusunda dava değerini 165.825,73TL’ye yükselttiklerini belirterek 165.825,73 TL’nin 25.07.2011 tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme aksi kanaatte ise 06.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası şartları bulunmadığından davanın esasa girilmeden usulden reddedilmesi gerektiğini, Kooperatifler Kanunun 17. Maddesinde ” kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte iade ve ödemelerin, ana sözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir.” Hükmüne göre kooperatif için borcun ödenmesi gereken tarihin 2016 Ocak tarihi olduğunu, alacağın muaccel olmadığını, kooperatif kayıtlarında davacının ayrıldığı yılın sonundaki hesaplanan toplam ödemelerin yasal kesintiler yapılmadan 112.523,75 TL. + 20.000 USD. olarak göründüğünü, Bilançonun 31 Ocak 2013 tarihinde kesinleştiğini, üç yıllık ertelemeye karar verildiği için de yasal faizin başlangıcının 2016 Ocak tarihi olduğunu, davacı tarafın kooperatif üyeliğine dair herhangi bir hak ve/veya alacağının üçüncü kişilere devredilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporuna göre; 28/11/2010 tarih ve … numaralı karar ile davacı …’in üyeliğinin sona ermesine karar verildiği, fakat bu kararı takip eden 25/06/2011 tarihinde yapılmış olan 2010 yılı Genel kurulunda çıkma ile ilgili bir karar alınmadığı, Genel Kurulu’na sunulmuş olan bilançosu dikkate alındığında 31/12/2010 tarihine kadar yapılmış olan Genel Giderlerin 417.487,04 TL, Genel Kurul Kararında ve hazirun cetvelindeki üye sayısının 23, her üyeye isabet eden genel gider hissesinin 18.151,61 TL olduğu, davacı …’in toplam 123.500,00 ödemesinden mahsup edildiğinde 105.348,39 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından keşide edilen Bakırköy … Noterliğinin … sayılı üyelikten ayrılma ihtarnamesinin, 06/07/2013 tarihinde yapılan 2012 yılının Genel Kuruluna sunulduğu ve tasdik edilmiş olan bilanço dikkate alındığında; 31/12/2012 tarihine kadar yapılmış olan Genel Giderlerin 436.702,82 TL olduğu, Genel Kurul Kararında ve hazirun cetvelindeki üye sayısı 26, her üyeye isabet eden genel gider hissesinin ise 16.796,00 TL olduğu, davacı …’ in toplam ödemesi olan 123.500,00 TL’den mahsup edildiğinde davacının 106.703,73 TL alacaklı olduğu, alacağın 06/08/2013 tarihinde muaccel olduğu, 8, 9, 17, 25, 26 ve 29 nolu bağımsız bölümlerin davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu ve bir villanın satış tutarının 575.000 USD olduğu hususu dikkate alındığında, davalı kooperatifin varlık durumunun iyi olduğu, üye giriş tarihinde yapıldığı beyan olunan 20.000,00 USD’lik ödeme ile ilgili incelemede herhangi bir belge ve kaydın bulunmadığı gerekçesi ile Davanın KISMEN KABULÜNE, 106.703,73 TL’nin muacceliyet tarihi olan 06/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı vekilinin 27/10/2015 tarihli cevap dilekçesinde açıkça müvekkilinin ayrıldığı yılda hesaplanan toplam ödemelerinin yasal kesintiler yapılmadan 112.523,75 TL + 20.000 USD olarak görüldüğünü belirttiğini, bu konuda uyuşmazlık bulunmadığını, bilirkişi tarafından da raporunun son sayfasında mevcut hususun davalı vekili ve mali konularda yetkilendirilen kişi tarafından ikrar edildiğinin ifade edildiğini, istinaf dilekçesine eklenen belgelerden de ödemenin varlığının açık olduğunu, mahkeme değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin 25/07/2011 tarihinde ortaklıktan çıkarıldığını, 20 Haziran 2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 6834 sayılı nüshasında davalı kooperatifte ayrılan üyelerin kabulü, gerekirse yerine yeni üye alınması ve şartlarının tespiti hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurulların hiç birinde müvekkilinin çıkma ya da çıkarılması ile ilgili herhangi bir karar alınmadığını,16.08.2017 tarihli bilirkişi raporunun 5. Sayfasında açık bir şekilde aynı karar defterinin 46. sayfasında 28.11.2010 tarih ve 2010/10 numaralı kararda “…, … Ortaklıklarının sona erdirilme taleplerinin kabulüne” karar verildiğinin tespit edildiğini, bu sebeple faizin 2013 tarihinden başlatılmasının doğru olmadığını, bilirkişi hesabının hatalı olduğunu, ayrıca 2010 yılında 23 üyeli kooperatifin 26 üyeye çıktığını, müvekkilinin yerine başka ortak alındığını, Meri Kanunun istifa eden üyenin yerine yeni bir üye(ortak) alınması halinde katlanmakla yükümlü olunan genel giderlerin istifa eden ortağa iade edilmesi gerektiğini düzenlediğini, meri mevzuat m.21’de “ortaklar taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadır…” hükmü neticesinde ortaklık payı bedelleri dışında müvekkili tarafından m.21 kapsamındaki haklarının yani mevduat, bilanço ile çıkacak artı değer ve ortağın yaptığı imalat bedelinin de davalı kooperatiften tahsili gerektiğini, bilirkişinin bu konuya hiç değinmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yargılamada davacı tarafından mahkemeye sunulan ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, zamanaşımı defi kullanma haklarının ellerinden alındığını, dava konusu borcun muacceliyet tarihinin Kooperatifler Kanunun 17. Maddesi gereğince üç yıllık sürenin dolduğu 2016 Ocak ayı olduğunu, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürür nitelikte olduğu için davacıya ödeme yapılamadığını ancak mahkemece bu konudaki itirazları dikkate alınmadığını hatalı rapor ile sonuca gidildiğini, 20.000 USD hakkında verilen kararın doğru olduğunu, mevcut kooperatif kayıtlarına göre davacının ayrılma tarihine dek kooperatife ödediği toplam miktarın; 112.523,75 TL. olduğunu, bilirkişilerce bu miktar hatalı olarak 123.500 TL. olarak tespit edildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif ortaklığından çıkma payı alacağı istemine ilişkindir. Dairemizce inceleme HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Islah kurumu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176’ncı ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur. Islahın zamanı ve şeklini düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177. maddesi ise “(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) (Eklenen Fıkra, 28.07.2020T. 7251 Sy.Yasa-18.madde) (1) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” düzenlemesini içermektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacı vekilinin 02/02/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini arttırdığı, aynı tarihte harcın yatırıldığı, dilekçenin davalı vekiline tebliğe çıktığına ilişkin dosya kapsamında evrak bulunmadığı, davalı vekilinin hazır bulunduğu 18/07/2018 tarihli celsede mahkemece ıslah dilekçesinin okunduğu, davalı vekilinin beyanını alındığı, davalı vekili tarafından beyan için ayrıca süre talep edilmediği anlaşıldığından davalı vekilinin ıslah dilekçesinin tebliğ edilmediği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiş, işin esası incelenmiştir. Uyuşmazlık, davacının muaccel çıkma payı alacağı bulunup bulunmadığı, çıkma alacağının miktarı ile faizin başlangıç tarihi noktalarında toplanmıştır. Mahkemece kooperatifin kayıt ve belgeleri üzerinde ve de davalı kooperatifin inşaa ettiği binalar üzerinde inceleme/keşif yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır. 16.08.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının 30.10.2000 tarih ve 2000/5 nolu kararla kooperatif üyesi olduğu, davacının 10.12.2008 tarihine kadar 123.500,00 TL ödemesinin bulunduğu, 20.000 USA ile ilgili herhangi bir belge ve bilginin bulunmadığı, davalı kooperatif yönetiminin 28.11.2010 tarih ve 2010/10 nolu“…’in ortaklıklarının sona erdirilme taleplerinin kabulüne, ödemelerinin Kooperatif mali durumu ve kanuna uygun olarak yapılmasına..” 28.02.2011 tarih ve 2011/3 nolu“ …’in ortaklıklarının sona erdirilme taleplerinin kabulüne, ödemelerinin Kooperatif mali durumu ve kanuna uygun olarak yapılmasına..” ilişkin kararlarının bulunduğu yine 30.01.2014 tarih ve … Y.Nolu tasdikli Karar defterinin 5. Sayfasında “Kooperatif üyelerimizden … ödemelerini yapmamaktadır. Ödemelerini yapamadığını ve üyelikten çıkmak istediğini bildiren …’in üyeliğinin sona ermesine, kooperatife yapmış olduğu ödemelerin kendisine kanuni kesintiler yapılarak ödeme yapılmasına…” karar verildiği, 26.06.2010 tarihli genel kurulda ortak çıkarılmaları ile ilgili her hangi bir karar bulunmadığı, …’in 26.06.2010 tarihli Hazirun Cetvelinin 14.cü sırasında kayıtlı olduğu ve imzasının mevcut olduğu, 2010 yılına ait 25.06.2011 tarihli genel kurulda ortak çıkarılmaları ile ilgili her hangi bir karar bulunmadığı, …’i 25.06.2011 tarihli Hazinin Cetvelinde kayıtlı olmadığı ve imzasının bulunmadığı, 2011 yılına ait 23.06.2012 tarihli genel kurulda ortak çıkarılmaları ile ilgili her hangi bir karar bulunmadığı, …’in 23.06.2012 tarihli Hazinin Cetvelinde kayıtlı olmadığı ve imzasının bulunmadığı, 2012 yılına ait 06.07.2013 tarihli genel kurulda ortak çıkarılmaları ile ilgili her hangi bir karar bulunmadığı, …’in 06.07.2013 tarihli Hazinin Cetvelinde kayıtlı olmadığı ve imzasının bulunmadığı, davacı hakkında 28.11.2010 tarih ve … numaralı yönetim kurulu kararı dikkate alındığında 31.12.2010 tarihine kadar yapılmış olan Genel giderlerin 417.487,04 TL, her üyeye isabet eden genel gider hissesinin 18.151,61 TL olduğu, davacının yaptığı 123.500,00 TL toplam ödemeden mahsup edildiğinde davacının 105.348,39 TL. alacaklı olduğu, davacının, Bakırköy … Noterliğinin 04.07.2012 tarih .. sayılı üyelikten ayrılma ihtarnamesini dikkate alındığında, takip eden 06.07.2013 tarihinde yapılmış olan 2012 yılının Genel Kuruluna sunulmuş ve tasdik edilmiş olan Bilanço dikkate alındığında; 31.12.2012 tarihine kadar yapılmış olan Genel Giderler toplamının 436.702,82 TL her üye ye isabet eden genel gider hissesinin ise; 16.796,00 TL olduğu, davacının toplam 123.500,00’den mahsubu ile davacının 106.703,73 TL. alacaklı olduğu, alacağın 06.08.2013 tarihinde muaccel olduğu, davalı Kooperatifin varlık durumununda iyi olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti itirazların değerlendirildiği ek raporlarında kök raporu aynen tekrar etmişlerdir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (1163 sayılı KK) 10. maddesinde düzenlendiği üzere; “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir.” Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, “ayrılma payı” alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki “yedek akçe” kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887).
Ayrılma payının nasıl belirleneceği, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15. maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Kooperatifler Kanununun 17. maddesi hükmü aynen “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür” şeklindedir. Bu yasa hükmü uyarınca ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı (istifa) veya çıkartıldığı (ihraç) yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir. Hakların geri ödenmesi ise bu bilançonun kesinleşmesinden, başka bir anlatımla bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay içinde yapılabilir. Dolayısıyla alacak, bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay sonra muaccel hale gelir.Somut uyuşmazlıkta, davacının istifasının kabulüne ilişkin Kooperatif Yönetim Kurulunun 28.11.2010 tarih ve 2010/10, 28.02.2011 tarih ve … nolu kararların bulunduğu, 30.01.2014 tarihli karar defterinde de, davacının ödemeleri yapmadığı, üyelikten çıkmak istediğini bildirdiğinden bahisle üyeliğinin sona ermesine ilişkin başka bir yönetim kurulu kararının bulunduğu, mahkemece davacı tarafından keşide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 04/07/2012 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi doğrultusunda yapılan hesaba göre sonuca gidildiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkili üyeliğinin 2012 yılına kadar devam ettiğini iddia ettiği ancak istinaf dilekçesinde 28.11.2010 tarih ve 2010/10 tarihli yönetim kurulu kararı gereğince muacceliyetin hesaplanması gerektiğini belirttiği, davalının bu konuda istinafının bulunmadığı, bu sebeple davacının 04/07/2012 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesine (istifa) ilişkin yılın bilançosu çerçevesinde iadeye ilişkin hesapta usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, genel kurul kararlarında ertelemeye ilişkin karar bulunduğu iddiasınında ileri sürülmediği, ancak, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacının ayrıldığı yılın sonundaki hesaplanan toplam ödemelerin yasal kesintiler yapılmadan 112.523,75 TL. + 20.000 USD olarak beyan ettiği, bilirkişi raporunda ise davacı ödemelerinin 123.500,00 olarak tespit edildiği, dava dilekçesinde ise davacının 125.000,00 TL+20.000 USD ödeme iddiasında bulunduğu, bu sebeple 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. ve kooperatif tip anasözleşmesinin 15.maddesine göre, kooperatiften ayrılan ortak ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebileceği, bu durum karşısında mahkemece kooperatif konusunda uzman bir bilirkişiye kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davacı ödemelerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti ayrıca davalı vekilinin konu ile ilgili kabulü de gözetilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye hüküm tesisi yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/812 Esas, 2018/836 Karar, 18/07/2018 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/01/2022